Yunanistan’dan Müsilaj Problemine Destek Geldi: Birlikte Çalışmalıyız

Son zamanlarda Marmara Denizi’nde gerçekleşen müsilaj krizi uluslararası kamuoyu tarafından panik ve korku ile takip ediliyor. Adı deniz salyası olarak da söylenen ve sualtı yaşamı için büyük bir tehdite yol açan müsilaj için yerel yönetimler ve bakanlıklar çalışmalara başlarken 2007 senesinde de bu olaya benzer bir problemle karşı karşıya kalan Yunanistan’ın müsilaj probleminde kıdemli bilim insanlarından birisi olan Profesör George Tsirtsis konu ile ilgili açıklamalar yaptı. Yunanistan’ın en önemli eğitim kurumlarından birisi olan Ege Üniversitesi’nde Okyanus Bilimi ve Sualtı Yaşam Bilimleri Departmanı’nın Bölüm Başkanı olan Profesör Tsirtsis, ülkede meydana gelen müsilaj sorununu ve uzaktan da olsa Marmara Denizi’nde olanları izlediği kadarı ile yorumladı. 

‘EKOSİSTEM TEMİZLER’ 

Profesör Tsirtsis, deniz anasının sudaki azot ve fosfat oranının artması ile beraber gün yüzüne çıktığını belirterek ‘Ötrofikasyon dediğimiz durum deniz suyunda normal şartlarda gözle görülemeyecek mikroorganizma nüfusunun artmasına sebebiyet olur. Bunların sayısı arttıkça deniz suyu yeşile ya da kahverengiye döner ki Marmara Denizi’nde de bu yaşanıyor. Bu sümüksü yapı sualtındaki canlı ve ölü mikroorganizmalara zarar veriyor. Genelde ilkbaharda ya da sonbaharda yaşanır ve su sıcaklığının artmasıyla birlikte sudaki zengin besin değerlerinin yükselmesiyle oluşur. Genelde sahil bölgelerinde daha çok olur çünkü temizlenmemiş ya da az temizlenmiş atık suları denize karışır’ ifadelerini kullandı. Bu olay sonucunda denizdeki canlıların oksijen eksikliği nedeni ile ölebileceğini dile getiren Profesör Tsirtsis ‘Deniz salyası sudaki diğer mikroorganizmaların görevlerini yaparak yok olacaktır. Bu ekosistemde mikroorganizmaların görevi odur. Fakat alan çok geniş olduğu için çok fazla oksijene ihtiyaç vardır. Ekosistemde bu süreç içerisinde balık ve kabuklu deniz canlılarının oksijen yetersizliği dolayısıyla ölmesi muhtemeldir’ ifadelerini kullandı. 

‘BU BİR FELAKET DEĞİL’ 

Profesör Tsirtsis, gerekli adım atılırsa bu durum felaketten çıkacağını vurgulayarak, ‘Felaket kelimesini kullanmam çünkü gerekli adımların atılmasıyla birlikte deniz ekosistemi genelde çok basit ve hızlıca kendini toparlayabilir. Karadan denize atılan atıkların kaynağının azaltılması gibi önlemlerden bahsediyoruz’ şeklinde konuştu. Profesör Tsirtsis, ‘Hem sahillerde hem de açık denizde müsilaj yaşandı fakat bunlar hafif geçti, hiçbir şekilde Marmara Denizi’ndekine benzemiyordu. Onlar bir döngü içerisinde ve ekosisteme ya da insanlara etki etmeden kayboluyor’ şeklinde konuştu. Diğer yandan Yunanistan’ın AB üyesi olduğu için AB’nin bazı direktiflerini takip ettiğini ve deniz stratejisi ve su kalitesi gibi konularda dikkatli olduklarını söyledi ve ekledi, ‘Bu programlar sayesinde karadan, nehirlerden ve atık borularından gelen kirlilik kaynakları takip ediliyor’ ifadelerini kullandı. 

‘İKİ ÜLKE İŞBİRLİĞİ YAPMALI’ 

Meydana gelen müsilajın Ege Denizi’ne ulaşmayacağını dile getiren Profesör Tsirtsis, ‘Genelde bu tür doğa olayları yereli etkiler. Türkiye’deki makamların gerekli önlemleri aldığını düşünüyorum ve zaman içerisinde ekosistem müsilajı temizler. En fazla birkaç hafta veriyorum. Eğer Ege Denizi’ne az da olsa müsilaj gelirse o da kısa sürede yok olur’ dedi. 

‘DENİZ SUYU KİRLİLİĞİNİN BÜYÜK ORANDA AZALACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM’ 

Tsirtsis, deniz suyu kirliliğinin azalacağını bildirerek ‘Genel olarak iki ülkenin hem siyasi hem de bilimsel olarak işbirliği yapması gerektiğini düşünüyorum. Su kalitesini ve denizleri kontrol etme programlarına dahil olunmalı, aynı Avrupa Direktifleri gibi. Bu sayede deniz suyu kirliliğinin büyük oranda azalacağını düşünüyorum’ diye söyledi. Bilim insanı Tsirtsis kirliliğin yanı sıra küresel ısınmanın da çok büyük bir faktör olduğunu belirtti.