Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Afgan Mülteciler Sorunu
Erdal Şimşek
Afgan Mülteciler Sorunu
05.02.2022 Cumartesi 12:46

Mültecilere yönelik bire bir tanık olduğum olaylarda müdahil oldum ve adli süreçlere katılıyorum halen. Tavrım, “keyfi suç işlemediği sürece” mülteciden yanadır. Çünkü mesleğim boyunca vatanlarından kovulmuş insanların dramlarına tanık oldum. Bir İngiliz dahi mülteci olarak ülkemize sığınırsa, onu da sahiplenip koruma ve barınma imkânını sağlanmasını savunur ve inanırım. Çünkü bizde esas olan, “mazlumun dini sorulmaz” düsturu geçerlidir.

Son 300 yıldır dünyaya zulüm eden, akan bütün kanın en büyük müsebbibi olan İngiltere Krallığının bir yurttaşının bile mülteci durumunda yanında yer alırım. Ancak, son Afganistan mültecileri konusu çok farklı. Öncelikle onlarca yıla dayanan Afganistan tecrübelerimi bir iki cümle ile ifade edersem şunları söylerim: “Son 40 yıldır otoriteyi görmemiş, tanımamış bir toplumdur.” Ve Afganistan mültecileri böylesine otorite boşluğu yaşamış işgal altındaki bir toplumun içinde emperyalist sömürgecilere bir kemik uğruna kendini satmış, kriminal ve onursuz insanlar topluluğundan oluşmaktadır. Belki on binde bir bu tespitin dışında kalabilir. O da Avrupa yaşam hayaline kapılmış saf bir Afgan’dır. Taliban Emirliği, Emperyalizm işbirlikçisi hükûmeti devirdikten sonra bütün Afganistanlılara çağrı yaparak “genel af ilan ettiğini, kamuda çalışanların normal görevlerine dönmelerini” istedi. Taliban, bu çağrısında samimiyetini pratikte gösterdi. Ordudakiler de dâhil olmak üzere bütün kamu görevlileri ile çalıştı ve kimseyi işinden ekmeğinden etmedi. Hatta Batı dünyasının beklentilerinin tersine Taliban yönetimi, temel insan hak ve hürriyetlerine koşullar çerçevesinde sonuna kadar saygılı bir yönetim sergiliyor. Başta ABD olmak üzere Batılı sömürgecilerin bütün desteklerine rağmen eski kukla hükumet, memur maaşlarını dahi doğru düzgün veremiyordu. Taliban, emperyalizm işbirlikçilerini devirince, Batı dünyası Afganistan devletinin ülkelerindeki mal varlıklarını dondurdu.

Yani Afganistan’a 1 centin bile girmesini engellediler. Ama Taliban yönetimi ne yaptı? Rüşvet, iltimas ve yolsuzluğun adeta bir devlet yönetim biçimi halini almış Afganistan’ı harama bulaşmadan yönetmeye başladı ve ikinci aydan itibaren kamu personelleri maaşlarını düzenli bir şekilde ödemeye başladı. İşte böylesine insani bir yaşam ortamı sunmaya çalışan hükûte yönetiminden kaçmanın tek açıklaması vardır: Dürüstlük ve adaletten ayrılmayan bir yönetim sisteminde yaşama zorluğu. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Afganistan’dan kaçanların neredeyse tamamı eski rejimin elemanları ve tamamı kriminal tipler. Ve bu yüzbinler, Türkiye’nin şehirlerinde tehlike saçıyorlar. Afganistanlı mültecilerin yığıldığı şehirlerin kriminal istatistiklerini Emniyet Genel Müdürlüğünden isteyin ve karşılaştırın, görün faciayı. Afgan mültecilerle birlikte suçlarda muazzam bir artışı olduğunu görürsünüz. Ve o şehirlerde bulunan Ceza ve İnfaz kurumları (eski adıyla cezaevi-hapishane) Afgan mültecilerle dolup taşıyor neredeyse. Ceza evlerinde de rahat durmuyorlar. Yerli Tutuklu ve mahkûmlara da huzur vermedikleri gibi koğuşları da suç mahalline çeviriyorlar. Bu kriminal vakaların yanında cezaevlerinde ciddi sağlık sorunlarına da sebep oluyorlar. Aldığım ve onaylattığım duyumlara göre bazı ceza ve infaz kurumlarında uyuz salgını başlamış durumda. İstanbul’dan örnek vermek gerekirse, Maltepe’de bulunan cezaevinde uyuz salgını başlamış bulunuyor. Bunun tek sebebi de Afgan tutuklular. Yıkanma ve temizlenme diye bir kültürleri yok. Bu konuda dünyanın en geri kalmış insanlarıdırlar. Şöyle söyleyeyim: Başkent Kabil’de bile tuvaleti olan ev bulmak oldukça zordur. Herkes tuvalet ihtiyacını dışarı yapıyor. Başkentin dışındaki büyük yerlerde bile tuvalet yok neredeyse. Ama Afganistan Türkistan’ı hariç. Adından da anlaşıldığı gibi Türklerin yaşadığı bölge. Oradaki tuvalet ve temizlik kültürünün bizden hiçbir farkı yok. Zaten gönül rahatlığı ile yemek yiyebileceğiniz, Misafir kalabileceğiniz şehirler Türkistan’dadır. İstanbul’da da Afganlı göçmenler çok büyük bir asayiş sorunu haline geldiler. İstanbul’un birçok semtinde bunların işledikleri suçlar artık klasörlere sığmaz hale geldi. İstanbul sur içi gün batımını bırakın, gündüz bile güvenilmez hale gelmiş bulunuyor. Özellikle Beyazıt Eminönü arasındaki bölgeye adeta üs edinmişler. Tramvay durakları etrafında iş tutuyor çoğu. Turistleri çarpmalar, dolandırmalardan tutun da gaspa kadar varan suçları işliyorlar. Bu iddiaları duyduğumda pek de inanasım gelmedi. Çünkü İstanbul sur içindeki asayişin çok güçlü olduğunu biliyordum. İddia sahibi arkadaş geçtiğimiz Çarşamba günü Sultanahmat’e götürerek bizzat bana bu durumu yaşattı. 

Afgan mülteciler kelimenin tam anlamı ile burada çeteleşmiş durumdalar. İstanbul Kart Dolum Gişeleri ile banka ATM’leri etrafında fink atıyorlar. Gelen turistleri çarpıyorlar, dolandırıyorlar. Sultanahmet tramvay durağının Kabataş istikametine giden tarafındaki İstanbulkart dolum gişelerinde bir turisti nasıl çarptığını bizzat müşahede ettik ve olaya müdahil olmaya çalıştık. Turistin dolum makinasına koyduğu gişeyi bağırarak “arızalı” diyerek kapattı ve kadıncağızın parasını almasına engel oldu. Kadıncağız da korkudan arkasını dönüp gitti. Afgan çete, kadıncağızın makinaya verdiği 50 lirayı alıp giderlerken engel olmaya çalıştık. Polis diye çağırıyoruz ama polis yok. Hemen 20 metre aşağımızda; caminin öbür tarafında polis güvenlik noktası var hâlbuki. Ekrem İmamoğlu, “tasarruf gerekçesiyle iki durağa bir güvenlik görevlisi koymuş. Güvenlik görevlisi durakları kontrol etmekte güçlük çekiyor. Ve o iki soyguncu elimizden kaçarak tramvay durağının bariyerlerinin üstünden atlayarak gelen tramvaya yine ücret ödemeden binip kaçtılar. Bir diğer örnek ise yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdikleri Ayasofya Camii, Sultanahmet Camii ve köfteci dükkânlarının etrafını örümcek ağı gibi sarmış durumdalar. Özellikle abdest alma bölgelerinde kelimenin tam anlamı ile fink atıyorlar. Polis memurları ile konuştum. Çocukların işleri başlarından aşkın ve onlar da çaresiz. Çünkü yakaladıklarını götürüyorlar.

Toplama kampında tutuluyorlar, üç gün sonra yargı bunları serbest bırakıyormuş. Afgan göçen sorunu bir adliye polis sorunu olmaktan çıkmış ulusal kriz haline gelmiş durumda. Hükûmet bir an önce tamamı ülkelerine ihanet edip emperyalistlerle işbirliğine girmiş bu kendi vatanlarının haini olan bu kriminalleri toplayıp ülkemizden atması elzemdir. Çünkü emperyalist işbirlikçisi hükümet yıkıldıktan sonra, Türkiye’ye kaçıp gelenlerin tamamı, kendi ülkelerinde emperyalizm adına ağır suçlar ve vahşetler işlemiş kriminallerdir. Afganistan’daki devr-i iktidarlarındaki zorbalığın aynısını Türkiye’de de yavaş yavaş hayata geçirmeye çalışıyorlar. İnanmayan hükûmet ve devlet yetkilisi varsa, buyursun günün herhangi bir saatinde İstanbul Fatih, Esenyurt, Bağcılar, Esenler’de sessizce dolaşıp kendileri gözlemlesinler. Ya da Emniyet’ten bu husustaki “ceraim kayıtları”nı istesinler. Yurttaşın malını, canını, namusunu ve neslini anayasal olarak korumakla mükellef olan hükûmet, bizleri bu kriminal tiplerle baş başa bırakmamalıdır. Bırakmamak hükûmetin anayasal zorunlu görevidir.