Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Şehrin İnsanı
Ebuzer Aktaş
Şehrin İnsanı
27.04.2022 Çarşamba 11:15

Her bölgenin, her yörenin, her şehrin hatta her beldenin bir yaşayış şekli vardır. Genelde o kısma göre insanların hal ve hareketleri, olaylar karşısında gösterecekleri tavırlar dahi tahmin edilmekten ziyade kemikleşmiş bir kanaat vardır. Tabi bahsedilen bu durumlar genel olaylar karşısında oluyor. Genel bir izlenim ile iletişim daha kolay oluyor. 

Genel izlenimler ne kadar bizleri avantajlı hale getirse de şu an tamamen izlenimlerin karmaşıklığı içerisindeyiz. Öyle ki her haliyle bildiğimizi sandığımız insanlar dahi bizi karmaşık sokakların ardından çıkmaz sokağa sürüklüyor. Bazen senelerdir tanıdığım dediğin kişinin bir bakıyorsun sadece ismi tanıdık geliyor sana. Senelerdir tanıdığını sandığın insanın o saatten sonra da sadece ismini bilmek kişiyi özel bir yerden alıp “herkes” sınıfına taşıyor. Öyle ya sadece ismini bildiğimiz binlerce kişi varken, sadece ismi ile bize kendini değerli hissettirebilecek kim var ki? Yeri gelir kan bağı olan akraban, yeri gelir senelerini verdiğin çocukluk arkadaşın, yeri gelir kardeşin… En değerlilerim dediğin kişilerin “herkes” sınıfına ısrarla girmek istediğini görürsün. Bunu bazen onların tavırları bazen de senin hataların sebep olur. Kimse hatasız değildir, bunu hepimiz biliriz fakat bir hatadan dolayı kimseyi silmememiz gerektiğini de biliriz. Fakat bazı hatalar var ki bilmeden yapılanlar yerini bilerek yapılanlara bırakıyorsa ya sen “herkes” sınıfına girmişsindir ya da birileri o sınıfa senin nazarında girmek için fütursuzca çaba sarf ediyordur. Hayatta hangi konuda olursa olsun bir çaba var ise bu çabanın muhakkak karşılığını vermek, o çabanın hakkıdır. Haklarını teslim edelim, haklarımızı teslim etsinler. Bizler verdiğimiz değeri geri değer görmek için değil, sadece sevdaya dahil olduğu için veririz ki ayrı düşmekte sevdaya dahildir. Sen hata yaptığını düşünüp tutunmak için bir dal bırakmaya gayret ederken bakarsın ki o dalın da etrafı ihanet çemberi ile sarılmış. Eskisi gibi yöresine, töresine bakıp genel izlenim dahi yapamaz olduk. O kadar şehrin ihanet kokan sokaklarında dolaşıp, ihanet ile pişen sofralarına oturduk ki ihanet her birimizi sardı. Kime iyi desek kötü, kime kötü desek daha bir kötü çıktı. İnsan sarrafı değiliz ki anlayalım değil mi? Bizler “güven” duygusunu hiç bitmeyecekmiş gibi savururcasına harcayan bir hal aldık ve sonunda “güvensizlik” üzerine ilişkilerimizi tesis etmeye başladık. 

Velhâsıl ne demişti İsmet Özel; 

Şehrin insanı şehrin,

Kaypak ilgilerin insanı,

Zarif ihanetlerin…