Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Patiswiss olayından ne öğrendik?
Mihrab Kurt
Patiswiss olayından ne öğrendik?
24.04.2024 Çarşamba 12:57

Patiswiss markasının yaşadığı krizi ve ilerleyen süreci yakından takip etmiş biri olarak, aldığım notları sizler ile paylaşmak istedim. 

Geçtiğimiz gün Linkedln platformu üzerinden bir kullanıcının marka için yaptığı eleştiri, çok daha önemli bir sorunun göstergesi oldu aslında. Yani bir çikolata markasının CEO’nun, kullanıcıya verdiği cevaptan çok daha derin bir rahatsızlık söz konusu. Konunun sosyal medya da bu kadar hızlı yayılması, marka ve CEO hakkında bu kadar fazla eleştiri yapılması, gelen tepkiler üzerine yönetici hanımefendi ile sorun yaşayan insanların tek tek yaşadıklarını anlatması, bunların hepsi iş hayatının derininde yatan çok ciddi bir konunun dışa vurumu oldu aslında. 

Yani duruma ‘zenginin kendini üstün görmesi’ denilip geçile de bilir amma velakin ben öyle yapmadım. Tüm süreci takip ederken, beni asıl rahatsız eden şeyi irdelemek istedim. 

Başarının katili kibir 

2015 yılında internet yayıncılığı hayatına girdim. Arada üniversite dönemim olsa da internet yayıncılığından hiç kopmadım. Çok fazla kurum değiştirdim. Şöyle dönüp baktığımda neler yaşadığıma, hangi kurumda ne işler yaptığıma, aklıma ilk gelen şey yöneticilerim ve takım arkadaşlarımın kibirleriyle verdiğim mücadeleler. Ki çoğumuz bununla hala bu mücadeleyi veriyoruz. 

O kadar çok bir şeyler yapmak istiyordum ki, seste çıkartamadım bazılarına. Kibirleri ile mücadele ederken işimden ödün verdim, zamanımdan ödün verdim. Eee günün sonunda ne oldu, yapmak istediklerimin yarısını bile gerçekleştiremedim, bir de kocaman bir hayal kırıklığı ve yorgunluk kaldı üzerimde. 

Ama yapı gereği tutkulu biriyimdir, öyle istediğim şeye hemen küsüp sırtımı dönmem. Dönemedim de zaten, bu yüzden farklı farklı yerlerde işimi yapmaya, işimde gelişmeye, yaptığım işe ile bilinir olmaya çalıştım. Aynı kibirle defalarca karşılaştım, defalarca aynı mücadeleyi verdim ve sonunda bununla baş edecek bir mekanizma icat ettim kendime. Nasıl olmaması gerektiğine o kadar maruz kaldım ki, doğrusunun nasıl olacağını öğrendim. Böyle bir kapı aralayınca kendime, yapabileceklerim gün yüzüne çıktı. İşlerim kalitesi arttı. Yeni projelerimin temelleri atıldı. Yani sevgili okur, kibirle mücadele verdiğim zamanda, kaybettiğim her şeyi telafi etmeye başladım. ‘Böyle mi olmalıydı?’ diye soracak olursanız, kesinlikle olmamalıydı. Onlar yüzünden kaybettiğim zaman ve gelişme sürecimin telafisi yok. Ama buna takılmanın yararı da yok. 

Kimse bunlar ile uğraşmak zorunda kalmamalı. Bazıları yapıları gereği kırılgan, bu nedenle kibirle mücadele ciddi yara alıyor, bazıları ise o kadar maruz kalıyor ki kibri içselleştiriyor. Eee bir de günlük akışın getirdiği bir ekonomik mücadele var. Hayatta kalman gerekiyor, bunun için düzenli para akşına ihtiyacın var. Kimi, bu akışı riske atabilecek kadar cesur olabiliyor, kiminin bu akışı riske edecek kadar şanslıda olmayabiliyor. Bunu sezen kurumlar ise zehirli kültürleri ile sana eziyet etmeyi kendilerine hak görüyor. 

Bunları yaşayan o kadar çok insan var ki, çikolata markasının CEO’suna gösterilen ağır tepkide, bu eziyetin izleri açıkça görülüyor. Kendimiz için soramadığımız hesabın öfkesi ortaya çıkıyor. 

Kibir başarıyı yok ediyor, tevazu başarıya götürüyor

Gel gelelim kibrin panzehri tevazua. Evet sevgili okur, kişilerde ve kurumlarda gelişen tevazu kültürünün, hem işe hem de kişiye başarı getirdiğini düşünüyorum. Bu düşüncemin zemini oluşturan ortamlarda da bulunma fırsatım oldu. Ve ne gördüm biliyor musunuz? Tevazu kültürünü benimsemiş patron ve yöneticilerin, çalışma arkadaşlarına da bunu aşıladığını gördüm. Kibir gibi tevazuda bulaşıcı yani arkadaşlar. 

Günün sonunda güzel işler yapan markalara baktığımız zaman, tevazuunun başarı getirdiğini tek düşünen ben değilim. Bu markaların ve kurumların başarı hikayesinde patronlar ve yöneticilerden gelen tevazu kültürü var. Bu kültür çalışanlara da yansıyor ve günün sonunda, hem kişisel başarı hem de kurumsal başarı geliyor. 

Not: Burada dikkat edilmesi gereken şu ki; gerçekten tevazu sahibi olanlar ile öyle görünmeye çalışanları ayırt etmek.