Sanal akran zorbalığı, geleneksel akran zorbalığından daha tehlikeli!

Akran zorbalığı toplumun tüm kesimlerine yansıyor. Ancak özellikle çocuklarda bu durum kendisini daha çetin bir şekilde gösteriyor. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Gül Ünlü, okullarda öğrencilerin birbirlerine uyguladığı akran zorbalığının, teknoloji kullanımının artmasıyla dijital ortama taşındığını ifade etti. İşte detaylar…

05.03.2024-15:58 - (Son Güncelleme: 05.03.2024-18:03) Sanal akran zorbalığı, geleneksel akran zorbalığından daha tehlikeli!
Akran Zorbalığı

Akran zorbalığı hakkında bilgiler paylaşan Doç. Dr. Derya Gül Ünlü, sıklıkla çocuklar arasında karşılaşılan akran zorbalığı kavramının, herhangi biçimde güçlü veya avantajlı pozisyonda bulunan bir çocuğun, diğerlerine karşı üstünlük kurma mücadelesi olduğunu söyleyerek bu mücadelenin genellikle sözlü veya psikolojik olarak, zaman zaman da şiddeti bulan fiziksel çatışmalarla ortaya çıktığına işaret ediyor.

Akran zorbalığı boyut değiştiriyor!

Akran zorbalığının şekil değiştirdiğini söyleyen Ünlü, eskiden zorbalığın sadece arkadaşların sosyal çevrelerinde kendini gösterdiğini, ancak dijital kullanımların artmasıyla bunun sanal ortamlara taşındığını ve siber zorbalıkla iç içe geçtiğini dile getirerek, "Akran zorbalığı maalesef günümüzde çok şekilli bir hal aldı. Önceden sadece okul ve arkadaş ortamında görülen akran zorbalığına bugün sosyal medyada da sıkça rastlamak mümkün. Geleneksel akran zorbalığı, yerini dijital platformlardaki zorbalık türlerine bırakıyor" dedi.

Akran zorbalığı siber zorbalığı da beraberinde getiriyor! 

Akran Zorbalığı

Akran zorbalığın teknoloji dünyasına geçtiğini ifade eden Ünlü, PISA araştırmalarının verilerini paylaştı: Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütünün (OECD) PISA 2018 programı kapsamında 2022'de yayımladığı bir rapora göre, Türkiye'deki öğrencilerin yüzde 24'ünün her ay akran zorbalığına ya da buna bağlı siber zorbalığa maruz kaldığını ifade eden Ünlü, bu rakamın öğrencilerin neredeyse 4'te birinin akran zorbalığı ve buna bağlı siber zorbalığa maruz kaldığı anlamına geldiğini aktardı.

İnternet ortamına dikkat!

Peki sanal dünyada izlenen yolun nasıl olur? Sorusuna Ünlü, çocukların sanal ortamda, birbirlerine yaptıkları zorbalığın, alaycı içerikler, videolar ve paylaşımlarla ortaya çıktığına değinerek, şöyle devam etti: "Siber akran zorbalığına uğrayan çocukların neredeyse yüzde 70'i zorbalık yapan kişileri çevrim dışı hayatlarında da tanıyor. Bu çocuklar okul, mahalle arkadaşları, yakın çevrelerinden tanıdıkları veya akranları olabiliyor. Dijital ortamda çocukları 'zorbalayan' içerikler, hızlıca yayılıyor, bu içerikler çocuğu zor durumda bırakabilecek materyallerden besleniyor. Lakap takılan, dalga geçilen, alay edilen paylaşımlar veya içeriği uygun olmayan bir video örneğin. Bunlara maalesef sıkça rastlıyoruz internet ortamında. Okulların açık olduğu bu dönemde yine bunların artacağı, daha fazla dolaşıma sokulacağı gibi bir gerçek söz konusu."

Çocuklar üzerinde tahribata neden oluyor!

Akran Zorbalığı

Zorbalıkların farklı reaksiyonlar oluşturduğuna değinen Ünlü, sanal dünyadaki zorbalığın, hem yayılım hızı hem de aldığı olumsuz etkileşimin fazla olması sebebiyle geleneksel zorbalık türlerinden daha fazla psikolojik tahribata yol açabileceğine dikkati çekerek şu ifadeleri kullandı: "İçeriklerin hızlıca yaygınlaştırılması, istenilmeyen şekillerde bu görüntülerin, materyallerin kullanılabiliyor oluşu çocuklar için büyük ve geleneksel zorbalık türlerinden farklı bir tehdit konusu. İçerikler bir şekilde internet ortamından kaldırılabiliyor fakat bunların çocuklar üzerinde bıraktığı tahribat ölçülebilir değil. Bu etki çocuktan çocuğa farklılık gösterebileceği gibi ne zaman veya nasıl bir yıkıma yol açacağı da öngörülebilir değil. Dijital platformlardaki akran zorbalığına da en az geleneksel zorbalık türleri kadar dikkat etmek, göz ardı etmemek gerekiyor."

Akran zorbalığıyla mücadele yöntemi!

Mücadele etmede çok sayıda ve farklı yöntemlerin olduğuna değinen Ünlü, akran zorbalığının çok çeşitli bir hal almasının, bununla mücadele yöntemlerini de değiştirdiğine işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu: "Zorbalıkla mücadelede genelde cezalandırıcı stratejiler tercih ediliyor. Bu hem okulda hem de sosyal yaşantısında zorbayı görmezden gelen etkisiz bir yöntem. Burada uzlaşı adını verdiğimiz ve hem zorbayı hem de mağduru, sürece erken yaşta dahil edecek bir sistemden bahsetmek gerekiyor. Çocukların arasını bulmak, sorunun kaynağının ne olduğunun ve bu davranışın neden yanlış olduğunun yapıcı bir şekilde ele alınması daha kıymetli. Yapıcı, uzlaşmayı önceleyen stratejilerle zorbalığa karşı bilinçlendirme sağlanabilir. Zorba bir çocuğa, zorbalığa uğrayan çocukları koruyup kollama görevini ya da bu bilinci aşılayabilecek bir sorumluluk vermek, yaptığının hata olduğunu anlamasını, empati kurmasını sağlayabilecek bir yöntemdir."

‘‘Aileler sürecin içerisinde olmalı!’’

Ünlü, uzlaşı ve rehberlik yöntemlerinin yanı sıra ailelerin de bu süreçte etkin rol oynaması gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Rehberlik öğretmenlerimiz bu konuda önemli bir vazife üstleniyor fakat ailelerin, bu gibi vakalarda profesyonel destek almasında, zorbalığın türlerinin ve altında yatan sebeplerin incelemesinde fayda var. Ben özellikle ailelerin de sürecin içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki çocuk bir fiziksel rahatsızlıkla karşılaştığında buna bir şekilde çözüm aranıyorsa, çocuğumuz bir biçimde zorbalığa maruz kaldığında da bununla mücadele edilmeli. Bu asla görmezden gelinmemeli, normalleştirilmemeli, 'benim çocuğum yapmaz' dememeliyiz."

Mihrab Kurt
mihrabkurt@haber365.com.tr
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal