Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Çıkarların Çatışması
Hasan Birgül
Çıkarların Çatışması
19.10.2021 Salı 14:38

Egemenliğin bir sistem olarak ortaya çıkışının ya da kökeninin Westfalya sistemine dayandığı ileri sürülmektedir. Egemenlik kavramının tarihsel anlamda belirginleşmesinin Avrupa’daki feodalitenin çözülerek merkezi krallıkların öne çıkmasıyla yakından bir bağı olduğu düşünülür. Kavram aslında ilk defa 1576’da kullanan Jean Bodin’e göre, egemenlik yönetenlerin yönetilenler üzerindeki sınırlanamaz gücünü ifade etmekteydi. Bu karara göre kralın merkezi sistem otoritesi her şeyin üzerindeydi. Bu mutlak egemenlik anlayışı Thomas Hobbes tarafından ileriki zamanlarda daha da yüceltildi. Oysa çağdaş hukuk ve egemenlik anlayışı gerek içsel gerek dışsal anlamda bu mutlaklık anlayışından epeyce uzaktır saygıdeğer okurlar. Avrupa iltica Destek Sisteminin verilerine göre, AB genelindeki iltica-göç başvuruları korona pandemisinin öncesindeki oranlara yaklaşmış durumda, 2021 yılının bitimine iki ay kala 100 binden fazla başvuru onay bekliyor. Welt am Sonntag gazetesi Avrupa iltica Destek Sisteminin yayınladığı son ankete göre bu durum ilerleyen zamanlarda daha endişe verici bir hal olacağını gözler önüne seriyor. Koalisyon hükümeti için önemli bir ciddi sınav çok yakında göç meselendeki çıkar çatışmazlığından çıkacak. Bundestag ’da kıyamet kopması yakındır saygıdeğer okurlar.

 

Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları; bunlar Alman dış politikasının temel dinamiklerini oluşturmaktadır diye veryansın eder dururlar. Fakat bu değerler, genellikle ticari çıkarlar çatışmaya girince bir anda işlerin rengini değiştirir. Özellikle hayli karlı olan silah anlaşmaları ve ticareti söz konusu olunca bazı durumlar görmezden gelinebiliyor. Demokrasi ve hukuk bir anda çöpe gidebiliyor. Açıkçası bu her ülkede böyle çıkarlar çatışırsa düşman oluruz. Almanya’nın dış politikasında bir süredir belirsizlik söz konusu ve bu belirsizlik Almanya siyasetinde çıkarları çatışanları karşı karşıya getirmeye yetiyor. Dünyanın 4. Büyük ekonomisine sahip Almanya Şansölye Merkel’e veda ederken 16 yıllık bir ‘’Z’’ raporu sunumuna da hazırlanıyor diyebiliriz. Almanya'da yeni kurulacak hükümeti zorlu ve çıkarların çatıştığı bir süreç bekliyor. ABD, Rusya ve AB ülkeleriyle ilgili yeni yaklaşımlar, Ortadoğu ve göçmen politikasına yönelik yeni kararların ve stratejilerinin alınması gerekiyor. Merkel döneminde dünya siyasetinde zor zamanlar ve sert değişiklikler yaşandı. Merkel çok sayıda krizle mücadele eden şansölye oldu. Bu nedenle de kriz yöneticisi olarak dünya siyasetine ismini yazdırdı.


Almanya'da yeni koalisyon hükümetini kurmak için müzakerelere başlayan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP), ilk aşamada 12 sayfalık ortak bir metinde anlaşmaya varmış gözüküyorlar. Önümüzdeki haftalarda yapılması beklenen ayrıntılı müzakereler için ortak zemini oluşturan belgede, üç partinin önemli dış politika konularında hemfikir oldukları noktalar belirlenmeye başlıyor. Olaf Scholz hükümetinin dış politika çizgisi ortaya koyuluyor. Avrupa Birliği’nin güçlendirilmesini, AB üyesi ülkeler arasında dayanışmanın geliştirilmesini öngören belgede, yeni Alman hükümetinin dış politikada demokratik değerleri ve hukuk devletini savunacağının özellikle belirtiliyor. Fakat koalisyon içinde doğal olarak çatlak seslerin çıkacağı da göz ardı edilmemelidir. Hükümetin silah ihracatına kısıtlayıcı bir çerçeve de bakacağı da kayda geçiriliyor. SPD, Yeşiller ve FDP, Almanya'nın uluslararası alanda daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini savunurken, bunu AB üyesi diğer ülkelerle yakın işbirliği içerisinde yapacaklarının altını çizmekte fayda var. Polonya'da ki krize hemen refleks gösterdiler. ‘’Almanya'yı güçlendirmek için AB'yi güçlendirmek istiyoruz" ve "Avrupa'nın stratejik egemenliğini artırmak istiyoruz" ifadelerine yer verilen ortak belgede, Almanya'nın çıkarlarının, Avrupa'nın çıkarları ışığında tanımlanacağı netleşmiş durumda diyebiliriz.  Fransa ile yakın iş birliğinin Almanya için taşıdığı özel önem vurgulanıyor, ayrıca AB üyesi ülkelerin orduları arasında işbirliğinin daha da geliştirileceği belgede yer alıyor. Kriz yönetiminde başarılı Şansölye Merkel liderliği sonrasında hem Almanya hem de Avrupa’yı neyin bekleyeceği şimdiden belli olmazken iyi ve topluma mesafesini gerektiği şekilde koruyabilen bir lider olarak bilinen Merkel’in gidişiyle bir kaygı ortamı oluşacağı öngörülüyor.