Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
 Hakikat Sonrası Aşırılıklar Çağı
Hasan Birgül
Hakikat Sonrası Aşırılıklar Çağı
07.12.2020 Pazartesi 09:38

Saygıdeğer okurlar bu yazımda alışıla gelmişin dışına çıkarak yalan haber tartışmasının hangi koşullarda yeniden ve alevlenerek güncellik kazandığı sorusuna yanıt aramaktayım. Gündelik haber ekolojisine baktığımızda hakikatin statüsü, yalan haber tartışmasında önemli bir noktada yer almaktadır. Küresel salgın sürecinden geçiyoruz ve bu çok acımasızca geçiyor. Tüm dünyada ve Türkiye’de ciddi can kayıpları yaşanıyor. Her gün farklı bir senaryoyla karşı karşıya kalıyoruz. Sosyal medya platformları farklı haberlerle ciddi karmaşıklık yaratırken yetkililerin bu süreçte sessizliği, konu hakkında bilgisi olmayanların çok sesliliği ciddi endişeleri beraberinde getirmektedir. Bu konu perspektifinden yola çıkarak ‘’FAKE NEWS’’ ( Yalan Haber) kavramını ele almak istedim. Gerçek olan aslında bize çok farklı, gelip bizde yeni bir gerçeklik oluşturabiliyor. Ve bu başkaları tarafından manipüle edilebiliyor. Dolayısıyla gerçeğin ne olduğunu anlamak ve doğru bir şekilde yaşanan gelişmelere hâkim olmak için bu konuyu kavramak zorundayız. Post-Truth kavramı ağırlıklı olarak siyaset ve siyasi propaganda ile birlikte ilerlesede sağlık sektörü, ekonomik çıkar veya farklı sebeplerde de olsa Post-Truth kavramın önümüzde ciddi şekilde set vurduğunu görmekteyiz. Hakikat ve hakikati aramak her zaman felsefenin temel konusu olmuş olsa da Sokrates’e göre cehalet tedavi edilebilir. 90’lı yılların başında ülkelerin gündemini özel haberler ve gazeteciler oluştururdu. Bugün artık durum biraz daha farklı günümüzde artık ülkenin gündemini dijital medya platformları ve sosyal ağlar belirliyor. Dünyanın sistemi siyasal, ekonomik, kültürel kaynaklar üzerinden yeniden dizayn edilen teknolojiyle sürekli bir değişime uğruyor. Her konuda her yönlü bir değişimin izlerini görmekteyiz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hakimiyeti elinde bulunduran ülkelere baktığımızda ciddi sistemsel değişikliklere gidildiğini görmekteyiz. Diplomasinin adı değişti. Bir ülkenin kaynaklarını satın almanın, toprağını hiç savaşmadan işgal etmenin adı ‘’Küresel’’ oldu. Akabinde bu küresel dünya, tüm insanlığa küresel sorunları beraberinde getirdi. Küresel Koronavirüs Salgını gibi.

Post-Truth Kavramı

Farkındasınızdır ki son dönemlerde adından sıkça bahsettiren ve günümüz küresel dünyasını anlamak için iletişimciler tarafından sıkça, kullanılan Post-truth yani hakikat sonrası, gerçeğin ötesi gibi anlamlara denk gelmektedir. Post-truth kavramı yazar Steve Tesich tarafından 1992 yılında kullanılmıştır. Fakat asıl Post-Truth’la ilgili birçok yazı Oxford Sözlüğü ’nün bu kavram üzerinden birleşerek referans oluşturmasıyla başlıyor. Post-Truth kavramı küresel gündem bağlamında; 2015 dönemi Donald Trump’ın seçimi kazanması ve yükselişe geçerek gücü eline almasıyla, daha anlamlı hale gelmiştir. Ardından Avrupa’da sol popülizmin çöküşü ve aşırı sağın yükselişi olayları farklı bir retorikte ele almamıza sebep oluyor. Sağ populist hareketlerin yalan haber sevdası, yurttaşlarının duygu ve inançlarına hâkim olmak için siyasal bir sisteme dönüşmektedir. Kitlesel düzeyde yaygınlığını arttırarak giden yalan Haber’in tarihsel süreci medya tarihinden daha eskidir. New York Sun ’ın 1835 yılında yayınladığı ‘’Great Moon Hoax’’ serisi buna örnek teşkil etmektedir. New York Sun; Ay’da Hayat Var diyerek ciddi bir tiraj artışıyla hızlı bir yükseliş yakalasa da güvenilirliğini çok hızlı bir şekilde kaybetmiştir. Washington Post bunu defalarca yaptı hatta Janet Cooke beş yaşında uyuşturucu bağımlısı çocuk diye yaptığı haberinde, hiçbir zaman haberini doğrulatamadı. Batı dünyasında neredeyse yaklaşık 150 yıldır, Haber ve reklam piyasasındaki belirleyici güç gazetelerde iken dijital medya bu durumu geri dönülmez ve karşı çıkılamaz şekilde değişime uğratmıştır.

Post-Truth ’un Kavramsal Yükselişi

Dünya siyaset sahnesi küresel adı altında farklı bir eksene doğru ilerlemektedir. Normal koşullarda günlük yaşamda kendi görüşümüze yakın bulduğumuz kişiliklerden ziyade günümüz siyasetinde bize çok farklı gelen siyasi figürlere ilgi duyulmaya başlandı. Artık siyaset değil ‘’Reality Show’a dönüşmüş bir sirkin içendeyiz. Geçmiş dönemlere baktığımızda abes kabul edilebilecek hareketler dijital platformda ilgi görür hale gelip şimdi uygulanması fırsatçılık şirketinin baş yapıtıdır. Sürrealist bir zaman dilimi içerisinde mesajını vermekte cabası olarak görülüyor. Dijital medya çağındayız ve herkes istediği her şeyi yayınlıyor. Sahte haber siteleri yaygınlaşıyor. Yalanlar ve fabrikasyon haberleri önemli bir gerçeğe ışık tutuyor aslında. Hakikat sonrası dönemde aşırı sağcı politikacılar duygularıyla hitap ediyorlar ve kişisel görüşleri empoze ediyorlar. Gerçeği gizliyorlar ve insanları doğru olmayan haberlerle ikna etmeye çalışıyorlar. Avrupa’nın geriye doğru gittiği bir dönemdeyiz ve birçok entelektüelinin övdüğü liberalizm, nesnellik, dürüstlük, insan dayanışması ve küreselleşme değerlerinden vazgeçtiği post-truth dönemiyle karşı karşıyayız. Bunlardan biri olan Francis Fukuyama, bir zamanlar tarihin burada siyasi ve kültürel liberalizmin sınırlarında sona erdiğini aktarmıştı.  Donald Trump gibi Macron gibi popülizme başvuran ayrıca İngiltere Başbakanı Boris Johnson gibi liderler bu çağın ekmeğini yediler ve artık tükendiler. Küresel bu süreç Trump’ın başını yaktı ve seçimi kaybetti. Paris yangın yeri Macron kafasını çıkartıp neler olduğuna bile bakamıyor. Boris Johnson ise güvenini kaybetmiş durumda. Amerika Birleşik Devletleri'nde siyasi bir geçiş dönemindeyiz, yeni gelen Biden yönetimi, çıkar gruplarından, endüstrilerden ve medyadan lobicilik çalışmalarında Post-Truth kavram doğrultusunda nasıl bir sistem izleyecek bunu merakla bekliyorum açıkçası saygıdeğer okurlar. Fakat; Ana akım medya, gerçeği savunmak, doğru bilgileri sunmak ve görüşleri dengelemek için sosyal medya araçlarını yoğun bir şekilde kullanıyorlar fakat amaçsızca kullanıyorlar. 2 tarafı birbiriyle kavga ettirmek tamda istedikleri şey ama artık bunlarda izleyici tarafından tercih edilmemektedir. Dijital medya ise yalan haber basarak insanların gündelik yoğun temposunda sistemlerini alt-üst ediyorlar. İnsanları haberden soğutarak belli bir seviyeye gelinemez. Post-Truth kavramının gündeme oturmasının entelektüel kesimin güçlerini yitirmesiyle aynı döneme denk gelmesi ayrı bir ironi olarak gözlemlenmektedir. Türkiye’deki sistemde alarm veriyor. Teyit meselesi her geçen gün daha önemli hale geldiğini görmekteyiz. Doğru araştırılmış haberlere, köşe yazılarına, makalelere gösterilen ilgi ile sansasyonel yalan haberlerin okuma oranları üzücü bir vaziyet almış durumda. Geçmişte yalan haber yapıldığında bir suçluluk duygusu oluşur. Kalemini bırakır ve usulca sistemden uzaklaşırdı. Fakat şimdi çok doğal karşılanıyor. Post-Truth olarak nitelendirilen haberlerin ve görüntülerin toplumsal anlamda güven kaybına yol açmaması için çaba harcamalıyız. Araştırmalıyız, üzerinden geçmeliyiz karşılaştırma olmazsa olmaz. Küresel sistemin bu kadar yıkıcı olacağını kim düşünürdü. Öte yandan popülizmin öfke siyasetini, olgusal gerçeklik iddialarını felce uğrattı bu küresel koşullarda haber medyası, dijital medya biraz daha sorumluluk almak durumundadır. Sistemi yıkmak çok kolay ama biz eksik olanı bulup tekrar düzeltmeliyiz. Taşın altını elinizi lütfen korkmadan koyun.