29 Kasım 2010 günü, saat 16:30’da İran’ın nükleer projesinin bilimsel ve fikir lideri Dr. Macit Şahriyari’nin arabasının arkasında bir motosiklet belirdi. Kasklı ve yüzü görünmeyen motosikletli arabanın arka camına vantuzlar yardımıyla bir cihaz yapıştırdı. Birkaç saniye sonra patlayan bombayla,45 yaşındaki Şahriyari hayatını kaybetti eşi bu saldırıdan hafif yaralı bir şekilde hastaneye kaldırıldı ve hayatta kaldı. Aynı gün, aynı saatlerde Güney Tahran’ın Atashi Sokağı’nda, başka bir motosikletli yine önemli bir nükleer bilimci olan Dr. Feridun Abbasi Davani’nin şahsi aracı olan Dena marka İran yapımı arabasına yine aynı şekilde bombalı saldırı gerçekleştirdi. Davani ve eşi bu saldırıdan yara almadan kurtuldu. Tesadüfün böylesi saygıdeğer okurlar 79 İran Devrimi’nde bile olmamıştır. İran hükümeti konu açıklığa kavuşmadan hemen MOSSAD’ı suçladı. Davani ise Ahmedinecad’a yardımcı olarak göreve atandı. İranlı nükleer bilimcilerin uğradığı bu suikastlar, buzdağının sadece görünen kısımlarıydı diyebilirim. İsrail; Tahran’ı arka bahçesine çevirmiş durumdaydı saygıdeğer okurlar...
İran İslam Cumhuriyeti yönetimi 1 Nisan 2024’te Şam’daki konsolosluğu vurulduğundan beri kendince bir çıkmaza doğru gidiyordu. Uluslararası prestij olarak çökmüş gibi gözükseler de bir hışımla tellere takılan kamikazelerini İsrail ile doğru ateşledir. Hırslıydılar generalleri ölmüştü. Haliyle İran'ın karşılık vermesi gerekiyordu. Öte yandan Gazze savaşı konusunda diğer İslam ülkeleri sessiz kaldığı için Filistin'in tek savunucusu olarak gövde gösterisi yapmak Hokkabaz İran’a düşmüştü. Tekrar tekrar ifade ediyorum ama uluslararası prestij açısından sürekli görsel tasarım mezunları gibi videolar yapıp, düşmanlarını tehdit ediyordu. Gerekli yerlerden izinler çıkınca videolarla birlikte dün İsrail’e hafif çaplı bir havai fişek gösterisi düzenledi. İsrail İran’a hiç karşılık vermese dahi hükümet bir kamuoyu baskısı görmez ama homurdanma kesilmiş olacaktır. Tabi ben bu yazımda biraz İran’a gömüyorum fakat uluslararası alanda askeri caydırıcılığı tartışılmaz ve kışkırtılmaz. İran, defalarca dolaylı ve son olarak doğrudan hedef alındığı için bir şey yapmak zorundaydı. İç kamuoyu ve uluslarası askeri itibarı ciddi anlamda sorgulanır olmuştu. Konuşan ama sonuç üretemeyen bir sistemin parçasıydılar. İran dağılan karizmasını birazcık toparlayabilmek için böyle bir şey yaptı. Uluslararası Hukuk diye bir kavram vardı. Ne oldu? İran, İsrail'e 331 füze ve insansız hava aracı fırlattı. Bu drone ve füzeler ortalama %97 isabet oranıyla imha edildi. Asıl şimdi savaşın bölgesel bir anlam kazanıp kazanmayacağını İsrail’in hamlesi belirleyecek. Bölgedeki kaos düzeni kolay kolay çözüme kavuşmayacak gibi duruyor. Ortadoğu ile yeniden ilişki kurmak, özellikle Amerika'nın Irak ve Afganistan'daki savaşlarının insani ve ekonomik maliyetlerine yönelik eleştirileri seçmenlerle rezonansa giren ve 2024 başkanlık kampanyasını artıran selefi Donald Trump'a karşı yeniden seçilme kampanyaları yaparken Biden için risk oluşturuyor. Demokratların sonu demek için erken fakat yaşanan bu durumlar artık Netenyahu ve Demokratları köşeye sıkıştıracaktır. İran'ın ulusal güvenlik kuruluşu, asimetrik savaşa yatırım yapmayı, başta ABD ve İsrail olmak üzere daha güçlü düşmanlara karşı kaldıraç elde etmenin ekonomik bir yolu olarak çözümlüyor. İran'ın milisler üzerindeki etkisi, Ortadoğu'daki radikal rakiplerinin çoğunun ortadan kaldırılmasıyla artmıştır. Saddam ve Libya'daki Muammer Kaddafi gibi etken siyasi figürler iktidardan devrildikten sonra, İran İslam Cumhuriyeti silahlı milisleri destekleyecek ilgiye ve kaynaklara sahip birkaç bölgesel oyuncudan biri olmuştu. Şimdi bunu Filistin üzerinden gerçekleştirecek benim tezimde budur.