Gençlerin 'Bana Bir Şey Olmaz' Tavrı Vaka Sayılarını Artırdı

Türkiye’nin koronavirüsle mücadele tablosunda son günlerde hem vaka sayısı artıyor hem de virüsün bulaştığı yaş aralığı giderek azalıyor. Pandeminin ilk başladığı günlerde özellikle 65 yaş üstü bireylerin ve kronik hastalığı olan kişilerin risk altında olduğu belirtilirken her iki grup içinde farklı uygulamalar başlamıştı.

VİRÜSÜN BULAŞTIĞI YAŞ ARALIĞI GİDEREK DÜŞÜYOR

Sağlık Bakanlığının yayımladığı ‘COVID-19 Haftalık Durum Raporu’na göre virüsün toplum içerisinde geçmiş dönemle kıyaslandığında daha farklı bir seyir izlediği görüldü.

Raporda yer alan bilgiye göre 24-30 Ağustos 2020 tarihleri aralığında 700 bin 942 test yapıldı, toplam 10 bin 297 yeni vaka tespit edildi.

Raporda dikkat çeken önemli bir noktada virüsün görüldüğü yaş aralığındaki değişim oldu. Tüm vakaların 18 bin 563’ünü 15 yaş ve altında olan çocuklar (Yüzde 6,9) oluşturdu. Yaş aralığı 15-24 olan kişilerin sayısı ise 37 bin 456 olurken bu rakam genel sayının yüzde 13,9’unu oluşturdu.

Yeni vakalar arasında yaş aralığı 25-49 arasında değişen kişilerin sayısı ise 133 bin 78 olarak kayda geçerken bu yüzde 49,4’e denk geldi.

65-79 yaş aralığının oranı yüzde 8,7 olurken, 80 yaş ve üzeri kişilerin yeni vakalardaki oranı ise yüzde 2,5 olarak belirlendi.

 ‘SAĞLIK SİSTEMİNE ZARAR VERİYOR’

Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurul Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, son günlerde vaka sayısı genelinde yaş aralığının giderek düşüyor olmasının özellikle gençlerin virüse olan yaklaşımından dolayı olduğunun altını çizdi.

Gençlerin, ‘Bu virüs yaşlılara ve kronik rahatsızlığı olanlara zarar veriyor. Bize bir şey olmaz’ yaklaşımının çok yanlış olduğunu belirten Prof. Dr. İlhan, ‘Bu düşünce tarzı hem toplum sağlığımıza hem de sağlık sistemimize büyük zarar veriyor’ dedi.

Prof. Dr. İlhan, son günlerdeki koroanvirüs rakamlarının incelendiğinde neredeyse her 7 kişiden birinin 24 yaşın altında olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

‘Bu son derece ciddi bir oran… Gençlerde ‘Ben hafif geçiririm’ algısının çok yüksek olduğunu gözlemliyoruz. Kimsenin bu hastalığı hafif geçireceğinin garantisi yok, bizler de bunu bilmiyoruz.

Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus kişinin bağışıklık sisteminden ziyade vücudundaki virüs yükü ve temas süresinin uzunluğu… Eğer virüse uzun süre maruz kalıp da enfekte olduysa yaşın pek de bir önemi kalmıyor ve kişi o süreci son derece ağır geçirebiliyor.’

UZUN VADEDEKİ ETKİLERİNİ BİLMİYORUZ

Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, kronik hastalığı olan kişilerin ve 65 yaş üzerinde olanların daha riskli grupta yer aldığını fakat sürecin başka boyutları da olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sonlandırdı:

‘Dünya bu hastalığı 8 aydır, Türkiye ise 6 aydır tanıyor. Koronavirüsün uzun vadede etkilerini bilmiyoruz. Bu virüse maruz kalanların gelecek yıllarda beyin ya da iç organlarda herhangi bir negatif etkiyle karşılaşıp karşılaşmayacağı sorusunun yanıtı şimdilik yok.

Bu nedenle gençlerimizin çok ama çok dikkatli olması gerekiyor. Dünya genelinde en fazla genç nüfusu olan ülkelerden biriyiz. Enfekte olduktan sonra iyileşseler dahi ömürlerinin geri kalanında bu hastalığın onlara ne getireceğini bilemezler.

Dünya genelinde de gençlerin enfekte sayısı artıyor. Ülkemizdeki gençlerden dirençlerini hastalığı yenmek için değil de kendilerini bu virüsten korumaları için kullanmalarını istiyoruz.’