Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Mesele Yunan Değil Hala Anlamadın Mı?
Erdal Şimşek
Mesele Yunan Değil Hala Anlamadın Mı?
11.09.2020 Cuma 15:15

Doğu Akdeniz’de Yunanistan, uluslararası hiçbir hak hukuğa dayanmadan Türkiye’nin üzerine geldikçe geliyor. Yunanistan’ın askeri ve ekonomik çöküntüye rağmen kendisinde onlarca kat güçlü bir ülkeye hem de tamamen haksız ve hukuksuz bir şekilde tebelleş olması akıl karı değildir. Bütün haklılık durumuna rağmen Yunanistan’ın eceline susmuşçasına Akdeniz’de Türkiye’nin ayağına dolanmasının esas sebebi başkadır.

Yunanistan’ın hamiliğine soyunan Fransa, AB, ABD ve onların üst aklı Siyonizm’in esas amacı Yunanistan ile Türkiye’yi boğuşturmak ve Türkiye’yi Afrika’dan, Kuzey Afrika’dan ve Akdeniz’den uzak tutmak. Yani Türkiye’nin bütün enerjisini Yunanistan üzerine çekerek onu bu alanlardan uzak tutmak.

Yunanistan, varlık olarak kurulduğu günden bu yana gerçek bir devlet olmayıp vekil bir devlettir. Krallık döneminde bile, Yunanlılar arasından değil de başka bir Avrupalı aileden bir ferdi Kral olarak gönderdiler. Parlamenter demokratik sisteme geçişleri de tamamen Batı’nın çıkarlarına hizmet etmek üzere kurgulanmıştır.

Yunanistan’daki bu köle düzenini fark eden Yunan Komünistler buna isyan etmiş ve çok ağır bedeller ödemişlerdir. Yüzlerce komünist ve onlarca Komünist lider faili meçhul suikastlara kurban gitmiştir. Özellikle Girit Komünistlerinin yaşadıkları dram, kelimenin tam anlamı ile bir faciadır.

Vatansever, anti emperyalist gerçek komünistler tasfiye edildikten sonra onların yerine GLADIO’nun atadığı komünistler geldiler.

Aynı dönmede aynı oyun Türkiye’de de sergilendi. Sebahattin Ali gibi namuslu komünistler faili meçhuller, hapisler ve sürgünlerle sindirildikten sonra Yunanistan’daki gibi Türkiye’de de GLADIO’nun, CIA’in solcuları hep öncü kadroda rol aldılar ve kitleleri uyuşturarak hepsinden birer ulusalcı faşist yobaz kafası örümcekli tipler üretmeyi başardılar. Tabi bu bahsi diğer. Esas konumuza geçersek, Yunanistan’ın tamamen haksız ve hukuksuz bir biçimde Türkiye’nin başına tebelleş olmasının esas sebebi Avrupa, ABD ve İsrail’dir. Bu görüneni. Bu üç gücü de domine eden uluslararası sermaye ve onun ana omurgası Siyonizm’dir.

Görünürde, Yunanistan’ı en çok kışkırtan Fransa. Ve Fransa, gücüne çapına bakmadan Türkiye’ye her gün tehditler üstüne tehditler savuruyor. Elinde bulunan tek uçak gemisi Charles De Gualle uçak gemisini Kıbrıs’a göndererek Türkiye’ye tehditlerini somutlaştırıyor. Buna mukabil Türkiye, sadece Dışişileri Bakanlığı üzerinden Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a her önüne gelene havlayan it muamelesi yapıyor.

Türkiye, devlet düzeyinden polemikten çok, Fransa’yı can evinden vurmayı tercih ediyor. Her gün Fransız sömürgesi olan bir Afrika ülkesinde bir Türk devlet heyeti boy gösteriyor ve bu ülkelerle resmi uluslararası anlaşmalar imzalıyor. Fransız sömürgelerine bağımsızlık ve özgürlük anlayışını götürmeye çabalıyor. Asıl öldürücü olan darbe kanaatimce bunlar.

Türkiye’nin diplomasi alanındaki bu öldürücü manevralarının yanısıra askeri durumlara da bir göz atmak lazım.

Gelen uçak gemisinde 40 adet uçak ve bir miktar helikopter bulunuyor. yaklaşık 3 bin askeri personel bulunuyor. Gemide bulunan savaş uçaklarının tamamı Rafale modelleri. Yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancısı olmadığı savaş uçakları.

Savaş gemilerinde bulunan uçakların yaklaşık yarısı gemiyi koruma amaçlı görev yapar. Yani Macro’nun camdan sarkarak bağırıp çağıran umumhane sermayesi gibi çığırmasının hepi topu bu. 40 savaş uçağı ve birkaç helikopter taşıyan savunma sistemi oldukça zayıf olan bir savaş gemisi.

Bu savaş gemisinin tehdit etmeye geldiği ülkenin 400’ün üzerinde savaş uçağı var. Bunların çoğu avcı uçağı. Bu uçakların kullandığı mühimmatın çok önemli bir kısmı ne NATO ne de başka bir ülke tarafından biliniyor ve tamamı farklı uzun menzillerde ve tamamen özgün yapıya sahipler.

Türkiye’nin karadan havaya, denizden havaya, havadan havaya ve denizden karaya füze sistemlerinde yüzde 80’lere varan bir özgünlüğe sahip olduğunu bilmeyen yok. Ayrıca, kara kuvvetlerinin topçu birliklerinin yetenekleri NATO’nun bile standartlarının çok üstünde. Türk topçusunun bir top bataryası ile ne destanlar yazdığını Fransızlar dahil o ülkeye burnunu sokmaya çalışanların tamamı tanık oldu.

Deniz Kuvvetlerindeki özgünlük de yüzde 80’leri bulmuş durumda.

Ve Türkiye’nin en büyük savunma gücü olan Elektronik Harp sistemi, Suriye ve Libya’da bütün dünyayı şaşkına çeviren bir güce sahip. Özellikle İnsansız Silahlı Hava Araçlarında Türkiye, dünyada bir ilki gerçekleştirdi: Sürü İHA ile operasyon. Ve Türkiye bu operasyonla Suriye ordusunun gücünü ve onun destekçilerini iki gün içerisinde kelimenin tam anlamı ile yerle bir etti. Hiçbir hava savunma sistemi Türk SİHA’larını ve elektronik harp araçlarını engelleyemiyor.

Şimdi 83 milyonluk devasa bir ülke. 400’ün üzerinde savaş uçağı olan bir ülke. Bu uçakların neredeyse tamamı özgün ve milli füzeler ve silahlar kullanıyor.

Bunca teknoloji ve gelişmiş özgün silahlara karşılık 40 uçak taşıyan bir savaş gemisi mi meydan okuyacak. Allah vere de öyle bir çatışma olması durumunda Charles De Gualle’nin denizin üzerindeki ömrü maksimum 1 saattir. Bütün uçakları, helikopterleri ve 3 bin askeri ile o gemi en fazla bir saat içerisinde Akdeniz’in dibine gömülür.

Fransa Savunma Bakanlığı’nın ve özgür basın düşmanı çapsız lideri Macron bu durumu bilmiyor mu?

Elbette biliyorlar.

Peki Neden bu boş tehdide sarılmış durumdalar?

Çünkü Fransa’da ekonomi ve sistem çökmüş durumda. Macron, zevahiri kurtarmak için kartondan kaplan rolünü oynuyor. 

Peki Türkiye neden buna mahal veriyor? İşte zurnanın “zırt” dediği yer burası.

Fransa’nın efelenmesinin ne kadar boş ve anlamsız olduğunu Fransa sömürgelerine anlatmak için buna mahal veriyor. Macron efelendikçe, Türkiye Afrika’daki Fransız sömürgeleriyle ilişkilerini daha da genişletğyor.

Size garip gelecek ama hala Afrika’da bir çok Fransız sömürgesi, Fransa’nın dünyanın tek patronu, lideri sanıyorlar. Macron’un efelenmeleri bu ülkelerin medyasında da yankılanıyor. Ancak ertesi gün kendi medyalarından ülkelerine Türk diplomatik heyetinin ziyarete geldiğini ve bir çok ticari ve diplomatik anlaşma imzaladıklarını görüyorlar. Böylece Kralın çıplak olduğunu anlıyorlar. Türkiye’nin gürültüsüz patırtısız bu ülkelerde iş kotarması, buralardaki uyanışa pek etkili olmazdı. Ancak Fransa’nın bütün sahte tehdit efelenmelerini es geçerek Afrika’da icraatta bulunması işte bu, uyuyan kara kıtanın uyanmasını hızlandırıyor.

Sonuç olarak şunu söylememiz kâfi. Kıbrıs’a gelmeye çalışan Charles De Gualle uçak gemisinin Türk askeri savunma gücü karşısında ömrü maksimum 1 saattir. Ve sizi temin ederim ki bu gemiden kalkan hiçbir uçak Türk hava sahasında girdikleri anda düşürülecektir. Bunlardan hiç birinin Türk toprakları üzerinde uçması mümkün değildir.

De Gualle, Doğu Akdeniz’e gelmesi ile her hangi bir Fransız balıkçı teknesinin gelmesi arasında Türkiye için hiçbir fark yoktur. İkisi de TSK için sadece çerezdir.