Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Manhattan projesi
Hasan Birgül
Manhattan projesi
26.07.2023 Çarşamba 12:34

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı sık sık kurallara dayalı uluslararası bir düzen ve demokrasi altında çalıştığını iddia ediyor, fakat bu tanımla dünyanın geri kalanı tarafınca zannedilenin aksine uluslararası hukukla aynı orantıda değil, kastedilen daha ziyade, Amerikan pervasızlığının önünü açan ve uluslararası suçların üzerine örten yırtık bir kamuflajdır. ABD tarafından üretilmiş bu tanım, Birleşmiş Milletlerin ve NATO’nun düşman ve rakiplerine saldırmak için kullandığı bir yöntemdir. Saygıdeğer okurlar sert bir giriş yaptım fakat bazen geçmiş dönem ABD siyasi literatürüne odaklanınca, böyle refleks çıkışlar gösterebiliyorum.21 Temmuz’da her filmi ayrı bir gündem yaratan yönetmen Christopher Nolan'ın yeni filmi Oppenheimer sinemaseverler ile buluştu. Gerçek bir hikâyenin beyaz perdeye aktarıldığı film araştırmacıları ve sinemaseverleri ortak bir alanda buluşturduğunu tahmin edebiliyorum. Filmin konusuyla alakalı bir şeyler yazmak istedim; Manhattan Projesi, ikinci dünya savaşı sırasında tarihte ilk defa nükleer silahları üretmek üzere oluşturulan bir araştırma ve geliştirme projesiydi. Birleşik Krallık ve Kanada'nın ek desteğinde Amerika Birleşik Devletleri tarafından yönetildi. Proje, 1942'den 1946'ya kadar Meşhur Tümgeneral Leslie Groves’un yönetimi altındaydı. Nükleer fizikçi Oppenheimer gerçek bombaları tasarlayan Los Alamos’un yöneticisiydi. Projenin ordu bileşeni, ilk karargâhı Manhattan Bölgesi olarak belirlendi. Proje, savaş sırasında her ikisi de aynı anda geliştirilen iki tür atom bombasının geliştirilmesine yol sebebiyet verdi. Bence zaten bilerek böyle tasarlandı ki etkisi unutulmasın ve 2.Dünya Savaşı’ndan patron benim diyerek zaferle çıkmak.


Araştırmalar, sınırlı, bölgesel bir nükleer savaşın bile dünya çapında benzeri görülmemiş insani sonuçlara yol açacağını ve bir milyardan fazla yaşamı riske atabilecek küresel bir kıtlığa neden olacağını gösteriyor. Dünya Devletleri önlemlerini almalıdır.1945'te ilk uranyum bombası Hiroşima'nın üzerinde 15.000 ton TNT gücüyle patladı. O yıl şehri saran patlama ve ateş topu, düşen enkaz ve radyoaktif serpinti sonucu toplam 140.000 kişi öldü. Üç gün sonra Nagazaki, ABD'nin üç hafta önce New Meksika çölünde test ettiği bir bombanın tasarımına uyan bir plütonyum bombasıyla paramparça oldu. Bu testin başarısı, Manhattan Projesi'nin baş bilim adamı Robert Oppenheimer'ı “dünyaların yok edicisi " Ünvanını verdi. Önümüzdeki 40 yıl boyunca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin beş daimî üyesi, 15 milyon ton TNT 'lik birleşik patlayıcı kuvvetle yaklaşık 70.000 nükleer silah topladı. Geçmiş tarihin ışığında, eğer gerçekten tarih olacaksa, atom bombasının ilk atom patlamasının parlak ışığından çok farklı görünmemesi mümkündür. Kısmen zamanın havasından, kısmen teknik gelişmelerin ne olacağına dair çok net bir öngörüden dolayı, bunun sadece büyük ve korkunç bir savaşın değil, insanlık için bu tür savaşların sona ereceği izlenimini edinmekteyiz. Bugün, bu düşünceler ve bu politikalar ne kadar gerekli olursa olsun, artık neredeyse yeterli görünmüyorlar. Bunun nedeni, silahlanma yarışının karakterine bakıldığında görülebilir. Bunun nedeni, buradaki ve yurtdışındaki atomik gelişmelerin zaman ölçeğini, dünyadaki derin siyasi değişimlerin muhtemel zaman ölçeğiyle karşılaştırdığında görülebilir. Kendi yaşadığımız toplumda bile silahlanmanın artık bir kiracının yeni bir ev almışçasına vücutta serotonin salgıladığını hissedebiliyoruz.


Ünlü fizikçi 1942'de Manhattan Projesi'nde çalışmak üzere işe alındı ve 1943'te, Alman nükleer silah programının başlamasından dört yıl sonra, ilk nükleer silahları geliştirmekle görevlendirilen Los Alamos Laboratuvarı'nın direktörlüğüne atandı. Liderliği ve bilimsel uzmanlığı projenin başarısında etkili oldu. 16 Temmuz 1945'te ilk atom bombasının ‘’ Trinity’’ testinde hazır bulundu. Ağustos 1945'te bu silahlar Hiroşima ve Nagazaki’de kullanıldı ve bu olay nükleer silahların silahlı bir çatışmada kullanıldığı tek olay olarak tarihe geçti. Günümüze geldiğimizde 2014 yılında fitili ateşlenen Ukrayna Savaşı’nda ABD farklı bir şey denemek istiyor. Geçmiş dönemdeki gibi hedeflenen NATO’nun katkılarıyla Rusya’ya karşı Batılı tehdit algıları son dönemler de ülke ekonomimiz gibi zirve yapıyor. Birçok araştırmacı Rusya ve ABD gerginliğini görmezden gelinse de işler farklı bir hal almaya devam ediyor.2022 yılında, Ulusal Savunma Stratejisi, ABD’nin tehdit algılarındaki son değişimleri resmi olarak belgeleri paylaştı. ABD Savunma Bakanlığı’nın temel önceliklerinden biri olarak Rusya’yı her zamanki gibi hedef tahtasına koydu. Raporun içeriğinde ABD’nin ve onun Avrupa’da Rusya ile konvansiyonel bir askeri çatışma için hazır olan NATO müttefiklerinin etkilerini ve bu durumla bağlantılı nükleer savaş riskini göz önünde bulunduruyor. Bence yüksek sesle de konuşulması gerekiyor. Neden? diyecek olursanız Rusya-Ukrayna savaşının en sert dönemine tanıklık edeceğiz. Koşullara baktığımız da Rusya gergin değil fakat tehdit edildiği düşüncesiyle sert tedbirleri gözden geçirip zamansız bir etkileşime geçebilir. Örnek verecek olursak Rusya ile olan büyük konvansiyonel çatışmalar, stratejik olmayan nükleer silahların ‘’NSNW’’ kullanımı ve gerginliğin daha fazla tırmanması için bir çözüm olarak görülebilir. Sam Amca kendine gel ve Rus ayısını ormanından çıkarmamaya gayret göster.