Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, devlete karşı kurulmuş en
karanlık ve en tehlikeli tuzak olan, uluslararası casusluk, ihanet şebekesi ve
terör örgütü olan FETÖ terör örgütünün
kurguladığı “MİT tırları Kumpası”nın
üzerinden tam 9 yıl geçti.
Hatırlarsanız Türkiye’yi “teröre yardım eden ülke” olarak göstermek ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Avrupa Adalet Divanı’nda
yargılatabilmek için 9 yıl önce bu kirli kumpası kuran Fetullahçı casusluk, terör ve ihanet örgütü (FETÖ), Bayırbucak
Türkmenlerine yardım malzemeleri götüren MİT tırlarını durdurarak uluslararası
kamuoyuna bu insani yardımın silah olduğunu duyurmuştu.
Bu olay, 15 Temmuz 2016 FETÖ-GLADIO-CIA’nın
ortaklaşa gerçekleştirmeye çalıştığı darbe teşebbüsünden daha ağır bir
teşebbüstü. Ne var ki, mevcut idare ve yargı sistemi, ne bu dava ne de FETÖ
terör örgütü ile mücadele konusunda gerekli hassasiyeti göstermediği için, MİT
Tırları kumpası gerçekleştirenlerin bir kısmı küçük cezalarla salıverildiler.
Bu kirli iftirayı medya üzerinden dünyaya ve Türk kamuoyuna
yayıp algı oluşturmaya çalışan siyasiler ve gazetecilere neredeyse hiç
dokunulmadı. Yabancı istihbarat servislerine casusluk yapan Fetullahçı
gazeteciler ve onların siyasetteki ayağı hala elini kolunu sallayarak
dolaşıyorlar.
Gazeteci kisveli FETÖ’cü teröristlerle ilgili savcılıklarca
soruşturmalar açıldı ama hepsi firar ettikten sonra bu soruşturmalar açılmıştı.
Diğer yandan siyasiler hala el üstünde ve dokunulmazlık zırhıyla dolaşıyorlar.
Başta ana muhalefet partisi olan CHP olmak üzere neredeyse Meclis’te bulunan
bütün partilerde varlıklarını sürdürüyor bu kripto FETÖ’cüler ve onların
işbirlikçileri.
MİT Tırları Kumpası’nın fitilini ateşleyen Kemal Kılıçdaroğlu
ile ilgili bu güne kadar ilgili savcılık makamının bir soruşturma açmaması da
ayrıca manidar bir durum arz ediyor.
Kumpasçı teröristleri cezaevinde ziyaret edip onlardan
aldığı mesajları virgülüne kadar örgüte taşıdığı belirlenen CHP’li Özgür Özel ile ilgili de hiçbir
soruşturma açılmaması kelimenin tam anlamı ile bir rezalettir. Devlet erkini
elinde tutan mekanizmalar ve Türk milleti, yani bizim adımıza yargı yetkisini
elinde toplayanlar, bu terör örgütünün siyasi kanadı üzerine gitmemesi,
üzerinde ciddi anlamda düşünülmesi gereken bir konudur. Ve bundan dolayı Türk
adaleti kamuoyu nezdinde büyük bir şüphe ile karşı karşıya bulunmaktadır.
Peki, bu siyasiler Türk devletine ve milletine kurulan bu
kirli tezgâhta nasıl rol almışlardı onu kısaca özetleyelim:
MİT tırları
kumpasından bir süre sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Milletvekili
Enis Berberoğlu’nun 17 Mayıs 2015’te, FETÖ terör örgütünün yazılı propaganda
araçlarından olan Zaman gazetesine gerçekleştirdiği ziyarette gizli.
Kemal Kılıçdaroğlu, 3
gün sonra 20 Mayıs 2015’te Hürriyet gazetesini de ziyaret etmiş ve orada
şunları söylemişti:
‘MİT TIR'ları
görüntülerini seyrettim ve bunların gizlenecek bir yanı yok. Tırlar insani
yardım değil, silah dolu.’
Ve bir süre sonra
Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği görüntüler, Cumhuriyet gazetesi tarafından bütün
dünyaya servis edildi. O dönem, Cumhuriyet’in başında bulunan Can Dündar’ın
duble ajan ve Alman istihbarat servisi BND ile FETÖ’nün de patronu olan Amerikan
istihbarat servisi CIA’nın elemanı olduğu ortaya çıkmıştı.
O süreçte bütün bu iddialar ve iddiaları destekleyen
görüntülerle belgeler, çarşaf çarşaf ortaya çıkmasına rağmen Savcılık makamı
siyasiler hakkında hiçbir işlemde bulunmadılar.
Medya’da yer alan bu görüntü ve belgelerin haricinde de CHP
genel Sekreteri Mehmet Sevigen,
Türkiye’ye karşı kurulan bu pis tezgâhı hazmedememiş ve her şeyi kamuoyu ile
paylaşmıştı.
Bir televizyon kanalında konuşan Sevigen, kurulan tezgâhı ve
tezgâhtaki Kılıçdaroğlu’nun rolünü anlatmıştı:
CHP'nin eski Genel Sekreteri ve eski Devlet Bakanı Mehmet Sevigen, katıldığı televizyon programında, FETÖ'cülerin Türkiye'yi hedef aldığı MİT TIR'ları olayında, kumpasın belgelerinin Enis Berberoğlu tarafından gazeteci Can Dündar'a servis edildiğini, Dündar'ın da Cumhuriyet gazetesinde haber yaptığını söyledi. Sevigen, "(Adana'daki MİT TIR'ları belgelerini) Enis Berberoğlu'na kim verdi? Kemal Bey götürdü o belgeyi verdi..." demişti.
Sevigen, Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası Ankara'dan İstanbul'a
başlattığı adalet yürüyüşüne ilişkin ise "Kemal
Bey, o yürüyüşü Enis Berberoğlu hapishanede konuşmasın diye yaptı."
ifadelerini kullanmıştı.
Ve üzerinden onca yıl geçmesine rağmen Cumhuriyet savcıları
kılını kıpırdatmamış ne Sevigen’i ifadeye çağırmış, ne de TBMM’ye müzekkere
yollayarak Kılıçdaroğlu’nun ifadesini alma talebinde bulunmamıştı.
Sadece Kılıçdaroğulu’nu görmezden gelmişti savcılık makamı?
Elbette ki hayır.
FETÖ’nün parlattığı ve aparat olarak kullandığı belgeleriyle
ortaya çıkan, MİT Tırları sanıklarının mesajlarını örgütün medya kanadına
taşıdığı öne sürülen Özgür Özel
isimli milletvekilini de ifadeye çağırmadı Savcılık makamı.
Türk devleti ve milletine kurulan bu kirli ve yıkıcı
tezgâhın iki ana ve önemli siyasi unsuru ile ilgili bu güne kadar kılını
kıpırdatmayan Savcılık makamı, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında Kemal
Kılıçdaroğlu’na dokunmaya cesaret edebilecek mi?
Cumhuriyet Savcısı
Mehmet Demir gibi bir cesur savcı ortaya çıkacak mı merakla bekliyorum.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olması halinde,
bugünkü siyasi manzarayı göz önünde bulundurduğumuzda Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimali, Katır’ın hamile kalma ihtimalinden
daha zayıftır.
Takipçisi olacağız…