Rosmarinus officinalis (Biberiye) kuşdili ismiyle uzun yıllardır kutsal ve şifalı bir ot olarak bilinir. Mısır, Antik Yunan, Roma efsanelerinde zenginlik ve zafer anlamında anılmaktadır. Düğün ve cenazelerde kötü enerjileri uzaklaştırmak için tütsü şeklinde kullanıldığı bildirilmektedir.
Kekik, nane, adaçayı gibi türlerle aynı aileye sahip, kokulu ve aromatiktir. Antiseptik, entimikrobiyal özelliklerinin bulunmasıyla tıp alanında hastalıklara karşı koruyucu olarak kullanılmaya başlanmıştır. 3 farklı çeşidi bulunmaktadır. 1,8 – cineol, kamfer ve verbenon.. Yüksek dozda içerdiği terpen ve keton bileşikleri sebebiyle kamfer türünün kullanımında bazı sakıncalı durumlar oluşabileceği belirtilmiştir. Genellikle bitkinin çiçekli gövdesinden buhar distilasyonu ile elde edilen uçucu yağı tedavilerde kullanılmaktadır.
Uçucu yağının aromaterapik açıdan (koku yoluyla) canlandırıcı, konsantrasyon arttırıcı, hafıza güçlendirici olarak kullanıldığı belirtilmiştir. Haricen ise sabit yağ (zeytinyağı, susam yağı gibi) ile karıştırılarak masaj yoluyla dolaşım sistemini uyarıcı, ağrı kesici, kas gevşetici olarak kullanıldığı belirtilmiştir. Su ile seyreltilen uçucu yağı bit, pire sorunlarında çocuklarda ve evcil hayvanlarda kullanılabilmektedir.
Özellikle hindistancevizi yağı ya da zeytinyağında biberiye dallarının bekletilmesiyle elde edilen maserat yağı salatalarda, mezelerde ve içeceklerde hazımsızlığı önlemek için kullanılabilmektedir.
Tedavi dışında kozmetik ve günlük bakımda kullanım alanı da mevcuttur. İnfüzyon (sıcak suda bekletme) yöntemi ile demlenen çayı saç bakımında sprey şeklinde kullanılmaktadır.
Türkiye ve Dünya’da yaygın olarak bahçelerde, evlerde yetiştirilen bu tür tıbbi olmasının dışında peyzaj çalışmalarında da kullanılmaktadır.
Canlandırıcı Vücut Yağı;
-100 ml yoyoba ya da susam yağı
-5 damla biberiye yağı
-Yatak Yarasını Tedavi Edici Yağ;
-100 ml aynısefa ya da kantaron yağı
-10 damla tıbbi lavanta yağı
-5 damla gül yağı
-5 damla biberiye yağı
Dolaşım Sistemini Uyarıcı El-Ayak Masaj Yağı;
-100 ml sabit yağ
-3 damla lavanta yağı
-3 damla biberiye yağı
-2 damla limon yağı
• Kullanacağımız tıbbi bitkilerin ve yağların mutlaka tedaviye uygun olduğundan emin olmalıyız.
*Gebelerin, kronik rahatsızlığı olanların ve ilaç kullananların kullanmaması önerilir.
*Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler türe göre değişebilmektedir. Doz aşımından kaçınılmalıdır.
Şifa olsun..
Fitoterapi (bitkilerle tedavi) günlük hayatımızda yardımcı veya koruyucu tedavi olarak birçok alanda kullanılabilmektedir. Hayvan dostlarımız için tedavi ve bakım da bu alanlardan birisidir. Kullanılabilecek bitki ve karışımlardan bazıları şu şekildedir;
Enfeksiyon veya mukus (sümük) durumlarında çemen otu ya da civanperçemi kullanılabilecek söktürücü bitkilerdendir. 1 çay kaşığı çemen tohumu ya da 1 dal civanperçemi çiçeğini 1 bardak kaynar suda bekleterek haftada 1 kez içme suyuna eklenebilir.
Ağrılı durumlarda yarım su bardağı su ya da 2 kaşık zeytinyağı içerisine 6 damla biberiye yağı damlatılarak masaj yapılabilir. Yatak pireleri için yatağa lavanta suyu sprey yapılabilir. Kulübe ya da yuvaların etrafına rezene bitkisi dikilebilir. Okaliptüs, nane, yarpuz ve ya sedef otu gibi bitkilerle drog yastıkları hazırlanabilir.
Pireli dostlarımız için birer ölçü biberiye, rezene, nane, pelin otu ve sedef otu toz halinde karıştırılarak pire tozu elde edilebilir. Ayrıca pireler için 1 lt kaynar suda 1 bardak taze nane veya biberiye bekletilerek sprey yapılabilir.
Göz enfeksiyonlarında 2 yemek kaşığı karakafes otu kökü ve 2 yemek kaşığı öğütülmüş rezene çekirdeği 3-5 dak kaynatılarak silme suyu hazırlanabilir. Kapanmış enfeksiyonlu gözler direk gül suyu ile temizlenerek de açılabilir. Kulak bakımlarında pelinotu demlenerek pamukla uygulama yapılabilir.
Kesik ve sıyrıklarda bir avuç bahçe nanesi üzerine yarım bardak ev sirkesi eklenerek 10 gün bekletilip hazırlanmış karışım sprey yapılabilir. 50 ml kantaron yağına 7 damla lavanta ve 3 damla çay ağacı eklenerek damlalıkla sorunlu bölgeye uygulanabilir.
Pati yaralarına direk aloe vera jeli uygulanabilir. Bağırsak kurtları için sarımsak yağı ya da taze sarımsak tozu gıda ya da sulara eklenebilir. Özellikle sütü sağılan hayvanlarda yara ya da iltihap durumları için badem yapı, aynısefa yağı uygulanabilir. Antiseptik olarak kekik çayı ile yıkama yapılabilir.
Karıncaları kaçırmak için karınca yoluna yarım lt su içerisine 20 damla nane, 10 damla lavanta ve 10 damla portakal yağı eklenerek sprey yapılabilir.
Haşereleri kaçırmak için yarım lt su içerisine 15 damla lavanta, 15 damla çay ağacı ve 5 damla timol kekik yağı eklenerek sprey yapılabilir. Kullanacağımız tıbbi bitkilerin, yağların, çayların mutlaka tedaviye uygun olduğundan emin olmalıyız.
Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler türe göre değişebilmektedir. Doz aşımından kaçınılmalıdır.
Şifa olsun..
Uyuz böceği olarak bilinen 0,3-0,5 mm boyutunda Sarcoptes maytlarının (Sarcoptes scabiei von hominis)neden olduğu kaşıntılı, bulaşıcı, parazitik bir deri hastalığıdır. Deri altında küçük çukurlar açarak buraya yumurta bırakırlar. Hızlı yumurtlama potansiyelleri vardır. Bu sebeple tedavi süresi uzun sürmektedir. İlk dönemde (kuluçka) kızarıklıklarla kendini belli eder, ikinci dönemde kızarıklıklarla beraber kabarcıklı minik keseler belirir. Vücutta en çok görülen yerler bilek, parmak araları, koltuk altı, üst bacak, karın gibi kaba et bölgeleridir. Cilt sorunlarının yanı sıra kan dolaşımını da etkileyerek vücutta farklı sorunlara yol açabilmektedir.
Eski dönemlerde hayvanlarla temas, olumsuz yaşam koşulları sebebiyle çok fazla görülürken zaman içerisinde hijyen kuralları ve kişisel temizlik ile önlenmiştir. Son yıllarda özellikle çocuklarda ve toplu ortamlarda çalışan kişilerde görülme sıklığı artmıştır. Geleneksel tedavilerine bakıldığında kükürt içeren sabunlar, ardıç katranı, andızotu kökü, kükürt ve sirkeli, kireç ve sirkeli karışımlar karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde verilen tıbbi tedavinin uygulanması önerilmekte ihtiyaç halinde çeşitli karışımların koruyucu etkileri tercih edilmektedir.
Tıbbi bitkilerin akar, mayt, parazit gibi mikroorganizmalara karşı antiseptik, antimikrobiyal etkileri oldukça fazladır. Aromatik etken maddeleri yüksek olanların koku ile kaçırma özellikleri daha literatürde yer almaktadır. Kekik, biberiye, çay ağacı, anason gibi kuvvetli bitki uçucu yağları uyuz tedavisinde yumurtaları azaltıcı olarak bildirilmiştir. Sabit bir yağ (zeytinyağı gibi) ile karışım yapılarak masaj şeklinde ya da gül suyu, lavanta suyu gibi hidrolatlarla karıştırılarak sprey formunda kullanılabilmektedir. Bu sprey karışım el dezenfektanı olarak da kullanılabilmektedir.
Sabit yağlardan özellikle akşam çiçeğinde birkaç gün bekletilerek elde edilen sarı kantaron yağı kaşıntı sebebiyle meydana gelen yaralarda oldukça etkilidir. Kantaron bitkisi bulunamazsa tentüründen birkaç damla akşam çiçeği yağına eklenerek kullanılabilir. Tedavi sürecinde rahatlama için yıkama suları kullanılabilir. Melisa ya da aynısefa bitkilerinden elde edilen infüzyon (sıcak suda bekletilerek) elde edilen çay bu amaçla kullanılabilmektedir. Nane, biberiye, adaçayı ve kekik karışımından elde edilen çay banyo sularına eklenerek kaşıntı giderici ve rahatlatıcı olarak kullanılabilmektedir. Sıcak suda bekletilecek 1 avuç yulaf ezmesi süzülerek ya da soğanlardan kaynatılarak elde edilen su da banyo suyuna eklenerek rahatlatıcı olarak kullanılabilmektedir.
Uyuz hastalığının tedavisinin uzun süreli oldu unutulmamalı ve geçmiş gibi düşünülse dahi bir süre koruyucu uygulamalar yapılmalıdır.
Bilgiler öneri amaçlıdır. Yağ ve bitkilerin kullanımı yaş ve hassasiyete göre değişebilir. Uzman kontrolünde kullanılması önerilir.
Gebelik ve kronik rahatsızlık durumlarında herhangi bitkisel bir ürün kullanılması önerilmez.
Şifa olsun..
At kuyruğu (kırkkilitotu) içerdiği etken maddeler sebebiyle çay olarak tüketilmesi önerilmez. Silisyum içeriği sebebiyle özellikle kemik, kıkırdak bölgesindeki deformasyon, burkulma, kırık gibi durumlarda bağ doku güçlendirici olarak kullanılır.
3 litre su içerisine iki avuç dolusu kadar atkuyruğu bitkisini ekleyerek 3-4 dak. dekoksiyon (kaynatma) usülü demleyerek sorunlu bölgede yıkama suyu şeklinde kullanılabilmektedir. Haşlanan bitkiyi de ağrılı, sorunlu bölgeye tülbentle sararak bekletebilirsiniz. Dolaşımı sistemini destekleyen bu bitkinin demlenmiş çayı saç bakımında sprey şeklinde kullanılabilmektedir.
Karakafesotu hemen her yerde yetişebilen bu bitkinin kökleri ve yaprakları drog olarak kullanılabilmektedir. Etken maddeler kök bölgesinde daha yoğunluktadır. Normal koşullarda drogların yıkanması istenmemektedir fakat radix (kök), rizom (yumru) gibi droglar mutlaka topraktan arındırılmak üzere yıkanmalı ve iyice kuruması için bekletilmelidir. Karakafesotu kök yıkanıp kurutulduktan sonra minik parçalar haline getirilmeli ve 1/3 oranında kavanoz doldurularak üzerine sabit yağ (genellikle zeytinyağı) eklenmeli ve yaklaşık 12-16 hafta güneş gören bi yerde bekletilmelidir. Maserasyon şeklinde elde edilen bu yağ ağrılı bölgelerde dıştan uygulanabilir.
Ağrı Kesici Yağlar
Uçucu yağlardan biberiye ve ardıç meyvesi yağı dolaşım sistemi üzerine etkileri sebebiyle ağrı kesici olarak sabit yağlarla karıştırılarak masaj şeklinde uygulama yapılabilmektedir.
2 yemek kaşığı karakafesotu yağına 10 damla ardıç meyvesi ve 5 damla biberiye yağı ekleyerek ağrı kesici olarak sorunlu bölgeye dıştan uygulama yapabilirsiniz.
Kekik yağı kuvvetli uçucu yağların başında gelmektedir. Dahilen kullanımı önerilmemekle birlikte sabit yağ ile karıştırılarak tırnak batığı, mantar gibi ayak sorunlarında kullanılabilmektedir.
Karanfil yağı ağrı kesici uçucu yağlardan biridir. Dahilen kullanımı önerilmemekle birlikte su içerisine damlatarak (seyrelterek) ağız içindeki yaralarda, aftlarda ağrı kesici olarak kullanılabilmektedir.
-Alerjik bir reaksiyon olmaması için mutlaka kullanmadan önce bilek testi yapılması önerilir.
-Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler kişiye göre değişebilmektedir.
Şifa olsun..
Avokado hücre yapılanmasını, cildin yenilenmesini sağlar. Bağ dokuları destekleyicidir. Meyve olarak tüketilebileceği gibi sabit yağı direk cilt yağı olarak kullanılabilir. Yağının 5-10 faktör güneş koruyucu ve iltihap önleyici özelliği bulunmaktadır. Ayrıca kurumayan dayanıklı bir yağ olduğundan masaj yağı olarak da tercih edilebilir.
Cilt bakım maskesi;
çeyrek olgun avokado (ya da 1 yemek kaşığı avokado yağı)
1 çay kaşığı üzüm çekirdeği yağı
1 çay kaşığı bal
birkaç damla limon suyu
Karite (Shea)Afrika kökenli olan bu ağacın tohumlarından %50 gibi büyük oranda elde edilen yağı yerel halkın önemli besin maddesi olması dışında yüzyıllardır cilt bakımı, yara iyileşmesi ve cilt sorunlarında kullanılmaktadır. İçerdiği A,E vitaminleri ve allantoin etken maddesi içeriği sebebiyle kuruluk, cilt yaşlanması gibi sorunların yanında kolajen dokuları üzerinde de olumlu etkileri görülmüştür. Benmari usulü eritilerek karışımlara eklenebilir.
Vücut kış bakımı;
100 gr karite (shea) yağı (benmari şekilde eritilir)
10 ml tatlı badem, üzüm çekirdeği ya da hindistancevizi yağı
sevdiğiniz bir uçucu yağ
Aloe vera (sarısabır) bitkisinin yapraklarının iç kısmından elde edilen jel özellikle yanık tedavisinde ilkyardım ürünü olarak kullanılmaktadır. Bunun dışında tedavi, kişisel bakım ve temizlik alanlarında da kullanımına rastlanmaktadır. İçilebilir özellikteki suları da özellikle kemik ve kıkırdak dokular üzerine etki etmektedir.
Genel cilt onarıcı maske;
50 ml aloe vera jeli
1 yumurta akı
1 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı bakım yağı (üzüm çekirdeği, tatlı badem, yoyoba, kuşburnu çekirdeği gibi)
Fermente şekilde her türlü meyve ve bitkiden elde edilen doğal sirkeler hem vücut temizliği hem de ortam temizliğinde kullanılan en önemli dezenfektanlardan birisidir.
Gribal durumlarda doğal sirke, kekik çayı ve birkaç damla karanfil yağı ile elde edeceğimiz sprey ağız için ve boğaz bölgesinde antiseptik özellik gösterecek ve mikroorganizmaların üremesini engelleyecektir.
Not: kişisel bakım ürünlerinde kullandığınız bitki ve yağların doğru tür ve tedaviye yönelik olduğundan emin olmanız gerekmektedir.
Şifa olsun..
Dünya genelinde hem sağlık için hem de temiz çevre için doğal ve sürdürülebilir ürünlerin daha fazla kullanılmasıyla doğaya dönüş her geçen gün artmaktadır. Kimyasal, koruyucu, sentetik madde içermeyen ürünler fazlasıyla tercih edilmeye başladı. Günlük rutinimizde kişisel bakım, temizlik ve ev temizliğinde doğal malzemelerin kullanıldığı reçetelere daha çok yer veriyoruz. Hemen her yerde bulabileceğimiz doğal ürünlerden bu konuda destek almamız kolaylaştı.
Kişisel bakımda makyaj temizleme ve akne oluşumunu engellemede direk gül suyu, lavanta suyu ya da 100 ml su içerisine 5-6 damla çay ağacı yağı damlatarak sprey şeklinde uygulama yapabilirsiniz.
Cilt nemlendirici olarak sabit bitki yağlarından her cilt tipinde kullanılabilecek yoyoba (jojoba) ya da üzüm çekirdeği yağını temiz cildimize damlalıkla uygulayabilirsiniz.
Diş bakımı için 4 yemek kaşığı hindistancevizi yağı içerisinde yarım çay kaşığı içilebilir karbonat, yarım çay kaşığı toz zerdeçal ve 1-2 damla nane yağı ekleyerek macun şeklinde uygulama yapabilirsiniz.
Ağız gargarası olarak 7-8 yaprak adaçayı ve 2-3 dal kekik infüzyon (üzerine sıcak su ilave ederek) şekilde demlenerek gargara olarak kullanılabilirsiniz.
Duş jeli kullanıyorsanız 1 kalıp ince rendelenmiş doğal zeytinyağlı sabunu 2,5-3 bardak kaynamış içme suyuna ekleyerek eritip ılıdığında içerisine 1 tatlı kaşığı bal ve 5-10 damla ökaliptus, lavanta, portakal, greyfurt ya da sevdiğiniz herhangi bir uçucu yağ ekle ekleyebilirsiniz.
Banyo vücut kesesi için 1 yemek kaşığı irmik ve 1 tatlı kaşığı balı karıştırarak macun kıvamı elde edip masaj yaparak uygulayabilirsiniz.
Banyo ve mutfakta kullanılabilecek krem temizleyici için 1 su bardağı karbonat, 2 kaşık arap sabunu
1 çorba kaşığı gliserin ve 10-15 damla tercih ettiğiniz uçucu yağı karıştırarak bir kavanozda saklayarak uzun süre kullanabilirsiniz.
Mandalina, portakal mevsimi açılmışken kullandığınız limon, portakal, mandalina, greyfurt kabuklarını büyük bir kavanozda toplayıp üzerine su ve az miktarda sirke ekleyip 3-4 hafta kadar beklediğinizde mutfakta dahi kullanabileceğiz yüzey temizleyici elde edebilirsiniz. Sprey şişeye koyarak tüm yüzeylerde kullanabilirsiniz.
Devamı bir sonraki yazımızda..
Not: kişisel bakım ürünlerinde kullandığınız bitki ve yağların doğru tür ve tedaviye yönelik olduğundan emin olmanız gerekmektedir.
Şifa olsun..
Vücudumuz tarafından üretilemeyip dışarıdan almaya ihtiyaç duyduğumuz yağlar doymamış yağlar olarak isimlendirilir. Vücudumuz için hayati öneme sahip olan bu yağ veya yağ asidi türleri genel olarak bitkiler tarafından üretilir. Omega yağları ya da omega yağ asitleri olarak adlandırılan bu çoklu doymamış yağlar; hücre zarımızın esnek kalmasına, hücreler arası madde taşınmasına, beyin fonksiyonlarının korunmasına, iltihap oluşumunun önlenmesine, hormon üretiminin devamlılığına ve görme yetisinin artmasına destek sağlayabilir. Halk dilinde Omega 3,6 ya da 9 olarak bilinen bu yağ türevleri aslında birçok yağ asidinden oluşmaktadır.
Omega 3 yağ asidleri; kanda bulunan kolesterol seviyelerini dengeleyici, hücre zarını dolayısıyla kemikleri sağlamlaştırıcı, beyin, sinir sistemi ve göz üzerine düzenleyici etkileri belirtilmiştir. Eksikliğinde bağışıklık ve hafızada zayıflık görülebilir, enfeksiyon riski artabilir, mukoza içeren bölgelerde kurumalar oluşabilir (bağırsak, diz ve kıkırdak bölgeler).
Omega 6 yağ asidleri; cilt üzerine etkileri belirtilmiştir. Eksikliğinde cilt ve saçlarda kuruma, eklemlerde ağrılar görülebilir.
Omega 9 yağ asidleri; ruh sağlığı ve kalp sağlığı üzerine etkileri belirtilmiştir. Vücut tarafından üretilebilir.
Omega desteği sağlayabilecek bitki yağları;
Keten tohumu yağı (Linum usitatissimum); tohumlarından soğuk sıkım yöntemiyle elde edilen yağı omega3,6 ve 9 asitlerini içerir. Sinir sistemi ve beyin üzerine etki gösterdiği bilinir. İçerdiği müsilaj sebebiyle bağırsaklar metabolizmasını çalıştırıcı etkiye sahiptir. Östrojen hormonu salınımını arttırabilir. Kemik ve kıkırdak dokuları yenileyici özellik gösterir. A,E ve F vitamini içermesi sebebiyle cilt sağlığı üzerine etkileri vardır.
Kabak çekirdeği yağı (Cucurbita pepo); omega 3 içeriği yüksektir. Kas ve bağ dokuları kuvvetlendirir. Prostat üzerine etkileri vardır. Çinko içeriği ve bağırsak parazitlerini düşürmesi sebebiyle çocuklara da kullanımı tavsiye edilir.
Ceviz yağı (Juglans regia); omega 6 içeriği yüksektir. Özellikle hormonal denge, beyin ve hafıza gelişimi için kullanılması önerilir.
Aspir yağı (Carthamus tinctorius); bilinen en yüksek omega 6 içeriğine sahip bitkisel yağdır. Yalancı safran olarakta bilinen bu bitkinin tohumlarından soğuk sıkım yöntemiyle elde edilen sabit yağı metabolizma çalıştırıcı olarak bilinir. Maserasyon yaparken (örneğin; kantaron yağı yaparken) sabit yağ olarak zeytinyağı yerine aspir yağı da kullanılabilir.
Kenevir yağı (Cannabis sativa); bitkinin tohumlarından soğuk sıkım yöntemiyle elde edilen sabit yağı omega 3 ve 6 açısından çok kıymetlidir. Beyin ve cilt sağlığı üzerinde inanılmaz etkileri belirtilmiştir. Özellikle otizm ve dikkat eksikliği gibi durumlarda kenevir yağının kullanımı ile ilgili birçok makale yayınlanmıştır.
Önerilen yağların doğru bitki türünden, doğru yöntemle elde edilmiş ve tedaviye yönelik olması çok önemlidir.
Gebelerin, kronik rahatsızlığı olanların ve ilaç kullananların kullanmaması önerilir.
Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler kişiye göre değişebilmektedir.
Şifa olsun..
Okulların açılması ile birlikte ebeveynlerin ve çocukların ruhsal ve bedensel sağlıklarında birtakım değişiklikler meydana gelebilmektedir. Yaz tatili boyunca değişen rutinleri yeniden okula adapte edebilmek kimi zaman zor olabilmektedir. Tüm eğitim kademelerinde bulunan öğrencilerde konsantrasyon eksikliği, uykusuzluk, depresiflik gibi değişimler en sık karşılaşılan sorunlardandır. Bu dönemde bitkilerden distilasyon yöntemi ile elde edilen uçucu yağlardan ya da maserasyon, soğuk sıkım gibi yöntemlerle elde edilen sabit yağlardan faydalanabiliriz..
Beyindeki olumlu düşünceyi destekleyen, stres çalışmalarında, psikolojik terapilerde kullanılan en önemli uçucu yağ gül yağı olarak bilinmektedir. Konsantrasyon arttırması sebebiyle akademik başarının desteklenmesine de katkı sağlamaktadır. Gül yağı ile ortak etken maddeler içeren ıtır yağı da bu amaçlarla kullanılabilmektedir. Turunçgil yağları da enerji verici etken maddeleri sebebiyle okul dönemi çocuklarda masaj yağı olarak tercih edilebilmektedir. Bu yağları yalnızca koklatmak ya da uyanacağı saatlerde odasında difüzör ile kullanmak bile işe yarayacaktır. Seçtiğimiz enerji verici yağları su içerisine damlatarak hazırlayacağımız karışımı kıyafetine ya da çantasına sprey yapabiliriz. Gül ve ıtır suyu (hidrolat) ayrıca böcek, sinek ısırıkları, kaşıntılarda da kullanılabilmektedir.
Odaklanma sorunu yaşayan çocuklara kenevir yağı kullanımı ile ilgili birçok makale yayınlanmıştır.
Okullarda çocukların zararlı mikroorganizmalardan korunması için faydalanabileceğimiz bazı uçucu yağlar bulunmaktadır. Kekik yağı kuvvetli, alerjen yağlardan birisidir. Özellikle covid salgını döneminde yayınlanan literatür çalışmalarında antibakteriyel, antivirütik etkileri belirtilmiştir. Çanta ya da kıyafet üzerine 1-2 damla kekik yağı damlatabilirsiniz..
Zararlı mikroorganizmaların uzaklaşmasını sağlayan bir diğer yağ da biberiye yağıdır. Zihni canlı tutması sebebiyle konsantrasyon da arttıran bu yağı çanta ya da kıyafet üzerine 1-2 damla şeklinde kullanabilirsiniz.. Saç biti sorunu için de önlem olacaktır..
Özellikle erken okul döneminde görülen bağırsak parazitleri için kabak çekirdeği yağı belirli oranlarda içerilebilmektedir..
Lavanta yağı genel olarak uyku verici, stres azaltıcı olarak bilinmektedir. Fakat son yapılan çalışmalarda adaptojenik yani kişiye özel etki gösterdiği belirtilmiştir. Rahatlatıcı özelliği sebebiyle okul sonrasında uykuya geçiş döneminde kullanılması tavsiye edilir. Saç biti sorunu için saç yıkarken durulama suyuna damlatılması önerilmektedir..
Neşeli Çocuklar İçin;
100 ml badem ya da susam yağına
3 damla limon yağı
3 damla portakal yağı
2 damla ıtır yağı
1 damla gül yağı
Önerilen yağların doğru bitki türünden, doğru yöntemle elde edilmiş ve tedaviye yönelik olması çok önemlidir.
Gebelerin, kronik rahatsızlığı olanların ve ilaç kullananların kullanmaması önerilir.
Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler kişiye göre değişebilmektedir.
Şifa olsun..
Yazın gelmesiyle birlikte güneş ışınlarının zararlı etkileri daha fazla hissedilmektedir. Ultra viyole ışınlarından özellikle UVA ve UVB Dünya’ya kadar ulaşır, cilt üzerinde etkiler göstererek kırışıklık, doku bozulması, lekelenme ve yanık gibi sorunlara neden olabilmektedir. Özellikle UVA etkileri tüm yıl gözlenebilmekte ve hasarı daha ciddi olabilmektedir. Bu sebeple cilt yaz-kış zararlı ışınlara karşı koruyucularla korunmalıdır. SPF ve PA (Güneş ışınlarından koruma faktörü) değerlerine göre seçilen uygun koruyucu ürünler tercih edilmelidir. Kozmetik ürünleri dışında doğal yağlar ve karışımlarla da koruyuculuk sağlanabilmektedir.
Doğal güneş koruyucular
Ahududu çekirdeği yağı; yoğun antioksidan içeriği ve E vitamini ile deriden su kaybını azaltıcı ve böylelikle esneklik arttırıcı bir yağdır. Etken maddeleri sebebiyle pigment dengeleyicidir. Direk kullanımı 30-50 SPF koruma sağlayabilmektedir.
Buğday özü, Susam yağı; E ve K vitamini içerikleri yüksek olduğundan ciltte baz yağ olarak ve yaklaşık 20 SPF koruma ile güneş koruyucu olarak kullanılabilmektedirler.
Havuç tohumu yağı; içerdiği karotenoid sebebiyle pigment dengeleyici ve bronzlaştırıcı olarak kullanılabilmektedir. Yaklaşık 30-35 SPF koruma sağlamaktadır.
Bu yağlar dışında makademia ve tamanu fındığı, argan, nar çekirdeği, shea ve katı hindistan cevizi yağları da SPF değerleri 2-10 arası değişen yağlardır. Bu yağlardan elde edilen karışımlar da koruyuculuk özelliğini arttıracaktır.
Burada üzerinde durulması gereken konu kullanılan yağların etken madde açısından uygun, soğuk sıkım ya da organik olduğundan emin olmaktır. Piyasada satılan her yağın etken madde değerleri uygun olmadığından koruyucu özelliği de mümkün olmayabilmektedir. Mutlaka referanslı ve sertifikalı markaları kullanarak karışımlar yapılmalıdır.
Özellikle su ile temasta bu tür karışımların etkisi azaldığından mümkünse 3-4 saatte bir yeniden uygulama yapılmalıdır.
Güneş koruyucu ürünler incelendiğinde en çok tercih edilen malzemelerden birisi de çinko oksittir. Bu madde UVA ve UVB ışınlarını yansıttığından sıklıkla güneş koruyucu karışımlarda kullanılmaktadır. İnsan sağlığı için seyreltik halde kullanılması önerilir.
Güneş sonrası yanıklarda uygulanabilecek önemli bitkilerden birisi aloe vera yapraklarından elde edilen jeldir. Serinletici ve kıvamlı yapısı ile yangıları hafifletmekte, semptom oluşumunu engellemektedir. Dilerseniz içerisine tıbbi lavanta yağı da ekleyebilirsiniz.
Yanıklar için kullanılabilecek diğer bir yağ ise kantaron yağıdır. Fakat unutulmamalıdır ki kantaron yağı güneşte leke yapabileceğinden gece tercih edilmelidir.
Güneş Koruyucu Yağ
100 ml susam ya da buğdayözü yağı
50 ml Hindistan cevizi yağı
5 ml ahududu çekirdeği yağı ya da nar çekirdeği yağı
* Bronzlaşmak için tercihen 5 ml havuç tohumu yağı
* Tercihen 2 yemek kaşığı çinko oksit
-Alerjik bir reaksiyon olmaması için mutlaka kullanmadan önce bilek testi yapılması önerilir.
-Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler kişiye göre değişebilmektedir.
Şifa olsun..
Bahar aylarının gelmesi ile doğa canlanıyor. Gören herkeste hayranlık uyandıran, koklayan herkeste bir çok duyguyu uyaran bahar çiçekleriyle aromatik, serinletici şerbetler yapabilirsiniz.
Leylak (Syringa vulgaris) müthiş kokulu bu mor çiçekler kurt düşürücü, ağız içi yaraları tedavi edici ve ciltte tonik etkileriyle kullanılabilmektedir.
Mor salkım (Wisteria sinensis) her sokakta evlerin, balkonların, bahçelerin duvarlarından sarkan bu eşsiz güzellikteki çiçekler idrar söktürücü ve antioksidan etkileriyle kullanılabilmektedir.
Gelincik (Papaver rhoeas) çocukluktan itibaren gördüğümüz anda tanıdığımız, taşla ezerek boya yaptığımız doğanın sunduğu en güzel kırmızı renkteki çiçekler ağrı ve öksürük kesici, sakinleştirici ve balgam söktürücü etkilerle kullanılabilmektedir. Sirke ve şerbet yapımında; acı maddeler içermesi sebebiyle çiçek yapraklarının (petallerin) dip siyah kısımları kesilerek atılmalıdır.
Gül (Rosa x damascena) reçellik gül olarak da bilinen pembe, kokulu, katmerli gül türüdür. Ayrıca tedavi amacıyla kullanılan gül suyu ve gül yağı da bu türden elde edilir. Olumlu düşünceyi destekleyici ve konsantrasyon arttırıcı olmasının yanı sıra cilt sorunlarında da tonik etkileriyle kullanılabilmektedir. Sirke ve şerbet yapımında; acı maddeler içermesi sebebiyle çiçek yapraklarının (petallerin) dip beyaz kısımları kesilerek atılmalıdır.
Sakura (Prunus serrulata) baharın en güzel çiçeklerinden olan sakura çiçekleri özellikle uzak doğuda ödem ve idrar söktürücü etkileriyle kullanılabilmektedir. Çiçeklerin şerbet yapımında kullanılırken tohum bağlamadığından emin olmak gerekmektedir.
Genel Şerbet Tarifi;
Toplanan çiçekler 1 litrelik kavanozda yarıya kadar doldurulur. Üzerine 1 çay kaşığı limontuzu ekleyerek içme suyu ile doldurulur ve ağzı kapatılarak yaklaşık 1 hafta bekletilir.
1 hafta sonra süzülerek aynı kavanozda buzdolabında dilediğiniz kadar bekletebilirsiniz. İçilmek istenildiğinde içme su ile 1 litre olacak şekilde tamamlanarak içerisine yarım limon suyu eklenir ve istenen tatlandırıcı ile (şeker, bal, nöbet şekeri vs.) tatlandırılabilir.
-Önerilen bitkilerin doğru bitki türü ve taze olması çok önemlidir.
-Gebelerin, kronik rahatsızlığı olanların ve ilaç kullananların kullanmaması önerilir.
-Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler kişiye göre değişebilmektedir.
Şifa olsun..
Yıl içerisinde havadan, gıdalardan ve çeşitli sebeplerden farklı organlarımızda biriken toksin maddeler ve ağır metallerin zararlı etkilerinden korunmak için oranlarını seyreltmemiz gerekmektedir. Bunun için en kolay yollardan birisi bahar aylarında yenilenen doğadan faydalanmaktır. Taze bitki filizleri, sürgünleri, meyveleri farklı organlarda arındırma işlemi yapabilmektedir.
Karaciğer vücutta toksin madde birikiminin en çok olduğu organ olarak bilinmektedir. İlaçsız, doğal olarak yetişmiş ahududu, frenk üzümü, çilek gibi kırmızı meyveler bu amaçla kullanılabilmektedir. Zeytinyağı ve limon kürü de aynı amaçla kullanılabilmektedir. Bunların yanında daha özellikli kürler yapılabilmektedir. Taze biberiye yaprakları ile hazırlanan bitki çayına rendelenmiş kara turpu sıkarak elde ettiğimiz sudan 1 yemek kaşığı ekleyerek tüketebiliriz.
Enginar bitkisinin dış kısmında bulunan taze yeşil yaprakarılarından, devedikeni bitkisinin tohumlarından ya da taze hindibağ bitkisinden hazırlanan çay da karaciğer temizliğinde kullanılabilmektedir.
Yeni filizlenen taze çay yapraklarından ya da taze kiraz sapları ve misket limonundan elde edilen çay özellikle böbreklerde bulunan toksinleri atmaya yardımcı olabilmektedir.
Bağırsaklarda bulunan toksinler için gaz giderici ve söktürücü nane, fesleğen, biberiye yapraklarından hazırlanan bitki suları ya da rezene tohumlarından hazırlanan çay kullanılabilmektedir. Taze ebegümeci yada taze enginar yapraklarının dip kısımlarını pişirerek tüketmekte bağırsak toksinlerinden arındırıcı olarak kullanılabilmektedir.
Isırgan bitkisinin taze yapraklarının çay ya da yiyecek olarak tüketilmesi de özellikle kanda bulunan toksinlerin atılmasında etki göstermektedir.
Bütün bunların yanında yapmamız gereken vitamin ve mineral değerlerinden faydalanmak için herhangi bir kimyasal kullanılmadan, mevsiminde, doğal olarak üretilen taze meyve, sebze, çiçek ve otlardan tüketmek, bol su içerek vücudumuzdan zararlı maddeleri uzaklaştırmak, hareket süremizi arttırmak ve oksijen seviyemizi arttıran egzersizler yapmaktır.
-Önerilen bitkilerin doğru bitki türü ve taze olması çok önemlidir.
-Gebelerin, kronik rahatsızlığı olanların ve ilaç kullananların kullanmaması önerilir.
-Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler kişiye göre değişebilmektedir.
Şifa olsun..
Ramazan ayında uzun süren açlık dönemi vücudumuzda özellikle karaciğerde oluşan yağların yakılmasına, kolesterol seviyesinin düşmesine ve metabolizmada değişikliklere sebep oldu. Dinlenme döneminden sonra bayram sürecinde yağlı, şekerli, ağır gıdalarla beslenme düzeni özellikle mide ve bağırsaklar için sorun oluşturabilir. Bunu engellemek için rahatlatıcı bazı bitkilerden faydalanabiliriz.
Kudret narı maserat yağı; gastrit, ülser, mide yaraları gibi sorunlarda tedavi edici olarak kullanılan bu yağ mide koruyucu olarak da kullanılabilmektedir. Taze kudret narı meyvelerinin zeytinyağı gibi sabit bir yağda yaklaşık 2,5-3 ay kadar güneş gören aydınlık bir yerde bekletilmesiyle hazırlanan bu yağın mümkünse sabah aç karnına 1 tatlı kaşığı tüketilmesi önerilir.
Kantaron yağı; taze ya da kuru çiçekli kantaron bitkisinin zeytinyağı gibi sabit bir yağda yaklaşık 2,5-3 ay kadar güneş gören aydınlık bir yerde bekletiletilmesiyle hazırlanan bordo renkli yağ mide rahatlatıcı olarak tüketilebilmektedir. Hazırlanan yağın koyu kırmızı renkli olması tedavi edici özelliğinin uygunluğunu gösterir.
Papatya çayı; mide ve bağırsak sorunlarında rahatlatıcı olarak kullanılan bu çayda asıl önemli olan doğru türün seçimidir. Papatya ismiyle çok fazla tür olması karmaşaya sebep olmaktadır. Orta sarı kısmı şişkin, küçük çiçekli ve karakteristik kokulu olması tedavi edici olması açısından çok önemlidir.
Zencefil çayı; ince dilimlenmiş taze ya da en fazla 1 yıllık hasat edilmiş, kurutulmuş ve öğütülmüş toz zencefil üzerine sıcak su ilave edilerek demlenen çay limon ile tatlandırılarak içilebilir.
Rezene çayı; en fazla 1 yıllık hasat edilmiş rezene tohumlarının 3-5 dak. kaynatılması ile hazırlanan çay mide ve bağırsak gazları için oldukça rahatlatıcı bir çaydır.
Melisa çayı; limonotu olarak ta bilinen Melisa bitkisinin mümkünse taze yapraklarına sıcak su eklenerek hazırlanan çay rahatlatıcı ve uyku verici olarak kullanılabilir.
*Önerilen bitkilerin doğru bitki türü ve taze olması çok önemlidir.
*Gebelerin, kronik rahatsızlığı olanların ve ilaç kullananların kullanmaması önerilir.
*Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler kişiye göre değişebilmektedir.
Şifa olsun..
Sağlıklı, mutlu bayramlar..
Günlük hayatta sık sık yaşanılan sorunlardan mide bulantısı, kusma ve diyare (ishal) kimi zaman patojen mikroorganizma kaynaklı kimi zaman ise gıda, araç tutması gibi geçici sebeplerle olabilmektedir. Vücutta oluşan sıvı kaybı sebebiyle özellikle bebek ve çocuklarda daha tehlikeli boyutlara ulaşabilmektedir. Bebek ve çocuklarda bir gün, yetişkinlerde ise iki gün devam eden kusma ve ishal için tıbbi müdahaleye başvurulmalıdır.
Evde müdahale için bazı tıbbi bitkilerden yararlanabiliriz
Zencefil; mide bulantısı ve kusmayı engellemek için kullanılabilir. Taze şekilde çay olarak demlenerek içilmesi önerilir. Taze zencefil rizomundan ince birkaç dilim keserek üzerine sıcak su ekleyip
8 dak. bekletilerek tüketilebilir. Dilerseniz limon dilimi de ekleyebilirsiniz.
Sumak; baharat olarak kullandığımız bu bitkinin meyveleri aslında minik toplardan oluşmuş bir salkım şeklindedir. Top ya da toz şeklinde 1 çay kaşığı sumağın üzerine kaynar su ilave ederek 8 dak. bekletilerek tüketilebilir.
Melisa; kalp şeklinde naneye benzer yaprakları olan bitkinin tıbbi olan türünü kullandığımızdan emin olmalıyız (Melissa officinalis). 3-4 yaprak bitkinin üzerine sıcak su ilave ederek 8 dak. bekletilerek tüketilebilir. Midede ve tüm vücutta rahatlamayı sağlamaktadır.
Rezene; tohumları kullanılan bu bitki bağırsak ve mide kaslarını rahatlatıcıdır. Tohumları hafif ezilerek çayı yapılmalıdır. Doz aşımından kaçınılmalıdır.
Limon, nane, kekik gibi bitkiler de mide ve bağırsaklarda rahatlatıcı olarak kullanılabilmektedir.
*Kullandığımız bitkilerin tıbbi amaçlı olduğundan emin olmalıyız. Baharatların en fazla 1 yıllık hasattan elde edilmiş olması çok önemlidir. Paketli baharatlar tıbbi kullanımlara uygun değil. Etken madde oranları bilinmediğinden etki görülme oranı düşmektedir.
Aromaterapi yönteminde koku ile beyinde bazı bölümler aktive edilebilmekte ve tedavilerde uzman kontrolünde kullanılabilmektedir.
Zencefil, nane, limon, adaçayı yağları yalnızca koklayarak mide bulantısında kullanılabilecek yağlardandır.
Adaçayı (acı elma) yağı yalnızca yetişkinler için 1 yemek kaşığı zeytinyağına 2 damla damlatılarak mide ve bağırsak bölgesinde hafif hareketlerle masaj yağı olarak kullanılabilmektedir. Bebek ve çocuk kullanımı kesinlikle önerilmemektedir.
*Sıvı kayıpları için serum içeceği;
1 litre su
1 çay kaşığı karbonat
1 çay kaşığı tuz
karıştırılarak gün içerisinde yudum yudum tüketilmelidir. Vücutta kaybedilen mineral ve su için oldukça önemlidir.
*Bilgiler öneri amaçlıdır. Gebe, gebe kalmak isteyen, ilaç kullanan ve kronik rahatsızlığı olan kişilerin bitkisel ürün kullanması önerilmemektedir.
Şifa olsun..
Adaçayı özellikle kış döneminde evlerimizin vazgeçilmez tıbbi bitkilerinden biridir. Anadolu adaçayı ve tıbbi adaçayı şeklinde 2 türü yaygın olarak tedavide ve günlük yaşamda kullanılmaktadır. Çiçek açma döneminde etken maddesinin en yüksek seviyeye ulaştığı bu bitkinin drog olarak kullanılan yaprakları hemen her dönemde hasat edilebilmektedir. Taze hali soluk yeşil, tüylü ve yoğun kokulu olan adaçayı bitkisi doğru süre ve şartlarda kurutulduğunda grimsi yeşil rengini almaktadır. Demet halinde hasat ettiğimiz adaçaylarını etken maddesinin kaybolmaması ve renginin solmaması için asarak kurutabiliriz.
Adaçayı içerdiği bazı etken maddeler sebebiyle günlük kullanıma uygun bir tıbbi bitki değildir. Hastalık döneminde kullanılması önerilir. Genellikle üst solunum yolu problemlerinde, boğaz enfeksiyonu, ses kısıklığı, öksürük gibi sorunlarda tıbbi çayı kullanılmaktadır. Bir fincan içerisine eklediğiniz 3-4 yaprak adaçayının üzerine sıcak su ilave ederek 7-8 dakika demleyip içebilirsiniz.
Ağız içi yaralar ve geniz akıntısı için 8-10 yaprak adaçayını sıcak su ile demleyip ağız ve buruna gargara yapabilirsiniz.
Adaçayından hazırlanan tıbbi çayı antiseptik ve antimikrobiyal etkisi sebebiyle dezenfektan ya da yıkama suyu olarak kullanabilirsiniz.
Acı elma yağı olarakta bilinen adaçayı uçucu yağı çok kuvvetli bir yağ olduğundan direk kullanımı oldukça sakıncalıdır. Zeytinyağı,susam yağı gibi bir sabit yağ ile karıştırarak (5 ml sabit yağa 1 damla adaçayı yağı) gaz giderici olarak karın ya da bağırsak bölgesine dıştan masaj yapabilirsiniz. Uçucu yağı bebek ve çocuklarda kullanılmamalıdır.
Kuru adaçayı drogu yakılarak kötü enerjilere karşı tütsü şeklinde kullanılabilir.
Adaçaylı ağız spreyi
100 ml demlenmiş adaçayı
20 ml doğal fermente sirke
2 damla nane yağı
Adaçayı yağlı ayak banyosu
3 litre ılık su
1 tutam adaçayı yaprağı
*2 damla kekik yağı
*2 damla çay ağacı yağı
(Yağlar opsiyoneldir)
*Gebelerin, kronik rahatsızlığı olanların ve ilaç kullananların kullanmaması önerilir.
*Bilgiler öneri amaçlıdır. Etkiler kişiye göre değişebilmektedir.
Şifa olsun..
2023 yılını karşıladığımız bu günlerde yenilenmek, canlanmak için farklı yollara başvurabiliriz. Doğa bunun en kolay ve ulaşılabilir yolu. İşte birkaç öneri;
Turunçgillerden gelen enerji;
Turunçgil kabuklarında bulunan yağ keseleri dokunduğumuzda bile hissedilebilmekte aromaterapik kokusu ile canlandırıcı olarak kullanılmaktadır. 1 portakal ya da limonu ortadan bölerek kaşıkla içindeki meyveyi dikkatle çıkarıp içine tea light (mini mum) koyarak bu güzel portakal kaselerini mumluk olarak kullanabiliriz. Dilerseniz karanfil tomurcuklarını dış kısmına saplayarak mikroorganizmaları kaçırıcı özelliğinden de faydalanabilirsiniz.
Şifalı bitki demetleri;
Ailenize, arkadaşlarınıza adaçayı, kekik, biberiye, ıtır, lavanta gibi tıbbi bitkilerden oluşan rahatlatıcı bir demet hazırlayabilirsiniz. Kurutarak baharat ya da çay olarak kullandıklarında sizi hatırlayacaklardır.
Şifalı yeni yıl kurabiyeleri;
Mis kokulu bitki baharatlarıyla hazırlayacağınız kurabiyeler ile yeni yıl hediyelerinizi kendiniz hazırlayabilirsiniz.
125 gr tereyağ, 1 bardak dilediğiniz şeker, 2 kaşık pekmez ya da dilediğiniz öz, dilediğiniz oranda zencefil, zerdeçal, tarçın, karanfil tomurcuğu, karabiber gibi baharatlar ile lezzetlendirip dilediğiniz un ile sağlıklı hediyelik kurabiyeler yapabilirsiniz. Seçeceğiniz eğlenceli kurabiye kalıplarıyla çocuklarınızı da bu etkinliğe dahil edebilirsiniz.
Kullanacağımız toz baharatlar taze olmalıdır. Paketli market ürünü baharatlar etken maddelerinin zamanla kaybolması sebebiyle şifa özelliğini kaybedecektir.
Yapacağınız keklere ekleyeceğiniz birkaç damla baharat yağları da şifalı ve sağlıklı olmasını destekleyecektir.
Bir miktar pudra şekerinde beklettiğiniz yarım çay kaşığı lavanta çiçeği ile inanılmaz aromatik tatlar yakalayabilirsiniz.
Bitki çayları ile yenilenin
Ailenize, arkadaşlarınıza, kendinize yeni yıl için bitki çaylarından oluşan bir sepet hediye edebilirsiniz.
Gül tomurcuğu-yeşil çayın hem kokusu hem de tadı sizi büyüleyecektir.
Portakal kabuğu-kuşburnu çayının hem rengi hem de kokusu ile enerjiniz yükselecektir.
Papatya çiçeği-melisa çayı ile stresiniz azalacak, uyku kaliteniz artacaktır.
Rengarenk bitkiler ile yeni yıl kartları
Doğada bulunan bitkilerden esinlenerek oluşturduğunuz ve renklendirdiğiniz yeni yıl kartları farklı bir hediye seçeneği olabilir.
Hem de kendiniz için renk terapisi yapmış olabilirsiniz.
Yeni yılın herkese mutluluk getirmesi dileğiyle..
Kış döneminde sıkça karşılaştığımız soğuk algınlığı, nezle, grip gibi sorunlar tıbbi müdahale gerektirmeyen hafif durumlarda doğal yöntemlerle önlem alınabilmekte veya tedavi edilebilmektedir. Geleneksel olarak ta uzun yıllardır kullanılan bu tıbbi bitkiler hemen her evde bulunmaktadır. Önemli olan bu tür kullanımlar için bitkilerin taze olması, paketli toz ya da baharat şeklinde alınmaması, mümkünse teşhisli taze drogların, baharatların kullanılması gerekmektedir.
Kuşburnu bitkisinin kurutulmuş meyveleri çay yapılmadan önce mutlaka çatlatılmalı ya da ezilmelidir. Sert yapıda olması sebebiyle etken maddesi ancak bu şekilde faydalı olabilmektedir. Ocak üzerinde 8-10 dakika kaynatılarak hazırlanan kuşburnu çayı içerdiği yüksek antioksidan ve C vitamini sebebiyle kullanılabilmektedir. Kuşburnu çekirdeği yağı da aynı sebeple belirli dozlar da içilebilmektedir.
Adaçayı bitkisinin yapraklarından hazırlanan çayı boğaz enfeksiyonları, ses kısıklığı ve öksürükte kullanılabilmektedir. Vücudu ısıtıcı olarakta kullanılan bu çay mikrop öldürücü olduğundan gargara şeklinde de ağız ve burun için kullanılabilmektedir. 4-5 yaprak adaçayını bir fincan içerisine koyup üzerine kaynar su ilave ederek 5-8 dak bekleyip çayımızı demleyebiliriz.
Kekik bitkisinin taze yapraklarından elde edilen çayı özellikle vücut soğukluğunda ısıtıcı etki göstermektedir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında tedavi edicidir. Uçucu yağı ise antiseptik özelliği sebebiyle korucu olarak kıyafet, çanta gibi bölgelere bir damla şeklinde uygulanabilmektedir. Bu şekilde baharat olarakta kullanılan bitkilerin çayları için paketli baharatlar uygun değildir. Mutlaka tedaviye uygun hasat edilmiş, öğütülmüş olmalı ve hasat süresinden en fazla 1 yıl geçmiş olmalıdır.
Mersin bitkisinin meyvelerini sonbahar döneminde taze tüketerek sinüslerin kolay boşalmasını sağlayabiliriz. Murt, hambeles olarakta bilinen bu bitkinin uçucu yağını ve hidrolatını (bitki suyunu) da aynı amaçla kullanabiliriz.
Zencefil bitkisinin taze rizomlarını çay ya da macun şeklinde öksürüğü yumuşatma, boğazdaki yanma ve vücudu ısıtmak için kullanabiliriz.
Ihlamur ağacının döneminde hasat edilmiş sarı çiçekleri doğru kurutularak yıl içerisinde öksürüğü sökücü ve durdurucu olarak kullanılabilir. Müsilajlı bir bitki olması sebebiyle doğru demlenmesi oldukça önemlidir. 25 derecedeki oda sıcaklığındaki suda minimum 8 saat bekletilerek elde edilen çayı özellikle çocuklar için balgam söktürücü özelliktedir.
Ökaliptus ve nane bitkilerinden elde edilen uçucu yağlar nefes açıcı olarak kullanılabilmektedir. Bir kap içerisinde kaynar su içerisine 1-2 damla yağ ekleyerek buğu yapıldığında sinüsleri boşaltıcı etki göstermektedir.
Evde Hazırlanabilecek Soğuk Algılığına İyi Gelen Macun
2 yemek kaşığı bal, pekmez ya da herhangi bir bitki özü
Yarım çay kaşığı toz tarçın
Yarım çay kaşığı toz zencefil
Yarım çay kaşığı toz zerdeçal
Tercihe göre çok az karabiber ve birkaç damla limonsuyu
Tüm malzemeler karıştırılarak macun haline getirilir. Çocuklar çay kaşığı ile yetişkinler tatlı kaşığı ile tüketebilir.
Soğuk Algınlığına İyi Gelen Şurup
3 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı rende taze zencefil
1 yemek kaşığı ev yapımı doğal sirke
Yarım limon suyu
Tüm malzemeler karıştırılır. Tercihe göre limon ve zencefil miktarı arttırılabilir. Yine tercihe göre karabiber ya da toz tarçın eklenebilir. 1-2 gün bekletilerek tüketilebilir.
Bilgiler öneri amaçlıdır. Yağ ve bitkilerin kullanımı yaş ve hassasiyete göre değişebilir. Uzman kontrolünde kullanılması önerilir.
Gebelik ve kronik rahatsızlık durumlarında herhangi bitkisel bir ürün kullanılması önerilmez.
Şifa olsun..
Bağışıklık sistemi; vücutta bulunan belirli hücrelerin ve proteinlerin birlikte hareket ederek zararlı mikroorganizmalara karşı savunma sistemi oluşturmasıdır. Bebeklik döneminden itibaren kaliteli beslenme, yeterli ve dengeli uyku, düzenli hareket ile metabolizma rutinini sağlayabiliriz. Özellikle çocukluk döneminde vücut için temel vitamin ve mineraller bağışıklık sistemini etkileyen önemli destekler olabilmektedirler. Bunların bir kısmı yiyeceklerle bir kısmı ise takviyelerle sağlanabilmektedir. Yardımcı ve koruyucu bu destekler için bitkilerden de yararlanılabilmektedir.
-Demir, Çinko, Omega İçeriği
Isırgan otu demir için önemli bir depodur. Döneminde taze olarak günlük yemek listesine eklemek, kuru yapraklarını çay şeklinde tüketmek ya da tohumlarından elde edilen soğuk sıkım yağı sabit yağını uzman kontrolünde dahilen kullanmak demir oranını yükseltecektir. Bunun dışında dut, harnup, üzüm gibi kırmızı meyvelerden elde edilen özler hem vücut ısısını dengeleyecek hem de demir yapımına etki edecektir.
-Kabak çekirdeği ya da kabak çekirdeği yağı çinko gereksinimini karşılayacak önemli bir besindir. Bunun dışında bağırsak parazitlerinin önlenmesinde de kullanılabilmektedir.
-Aspir, kenevir, keten ve ceviz tohumlarından elde edilen soğuk sıkım sabit yağ omega 3 ve 6 türleri için oldukça önemlidir.
-Fındık, badem gibi yemiş yağları e vitamini açısından önemli destekleyicilerdir.
-Çörekotu tohumlarının soğuk sıkım sabit yağı bağışıklık sisteminin yanı sıra organ sağlığı için de önemli bir yağdır.
-Vücudun savunma sisteminde önemli bir yeri olan bağırsak sağlığının korunması için fermente gıdalar tüketilmesi de önemlidir.
-Kefir; minik karnabahar tanelerine benzeyen yararlı maya mantarlarının süt ile fermantasyonu sonucu ekşiyerek meydana getirdiği ayran benzeri içecek. İçerdiği bir çok yararlı bakteri ile bağırsak ve bağışıklık sistemine olumlu etkileri bilinmektedir.
-Kombucha; çay mantarı olarak bilinen çay ve şekerin oluşturduğu jelimsi disklerin fermantasyonu ile oluşan, bekletilme süresine göre farklı şekilde tüketilen ekşimsi içecek bağırsak florası için oldukça yararlı bakteriler içermektedir.
-Sirke; geleneksel olarak hemen her mutfakta bulunan şifa deposu sirkelerin günümüzde çok farklı meyve ve bitkilerden elde edilen türleri bulunmaktadır. Bağışıklık için sirkencübin adı verilen geleneksel içecek yapımında kullanılan önemli bir fermente üründür.
Bağışıklık Güçlendiren Macun;
1 yemek kaşığı bal, pekmez ya da tercih ettiğiniz başka bir öz
1 tatlı kaşığı çörekotu yağı (soğuk sıkım olmalı)
Yarım çay kaşığı kenevir yağı (tercihen)
Malzemeler karıştırılarak macun kıvamına getirilir. Yaş ve bünyeye uygun dozda çocuklara verilebilir.
Sirkencübin;
Yarım limon suyu
1 yemek kaşığı bal
1 tatlı kaşığı ev yapımı doğal sirke
Tercihen tarçın, karabiber, zencefil gibi baharatlar
Tüm malzeme 200 ml lik (1 bardak) sıcak su ile karıştırılır ve tüketilir.
Bilgiler öneri amaçlıdır. Yağ ve bitkilerin kullanımı yaş ve hassasiyete göre değişebilir. Uzman kontrolünde kullanılması önerilir.
Gebelik ve kronik rahatsızlık durumlarında herhangi bitkisel bir ürün kullanılması önerilmez.
Şifa olsun..
Tıbbi bitkiler içerdikleri etken maddeler sebebiyle farklı rahatsızlıklarda koruyucu ya da tedavi edici olarak kullanılabilmektedirler. Bu etken maddelerin bitkinin hangi kısmından elde edildiği ve ne şekilde hazırlandığı oldukça önemlidir.
Bu yazımızda kadın hastalıklarında kullanılabilecek bitkilerden örnekler vereceğiz.
Adaçayı: Salvia officinalis (Tıbbi adaçayı) içerdiği thujon etken maddesi sebebiyle günlük kullanıma uygun olmayıp özellikle menopoz dönemindeki östrojen hormonunu dengeleyici olarak kullanılabilmektedir. Gebe kalmak isteyen ve gebe olan kişilerin kullanmaması gerekmektedir.
Kantaron; Hypericum perforatum (Sarı kantaron) döneminde çiçekli toprak üstü kısmı hasat edilmiş ve doğru kurutulmuş bitkiden hazırlanan çay adet sancılarını azaltıcı olarak kullanılabilmektedir.
Papatya; Matricaria recutita ( Mayıs papatyası) doğru teşhis edilmiş ve tedaviye yönelik kullanılan küçük çiçekli, iri sarı kubbeli, karakteristik kokulu çiçeklerin üzerine kaynar su ilave ederek demlediğimiz çayı adet dönemi sancıları ve yoğun stresi azaltıcı olarak kullanılmaktadır.
Civanperçemi; Achillea millefolium (Beyaz civanperçemi) karakteristik kokulu beyaz çiçekli bitkiden hazırlanmış çay adet söktürücü olarak kullanılabilmektedir. Sistit gibi idrar yolu enfeksiyonlarında, genital bölgede oluşan kaşıntı, koku gibi problemlerde demlenmiş çay yıkama suyu olarak kullanılabilmektedir. Yumurtalık problemlerinde hekim kontrolünde kürleri uygulanabilmektedir.
Hayıt; Vitex agnus-castus bitkinin etken maddesi agnusit kadın hastalıklarında ve hormon tedavilerinde hekim kontrolünde kür şeklinde uygulanabilmektedir. Tentür, çay, tablet formunda kullanılabilmektedir.
Çörekotu; Nigella sativa (Adi çörekotu) bitkinin tohumlarından soğuk sıkım ile elde edilen sabit yağı dahilen tüketilerek adet düzensizliklerinde ve menopoz döneminde kullanılabilmektedir.
Niaouli; Melaleuca quinquenervia bitkinin genç yaprak ve dallarından distilasyon yöntemi ile elde edilen uçucu yağı genital bölgede bakteriyel problemlerde antiseptik olarak kullanılabilmektedir.
Kullanacağımız tıbbi bitkilerin, yağların, çayların mutlaka tedaviye uygun olduğundan emin olmalıyız.
Modern tıpta ilaç yapımında kullanılabilen bu bitkilerin uygun dozda uzman kontrolünde kullanılması gerekmektedir.
Şifa olsun..
Günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz kazalar, yaralanmalar, hayatımızı tehlikeye atabilecek sorunlarda tıbbi ilkyardım kurallarını bilmek, öğrenmek hayati önem taşımaktadır. Bu kurallar aslında herkesin birçok yazılı, sözlü, sosyal kaynaklardan ulaşıp öğrenebileceği çok önemli kurallar. Tıbbi ilkyardım dışında günlük hayatta hepimizin karşılaştığı küçük ev kazaları, hafif yaralanma durumlarında başvurabileceğimiz tıbbi bitkiler bulunmaktadır.
Aloe vera: yaprak içlerinde bulunan şeffaf jelini hafif yanıklarda direk uygulayabilir dilersek dondurarak her an ulaşabilir forma getirebiliriz.
Arnika yağı: papatyagillerden olan arnika bitkisinin sabit yağ içerisinde bekletilerek oluşturulmuş tıbbi yağı çarpma, şişme, morarma gibi durumlarda direk uygulanabilecek eşsiz bir yağdır.
Aynısefa yağı: turuncu çiçek petallerinin sabit yağ içerisinde bekletilerek elde edilen tıbbi yağı özellikle bebek bakımında, alt temizliğinde, kaşıntı gibi dermatolojik problemlerde uygulanabilecek bir yağdır.
Binbirdelikotu yağı (Sarıkantaron): çiçekli gövdesinin sabit yağ içerisinde bekletilerek oluşturulmuş tıbbi yağı kan durdurucu olarak, yaraları tedavi edici olarak, hayvan yaralanmalarında ve bakımlarında da kullanılabilmektedir.
Kudretnarı: meyvelerinin sabit yağ içerisinde bekletilmesiyle oluşturulan tıbbi yağı yanma, reflü gibi mide problemlerinde koruyucu olarak kullanılmaktadır.
Çay ağacı yağı: bitkinin özlerinden elde edilmiş uçucu yağı uçuk problemlerinde kulak pamuğu ile yaymadan direk uygulama yaparak bölgenin şişmesini ve kalınmasını engelleyici olarak kullanılabilmektedir.
İngiliz nanesi yağı: bitkinin özlerinden elde edilmiş uçucu yağı baş ağrısı ve ilk migren ataklarında şakak ve alın bölgesine damla dozunu aşmadan uygulanabilmektedir.
Not: bilgiler öneri amaçlıdır. Kronik rahatsızlık, ilaç kullanımı, gebelik gibi durumlarda hekiminize danışarak kullanmanızı öneririz.
Dr. Biyolog Tuğçe Ağba Sevencan
Bitki çayları keyif için (%1-5lik) ya da tedaviye yönelik (%5-10luk) şekilde kullanılabilir. Tıbbi bitki droglarından elde edilmiş tedaviye yönelik çayların doğru demlenmeleri içerdikleri etken maddeler açısından çok önemlidir. Öncelikli olarak rahatsızlığa uygun, kaliteli bitki drogları seçilmeli ve hazırlanmalıdır. Drogların tek başına kullanılması önerilmektedir. Karışım çaylar yapılacaksa bir biri ile uyumlu drogların seçilmesi gerekir. Genel olarak baskın(aktif) dediğimiz droglar istenilen tedaviye yönelik kullanılan ana drogdur. Yan (yardımcı) droglar istenilen tedavi yönelik kullanılan ana drog ile uyumlu 1 ya da 2 drog olabilir. Tamamlayıcılar ise tat, koku ve görüntüyü düzenlemek için kullanılan droglardır. Karışımlarda bu oranlara dikkat etmek çok önemlidir. Bu yüzden özellikle poşet çaylar tedaviye yönelik kullanılacaksa içeriklerinin araştırılması ve oranlarının bilinmesi gerekmektedir.
Her bitki çayı aynı şekilde mi demlenir?
Kullandığımız bitki kısımları (drog) demleme yöntemini belirlemektedir. Genel olarak açıklamak gerekirse;
-Narin yapılı droglar (çiçek-yaprak gibi) üzerine kaynar su ilave ederek yaklaşık 6-8 dak. bekletilerek demlenmelidir. Bunun için porselen süzgeçli fincanlar tercih edilebilir.
-Sert yapılı droglar (kök-kabuk-tohum gibi) ocak üzerinde yaklaşık 10 dak. kaynatılarak demlenmelidir. Bunun için cam çaydanlıklar tercih edilebilir.
-Hem narin yapılı hem sert droglar kullanılacaksa önce sert yapılılar kaynatılmalı ocağın altı söndürülerek bekletme aşamasında narin yapılılar eklenmelidir.
-Porselen ya da cam araç gereçler tercih edilmeli mümkünse metal malzeme kullanılmamalıdır.
-Tatlandırıcı için şeker yerine bal, meyan kökü, stevia yaprağı gibi doğal tatlandırıcılar tercih edilebilir.
Bazı bitki droglarında içerdikleri müsilaj sebebiyle farklı demleme yöntemleri tercih edilebilir. Örneğin; hatmi, ebegümeci, keten, ıhlamur gibi bitkiler demlenirken soğuk suda bekletme yöntemi kullanılmalıdır. Özellikle ıhlamur; öksürük kesici ve balgam söktürücü olarak soğuk suda 8-12 saat bekletilerek kullanılmaktadır.
Önemli bazı droglar ve demleme yöntemleri;
-Adaçayı yaprağı (Salvia officinalis - Salvia triloba) sıcak su ilavesi ile
-Papatya çiçeği (Matricaria recutita) sıcak su ilavesi ile
-Melisa yaprağı (Melissa officinalis) sıcak su ilavesi ile
-Kekik herbası ( Thymus vulgaris) sıcak su ilavesi ile
-Tarçın kabuğu (Cinnamomum zeylanicum) kaynatma yöntemi ile
-Kuşburnu meyvesi (Rosa canina) kaynatma yöntemi ile (meyveleri sert yapıda olduğu için çatlatıp kaynatma önerilir)
-Zencefil rizomu (Zingiber officinale) kaynatma yöntemi ile bitkiler seçilirken toz olarak öğütülmemiş olması, parçalı ise mutlaka renk, koku ile ayırt edilebilecek kadar büyük boyutta olması istenmektedir. Özellikle kök drogları kullanılacaksa mümkün olduğunca küçük parçalara ayrılmış olması istenmektedir.
Şifa olsun..
Dr. Tuğçe Ağba Sevencan
Günlük hayatta sık sık tükettiğimiz bitki çaylarını ne kadar
doğru kullanıyoruz? Alternatif içecek tercihi olmalarının yanı sıra ciddi
tedavilerde kullanılan bitki çaylarının içerikleri oldukça önemlidir. Bitkilerin
bünyelerinde ürettikleri etken maddeler bu bitkilerin tedavi alanlarını
belirlemektedir. Her bitki çayı hastalıklarda koruyucu ya da yardımcı olarak
kullanılmamaktadır. Özellikle poşet çay içerikleri ve oluşturulma şekilleri
standartlara uygun olmalıdır. Karışım çaylarda bitkiler birbirine uygun olmalı
ve karışabilmeye uygun olmalılardır. Örneğin bir uyku çayında stres azaltıcı
lavanta bitkisi ile enerji verici turunçgillerin birlikte kullanılması amaçlanan
etkiye ulaşmamızı engelleyebilir. Hangi çayların hangi etki için
kullanılabileceği araştırılarak tüketilmelidir. Poşet çay içeriklerindeki
bitkilerin oranları bu anlamda çok önemlidir. Bu çayların özellikle metal zımba
içermemesi önemlidir. Metal zımbalar bitki çayların etkisini azaltmakta ve etkileşime
girerek istenmeyen duruma sebep olabilmektedir. Poşetlerin kimyasal koruyucu
maddeler içermemesi ve mümkünse bitki lifleri gibi (muz bitkisinin gövde lifi) doğal
malzemeden yapılmış olması istenmektedir. Kendimiz yapmak istersek bitkinin
doğru kurutulmuş drogları keten bir bez içerisine alınarak doğal iple
bağlanabilir ya da dikilebilir. Unutulmamalıdır ki bitki çayları kür şeklinde
çeşitli rahatsızlıklarda kullanılmaktadır. Paketlenmiş baharat olarak satılan
kuru bitkiler (nane, kekik gibi) bu tür çaylar uygun değildir. Bitkiler çay
olarak kullanılacaksa dikkat edilmesi gereken noktalar vardır;
Toplandıkları ortam: bitkilerin yetiştikleri ortam
(toprak, kum gibi) herhangi bir kirletici ile kirlenmiş olmamalı, maden alanı,
kanalizasyon ya da fabrika sularının karıştığı sulama alanlarından
toplanmamalıdır.
Toplanma zamanları: hasat edildikleri zaman
bitkilerde bulunan etken madde açısından çok önemlidir. Kullanacağımız bitki
drogu bir yapraksa bitki çiçek açmaya başladığında toplanmalı, bir çiçekse
çiçekler tam açıldığında, kök ise bitki toprak üstü tam kuruduğunda
toplanmalıdır. Bu toplanma zamanları geç ya da erken olursa kalite o kadar
düşer.
Kurutma: toplanan bitkiler uygun koşullarda
kurutulmalıdır. Aksi takdirde küflenme, mantarlaşma, renginde kararma ya da
kokusunda kayıplar meydana gelmektedir. Kurutma süreleri drogların türlerine
göre değişmektedir.
Paketleme: kuruduğundan emin olduğumuz bitki
droglarını uygun paketleme ile muhafaza etmeli, kemirgen, böcek ya da herhangi
bir patojene karşı korunaklı olmalıdır.
Tedavi amaçlı kullanılan bitki çayları için poşet çaylar
yerine uygun kurutulmuş ve paketlenmiş dökme çaylar uygun olacaktır. Hasat
zamanından itibaren en fazla 1 yıl içerisinde tüketilmelidir. Aksi takdirde
içerdikleri etken madde miktarları azalacak ve etki göstermeyecektir. Satın
aldığımız koşullara dikkat etmeli çuvallarda ağzı açık, tozlanmış, rengi
kaçmış, kokmayan bitki drogları tercih edilmemeli, pencereli vakumlu paketlerde
satılan ürünler tercih edilmelidir.
Bir sonraki yazımızda bitki çaylarının demlenmesinde dikkat
edilmesi gereken noktalar üzerinde durulacaktır. Şifa olsun..
Dr. Biyolog Tuğçe AĞBA SEVENCAN
Yaz aylarında en sık karşılaştığımız sorunlardan birisi de sivrisinek. Sıcaklıkla birlikte çoğalan bu canlılar su birikintileri ve nemli yerlere yumurta bırakırlar. Özellikle hassas ciltlerde yoğun kaşıntı ve deri bozulmalarına sebep olabilirler. Bu minik kanatlıları kimyasal solüsyonlarla uzaklaştırmaya çalışmak vücudumuz için daha tehlikeli olabilir. Sivrisinekleri öldürmeden ve kimyasal madde kullanmadan çeşitli önlemler alabiliriz.
Fesleğen(Ocimum basilicum) bitkisi yetiştirmek bunların en kolay yöntemi. Balkon, pencere önü ya da dekoratif olarak evlerimizde saksı içerisinde yetiştirebilir belirli aralıklarla kokusunu yayarak hem sivrisinekleri uzaklaştırabilir hem de evimizin havasını tazeleyebiliriz.
Limon kokusu da sivrisinekler için kaçırıcı özelliktedir. Karanfil tomurcukları da saplayarak etkisini daha da arttırabilir. Çeşitli iplerle asarak dekoratif bir görünüm sağlayabilirsiniz.
Bitkilerden distilasyon gibi yöntemlerle elde edilen uçucu yağlar sivrisinekleri uzaklaştırmada başvurabileceğimiz diğer yollardan birisi. Gıda olarak tüketilemeyen bu uçucu yağlar masaj ya da koku yolu ile kullanılabilmektedir. Sivrisinekleri uzaklaştırmak için kullanabileceğimiz yağlardan bazıları;
Limonçimeni
Tasmanya okaliptüsü
İngiliz nanesi
Sivrisinek ısırığı için de önerebileceğimiz yağlar var. Kaşıntı ve şişme için Lavanta (Lavandula angustifolia) ya da çay ağacı (Melaleuca alternifolia) yağları kullanılabilir.
1. formül: 100 ml içme suyu ya da bitki hidrolatı (lavanta suyu, gül suyu)
5 damla ökaliptus yağı
10 damla limonçimeni yağı
Sprey şişeye konularak buzdolabında saklanabilir.
2. formül: 250 ml kaynamış soğumuş nane çayı
1 kabuklu limon dilimleri
Sprey şişeye konularak buzdolabında saklanabilir.
3. formül: 100 ml içme suyu
5 damla biberiye yağı
5 damla lavanta yağı
Sprey şişeye konularak buzdolabında saklanabilir.
Doğanın bize sunduğu sonsuz nimetlerin belki de en önemlisi bitkilerdir. Milyonlarca yıllık geçmişleri boyunca kendi yaşamı ve diğer yaşam formlarının faydası için çalışmışlar ve çalışmaya devam etmektedirler. Dünya üzerinde isimlendirilmesi yapılan yaklaşık 1,5 milyon bitki türü olduğu yapılan çalışmalarda bildirilmiştir. Türkiye bitki çeşitliliği konusunda Dünyanın en önemli ülkelerinden biridir. Üç farklı iklim kuşağını ( İran-Turan, Avrupa-Sibirya, Akdeniz ) bir arada tutan ülkemiz eşsiz güzellikleriyle bir çok bitkinin yetişmesine imkan sağlamakta, endemik (bulunduğu bölgenin ekolojik şartları yüzünden yalnızca belirli bölgede yaşayan) tür sayısı her geçen gün artmaktadır. Bitkiler kendi aralarında çeşitli sınıflara, türlere, bölümlere ayrılmaktadır. Tarımı yapılan, gıda ve baharat şeklinde kullanılan, sağlık alanında etken maddesi ilaç olarak kullanılan, boya maddesi olarak kullanılan, kozmetik ürünlerin yapımında kullanılan, dokumacılık ve mobilya alanlarında kullanılan, süs bitkisi olarak kullanılan bitkiler şeklinde farklı alanlarda bitkilerden yararlanılmaktadır.
Bitkilerden ilaç yapımına ait kayıtlara MÖ 5000 lerde Mezopotamyada rastlanmıştır. Özellikle Mısır Dönemine ait papirüs kayıtlarında yaklaşık 820 farklı reçeteye rastlanmıştır. Bu kayıtlarda yalnızca bitki kaynaklı değil hayvan kaynaklı ilaçların reçeteleri de görülmektedir.
Bitkilerin ilaç yapımında kullanılan etken maddeleri farklı organlardan elde edilebilmektedir. Bitkilerin bu tedavi için kullanılan organlarına drog adı verilmektedir. Örneğin; kediotunun kökleri, adaçayının yaprağı, tıbbi papatyanın çiçekleri, çörekotunun tohumları drog olarak kullanılan kısımlarıdır. Yüzyıllardır halk hekimliğinde direk bitkilerden elde edilen tozlar, merhemler, hulasalar, macunlar, çaylar, kremler, merhemler, yağlar ve bunun gibi karışımlar hastalık ve tedavilerde kullanılmıştır. Buradaki asıl konu etken madde içeriği ve doz kullanımıdır. Bitkilerin kullanılmasındaki en büyük risk, bir bitkinin içerisinde yüzlerce etken madde bulunmasıdır. Oysa ilaçlar, bu yüzlerce maddenin içerisinde bulunan en etkili maddenin saflaştırılmasıyla yapılmaktadır. Toksik madde içeren zehirli bitkiler dahi tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Önemli olan etken madde ve çocuk, yetişkin, kişisel kullanımlardaki dozudur.
Doğada bitkiler iklimsel olarak dağılım göstermekte ve yöresel olarak tıbbi kullanımları karşımıza halk hekimliği olarak çıkmaktadır. Yaşadığımız şehir ve dolayısıyla bulunduğu bölgedeki bitkileri tanıma konusunda daha aşina olduğumuz bilinen bir gerçektir. Örneğin kekik, adaçayı, kantaron gibi türler hemen her yörede karşımıza çıkmaktadır. Burada önemli olan kekiğin diğer türlerden ayrılabilmesi ve doğru türünün kullanılabilmesidir. Türkiye’de bulunan yaklaşık 45 tür kekik vardır ve hemen hepsi mikroorganizmaların üremesini engelleyici (anti mikrobiyal, anti bakteriyal), mide rahatlatıcı, vücut ısıtıcısı olarak kullanılmaktadır fakat farklı tedavilerde de kullanımları bilinmektedir. Özellikle kronik rahatsızlığı olanların, ilaç kullananların, gebelik ve lohusa dönemlerindeki kişilerin, çocukların ve bebeklerin bitkileri mutlaka bir uzmana danışarak kullanması önerilir.
Sarı kantaron, Binbirdelikotu/ Hypericum perforatum L. / St. John’s Wort
Kantaron bitkisinin bir çok türü vardır. Tedavide kullanılan türü genel olarak sarı kantarondur (binbirdelikotu). Toprak üstü kısımda bulunan hiperisin maddesi etken maddedir.
Sarı çiçekli gövdesinin uygun dönemde hasat edilip 1:3 oranında zeytinyağı içerinde (maserasyon) en az 2,5 ay direk güneş ışığı almayan aydınlık bir yerde bekletilmesi ile koyu kırmızı renkli tıbbi yağı elde edilir. Taze ya da kuru bitki kullanılabilir. Belirlenen süre sonunda bitki parçaları süzülerek elde edilen yağ yara, yanık, kesiklerde, kanamalarda kullanılmaktadır. Hekim kontrolünde anksiyete, stres problemlerinde ve midevi olarak dahilen de kullanılmaktadır. 2 gr bitki 150 ml su ile infüzyon (üzerine kaynar su ekleyerek) yoluyla demlenerek çayı elde edilebilir.
PRATİK BİLGİ: Yağınızın rengi toplanma zamanının doğruluğu hakkında bilgi verir. Toplanma dönemi çiçeklerin bir kısmının tomurcuk halinde bir kısmının açık halde olduğu zamandır. Rengin koyu kırmızı olması önemlidir.
PRATİK BİLGİ: Kantaron yağı kan durdurucu bir yağ olduğundan özellikle çocuklu ve evcil hayvanlı alanlarda ilk yardımda kullanılabilmektedir.
DİKKAT: Güneş hassasiyeti ve lekesi yapabileceğinden dikkatli kullanılmalı, kozmetik ürünlerinde kullanılacaksa gece kullanıma dikkat edilmelidir.