İade Edilirse Mısır Polisi İşkence Ederek Öldürecek!

Ailesi ile beraber Türkiye'de yaşayan Mısırlı genç, İstanbul Havalimanı'nda 6 aydır tutuluyor.

18.03.2021-14:34 - (Son Güncelleme: 18.03.2021-14:34) İade Edilirse Mısır Polisi İşkence Ederek Öldürecek!

Haber365 Özel

Mısırda keyfi idamlar devam ediyor. Ülkeye giriş ve çıkışlarda en ufak şeyleri problem eden hükümet, mısır halkını acımadan idam ediyor.

Mısırlı mülteci Mahmoud Ahmed ElSOBKY'de onlardan sadece birisi... 

Ailesi ile beraber Türkiye'de yaşayan, İstanbul Havalimanında 6 aydır ''Kabul edilemez yolcu salonu''nda tutulan, Mısırlı mülteci Mahmoud Ahmed ElSOBKY'nin ''Göç İdaresi Başkanlığı'' tarafından ülkeye girişine izin verilmeli. 

ÜLKESİNE DÖNERSE İDAM EDİLECEK

6 aydır İstanbul Havalimanı'nda tutulan, Mahmoud Ahmed ElSOBKY ülke yönetimi tarafından iadesi isteniyor. Ülkesine geri gönderilirse Mısırlı genç idam edilecek. Göz göre göre biri daha kurban olacak. Sosyal medyada tepkiler büyüyor. Mısırlı gencin kesinlikle iade edilmemesi gerektiği vurgulanıyor. 

Mısıra iade edilirse kesin idam edilecek olan genç için, kamuoyu Dışişleri Bakanlığı'ndan ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nden bu zulmün önüne geçilmesini bekleniyor.

İDAM CEZALARI VE MISIR'DA DEMOKRASİ TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜ

''En tartışmalı ceza yöntemlerinden birisi olan idam cezası, bugün 58 ülkede uygulanmaya devam etmektedir. Türkiye'de 2002 ve ardından 2006 senesinde yapılan yasal düzenlemelerle idam cezası bütünüyle kaldırıldı. Amerika, Irak, İran ve Çin idam cezalarında ön plana çıkan ülkeler arasında yer almakta. Amerika' da 2012 senesinde 77 kişi hakkında idam kararı verilirken 2013 senesinde 39 kişinin infazı gerçekleşti. Uluslararası Af Örgütü verilerine göre 2013 yılı içerisinde dünya çapında idam edilenlerin sayısı bin 925ti. Çin'den elde etmiş olduğu verileri güvenilir bulmayan Örgüt, Çine dair sayı belirtmekten kaçınıyor. İdam cezalarına karşı global toplumda bir farkındalık oluşturmaya çalışan Ölüm Cezasına Karşı Dünya Koalisyonuna (World Coalition Against The Death Penalty) göre ise, Çin'de gerçekleşen infazların sayısı 3-4 binin dolayında. Af Örgütünün verilerine göre 2013 senesinde bu sayı İran'da 369, Irakta 169, Suudi Arabistan'da 79 olarak gerçekleşti. Dünya Koalisyonu, son senelerde Irakta idam cezalarının sayısının arttığını ve bu durumun endişe verici olduğunu belirtiyor. 

Tüm bu sayılara rağmen, Türkiye kamuoyunun gündemine idam cezaları, Bangladeşte Cemiyet-i İslami mensupları aleyhine verilen idam cezalarıyla girdi. Mısırda Müslüman Kardeşler (İhvan) mensuplarına verilen idam cezaları ise, bazı fonksiyonları itibariyle bu konunun gündemi uzun süre işgal edecek bir nitelik kazanmasına sebep oldu. Dünya genelinde idam cezaları genelde adi suçlarla mücadele iddiasıyla başvurulan bir yöntem arz ediyor. Bazen bu yöntem, Bangladeş ve Mısırda olduğu üzere, geniş toplumsal desteğe sahip siyasi hareketlerin mevcut iktidarlara meydan okumasını önlemek amacı ile da kullanılabiliyor. Bangladeş ve Mısırdaki idam kararlarının ortak özelliği, İslami hareketlerin hedef alınmış olmasıdır. Mısırın ayırıcı özelliği ise, radikal dönüşümler talep eden toplumun Arap uyanışı ile beraber yakalamış olduğu ivmenin rejim tarafından sona erdirilmek isteniyor olmasıdır. Mısırda verilen idam kararlarını dünya çapında verilen kararlarla beraber değerlendirmek gerekiyor. 

Böylece, Mısırda yaşanan son gelişmeleri ve 3 Temmuz darbesinin lideri yeni Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisinin İhvan hakkındaki son açıklamalarını doğru bir biçimde anlamlandırmak mümkün olabilecektir. İlk önce idam kararlarının zamanlamasına ve sayısına odaklanmak gerekmektedir. Basında yer alan bilgilere göre dakikalar içerisinde verilen idam kararları toplamda bin 211 kişiyi kapsıyor. Bu idam kararları, Mısırın Arap uyanışını yaşadığı ve 30 senelik Mübarek iktidarını devirdiği sürecin ardından geldi. Aslında idam kararları, ülkenin demokratik seçimle iktidara gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin 3 Temmuz 2013 darbesiyle iktidardan uzaklaştırıldığı, İhvanın kurumlarının kapatıldığı, Arap uyanışının, Tahrir Meydanındaki diğer aktif eylemcilerinin tutuklandığı sürecin ve anayasa referandumuna olan yaklaşık %38lik düşük katılım oranının bir devamı niteliğinde.

Bunu dünya çapındaki idam sayılarından yola çıkarak anlamak mümkün. Çünkü en azından günümüz dünyasının hiçbir yerinde bir defada bu kadar çok sayıda idam kararı alınmış değil. Dolayısıyla bu kararlar, her ne kadar görünüşte İhvan mensuplarına karşı alınıyor olsa da, toplumsal desteği geniş bir hareket üzerinden tüm Mısır halkını rejim değişikliğine yönelik kararlılıklarından vazgeçirmek ve yaptıklarından dolayı cezalandırmak niyeti taşıyor. Diğer bir ifade ile toplumsal hareketlerin radikal bir şekilde sindirilmesi amaçlanıyor. Sisinin seçimler öncesinde, Cumhurbaşkanı olması halinde “İhvan diye bir şey olmayacak” diyerek örgütü yok etmekle tehdit etmesi, söz konusu niyeti daha bariz bir hale getiriyor. Arap uyanışı sırasında Mısır halkının taleplerinden bir tanesi, fikir ve düşünce hürriyetini güvence altına alacak bir biçimde demokrasinin tesis edilmesiydi. Bu talep, özgür bir biçimde örgütlenme hakkını da kuşatmaktadır.

Netice itibariyle, Mısırda on senelerdir devam edegelen rejimin mensuplarından iki kişinin cumhurbaşkanlığı adaylığına izin verilmesi ve seçimin galibinin kim olacağının şimdiden belli olması, demokrasi ve özgürlük taleplerinin karşılanmayacağını ve tam tersine bu taleplerin her çeşit zor kullanılarak bastırılacağını gösteriyor. Bu durumda İhvan, Arap uyanışının günah keçisi haline getiriliyor. Zira demokrasi uygulamaları, toplumsal tabana sahip olan binaların, taleplerini sistem içerisinde demokratik yollarla elde etmeye teşvik edildiğini gösterirken, Mısırda artık demokrasi yerine tehditle mücadele algısı öne çıkarılıyor.'' 

DNC Medya
DNC Medya
bilgi@haber365.com.tr
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal