Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Toprak atmayın, yeter!
Ebuzer Aktaş
Toprak atmayın, yeter!
02.03.2023 Perşembe 14:03

Aslında herkesin söyleyeceği binlerce cümle var bu süreçte. Kimi suçlamalarla, kimi şükürle, kimi acıyla ve bazılarının da söyleyeceği bütün cümleleri duyacak herkesi depremde kaybettiği için sustuğu… Afetin büyüklüğünden, yıkımın etkisinden herkes fazlasıyla bahsetti. Binlerce iyi yüreğe, binlerce vicdanı taş kesilmiş ama hayata dair halen nefes alanlara şahit olduk.

Küçüklüğümün bir cümlesidir “zaten termos kırıldı, bir de sen çay mı istiyorsun?”, evet şu an herkes çay isteyebilir ama kırık termosun çayı soğuktur, içinde parçalar vardır; dilini, boğazını ve mideni keser. Şu anda da sosyal medya bir kırık termostur gözümde, her baktığımda dilimi, yüreğimi, kalbimi ve gözlerimi kesen bir termos. Çocukluğum çok şükür ki Erzurum’da geçti. Yaşım ilerledikçe bazı olayları anlamakta zorlansam da veya karşı çıksam da yine binlerce şükür. Bundan ortalama 20-25 sene önce anne ve babalar çocuklarını büyüklerinin yanında ve özellikle dışarıda sevemez, kadınlar dışarıda kocalarının yanında değil üç adım gerisinden yürürdü.  Buna yaşımın ilerleyen zamanlarında çok karşı çıkmıştım, sevgiye ve şefkate aç olarak hiçbir çocuk büyümesin diye. Fakat bu konuya dair en büyük tezat dine çok bağlı olup böyle davranmalarıydı. Peygamber efendimiz (s.a.v) evlatlarını omzuna alıp herkese göstere göstere dolaşırken peygamberine bu kadar bağlı bir millet neden böyle yapıyordu, anlaması çok zordu. Biraz araştırma yapınca yine binlerce kere şükrettim. Rusya ile yapılan savaşta Erzurum bölgesinde yüzbinlerce erkek şehit düşmüş, geride binlerce kadın dul, çocuklar ise yetim kalmış. Hatta esir düşüp geri dönemeyenler de olmuş ki dedemin dedesi de bunlardan sadece biri…

O dönem önde gelen insanların aldığı bir karar tartışılabilir fakat dönem için ideal bir karar bence. Demişler ki; evlatlarınızı dışarıda sevmeyin, yetim olan yavrularımızın kalbi sızlar. Eşinizle dışarıda yan yana yürümeyin, kocasını kaybetmiş kadınları üzmeyin. Benim karşı çıktığım olayın başlangıcı o kadar yüce bir düşünceden ortaya çıkmış ki bütün karşı çıkışlarımdan utanır oldum.

Şu an ise durum çok daha farklı ve çok daha vahim. Babası şehit düşen yavrularımız yok sadece, annesini de bütün akrabalarını da kaybeden binlerce yavrumuz var. Kocasını yitirmiş, eşini yitirmiş, torununu hatta kendi hariç bütün ailesini kaybetmiş binlerce abimiz, kardeşimiz, ablamız, ablamız ve yavrularımız var. Dünyaları başına yıkılmış, sevdiği herkesi ve her şeyi enkaz altında bırakmış insanların kalbini artık sızlatmayalım. Bütün mutlulukları yaşamaya hakkımız tabii ki var ama biraz daha sabredelim.

Sosyal medya denilen çukura bir de biz hayatta kalanları gömmeyelim. Arşivleyelim, sabredelim, yaralarımızı birlikte sarıp kardeşliğimiz için şükredelim…

Acıyla akan binlerce gözyaşını mutluluktan dolayı akması zaman alabilir ama en azından dindirelim. Acının oluşturduğu gözyaşı pınarlarını el birliğiyle durduralım…