Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
FETÖ ile mücadele yapılıyor mu?
Erdal Şimşek
FETÖ ile mücadele yapılıyor mu?
15.07.2022 Cuma 11:49

Erdal ŞİMŞEK

Uluslararası casusluk ve ihanet şebekesi olan FETÖ terör örgütü, bu milletin, Haşhaşiler ve Vahabiler felaketinden sonra yaşadığı en büyük siyasal/toplumsal felakettir.

Haşhaşiler, dünyaya barış huzur getiren, bilgi ve hikmeti buluşturarak bilimin felsefenin düşüncenin önünü sınırsız açan Selçuklunun kurduğu nizamı, Vahabilik ise, Ortadoğu’da yüzyıllardır kanın akmasını durduran ve bölgeyi bir barış havzasına çeviren Osmanlıyı yıkan iki dini/siyasi fitne ve terör hareketiydi. Ve bu iki terör hareketi maalesef emellerinde başarıya ulaşmış ve dünya tarihinin farklı yazılmasını sağlamışlardı. Selçuklunun tökezlemesi ve ardından küçülerek dağılması, İslam dünyasında akıl ve imanı eş gören, akli imanı, nakli imandan üstün gören anlayışı temsil eden Maturidilik yerine Aklı ikinci plana düşüren, pozitif bilimleri ikincileyen Eşarilik egemen olmaya başladı. Bu egemenlik,

Osmanlının kurulması ve ve Yavuz Sultan Selim Han’ın Doğu seferlerine kadar önemli ölçüde kırıldı. Osmanlı da akla ve bilime en az iman kadar değer verdi ve onu önceledi. O yüzden de devrinin süper gücüydü.

Yavuz Sultan Selim Han’ın Doğu seferleri ile birlikte mısırdan getirdiği eşari uleması yeniden devletten egemen olmaya başlamış ve Osmanlı pozitif bilimleri öteleyince süreç içerisinde Maturidi anlayışı devletin kodlarından silinerek yerini yeniden Eşarilliğe bıraktı. Osmanlı’nın son dönemlerindeki bu ataletten ve gerilemeden kurtuluş hareketlerine karşı o günün en büyük sömürgeci gücü olan İngiltere, Arap yarımadasında baş gösteren ve İslam’ın ruhuna taban tabana ters, akla, bilgiye, merhamete ve hikmete tam anlamı ile düşman olan Vahabiliği yayarak bu yeniden diriliş hareketini maalesef yenmeyi başardı ve yaklaşık 200 yıldır İslam aleminin başı ne beladan ne de her gün kanının akmasından kurtuluyor.

İster kabul edelim ister etmeyelim günümüz İslam dünyasının katalizör devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Ve Türkiye Cumhuriyeti devlet aklı 200 yılı aşkın süredir devam eden bu gerileme ve çökme sürecinden kurtularak İslam dünyasının yeniden inkişafı için çabalarken başına 1960 Amerikancı darbesinin marifetiyle yeni bir bel tebelleş edildi. 

1950’lerde GLADIO tarafından yetiştirilen Fetullah Gülen isimli bir terörist eli ile Türkiye Cumhuriyeti’nin “yeniden diriliş” programı durdurulmak istendi. Devletin bütün alan ve kademelerine örgütün elemanları yerleştirildi. Devlet fiili olarak bu terör örgütünün yönetimine girdi.

15 Temmuz 2016’da girişilen Amerikancı İşgal darbe teşebbüsüne bu millet direnerek ülkeyi teröristlerin elinden kurtardı.

Ülkenin yönetimi FETÖ terör örgütünden kurtarıldı ama FETÖ terör örgütü ile mücadele bi hakkın yerine getiriliyor mu?

Kesinlikle Hayır!!! Türkiye, FETÖ ile mücadeleyi tam olarak yapmıyor, yapamıyor.

Uluslararası casusluk ve ihanet şebekesi FETÖ terör örgütünün ekonomi, siyaset ve devletteki varlığının kazınamaması, aksine bu örgütün kriptoları üzerinden yeniden toparlanma çalışmalarına hız vermesine sebep oldu.

FETÖ terör örgütü, başta CHP olmak üzere Türk siyasi partilerinin tamamında varlığını tam egemen veya bir şekilde güçlü olarak sürdürüyor.

Bunun en büyük sebebi, hükümetin FETÖ ile mücadelesinin yine bizzat hükümetin mensubu olduğu siyasi partideki bazı kripto ve rantçıların varlığıdır. Bugün FETÖ borsası hala tüm ihtişamı ile varlığını devam ettiriyorsa, bunun sebebini dışarıda aramamak lazım.

Bu ülkede FETÖ’den on milyonlarca dolar rüşvet alan savcılardan ve bakan yardımcılarından konuşuluyor. 15 Temmuz’dan sonra firar eden ve polis tarafından aylarca arananlar bugün eğer Bakan Yardımcısı yapılıyorsa bunun müsebbibini dışarıda aramamak lazım.

Bufgün, başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, muhalefetteki partilerin neredeyse tamamının FETÖ adına siyaset yapığyor olmasının sebebi de hükümettir. Hükümet eğer bu terör örgütüne karşı sıfır tavizle mücadele etseydi, bugün Türk siyesi hayatının merkezinde bu örgüt bırakın güçlü olmayı var olamazdı bile. Ama bugün FETÖ terör örgütü adına Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında siyaset güden partiler ve mebuslar var.

FETÖ borsasında yüz milyonlarca Amerikan dolarını toplayanların bazı isimleri deşifre oldu oma nedense bunlara ilişilmedi.

Bugün bir siyasi partinin Genel Başkan Yardımcısının kardeşi FETÖ’nün finansörü olduğu polis ve savcılık soruşturmalarında bütün belgeleri ile ortaya konmuştu. O genel Başkan Yardımcı şahıs, o yıllarda hükümetin partisinde il başkanı sıfatını taşıyordu. Kardeşi polis tarafından gözaltına alındıktan hemen sonra yüzlerce kilometre uzaklıktaki o şehre gitmiş, adliyeye girmiş ve kardeşini çıkartmıştı hem de iddianameyi değiştirterek. Ve bu şahıs, 15 Temmuz gecesi partiyi darbecilere bırakmak istemişti. Hepimiz o gece bu olaya şahidiz. Hatta 15 Temmuz Davasında il başkanlığının işgali davasına katılmadı feragat etti. Şimdi bu şahıs benim ülkemde bir siyasi partinin Genel Başkan Yardımcısı sıfatı ile arzı endam ediyor ve tutuklanmıyor.

Bir başka örnek, “FETÖ konusunda yanıldım bana ahmak diyebilirsiniz” diyen siyasetin cürufu şahsın damadı Fetullah Gülen’den daha çok FETÖ’cü olduğu ortaya çıktı bütün delilleri ile. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı onunla ilgili bütün belge ve bilgilere ulaştı. Ama bu şahış ve damadına hala kanunlar adına dokunabilen veya dokunma cesaretini gösterebilen hiçbir savcılık makamı yok.

Neden yok? Bu sorunun cevabını bulmamız lazım.

FETÖ ile iltisaklı ve iki kızını da FETÖ kolejlerinde okutup ardından ABD’ye gönderen o zamanın bir il valisinin bu foyasını ortaya koymuş ve üzerine gitmiştim. O valinin FETÖ’nün Karadeniz imamını saklayıp kaçırttığı iddiaları ayyuka çıkmıştı. FETÖ iltisaklı valinin kirli çamaşırlarını ortaya koyarken daha önce meslektaşım olan ve meslek kuralları çerçevesinde hukukumuz olan AK Partili bir milletvekili beni aramış, o vali ile ilgili haber yapmamamı ısrarla rica etmişti. Tabi gerekli olan cevabı almıştı. Hamdolsun devlet o Musa görünümlü o firavun validen kurtuldu. Ama hala merkez valisi olarak görev yapıyor.

Daha sonra bu eski meslektaşım ve hala ekranlara çıkıp gerdan kıran eski Ak Partili milletvekilinin FETÖ borsasında bir çok olayda adı geçti. Hatta ilgilendiği iddia edilen çok önemli bir fetö dosyasının en kilit teröristi Salı verildi.

FET terör örgütünün bu ülkede egemen olduğu zamanlarda başta Ali Fuat Yılmazer ve Zekeriya Öz gibi azılı FETÖ’cülerin ekürisi kankası ve neredeyse aynı yatağı paylaşan bir iki gazeteci vardı. Şimdi o gazeteciler, FETÖ ile mücadele eden medya organının en kilit ve en güçlü yerinde bulunuyorlar.

FETÖ ile mücadeleyi sulandıran, FETÖ’cü imamların listesini çarşaf çarşaf gazetelerde yayımlayaran bunların deşifre olduğunu ve kaçmaları gerektiği yönünde subliminal mesaj veren bu gazeteciler şu anda iktidarın nimetiyle ziftleniyorlar.

Oysa darbeden tam 2 yıl önce çalıştığım Akşam gazetesinde 40 darbeci generali faş ederek darbe yapacaklarını haber yapan ben işimden atılmıştım.

Son bir örnek: FETÖ terör örgütüne 300 milyon Doları bu ülkeden transfer eden Sezgin Baran Korkmaz’ın kirli çamaşırlarını 2017 yılında bütün detayları ile ifşa ettim. Başıma gelmeyen kalmadı.

Bana iftira atarak hapse attıran şahısların Cumhurbaşkanının birinci yakın halkasından olan şahıslardı. Haberim yayımlandıktan sonra, o halkadan bir şahıs tarafından çok ciddi bir şekilde tehdit edilmiştim. Sonra da yine C.başkanının adını kullanan, namus şeref ve haysiyetten yoksun olan dini imanı Allahı ve kitabı para olan bir avukatın talimatı ile alakasız bir savcılık tarafından hakkımda tutuklama kararı çıkartılmıştı. Ve başıma gelmeyen kalmadı. 

Bütün bunları delilleri ile karar vericiler ve çevrelerinin gözüne sokmamıza rağmen, o şahıslar giderek güçlendi.

Ve bu süreçte Türkiye’de şu soru kamuoyu tarafından soruldu ve hala cevabı verilmedi:
Ömrü hayatı boyunca hep memur olarak çalışmış fakat ne hikmetse Dünyanın en zengin Adalet Bakan Yardımcısı hangi ülkededir?

Bu gidişle, hafazanllah 2023 seçimlerinde eğer muhalefet kazanırsa FETÖ’ye bu ülkede ilk kez terör örgütü diyen (Mart 2014) başta fakir olmak üzere, bu şeytani örgütün ipliğini pazara çıkaran gazeteci yazar Selim Çoraklı, namuslu polis ve savcılar… Hepimiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılacağımızı şimdiden taahhüt ediyorum.

FETÖ ile mücadele bir çak cesur savcı ve polisin omuzları üzerinde yürüyor. Gerisi laf-ı güzaf.