Karantina Günlerinde İzlenebilecek Türk Filmleri

Coronavirüs tedbirleri kapsamında evden çıkamadığınız şu günlerde izleyebileceğiniz Türk filmlerini sizler için derledik.

21.03.2020-13:49 - (Son Güncelleme: 21.03.2020-13:50) Karantina Günlerinde İzlenebilecek Türk Filmleri

Evde kendi kendimizi karantina altına aldığımız şu günler film izlemek için de güzel bir fırsat. Bu fırsatı değerlendirmek isteyen sinemaseverler için izlenebilecek en iyi Türk filmlerini listeledik. İşte o filmler...


KIŞ UYKUSU

Usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan tarafından yönetilen 2014 yapımı Türk filmi 2014'deki Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanmıştı. Yönetmenliğini Yılmaz Güney'in yaptığı Yol'un ardından Altın Palmiye kazanan ikinci Türk filmidir.

Filmin hikâyesi Aydın'ın gerçekle arasındaki mesafeyi kapatıp kapatamayacağı sorusunun etrafında şekillenir. Aydın (Bilginer) emekli bir oyuncudur; aktörlüğü bıraktıktan sonra Orta Anadolu'da kendi halinde küçük bir otelde çalışarak günlerini geçirir. Hayatında ise iki kadın vardır: Kendisine her anlamda uzak ve soğuk olan genç karısı Nihal (Sözen) ve boşanmış olan kız kardeşi Necla (Akbağ). Aydın tiyatroculuktan emekli olduktan sonra, babasından kalan mülkü idare etmek üzere eşi ve ablasıyla birlikte Kapadokya'daki otele yerleşmiştir. Kapadokya'daki otelde Aydın'ın hayatı etrafında olup bitenlerlele lgili hiçbir sorumluluk taşıma gereği hissetmediği için çok durağandır. .

DAĞ

Yönetmenliğini Alper Çağlar’ın yaptığı 2012 yapımı Türk macera, dram filminde İstanbullu Oğuz (Çağlar Ertuğrul) bedelli askerliğe hakkı ve parası olmasına ve çevresindekilere rağmen prensiplerinden ötürü askere gitmeyi seçer ve brövesinin takılmasına 1 hafta kala kendini cesaretinin sınanacağı bir tehlikenin içinde bulur. Oğuz'un sürekli dalaştığı, Keçiören kabadayısı Bekir (Ufuk Bayraktar) ise uzun dönem er olarak askerlik yapmaktadır. Ne komutanlarla ne de erlerle arası iyi olan “arıza” lakaplı Bekir’in askerliği, asi tavırları yüzünden iki sene uzamıştır. Oğuz'la yan yana ve omuz omuza girmek zorunda kalacağı mücadele saf ve fütursuz cesaretine rağmen Bekir için bile adeta bir sınav olacaktır.

Cesaret sınırlarını olabilecek en zor şartlarda test edecek olan bu iki genç asker, baskından önce karargahtaki husumetlerini bir kenara bırakıp, kimsenin onlara yardım edemeyeceği bu dondurucu ve vahşi ortamda teröre karşı birlikte mücadele edecek ve büyük kahramanlıklar sergileyeceklerdir.

BABAM VE OĞLUM



2005 yapımı bir Çağan Irmak filminde Sadık, Ege'deki çiftlikten ,üniversitede gazetecilik eğitimi için ayrılmıştır. Oysa babası Hüseyin (Çetin Tekindor), onun ziraat mühendisliği okuyup çiftliğin idaresini eline almasını istemektedir. Sadık, daha üniversite yıllarında politikayla aktif olarak ilgilenir. Bunu öğrenen babası Hüseyin, oğlunu evlatlıktan reddeder. 70'li yıllarda birçok siyasi olaya karışan Sadık'ı daha zor günler beklemektedir. 1980 yılının 12 Eylül günü sabah erken saatlerde karısının doğum sancılarının tutmasıyla dışarı fırlayan çift, hastaneye gitmek için araç bulamazlar, çünkü ülkede askeri darbe gerçekleşmektedir. Sadık'ın karısı, doğum esnasında hayatını kaybeder ama küçük Deniz hayattadır. Gördüğü işkence ve yattığı hapisten sonra sağlığı bozulan Sadık, hastalığının ölümcül olduğunu anladığında Deniz'i Ege'deki çiftliğe, annesinin ve konuşmadığı babasının yanına götürmekten başka bir yol bulamaz. Çizgi romanlara ve onun büyülü dünyasına oldukça meraklı olan Deniz için evin yanaşmaları, küs teyze (Şerif Sezer), traktör kullanan ve telsizle konuşan babaanne (Hümeyra), bileğinden boğazına kadar bilezikle dolaşan gelin Hanife (Binnur Kaya) ve saf bir amca (Yetkin Dikinciler) ile tanışmak, onun için oldukça farklı bir deneyim olacaktır. Sadık ve Hüseyin'in geçmişle hesaplaşmaları ise oldukça sıkıntılı gelişmelere neden olacaktır.

KELEBEĞİN RÜYASI



Yılmaz Erdoğan'ın yazıp yönettiği 2013 yapımı dram filmi Zonguldak'ta, 1941 yılında başlar. İki genç şair Rüştü Onur (Mert Fırat) ve Muzaffer Tayyip Uslu (Kıvanç Tatlıtuğ), yeni yeni modernleşen bu madenci kentinde memuriyet hayatlarını sürdürürken, bir yandan da sanatla, edebiyatla ve en çok da şiirle iç içe yaşamaktadırlar. Ayakları üzerine yeni kalkan genç Cumhuriyet, bir yandan modernleşme çabasındayken, aynı yıllarda Avrupa'da da II.Dünya Savaşı yaşanmaktadır. Şairliğe ve sanata bakışın henüz olgunlaşmadığı toplumda şiir ile uğraşan bu iki veremli genç, toplumun her kesimine şiiri sevdirmeye çalışmaktadır. Belediye Başkanı'nın kızı Suzan Özsöy (Belçim Bilgin)'un Zonguldak'a geri gelmesiyle Rüştü ve Muzaffer'in şiire olan inancı daha da artar. Muzaffer, Suzan'a aşık olur. Henüz lise öğrencisi olan Suzan, ailesinin istememesine rağmen iki gençle yakın arkadaş olur. Fakat 1940'lı yılların vebası olan verem, iki genç insanın da sağlığını git gide tehdit etmektedir. Rüştü ve Muzaffer kendi geleceklerini kurabilme çabası içerisine girerler.

AV MEVSİMİ



Yavuz Turgul'un yönetmenliğini yaptığı ve Türk sinemasının üç önemli ismi Şener Şen, Çetin Tekindor ve Cem Yılmaz'ı aynı yapımda buluşturduğu filmde tecrübesi, sezgileri ve takipçiliğiyle tüm teşkilatın “Avcı” olarak nitelediği Ferman (Şener Şen) ile yalnızca bakışlarıyla bile lakabının hakkını veren “Deli” İdris (Cem Yılmaz) cinayet masasında görevli, baba-oğul kadar yakın iki polistir. Antropoloji mezunu, sessiz sakin Hasan (Okan Yalabık) ise bu ikiliye sonradan dahil olan acemi bir polistir. Acemi olması sebebiyle "çömez" lakabı takılmıştır. Öldürülen genç bir kız onları uyuşturucu taciri Asit’le, Türkiye’nin en zengin adamlarından Battal Çolakzade’yle (Çetin Tekindor), kızın ağabeyleri Abbas, Vakkas ve daha birçok farklı insanla karşı karşıya getirecektir. Hayatını eşine adayan, onun hastalığıyla boğuşan Ferman, boşandığı eşi Asiye’ye (Melisa Sözen) tutkuyla bağlı İdris, yeni mezun ve bu dünyaya yabancı Hasan karakterinin başından geçenler anlatılmaktadır. Çözmeye çalıştıkları cinayet, bu üç polisin hayatını değiştirecektir.

MUSTAFA HAKKINDA HERŞEY



Yönetmenliğini Çağan Irmak'ın yaptığı, başrollerini Nejat İşler ve Fikret Kuşkan'ın paylaştıkları 2003 yapımı filmde Mustafa (F. Kuşkan) her işinde mükemmeli isteyen bir reklamcı, Fikret (N. İşler) ise sıradan bir taksi şoförüdür. Mustafa'nın karısı, Fikret ile beraberken geçirdiği bir kazada hayatını kaybetmiştir. Mustafa ise o güne kadar henüz görmediği Fikret'in karısıyla neden birlikte olduklarını öğrenebilmek için Fikret'i dağ evine kaçıracak ve günlerce çeşitli yollarla karısı ile Fikret'in arasındaki ilişkiyi çözmeye çalışacaktır.

HOKKABAZ



Çocukluğundan beri sihirli şeylere ilgili duymuş olan İskender, ısrarla kendisinin bir sihirbaz olduğunu iddia etse de, yakın arkadaşı Maradona haricinde hiç kimse bunu kabul etmez ve küçümseyerek onun bir hokkabaz olduğunu söylerler. İskender’in babası Sait de, oğlunu hiçbir zaman takdir etmemiştir, çünkü o da oğlunun yaptığı işten gurur duymamaktadır. Mecburi nedenlerden ötürü, İstanbul’dan kaçarcasına turneye çıkmak zorunda kalan ikili, yanlarına Sait’i de almak zorunda kalırlar. Baba ve oğul, bu turne sayesinde biraz olsun yakınlaşsa da, yaşanacak birbirinden ilginç olaylar, herşeyin farklı bir seyirde gitmesine neden olacaktır.

YAŞAMIN KIYISINDA



Fatih Akın'ın yönettiği film altı ana karakter (Ali, Yeter, Nejat, Ayten, Lotte, Susanne) etrafında geçer. Yaşamın Kıyısında, bu kişilerin birbiriyle iç içe geçen veya birbirine teğet geçen hikâyelerini, Almanya - Türkiye ekseninde ve anne-kız, baba-oğul ilişkilerini vurgulayarak anlatır. Üç bölümden oluşan filmin ilk bölümü Almanya'da, ikincisi önce Türkiye, sonra Almanya, sonra tekrar Türkiye'de, filmle aynı adı taşıyan son bölümü ise, baştan sona Türkiye'de geçer.

DNC Medya
DNC Medya
bilgi@haber365.com.tr
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

En Çok Okunanlar

Modal