Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Türk Kökenli Olmayan Türk Irkçısı Sığıntılar
Erdal Şimşek
Türk Kökenli Olmayan Türk Irkçısı Sığıntılar
15.06.2022 Çarşamba 17:30

Türkiye ve Türk toplumu yazılı tarihinden bu yana ilk kez bu kadar aşağılık bir ırkçılık, ötekileştirme ve yabancı düşmanlığı hastalığı ile karşı karşıya bulunuyor.

Türkiye’de ırkçılık yapan siyasilerin neredeyse tamamının köken olarak Türk olmadıklarını hatırlatarak konuya kısaca değinmek istiyoruz.

Irkçılık, bilindiği gibi modern Batı’dan bize sıçramış etmiş bir ruh hastalığıdır. Ancak Batılı ırkçılar, Türkiye’deki yabancı düşmanı ırkçılarla kıyas edilmeyecek kadar cesur ve açık yüreklidirler. Onlar, Irkçılıklarını, nefret söylemini sütre gerisinde durarak değil açık açık meydanlara çıkıp dillendiriyorlar. Türkiye’dekiler de kuyruklarını bacaklarının aralarına sıkıştırarak perde gerisinde bu hastalıklı ruh hallerini topluma empoze ediyorlar.

Türkiye’deki yabancı düşmanlığı yapan ırkçıların aslında bu ülkenin er rezil en kaltaban adamları oldukları gün gibi ortadadır. Mülteci ve yabancı düşmanlıkları sadece Doğu’dan gelenlere (Afgan, Arap, Paki) düşmanlık yapıyorlar. Sadece mülteci veya sığınmacı değil, doğudan gelen ve Müslüman kimliği taşıyan yabancılara düşmanlık yapıyorlar.

Ukrayna-Rusya savaşında her iki taraftan da ülkemize 160 binin üzerinde sığınmacı geliyor. Bu ahlak yoksunu ırkçılar, nedense onlara tek kelime dahi söylemediler. Neden mi? Çünkü Ukrayna ve Rusya’dan kaçıp ülkemize sığınan mülteci ve sığınmacılar Müslüman değiller de ondan.

Elbette ki Ülkemizdeki mülteci ve sığınmacılar artık sosyolojik bir sorun haline gelmiştir. Özellikle bunların yerleştirildiği kamplar ve şehirlerde gerekli denetim mekanizmasının soğukkanlı ve sert bir şekilde işletilmemesi, bugün büyük bir sorun olarak hayatımızın merkezinde yer aldılar. Halbuki mültecilerin ikamet ettirildikleri şehirlerde basit polisiye tedbirlere bağlıdır. Bu tedbire uymayan bütün sığınmacılar, istisnasız sınır dışı edilmeliydi. Eleştirilecekse yöneticilerin bu konudaki zafiyetleri eleştirilsin. Lakin Türk siyaset sahnesinin cürufları, sığınmacılar ile ilgili bir eleştiri yapmıyor direk ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi nefret suçu işliyorlar.  Ve maalesef bu ruh hastalığı habis bir ur gibi toplumumuzun sinir uçlarına doğru yayılıyor. Önlem alınmazsa bu, metastas haline dönecek.

Türkiye’deki Irkçılığın tetikleyicisi, kendisi de bir sığınmacı ailenin mensubu olan ve kökeni hakkında ciddi iddialar ortaya atılan, ayrıca siyasi hayatı boyunca neredeyse girmediği parti kalmayan İP’in başı Meral Akşener’dir.

Yabancı düşmanlığını insanlık suçu boyutuna getiren ve sürekli provokasyon yapan ise Ümit Özdağ’dır.

O Ümit Özdağ ki KESİNLİKLE TÜRK DEĞİLDİR. Ümit Özdağ da işgal edilen vatanını bırakıp kaçmış ve Türkiye’ye sığınmış bir ailenin çocuğudur.

Daha önce de sıklıkla dile getirdiğimiz gibi Türk ırkçılığı, mülteci ve sığınmacı düşmanlığı yapanların elebaşlarının tamamı Türk kökenli olmayan ya devşirme ya da kendileri de sığınmacı kökenli olmaları dikkat edilmesi gereken bir kondur.

Şunu hemen belirtmekte fayda var, Türk milliyetçiliği ne teoride ne de pratikte ırkçı olmayıp, aksine ırkçılığa düşman bir ideolojidir.

I. ve II. Balkan Harbi bozgununda, Rumeli’den, Balkanlar’dan göç edip anavatana dönmek zorunda kalan ve göç sırasında yollarda tam 1 milyon can kaybeden Balkan Türkeri’ne de aynı nefreti kusmuşlardı bunların devşirme ataları.

O günün İstanbul sokaklarında bu ahlaksız, bu rezil devşirmeler, o mazlum ve özbeöz Türk olan Balkan muhacirlerine yaptıkları hakaretler küfürlere tanık olan büyüklerimiz tarafından bize anlatıldığı gibi, dönemin “hatırat”larında kayıtlı bulunuyor.

Bu aşağılık güruh, evlad-ı fatihan olan Balkan ve Rumeli muhacirlerine sokak köpeğinden daha aşağı muamele ettikleri hala unutulmuş değil.

O o soysuzlar ve devşirmeler, kısa bir süre sonra İstanbul’a akın akın gelen Beyaz Rusları ve onların bedenini satan günahkâr “Haraşo”larını ayakta selamlamış ve onlara resmen köpeklik yapmışlardı. Tıpkı Ukrayna'dan gelen mazlum muhacirlere davrandıkları veya onlara karşı besledikleri hisler gibi. Bu köpeklikleri de arşivler ve hatıratlarda ve hafızamızda kayıtlı bulunuyor.

Bunlar ahlaksızdır, bunlar namussuzdur, bunlar korkaktır, bunlar sünepedir. Şu an Türkiye'de ırkçılık çığırtkanlığı yapan öncülerin soyuna ve sopuna bakın, tamamına yatını Türk değildir.

Alın size ırkçı, faşist ve sığındığı milletvekilliği dokunulmazlığı arkasında her gün nefret suçu işleyen üç beş oy için insanları birbirine kırdıran Ümit Özdağ’a bakalım.

Ümit Özdağ kesinlikle Türk değildir. Hatta Turan soyundan bile değildir.

Kendisi Nart'tır. Yani Kafkas ırkındandır.

Şöyle örneklendireyim bir Haraşo ne kadar Türk ise Ümit Özdağ o kadar Türk’tür. Onun mantığı ile baktığımızda durum şudur:

Atası da Ruslara karşı savaşmaktan korkup tabanları yağlayarak soluğu Türkiye'de almıştır.

Halbuki kazın ayağı öyle değildir. Benim damarlarımda Çerkes kanı da vardır. Anne tarafım Çerkes’tir ve akrabalık bağlarımız çok güçlüdür. Büyük ninelerimizden duyduklarımız hala bizim kuşağın tüylerini diken diken eder. Bugün Ukrayna’da işlenen vahşetin on katı, yüz katı Rus Çarlığı ordusu tarafından Kafkasya’daki Müslüman Nart, yani Çerkes, Abzekhlerle, Kafkas Türklerine karşı işlenmişti.

O insanlar da bugünkü mazlumlar gibi çoluk çocuğunu ve namusunu kurtarmak için ülkemize sığındılar. Kurtuluş Savaşı sırasında eli silah tutan her Kafkas muhaciri Osmanlı ordusu ve milis güçleri saflarında Anadolu’yu kendi yurtları gibi ölümüne savundular ve ağır bedeller de ödediler.

Nartların Rus vahşetinden kaçıp canlarını güvenceye alma çabası onların en insani hakkı ve bizim de onlara bağrınızı yurdumuzu açmak en insani görev ve mecburiyetimizdi.

Bu gün de yarın da o mecburiyetimiz vardır. Her insanın, mazluma yurdunun kapısını açmak gibi bir insani mecburiyeti vardır. Biz halklar birbirimize kapımızı gönlümüzü açmazsak Allah'tan korkmayan zalim iktidarlara devletlere ve rejimlere karşı kim bizi koruyacak?

Ümit Özdağ ve onun siyasetteki diğer türevlerine baktığımızda hepsinin ortak özelliği Türk kökenli olmayıp muhacir ve insan cürufu olmalarıdır. Yanlarında yörelerinde tek tük Türk’e rastlayabilirsiniz. Bu da sosyolojik bir doğal seleksiyondur. Sosyoloji, bir toplumda yüzde 5’lik çürümüşlüğü doğal seleksiyon olarak kabul eder. Çürümüşlük, bu oranın üstüne çıktığında tehlikeli durum söz konusudur. Şükür ki Türkiye’de Türk toplumunda bu çürümüşlük yüzde 5 bile değildir.

Kendisine sığınan mazlumları korumak için gerekirse savaşmış bu uğurda şehit vermiş bu millete ırkçılık zehrini aşılayan Ümit Özdağ gibilerin önüne bir an önce yasal set çekilmelidir.

Ağır müeyyideler içeren kanunlar çıkarılmalıdır.

Ha bu arada küçük bir not: Ümit Özdağ’ın babası gelip ekmeğini yediği okullarında bedava okuduğu bu ülkede darbe yapıp başbakan ve iki bakanı aşan 27 Mayıs 1960 Amerikancı darbenin en önemli piyonlarından biriydi. (Gerçi hatıralarından okuduğumuz kadarıyla yaptıklarından örtülü de olsa bir nedamet diliyor merhum Muzaffer Özdağ.)

Yani bir Nart gelip bizim seçtiğimiz başbakanımızı bakanlarımızı astıran kadronun içinde yer aldı. Özdağ’a 27 Mayıs Amerikancı darbeyi bir sorun bakayım, nasıl canhıraş bir şekilde savunduğunu göreceksiniz.

Ben bu devletin sahibi ve kurucusu milletin bir ferdi olarak bana sığınmış, benim ekmeğimi yiyen bir sığındığının bir vatansızın ülkemde fitne tohumları ekmesine izin verilmesine karşı çıkıyorum.

. Hükümet ve Meclis bu ve bunun gibi ırkçı kaltabanlara ağır cezalar getirecek yasalar derhal çıkartmalıdır. Bu toprakları kan dökerek can vererek alan milletin evladı olarak bu talebimi hükümet ve Meclis derhal yerine getirmelidir.

Ve Umut Özdağ ile diğer Türk kökenli olmayan muhacir siyasiler, siz ne kadar Türklük ve Türkçülük adı altında ırkçılık yaparsanız yapın biz, sizin Türk olmadığınızı biliyor ve bu tutumunuzdan dolayı sizi küçümsüyoruz. Aradan bin yıl geçse de siz vatansız sığıntısınız bizim için. SI-ĞIN-TI...

Madem ırkçılık yapıyorsunuz alın size, sizin anlayacağınız dilden hitap edeyim: Asil, Ak Budun duruşu:

Ey Ümit Özdağ! Ak Budun Erdal Şimşek olarak bin yılı aşkın bir Atabey soyluyum ya sen?

Sen daha dünün Nart muhacirisin. Senin bu devletteki kaydın 100 yıllıktır benim Binlerce yıllıktır!

Ben Ak Budun'um. Sen Kara Budun bile değilsin. Sen ve senin gibilerin benim otağımda, divanımda, meclisimde, sohbet halkamda yerin Kara Budun’un altına bile değildir. Senin yerin orada yoktur. Çünkü sen bir SI-ĞIN-TI-SIN!

Ve herkes haddini bilmeli. Bu necip millet huzurunda sen de haddini hududunu bilmek zorundasın

Ey ırkçılar, muhacir ve mülteci düşmanları! Siz, yaptığı zulümleri teknik bir dille açıklayacak kadar aşağılık olan Heinrich Himmler’den daha aşağılıksınız.