Bugün yaşananları yaklaşık bir hafta önceki “Süveyş Kanalı, İsrail ve ABD’nin
Avrupa’ya Silah Yığması” başlıklı yazımızda
enine boyuna gözler önüne sermeye çalışmıştık ve maalesef yaşananlar bizi haklı
çıkardı. Dileyen https://www.haber365.com.tr/yazarlar/erdal-simsek/suveys-kanali-israil-ve-abdnin-avrupaya-silah-yigmasi-838
linkinden o yazımıza yeniden bakabilirler.
Bugün Ukrayna-Rusya arasında yaşanan/yaşatılan kriz,
Ukraynalılara yönelik bir Batı illüzyonundan başka bir şey değildir. Her ne
kadar Ukrayna ordusu Türk SİHA’ları ile güçlendirilse de SİHA’ların Ukrayna’daki
Komuta Kontrol Merkezi (KKM) Rusya silahlı kuvvetlerinin açık hedefi halinde ve
bu merkezin koordinatları şu an Rus Genelkurmay’ının masasında. Ayrıca burayı
vuracak olan füze ve hava kuvvetlerine ait taarruz uçakları kolu dahi
belirlenmiş durumda. Bu bilgiyi kesinleştiremediğim için hangisi olduğunu
şimdilik söylemeyeceğiz maalesef. Ancak Rus
Hava Kuvvetleri’nden bu bilgiyi double
check yöntemi ile doğrultursak haber sitemizde sizlerle paylaşacağız.
Ayrıca Ukrayna Hava Savunma Sistemleri (HSS) Rus kökenli
olmalarından dolayı çok büyük zafiyet gösterecekleri muhakkaktır. Ukrayna hava
saldırı ve savunma uçar birliklerinin de yetenek ve güçleri maalesef ortadadır.
Bu durum çaresiz kabullenmişlik psikolojisi değildir. Sadece
mevcut durumu teşrih masasına yatırmadır. Yoksa Rusya’yı Cephe Savaşı’nda alt
etmenin bir çok yolu vardır. Ancak bu yollardan biri, halihazırda Ukrayna’nın
aldığı pozisyon değildir kesinlikle.
Şu anda Batı ve ABD’nin Ukrayna’ya yaşattığı illüzyonun 13
yıl önceki bir benzerini sizlere hatırlatmak sanırım konuyu daha açıklayıcı
olacaktır.
2008’de Rusya ile Gürcistan arasında ve Gürcistan toprağı
olan Güney Osetya’da yaşanan savaşı
haftalar öncesinden fark etmiş ve savaştan önce Gürcistan’a geçerek yaşananları
o yıllarda çalıştığım tv kanalında saati saatine izleyicilerle paylaşmıştık.
Dönemin Gürcistan
Devlet Başkanı Mikhael Saakaşvili, ABD, Katolik Kilise, yani Roma ve AB’nin
dolmuşuna gelerek Rusya’ya çeşitli bahanelerle meydan okudu ve Güney Osetya’da
insan hak ve özgürlüklerine riayet edeceğine totaliterliği tercih etti.
Nüfusunun büyük bir kısmının Müslüman olduğu Gürcistan’ın tarihi bayrağını
değiştirerek üzerinde bir çok Haç’ın yerleştirildiği bir bezi Gürcistan bayrağı
yaptı. Buna Gürcüler dahi şiddetli tepki göstermişlerdi.
Akabinde, kendi boyunu kat be kat aşacak işlere kalkıştı.
Katoliklerin Papası, AB ve ABD’nin dolmuşuna gelerek Avrupa ve NATO’yu
Rusya’nın güneyine taşımaya çalıştı. Hem de hiçbir uluslararası anlaşma
yapmadan.
Türkiye’nin beş yılda zar zor kurmaya çalıştığı ve düzenli
hale getirdiği Gürcistan Ordusu’nu Türk Ordusunun gücüne eriştiği inancına
kapıldı. Elinde doğru dürüst tek bir savaş uçağını bırakın, bir savaş
helikopteri dahi yoktu. Şöyle izah edeyim, o gün Gürcistan’ın elinde bulunan
savaş helikopterlerini sapanla bile düşürebilirdiniz.
Saakaşvili, Batı’nın dolmuşu ve Türkiye’nin eğittiği sınırlı
sayıdaki Kara Kuvvetleri askerlerinin büyüsüne kapıldı. Dönemin Türkiye
Başbakanı Sayın Erdoğan ile Gürcistan Genelkurmay Başkanı ile kuvvet
komutanlarının tüm itirazlarına rağmen Saakaşvili, kamu binalarının tepesine diktiği
AB bayrağı ile ABD’nin sözlerinin kendisini koruyacağını sandı ve savaşı
başlattı. Ülkesini mahvetti. Topraklarının önemli bir kısmını kaybetti.
Türkiye’nin 5 yılda gece gündüz demeden kurduğu kara kuvvetlerini 5 günde yerle
bir etti. Çünkü bu karacıları koruyacak hava savunma ve taarruz silah,
mühimmat, teçhizat ve araç gereç yoktu. Gürcü kara ordusu, sadece kara
savaşında Ruslara kök söktürdüler. Gürcü kara gücünün karşısında tutunamayan
Rus kara birliklerine hava kuvvetleri yetişerek karşı tarafı ağır bombardımanla
yerle bir etti. Gürcülerin dilinde o günlerde şu söz deyim haline geliyordu:
(5 ts’lis ganmavlobaşi Turkebma çamoak’alibes da Ğut dgheşi
gaanadgures Mişa.” “Türkler 5 yılda kurdu,
Mişa (Saakaşvili) beş günde yok etti.”
Ve Gürü çocukları kahramanca cephelerde savaşıp ölürken, AB
liderleri, Katoliklerin Papası ve ABD başkanlığı sadece laf kalabalığı
yapıyorlardı. Halbuki, bu gün Rusya destekli Ermenileri hak ile yeksan eden
Azerbaycan ordusunun aynısı o yıllarda Türkiye Gürcistan’da kurmuştu. Ama
teknolojik denge diye bir şey yoktu iki ülke arasında.
Dün Gürcistan’da yaşananların aynısı bugün Ukrayna’da adım
adım uygulanıyor. Ukrayna Devlet Başkanı’na baktığımızda ne siyasi, ne de
devlet birikimi olan biri. O bir sahne yıldızı ve neredeyse tamamı üretmeyen,
üretim tüketim dengesini bilmeyen bedenleri kendi topraklarına ama akılları
cyber ağlar/netwörkler tarafından esir alınmış/iğdiş edilmiş “Z kuşağı” tarafından seçildi.
Ukrayna halkı ve devletini tenzih ederim ama şu anki Ukrayna
devlet başkanı Volodmir Zelenski,
devlet yönetimi ile tiyatro sahnesinde rol kesmenin farklı işler olduğunu
bilmiyor. İki devletin de dostu olan Türkiye’yi de yanına alarak Rusya ile
masaya oturma yollarını hayata geçirmeliydi. Çünkü, bütün dünya da biliyor ki,
Rus lider Vladmir Putin, bu dünyada
sözüne güvendiği ve inandığı tek lider Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sayın
Erdoğan’dır.
AB ve AB dolmuşuna gelmeden reel politik davranıp, Donbas meselesini çok kolay ve kazasız
bir şekilde halledebilirdi.
Sayın Zelenski tiyatro repliklerine ayırdığı zamanı yakın
dönem tarihi ve kendinden önceki Ukrayna Devlet Başkanlarının başına neler
geldiğini anlatan kitaplar okuyup o günlerin tanıklarını dinleseydi eminim çok
farklı bir siyasi yöntem izlerdi. Sadece Poroşenko’nun başına gelenleri
okuyabilseydi eminim bugünkü davranışlarını sergilemezdi
Şimdi yaşananların özetine gelirsek:
Daha reşit olmadan başladığım meslek ömrümüzün büyük
çoğunluğu cepheleri, çatışmaları takip etmekle geçti. Bunca yılın tecrübesine
ve Akdeniz ile Karadeniz’de yaşanan gelişmelere bakarak şöyle düşünmeden
edemiyorum:
ABD, Karadeniz’de varlığını meşrulaştırmak ve bu denize
kıyısı olan ülkeleri “yeni Rus
yayılmacılığı” politikası ile korkutarak bir işgal projesini hayata
geçiriyor.
Şu an Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan kriz, Karadeniz ve
Akdeniz’de büyüyen, her iki denizin tam bağımsızlığını korumaya çalışan Türkiye
İle Rusya’yı Karadeniz’den de kuşatıp rehin alma planının final sahnesidir. Ve
bu oyunun planlayıcısı, kurucusu PENTAGON’dur. Pentagon, burada NATO’yu da
kukla olarak kullanmak istiyor. Ne var ki NATO’da Türkiye duvarına
toslayacağını bildiği için Ukrayna’yı, Ukraynalıların canlarını bu kirli
planlarına emellerine alet ediyor. Ve Ukrayna Devlet Başkanı Tiyatrocu
Zelenski’yi bu kirli oyunda baş aktör olarak oynatıyor. Allah korusun çıkacak
çatışmada ölecek olan Ukrayna’nın evlatları, bu kirli tiyatronun sadece
figüranları olacaktır.
Burada sayın Zelenski’nin tiyatroculuğunu bir
hakaret unsuru olarak kullanmadığımızı sadece gösteri sahneleri ile
uluslararası ilişkiler sahnelerinin birbiri ile hiç alakaları olmadığını izah
etmeye çalışıyoruz.