Sadece şu anımızda değil her anımızda sıkıntılarımız,
yorgunluklarımız, bitkinliklerimiz olacak. Ne zaman bitecek sorusunun cevabı
ise herkese göre değişkenlik gösterecek bir konu.
Fakat âdemoğlu melankolik tavırları, sesini duyurmayı ve bu
dertlerini avazı çıktığı kadar bağırmayı sevdiği gibi içine kapanmayı da çok
seviyor. O sıkıntılarının hiç çözülemeyeceğini düşünüp gözünün önünde bariz bir
şekilde duran mutlulukları görmüyor ve ziyan ediyor. Evet, sıkıntılarımız
düşüncelerimizi ve davranışlarımızı etkiliyor. Normal gibi hareket etmek zor
geliyor, hatta bazen o sıkıntılı halimizde güldüğümüzü görünce için için
kendimize kızıyoruz.
Herkesin kendine göre sıkıntısı en büyük sıkıntı. Kimileri
düğünlerinin kalabalık olmadığını sıkıntı eder, kimileri gezemediğini ve
kimileri de yakın çevresinde odak nokta olmadığı için kafayı yer.
İnsanın kendisi dâhil çevresine bakıp bazen “Şükretmeyi
unuttuk mu?” sorusunu soramadan geçemiyor. İnsanlar başkalarının yaşantılarına
özenti olarak yaşamayı bırakmadığı sürece sıkıntıları bitmeyecek ve huzurlu
olmak için birden fazla sebep olmasına rağmen huzurlu olamayacak. Bin tane
Ahmet olabilir fakat hepsinin kişiliği, karakteri ve yaşama bakış biçimi
farklı. Bizler kıyas yaparken dengimiz olanla hiçbir zaman kendimizi
kıyaslamıyoruz. Tam oranda denklik olması kardeşler arasında bile imkânsızken
genele karşı bu kıyasın neticesi doğru olur mu?
Bacağı olmayanın bacağı olan gibi koşmak istemesi hakkıdır
fakat imkânsızdır. Bazı durumlar her insanın hakkı olduğu gibi imkânsız
olduğunu kabullenmek vicdani bir haktır. İmkansıza odaklanıp en iyi tekerlekli
sandalyeyi yapabilme arzusunu yitirmek ise o kişinin kendine yaptığı en büyük
haksızlıktır.
Sözü uzatmadan, zamanı fazla almadan şunu iyice idrak
edebilmemiz lazım diye düşünüyorum;
Zaman bizim! Hayat bizim! Yaşam bizim!
İmkânsıza koşup boşa çabalamadan yapabileceklerini yapmak ve
gözlerinizin içine mutlu ol diye her fedakârlığı yapanların farkına varmamız
lazım. Mutluluk bizler için, son nefese kadar dünyevi mutluluklar için vaktimiz
var. Durmayın, durmayalım, sıkışıp kalmayalım ve en güçlü şekilde yeniden
başlayalım…