Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Avrupa’nın 28 Şubat’ı
Erdal Şimşek
Avrupa’nın 28 Şubat’ı
03.11.2020 Salı 12:03

Neredeyse yarım yüzyıldır terörle yüz yüze olan bir ülkenin yurttaşı olarak terör saldırılarının ne mene bir şey olduğunu çok iyi biliyoruz. İki kuşağımız terör eylemleri altında büyüdük. Üçüncü kuşağımızın da bıyıkları terlemek üzere.

Ve bize yöneltilen namluların tamamı Batı Avrupa tarafından doldurulduğunu da hepimiz biliyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ısrarla Avrupalıları uyardı: “Bu terör bir gün size dönecek!”

Dinlemediler, hatta önemsemediler. Çünkü terörü kendileri finanse ediyor ve piyasaya sürüyorlardı. Yıllardır savaş ve terör alanında çalışan bir gazeteci olarak şunu kesinlikle ifade edeyim, dünyadaki bütün terörist faaliyetlerin arkasında Batılı devletler var. Özellikle, Fransa, Almanya, Avusturya, Kanada ve ABD terörizmle ilişkilerini aleni bir halde sergiliyorlar. İngiltere daha sofistike ve mesture bir şekilde terörist faaliyetlerde bulunuyor.

Tabi Rusya’nın da terörün bir diğer organizatörü olduğunu unutmamak lazım.

Bu gün Türkiye’de asker sivil, güvenlik görevlisi yurttaşlar ve ölen teröristler dahil yaklaşık 100 bin insanı katleden PKK terör örgütü Macaristan ve Polonya hariç, irili ufaklı bütün Avrupa ülkeleri tarafından korunuyor, kollanıyor ve finanse ediliyor.

  1. ve 21. yüzyılın en sofistike ve en acımasız terör örgütü olan FETÖ, bütün Avrupa ülkelerinin himayesi altında halen terörist faaliyetlerini sürdürüyor.

“Arap Baharı” denen, bölgemizi yeniden sömürgeleştirme operasyonu sonrasında ortaya çıkan nevzuhur katiller sürüsü örgütlerin çatı ve omurgasını oluşturan bütün teröristlerin AB vatandaşı olması aslında bu ilişkiyi bir kez daha ortaya koyuyor.
Hatırlarsanız DAEŞ’in ilk eylemlerinin yapıldığı zamanlarda teröristler birileri ile Fransızca veya Almanca konuşuyorlardı. Tabi tamamının İngilizce bildiğini de unutmayalım.

Batı’nın çıkarlarına hizmet etmek istemeyen bütün yerel direniş örgütleri önce DAEŞ’in eliyle yerle bir edildiler. Arta kalanları da ABD ve Ruslar öldürdüler, öldürmeye devam ediyorlar.

Burada herkesten farklı bir bakış açısı ortaya koymak istiyorum: Batı’nın Türkiye’ye açık açık düşmanlık güttüğü döneme bakın. Türkiye, DAEŞ terör örgütüne karşı cephe savaşı başlattığı dönemle aynı olması tesadüf müdür? Türkiye, önce DEAŞ’ın yayılmasını engelleyen cepheyi oluşturdu yerel unsurlar üzerinden. Akabinde de bu örgüte karşı devlet olarak tek başına mücadele etti ve örgütü kelimenin tam anlamı ile bitirdi. 5 bin civarında DAEŞ’li teröristi TSK ve TSK’nın desteklediği yerel unsurlar etkisiz hale getirdi.

Dileyen herkes dünyanın en zengin açık kaynağı olan Google’da bakarak bu bilgilere ulaşabilir: ABD’nin bize karşı açık açık hörelenme tarihi ile Türkiye’nin DAEŞ’e darbe vurduğu tarihin aynı olduğunu göreceksiniz.

Türkiye, yerel unsurlarla DAEŞ’e nefes aldırmadığı zamanlar, uluslararası casusluk ve ihanet örgütü olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün bütün propaganda araçları, Türkiye’nin DAEŞ’e silah, mühimmat ve lojistik yardımı yaptığı iftirasını yaydılar. Adana’daki meşhur MİT tırları olayı da bu yürütülen kirli operasyonun bir parçasıydı. Ve devletin içindeki milli unsurların Erdoğan’ın önderliği ile direnişi ve karşı harekete geçmesi ile birlikte bu kirli tuzak, FETÖ’nün başına çalındı.

FETÖ terör örgütünün bu milletin başına açık açık ve çok hızlı bir şekilde bela edilmesi 28 Şubat Amerikancı Post modern Darbesi ile bela edildi. Türkiye’de alnı secde gören insanlar takibat ve tarassut altına alınırken, FETÖ’nün lise çağlarındaki örgüt üyeleri dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı tarafından Genelkurmay binasında törenle karşılanıyordu. Cumhuriyet tarihinin en milli gençlik örgütlenmelerinden olan ve neredeyse her mahallede teşkilatlanan Milli Gençlik Vakfı tasfiye edilmiş yerine bir anda mantar gibi her semtte FETÖ terör örgütünün yurtları dershaneleri, dernekleri ve vakıfları kurulmuştu.

28 Şubat’a kadar hiçbir dünyevi işle alakası olmayan Türk tasavvuf ekolleri (tarikatlar) bu süreçte kelimenin tam anlamı ile tırpanlanıyordu. Akabinde yeniden toparlanma sürecine girdiklerinde baskının etkisiyle, manevi dünyaya hitap eden tarikatlarımızın önemli bir kısmı dünyevileşmiş ve kelimenin tam anlamı ile “Allah rızası A.Ş.”ye dönüştürüldüler. Ve bu yüzden insanların manevi dünyasında oluşan boşluğu FETÖ terör örgütü ile doldurdular maalesef.

Şimdi Fransa’daki terör saldırıları ile Avrupa’nın 28 Şubat’ı başlatıldı. Avusturya’daki melun ve meşkuk saldırı ile de bu 28 Şubat’ı zirveye taşıdılar.

Bir çok İslami dernek ve vakıf Avrupa’da tek tek kapatılmaya başlandı. Bugüne kadar hiçbir siyasi ve asayiş olayına adı karışmamış Ülkü Ocakları da Fransa’da kapatıldı. Bu karar bütün Avrupa’ya yayılacak.

Şimdi sırada Avrupa’daki Milli Görüş Teşkilatları, Avrupa Demokratlar Birliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Avrupa’daki resmi yapılanması hedefe konacak. Bu gün Siyonizm’in Türkiye’deki temsilcisi pozisyonuna bürünen Saadet Partisine boyun eğen Milli Görüş şubelerine dokunulmayacak. Ama diğerlerinin tamamı kapatılacak. Diyanetin kuruluşları kapatılmayacak ama kapatılmaktan beter edilecek. Çünkü kapatırlarsa mütekabiliyet gereği Türkiye de gerekenleri yapacak.

Avrupa’daki Müslümanları arasında doğan boşluklar FETÖ terör örgütünün kurduğu örgütlenmeler, dernekler dolduracak. FETÖ terör örgütü şu anda Avrupa’da yüzlerce farklı dernek vs ile maskeli bir şekilde örgütlenmiş ve pasifte bekliyorlar.

PKK ve uzantıları ile Avrupa’daki Alevi dernek (İsminin Alevi olduklarına bakmayın. Tamamı Alman İstihbarat örgütünün kontrolünde) ve kuruluşlarına dokunmayıp onların önünü daha da açacaklar. PKK’ya dini maskeli dernekler kurduracaklar.

Ama bu Avrupa için çözüm olmayacak. Avrupa ülkeleri istihbarat servislerinin eğitilip bölgemize gönderilen binlerce DAEŞ’li terörist vatandaşlarına yönelik hiçbir rehabilitasyon tedbiri almadı. Bu teröristler, Türkiye’nin darbesinden sonra yaklaşık 6 yıldır döndükleri vatanları olan Avrupa’da elbette boş durmayacaklardı. Kuvvetle muhtemel istihbarat servilerinin kontrolünden çıkmış hücreler de mevcut ve yeni terörist eylemleri gerçekleştireceklerdir.

Benim bir sonraki tahminim Almanya’dır. Zayıf bir ihtimal de Kanada’dır. Umarım her iki ülkenin güvenlik birimleri dikkatli davranır ve hiçbir masum insanın burnu dahi kanamaz.

Almanya veya Kanada’da terörist eylemler gerçekleştiğinde, el altından yürütülen Avrupa 28 Şubat’ı artık alenileşecek.

Avusturya’daki eylem birkaç amaca matuf olduğunu düşünüyorum. Sosyal medyada iletişim halinde olduğum bir arkadaşımın da belirttiği gibi bu eylem, neredeyse tamamen Ermenistan çıkarlarına hizmet etmiştir.

Saldırıdan birkaç gün önce Terörist Ermeni devletinin başındaki haydut Paşinyan ne demişti: “Eğer Türkleri durduramazsanız, tekrar Viyana kapılarına dayanırlar.”

Ve saldırıdan hemen sonra haydut Paşinyan attığı twitle Türkiye’yi ve Türkleri bir kez daha suçladı.

Dikkat edin bundan sonra AB, daha da Ermenistan’a sahip çıkacak. Ancak Almanya’nın da tavrı burada çok belirgin olacağı kuşkusuzdur. Almanya’ya dikkat etmek lazım.

Almanya’nın en büyük ticari ortaklarından olan dünyanın en büyük terörizm organizatörlerinden olan İran’a da dikkat.