Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Zihinsel Tedavi Süreci
Hasan Birgül
Zihinsel Tedavi Süreci
25.10.2020 Pazar 12:33
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hakkında ‘‘Zihinsel noktada tedaviye ihtiyacı var’’ demiştir. İsabet olmuştur bu sözler bu dalkavuk için. Özgürlüğün laikliğin kalesi Fransa’da Peygamber efendimize hakaret eden karikatürlerin binaların dış yüzeylerine yansıtılması en sefilinden bir rezalet ve bayağılıktır. Bunun adı da özgürlük değildir. Faşizm ve Irkçılıktır.


Savaş tarihine dair en sevdiğim laflardan biri; Amerikalılar gelmeseydi Fransızlar bugün hala “Almanca öğrenmeye devam edeceklerdi’’ bu cümle bu yazım için kilit bir cümledir. Almanya'nın askeri gücü, dünya için bir tehdit haline gelmişti. Fransa'nın Alman ordusuna nazaran çok zayıf bir askeri gücü vardı. Fransızlar, Alman güçlerine engel olmak için bir hat kurdu. Majino Hattı. Bu hat Fransa’nın o dönem için en büyük askeri stratejisiydi. Fransızlara göre; sık ağaçlar ve ırmaklar barındıran bölge, tank ve topçu birlikleri için geçilmesi imkânsız bir yer olduğundan, büyük saldırı için ihtimal dışıydı. Fakat, Hitler ağaçlık bölgeyi yıkarak ordusunu geçirmiş ve hattı bütünüyle yarmıştır. 1940'ta Alman Kuvvetleri tarafından aşılmıştır. Önlerinde savunma hattı bulunmayan Alman ordusu Fransa'nın içlerine doğru ilerleyince, Fransızların bütün savunma hattı çöktü. Ardından Belçika ve Hollanda üzerinden de Fransa'ya saldıran Alman güçleri kısa zamanda Fransa’yı işgal etmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında, Almanya Avrupa’nın çoğunu "Blitzkrieg" (Yıldırım Savaşı) adı verilen yeni bir strateji kullanarak istila etmişti. Blitzkrieg, uçak, tank ve topçu birliklerinin tümünün toplu olarak saldırısıydı. Bu güçler dar bir cephe boyunca düşman savunmasını kırmıştı. Hava gücü düşmanın gedikleri kapatmasını önlüyordu. Alman güçleri, karşı koyan birlikleri kuşatarak, onları teslim olmaya zorluyordu. Naziler, Fransa’yı hiç zorlanmadan aldılar. Zaten şehri Alman güçlerine teslim ettiler. Fransız Halkı, ülkelerinin siyasi, kültürel ve sosyal durumunu anlatmak için “Yıkılmış Coğrafya” ifadesini kullanırlardı.


Savaş tarihine dair en sevdiğim laflardan biri; Amerikalılar gelmeseydi Fransızlar bugün hala “Almanca öğrenmeye devam edeceklerdi’’ bu cümle bu yazım için kilit bir cümledir. Almanya'nın askeri gücü, dünya için bir tehdit haline gelmişti. Fransa'nın Alman ordusuna nazaran çok zayıf bir askeri gücü vardı. Fransızlar, Alman güçlerine engel olmak için bir hat kurdu. Majino Hattı. Bu hat Fransa’nın o dönem için en büyük askeri stratejisiydi. Fransızlara göre; sık ağaçlar ve ırmaklar barındıran bölge, tank ve topçu birlikleri için geçilmesi imkânsız bir yer olduğundan, büyük saldırı için ihtimal dışıydı. Fakat, Hitler ağaçlık bölgeyi yıkarak ordusunu geçirmiş ve hattı bütünüyle yarmıştır. 1940'ta Alman Kuvvetleri tarafından aşılmıştır. Önlerinde savunma hattı bulunmayan Alman ordusu Fransa'nın içlerine doğru ilerleyince, Fransızların bütün savunma hattı çöktü. Ardından Belçika ve Hollanda üzerinden de Fransa'ya saldıran Alman güçleri kısa zamanda Fransa’yı işgal etmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında, Almanya Avrupa’nın çoğunu "Blitzkrieg" (Yıldırım Savaşı) adı verilen yeni bir strateji kullanarak istila etmişti. Blitzkrieg, uçak, tank ve topçu birliklerinin tümünün toplu olarak saldırısıydı. Bu güçler dar bir cephe boyunca düşman savunmasını kırmıştı. Hava gücü düşmanın gedikleri kapatmasını önlüyordu. Alman güçleri, karşı koyan birlikleri kuşatarak, onları teslim olmaya zorluyordu. Naziler, Fransa’yı hiç zorlanmadan aldılar. Zaten şehri Alman güçlerine teslim ettiler. Fransız Halkı, ülkelerinin siyasi, kültürel ve sosyal durumunu anlatmak için “Yıkılmış Coğrafya” ifadesini kullanırlardı.

Ben bu Macron’u pek bir ciddiye alamıyorum bir devlet adamı olarak saygıdeğer okurlar. Macron iç ve dış politikada hayal kırıklığıdır. Uluslararası sistem içinde manevra kabiliyetini yitirmiştir. 1789 Devrimi sonrasında siyasi literatüre ulus devlet kavramını armağan eden Fransa’da, küresel emperyalizmin güdümündeki birinin Fransa’da cumhurbaşkanı olmasından ne bekleyebilirsiniz ki zaten. Macron'un ülkesinde milliyetçiliğin yükselişini engellemeye çalışmak adına belirli nokta eksenler düzleminde bir nevi milliyetçilik yarışı sürdürdüğü artık net olarak karşımıza çıkmaktadır. Macron’un zırvalarını bir kenara atmanının zamanı geldi. Fransa’da İslam ve Türk düşmanlığı milli spor olarak yapılmaktadır. Macron'un Avrupa’dan Ortadoğu’ya Afrika'dan NATO'ya kadar birçok alanda sonuçsuz çırpınışlara savrulduğunu görmekteyiz. Macron’un rezil dış politikasını ilgi alanını genişlettiğini ve sonuçsuz aktivizm siyaseti yürüttüğünü görüyoruz. Libya ile başlayan yersiz hamleleri Doğu Akdeniz ile devam etti. Ardından İslam’a dil uzattı. Macron neden saldırıyor söyleyeyim size rahatsızlığının en temel sebebi, Türkiye’nin Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz hamleleriyle buralardaki Fransız etkisini azaltması. Kuzey Afrika ve Sahra altı Afrika’da Paris ile rekabet etmesi, Fransız popülistleri ve Macron’u çıldırtmaya yetmiştir. Siyasi tükenmişlik sendromu bu olsa gerek saygıdeğer okurlar.


Fransa’nın tarihte de var olan sömürgeci karakterini Doğu Akdeniz’de bir kez daha kendini göstermiş oldu. Türkiye’nin bu konuyu dile getirmesinden aşırı rahatsız durumda.  Fransa diğer sömürgeci devletlerin tutumlarıyla karşılaştırıldığında Fransız sömürgeciliği daha korkutucudur. Bugün bile ekonomik, kültürel hatta dini açıdan Afrika’daki eski sömürgelerine baskıları şiddetle devam etmektedir. Türkiye’nin bu vahşeti dile getirmesi onları rahatsız etti asıl sorun burada başlıyor işte. Afrikalılar ise bizi bu vahşetin bir parçası olmadığımız için seviyor. Türkiye Afrika’daki dostlarına diyor ki; gelin ayağa kalkın, kalkının, gelişin, birlikte kazan kazan politikaları uygulayalım. Cumhurbaşkanımızın Afrika ziyaretleri bu yüzden Fransızları çıldırttı. Fransa’nın Türkiye’ye hain tutumu bu yüzden oldu. Anlasanıza tamamen duygusal. Türkiye’nin Afrika politikası Fransa’nın bölgedeki hegemonyasının zincirlerini kırdı ve ağır bir darbe indirdi. Bu yeter onlara kudurmalarının en önemli sebebi budur.


Bugün baktığımız agresif Fransız dış politikasının temel nedeni, iç politikadaki başarısızlıkların üstünü örtmektir açıkçası. Kendi iç politikasında başarılı olamadı Macron ve sahte popülizm ile kitlelere seslenmeye çalışsa da başaramadı ve başaramayacak. Fransa’da nüfusun çoğunluğunu Afrika menşeli olmak üzere, yaklaşık altı milyona yakın Müslüman yaşamaktadır. Fakat; Müslümanların en fazla baskı, şiddete ve ayırımcılığa maruz kaldığı ülkelerin başında Fransa gelmektedir. Fransa’da son üç yılda Camiler, düşünce kuruluşları da dâhil olmak üzere 358 kuruluş kapatılmış durumda. Başka bir utanç durumu ise Fransa İçişleri Bakanı Gerald Dar manin, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamalarda, marketlerdeki helal gıda reyonları karşısında şoke ve rahatsız olduğunu ifade etmesi alın size Avrupa’nın dinler karşısındaki müsamahası ve hoşgörüsü, ne özgürlük ama dimi!!! Fransa’nın bu tutumu rezalet denilebilir. Buyurun size Avrupa’nın gerçek yüzü! Ülkemizdeki bazı beyinsizlerin, bizlere yutturmaya çalıştığı Avrupa Medeniyeti ve hoşgörüsünün ne kadar sahte ve yalancı olduğunu bir kez daha anlayın. Avrupa’nın beslendiği kirli alanları görüyorsunuz. Macron Avrupa’da yalnızlaştıkça söylemlerini değiştirecektir.


Kaybetmeye mahkumsun Macron Efendi. Ben burada Türkçe yazıyorum ve birileri de bir zahmet kendisine Fransızca anlatsın bu yazdıklarımı.