Kolera Hastalığı Nedir?

Son günlerin en çok tartışılan konularından olan deniz salyası (müsilaj), Marmara Denizi'nin pek çok yerinde etkisini gösteriyor. Planktonların kısa bir süre içerisinde aşırı derecede artış göstermesi ile birlikte meydana gelen bu ciddi doğa sorunu, ülkemizde bazı uzmanlarca Marmara Denizi'nin öldüğünün göstergesi olarak yorum alıyor. Bizde kolera hakkında en çok merak edilen kolera nedir? Kolera nasıl bulaşır? Kolera tedavisi gibi konuları sizin için araştırdık...

Uzman isimlerin deniz salyasının kolera hastalığına sebebiyet yaratan bakteri olan Vibrio Chlorae'nin yayılmasına sebep olabileceği ifade ettiler. Bu gündem konusu içerisinde vatandaşlar Kolera hastalığı araştırma konusu olmuş durumda.

KOLERA NEDİR?

Kolera, Vibrio Cholerae ismini taşıyan bakterinin sebep olduğu bağırsak enfeksiyonuna bağlı olan, akut ve şiddetli ishal ile birlikte seyreden bir rahatsızlıktır. Kolera, kalabalık ortamlar içerisinde yaşayan savaş, yoksulluk ve doğal afetlerden etkilenmiş olan topluluklarda çok kolay bir şekilde yayılıp ölümlere sebebiyet vermektedir.

Koleranın su ve kişisel hijyenin yetersiz kaldığı yerde görülme olasılığı çok daha fazla olur. İlk başta su hijyeninin yetersiz olduğu toplumlar içerisinde olmak üzere, göçmenler ile birlikte yerleşik düzeni olmayan nüfus topluluklarında kamp yaşamının olduğu bölgelerde görülme ihtimali yüksektir. Bunlarla birlikte kanalizasyon sisteminin içme ve kullanma sularına karıştığı aşırı yağmur, sel, deprem gibi çeşitli doğal afetlerden sonra da görülme riski bir hayli yüksektir. Risk altında bulunan toplumun yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikte halkın eğitimi, hastalığın önlenmesinde temel esastır.

KOLERA NASIL BULAŞIR?

Kolera, enfeksiyon oluşturabilecek miktarda bulunan kolera etkeninin ağız yolu ile alınmasıyla bulaşır. Enfeksiyon daha sıklıkla dışkı karışmış sular aracılığı ile bulaşma yoluna geçer. Bulaşma, bu suyun doğrudan içilmesi ile birlikte ya da bulaştığı yiyeceklerin yenmesi neticesinde gerçekleşir. Hastalık bulaşmış kişilerin kirli elleri ile temas eden yiyecekler de hastalığı diğer canlılara bulaştırabilir. 

Koleranın direkt temas ile (örneğin: tokalaşma, dokunma ya da hasta bir canlıyı tedavi etme esnasında) insandan insan geçişi gözlenmemiştir. Kuluçka süresi, birkaç saatten, beş güne kadar uzayabilmektedir fakat genellikle 2 - 3 gündür. Dışkı içerisinde Kolera etkeni var olduğu sürece bulaşıcılık devam eder. Sıklıkla iyileşmesinin ardından birkaç gün sonraya kadar da dışkıda etken görülse bile bazen taşıyıcılık aylar süresince olabilir. Etkin antibiyotikler bulaşıcılık süresini kısaltabilir.

KOLERA'NIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kolera enfeksiyonlarının çoğu daha çok seyreder. Hastalarda hiçbir semptom olmayabilir veya yalnızca hafif bir ishal olabilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, bol ve sık, pirinç suyu görünümünde dışkılama, su mineral ve tuz kaybına bağlı olarak susuzluk hissi, kas krampları görülebilmektedir.

Bunlarla birlikte hastaların bir bölümü içerisinde hastalık ağır sulu ishal ve kusma ile başlar ve vücuttan büyük bir oranda sıvı ve tuz kaybı ile sonuç alır. Hastada susama hissi oluşur, idrar çıkışı yavaşlar veya durur, hızlı bir kilo kaybı ve sıvı kaybı gelişir. Ağır kolera vakalarında sıklıkla mide, kol ve bacak bölgelerinde kramplar oluşur. Bu kişilerde vücut sıvılarının hız ile kaybedilmesine bağlı dehidratasyon ve şok tablosu belirir. Tedavi edilmediği durumlarda saatler içinde ölümle sonuçlanabilir.

KOLERA TANISI NASIL KONUR?

Dışkı ve kusmuktan alınmış olan örneklerin laboratuvar analizi neticesinde tanı konulur.

KOLERA TEDAVİSİ NASIL OLUR?

Kolera vakalarının tedavisine tespit edildiği an başlanmalıdır. Gecikmiş ya da yetersiz tedavi çok kısa süre içerisinde (semptomlar başladıktan sonraki 6 - 8 saat içerisinde) sıvı kaybı, dolaşım yetersizliği ve ölüm ile sonuçlanabilir. En kısa süre içerisinde hekime başvurulmalıdır.

KOLERA HASTALIĞINDAN KORUNMA YOLLARI NELERDİR?

Koleradan tam anlamı ile koruyan bir aşı bulunmamaktadır. Temiz suya sahip olmak insan sağlığı için temel bir gerekliliktir. Kolera enfeksiyonlarının asıl kaynağı ise kirli sulardır. Bu sebeple içme suyu kadar, yiyecek hazırlama esnasında da kullanılan ve banyo yapmada kullanılan suların da temiz olması bir hayli önem taşımaktadır.

Bu ifade dışında koleradan korunma yolları şu şekilde de ifade edilebilir;

İçme ve kullanma suyu olarak klorlanmış şebeke suyu tercih edilmelidir. Su kaynağı bilinmeyen ve klorlanmamış suları tüketmemeli, fakat zorunlu durumlar dahilinde 10 dakika süresince kaynattıktan sonra kullanılmalıdır.

Kişisel hijyen kurallarına uyulmalı.

Yemek yemekten önce ve sonra, tuvaletten önce ve sonra yemek hazırlamadan önce ve sonra eller yıkanmalıdır. Bunlarla birlikte bebeklerin altını değiştirmeden önce ve sonra bebekleri beslemeden önce ve sonra da eller mutlaka bol temiz su ile birlikte sabunla yıkanmalıdır.

Toplu yaşam alanları içerisinde tuvalet temizliği ve hijyeni, kapı kolları, musluk temizliği çamaşır suyu desteği ile sulandırılmış su kullanarak yapılmalıdır.

Kolera bulunan mekanlara seyahat edecek kişilerin kaynağını bilmedikleri su ve açık alanda satılan gıdaları tüketmemeye büyük bir dikkat göstermelilerdir.

Kolera olan bölgelerde özellikle de çiğ deniz ürünlerinin yenmemesi lazımdır. Deniz ürünlerinin ve yemeklerinin en az 70 derecede pişirme uygulaması zaruridir.

Kolera hastasının dışkısı, kusmuğu ile kirlenmiş olan yüzeyler ve hastaların kullanmış olduğu eşyalar dezenfekte uygulaması yapılmalıdır.

Karasinek gibi hastalığın yayılmasında önemli bir rolü bulunan vektör ve haşereler ile mücadele edilmesi son derece büyük bir önem konusudur.

Bireyler için kolera riskinin azaltılmasında en etkili yollar, hijyenik gıda ile birlikte su tüketimine özen gösterilmesi, insan atıklarının da güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi ile birlikte kişisel temizlik kabul edilmektedir.