Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Barzani’ye Kardeş İhaneti
Erdal Şimşek
Barzani’ye Kardeş İhaneti
16.02.2021 Salı 12:07

Türkiye, Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütünün işgal ettiği alanları tek tek kurtardıkça, İran diktatoryası ve uzantılarından gelen homurtu sesleri yerini icraata bıraktılar.

İran kontrollü Şii terör örgütleri ve İran Dışişleri bakanlığı veya askeri bir kurum her gün Türkiye operasyonları ile ilgili aleyhte bir açıklamada bulunuyorlar.

İran Şia’sının temelinin terörizm olduğunu bu yüzden açıklamalarının ciddiye alınmaması gerektiğini düşünenler olabilir. Doğrudur, İran Şia’sı, terörizmdir; terörizmin kaynağıdır. Ancak Türkiye’nin Irak’taki uluslararası yasalar ve anlaşmalar gereği yürüttüğü terörle mücadele çabaları Kürdistan Bölgesel hükümeti tarafından desteklenirken, en çok İran’ı rahatsız ediyor.

Türkiye, Kürtçülük/bölücülük adına terörist faaliyet gösteren Marxist, Leninist ve aynı zamanda Stalinist PKK’ya karşı mücadelesinde Kürt hükümeti ve Irak Kürtleri destek verirken, adı “İslam Cumhuriyeti” olan ve yönetim şeklini Allaha dayandıran İran rejimi bu Ateist ve din düşmanı örgütü neden destekler?

Türkiye, Gara’yı PKK’dan temizlerken, İran’a bağlı Şii teröristler Musul’da bulunan Türk birliğine roketli saldırı düzenledi.

Bununla yetinmeyen Şii teröristler, akşam saatlerinde de Türkiye’yi destekleyen Barzani yönetiminin başkenti Erbil’e bir çok füze saldırısı düzenledi.

Peki adı “İslam cumhuriyeti” olan İran neden ateizmi kutsayan, din düşmanı PKK’nın yanında açık açık yer aldığını neden gösterdi?

Türkiye ve Barzani yönetimi, Gara ve Sincar/Şengal operasyonu ile birlikte İran’ın Suriye’ye karayolu bağlantısını kesti. İran’ı böylesine pervasızca açık açık terörist eyleme iten, Türkiye’nin bu terör koridorunu kesmesidir. Bu koridorun ısrarla Barzani bölgesinde olduğu şayiası yayılır Türkiye’de. Halbuki bu koridor, Talabani/YNK bölgesindedir. Ve bu bölgede Barzani yönetimine ait bir sinek dahi uçurulamaz. Aynı şekilde Barzani yönetimi de Kürdistan Federal sınırları içerisinde Şia’ya nefes aldırmaz.

İran rejimi yıllardır başta Mesut Barzani olmak üzere, Irak Kürdistan Federal Bölgesini gizli ve açık tehditlerle bu bölgede yayılmak istiyor. Şii medreseleri ve okulları kurmak istiyor. Sünni ve Nakşibendi Tarikatı’nın Mevlana Halid-i Bağdadi kolunun müntesibi biri. (Ki bu kol Türkiye Nakşiliğinin bağlı olduğu koldur) Ve gördüğüm tanıdığım kadarıyla da muttaki olmaya çalışan bir Sünni ve tarikat ehli.

Türkiye’ye yönelik her türlü desise ve fitnenin merkezinde yer alan Talabani ve onun siyasi organizasyonu YNK gözlerden kaçırılırken, yakinen tanıdığım ve en az 30 yıldır takip ettiğim ve Türkiye aleyhine hiçbir faaliyette bulunmayan Barzani garip bir biçimde şeytanlaştırılıyor.

Terörle mücadelede özellikle son yıllarda Türkiye’nin istediği desteği koşulsuz veren Barzani yönetimi dün gece İran’ın füzeli saldırılarının hedefi oldu.

Gazeteci olarak cephe savaşlarını pek önemsemem. Cephe savaşlarının tek önemsediğim tarafı insanların ölmesidir. Yoksa, sömürge ve paylaşım konusunda cephe savaşı sadece konulan son noktadır.

Sosyal, ekonomik ve siyasal algı yönetimi savaşları daha ciddi ve daha yıkıcıdır.

İran’ın Türkiye’den uzaklaşması ve kendi bölgesinde Şii medreseleri ile okullarının açılması karşılığında büyük ekonomik vaatlere aldırış etmeyen Barzani yönetimi maalesef bu sefer “kardeşleri” tarafından hançerlendi.

Geçtiğimiz günlerde, Türkiye’de nedense fark edilmeyen bir haber Rudaw internet sitesinde çıktı.

Rudaw, oldukça ilginç bir yayın mecrası. Rudaw’ın Arapça, Kürtçe, Aramice ve Türkçe yayınlarını takip ediyorum. Arapça ve Aramice yayınları normal seyrinde. Ama Türkçe ve Kürtçe siteleri tam bir PKK propaganda sayfaları gibi. Rudaw’ın başında bulunan Ako Muhammed kod Nurettin Veysi isimli eski PKK’lıdan kaynaklanıyor bu tuhaflık sanırım.

Haberde, Halepçe’de kısa adı Yekgırtu olan Kürdistan İslami Partisi’nin bir etkinliği konu edinmişti. 1357 kız sözde hafızlık ve İslami ilimler eğitimlerini tamamlayarak diplomalarını almışlardı.

Bu haber ilk başta insanın hoşuna gidiyor, binin üzerinde hafız ve İslami ilimlerde alim genç kız yetişmiş. Ama haberde gizlenen şifrelere bakınca vahametin farkına varıyor insan.

İran Şia’sı da FETÖ gibi ezoterik ve subliminal mesajlarla yüklü bir dindir. İran Şia’sında karşılaştığınız her rakam isim veya sembolün bir görünen bir de görünmeyen anlamı olduğunu asla unutmayın.

Malumunuz İran, Şemsi/Güneş Takvimini kullanıyor. Şemsi takvime göre 1357 tarihi, Humeyni’nin yaptığı “İslami devrim” yılı. Törenin yapıldığı gün, İran Humeyni devriminin 40. yıldönümü.

Törenin yapıldığı yer çok önemli: Halepçe.

Halepçe, yapılan kimyasal katliamla insanlık tarihinin en utanç sayfalarından biri haline geldi. Ve her ne kadar Halepçe katliamını Saddam Hüseyin rejimi yaptığı öne sürülüyor. Oysa eldeki verileri deştiğimizde Halepçe katliamını İran’ın yaptığına dair çok güçlü deliller bulunuyor!

Irak’ın ABD tarafından işgal edilmesinden sonra tutuklanan generaller ve BAAS’çıların ifadelerini de bir araya getirdiğimizde Halepçe Katliamının İran’ın işi olduğunu çok net anlıyoruz. Saddamın generalleri diğer katliamlarını ret etmezken, Halepçe’yi şiddetle reddettiler. Örneğin Halepçe’de 5000 civarında insan katledildi. Oysa Enfal’de 200.000 Kürt katledildi. Saddam’ın adamları Enfal’i üstlenirken, Halepçe’yi ısrarla reddediyorlar.

Mesut Barzani’nin ölümü göze alarak, İran’ın Kürdistan Federal Bölgesi’nde siyasal, dini ve kültürel etkinlik yapmasına izin vermeme çabaları maalesef Kürdistan İslami Partisi tarafından yerle bir edilmiş durumda.

Hem de bütün Kürtler için kapanmayan yara olan Halepçe’de.

İran, Mesut Barzani’yi bertaraf etmek ve Irak Kürt bölgesine yerleşmek için önce Talabani ve çetesi YNK’yı ardında da Kürdistan İslam Partisi’ni satın almış durumda ve maalesef bölgeye yerleşmiş durumda.

 Mesut Barzani, hayatım boyunca tanıdığım en talihsiz siyasi liderlerden biridir. Sevin veya sevmeyin ama dindar, imanlı, hasbi ve içi dışı birdir. Yeryüzünde “İnsani masumiyet”ini koruyan ender siyasi liderlerden biridir. Düşmanına bile merhamet eden ve merhametli davranan biridir. (Merhamet yönünü bütün BAAS’çılara sorun. Hatta Saddam Hüseyin’in ailesine şu vasiyeti yaptığını BAAS’çılar da biliyor: “Eğer ABD’ye yenilirsem Mesut Barzani’ye sığının. Evet o bizim düşmanımız ama onurlu, namuslu, mert ve merhametli bir düşmandır.”)

Mesut Barzani’nin “referandum” hatası kadar büyük bir facia olan bir diğer hatası da, tamamen İran’ın kontrolünde olan bir casusluk ve ihanet şebekesi Kürdistan İslami Partisi’nin faaliyetlerini serbest bırakmasıdır.

Ve Mesut Barzani, Kürt kardeşleri tarafından sırtından bıçaklandı. Türkiye, Eğer İran tarafından kuşatılmak istemiyorsa, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne askeri, ekonomik ve siyasi destek vermelidir…

Kardeş ihanetini binlerce yıllık tarihindi bir çok kere yaşayan Türkiye, Barzani’nin düştüğü durumu en iyi bilecek olan ülkedir.