22.05.2022-10:56 (Son Güncelleme:22.05.2022-10:56)

Ailesi Necip Fazıl Kısakürek'in yürekleri sızlatan hikayesini anlattı! En yakın dostları borçlarını almak için seccadesini haciz etmiş

Yazar, şair, fikir ve aksiyon adamı Necip Fazıl Kısakürek’in ölümünün 39. yılı. Bu vesile ile Necip Fazıl’ın ailesi ile görüştük. Onun uzun süren mahkumiyet günlerinde, eşi ve çocuklarının yaşadıklarını birinci ağızdan dinledik. Öyle ki, en yakın dostları borçlarına karşılık seccadesine bile haciz göndermişti

Türk edebiyatı tarihinin en usta yazarlarından birisi olan Necip Fazık Kısakürek’in ölümünün 39. yıl dönümü bugün gerçekleşti. Necip Fazıl Kısakürek’in tiyatro eserleri ve sergilerle Atatürk Kültür Merkezi'nde sergileniyor ve usta yazar saygıyla anılıyor. 26 Mayıs’a kadar açık olacak olan bu sergide Necip Fazıl Kısakürek’in aile fertlerinden bir çok kişi bulunuyor. Ailesi Necip Fazıl Kısakürek’in yürekleri sızlatan hikayesini anlattı.

Necip Fazıl Kısakürek’in yürekleri sızlatan hikayesini anlattı

Serginin küratörlüğünü yapan torunu Şeyma Kısakürek Sönmezocak ile de dedesi Necip Fazıl Kısakürek’in bilinmeyen yönlerinden bahsetti.

Dedesinin oldukça zor bir hayat yaşadığını söyleyen Şeyma Kısakürek Sönmezocak ‘’Yazdığı şiir gibi, çileli günleri çok oldu. Ömrünün bir kısmı zindanlarda geçti. Oğlu Mehmed'in kokusuna doyamadan ona zindandan mektup yazarken buldu kendini. Eşi Neslihan Hanım, en büyük destekçisi olsa da, onun çilesinden den en büyük dilim düştü payına.’’ ifadelerini kullandı.


Dedesinin 7 Ocak 1953’te Üsküdar’ın Paşakapısı Hapishanesi’nda yazdığı bir mektubu gösteren Şeyma Kısakürek Sönmezocak’in gösterdiği mektupta şu ifadeler yer alıyordu:


’’7 Ocak 1953'te Üsküdar, Paşakapısı Hapishanesi'nde yazdığı mektupta ailesine şöyle sesleniyordu Necip Fazıl: "Mehmedim, Ömerim, Ayşem, Osmanım! Benim güzel çocuklarım!.. Allahımın bana lûtufları... Ve sen çilekeş kadın, sevgili zevcem!.. Acaba ne yapıyorsunuz şu ânda? Bilsem ki, iyisiniz, hiçbir derdiniz yok, hattâ babanızı, kocanızı da düşünmüyorsunuz; ne bahtiyar olurdum. İyi olurdum, hafiflerdim, kendime gelirdim."


Çocuklarıyla oyun oynamayı severdi

Necip Fazıl’ın çocuklarıyla oyun oynamayı seven bir baba olduğunu söyleyen Şeyma Kısakürek, ‘’Öğrendiğimize göre, yeni oyunlar türetiyor ve oğullarıyla oynuyordu. Dedem, evde olabildiği zamanlarda çocuklarıyla oyun oynamayı çok severmiş. Birgün Ömer amcamla Mehmed amcamı çağırmış. O zaman daha çok küçük olan babam Osman'ı bir oyunla korkutmaya karar vermiş. Amcamlara demiş ki; 'Sizler koltuğun arkasına saklanacaksınız.' Birine bir koltuğu, diğerine de diğer koltuğu işaret etmiş.


‘’Mehmed amcama 'Sen birinci cinsin. Cin bir çık dediğimde sen çıkacaksın.' Ömer amcama da 'Sen de ikinci cinsin. Cin iki çık dediğimde sen çıkacaksın' demiş. İkisi de kafalarına çarşaf geçirip koltuk arkalarına saklanmışlar.’’


‘’Dedem babamı çağırmış. Hiçbir şeyden haberi olmayan babam gelmiş. 'Ben, cinlerin padişahıyım. Bak sana göstereyim' demiş, ve seslenmiş. 'Birinci cin çık!' Mehmed amcam çıkmış koltuğun arkasından. 'Bak gördün mü? İkinci cin çık!' diye seslenmiş.’’

‘’Fakat Ömer amcamda hiç hareket yok. Dedem sesini yükseltmiş. 'İkinci cin çıksana!' Ömer amcam yine çıkmıyor. Tabii dedem sinirlenmiş, 'İkinci cin çık diyorum sana!' yine çıkmayınca Ömer amcam, koltuğun arkasına davranmışlar.’’


‘’Bir bakarlar ki, Ömer amcam çarşafla birlikte koltuğun arkasında uyuya kalmış. Tabii ki babam korkmamış. Dedem gülmeye başlamış. Oyunları da böyle sona ermiş." ifadeleriyle dedesine ait bir anısını paylaştı.

Dedeme hayran olmamam mümkün değil

Dedesinin kendisi için ne ifade ettiği sorusuna yanıt veren Şeyma Kısakürek, dedesiyle ilgili bir anısını bir anısını daha anlatarak soruya yanıt verdi. Şeyma Kısakürek’in anlattığı anılarda şu ifadeler yer aldı:


"Babamlar hep, emekleyerek yanına gittiğimi ve devamlı ya kibritine yahut da cüzdanına uzandığımı anlatırlar. Dedem de gülerek, 'Bu da başladı benden para istemeye' dermiş.

Rahmetli Ayhan Songar'ın dedemle benim fotoğraflarımızı çektiğini biliyorum. Ancak maalesef ulaşamadım onlara. Ben daha çok babaannemle vakit geçirdim. Onun bana öğrettikleri, söyleyerek değil; daha çok yaşam biçimiyle aktardıkları çoktur.


Bir de halam var. Amcamların söylediği çocuklar arasında en çok dedeme benzeyenin Ayşe Halam olduğu. Asıl onunla yetiştim diyebilirim. Aileden bana aktarılan bilgiye baktığımda, inanılmaz hayran olduğumu söyleyebilirim. Eserlerinde de çokça bahsettiği telkin yolunu ailesinde de seçmiş. Bu sebeple hoşgörülü, merhametli ancak belirli bir çerçeve içerisinde çok katı bir baba, dede profili var.


Aktarılan ailevi olaylar karşısında, kimi zaman sessizliğiyle, kimi zaman bakışıyla, kimi zaman da gür sesiyle verdiği tepkiler o kadar çok mana barındırıyor ki, hayran olmamak mümkün değil."


Babamın yokluğu herkesi değiştirdi

Dedesi Necip Fazıl Kısakürek hapisteyken herkesin değiştiğine, bir zalime dönüştüğüne dikkat çeken Şeyma Kısakürek, Mehmet Kısakürek’in anılarından bahsetti. Anılarda şu ifadeler yer aldı:


’’Babam yokken, koca köşk, korkunç bir karanlığa ve sessizliğe gömülürdü. Köşkün bahçesinde cıvıl cıvıl oynarken, evden gelen opera sesini çok özlerdim. Annem üzülmesin diye tavan arasına çıkar, ağlardım.

Okulda, sanki babamı cezalandırır gibi, bize reva görülenleri ona hiç anlatmazdım. İki yaş küçüğüm, yedi yaşındaki kardeşim Ömer'e, cetvel darbeleriyle şişen avuçlarını anneme göstermemesini tembihlerdim."


Ailenin bir başka ferdi Osman Kısakürek’in anılarında ise şu sözler bulunmaktadır:

"Okuldaki öğretmenlerimiz bizi el üstünde tutarken, babamın yokluğunda kulaklarımızı koparırcasına büken birer zalim kesilirlerdi'. Bu çile yalnız Üstad'ın çilesi değildi. Başta Neslihan Kısakürek olmak üzere, onun, ilkokula giden çocuklarına kadar uzanan bir kaderdi. Bu kader, o dönem içinde yaşadığımız cemiyet hesabına utanç vesikası iken, kendileri için birer şeref madalyası halinde kalplerinde mahfuzdur."


En yakın dostları borçlarını almak için seccadesini haciz etmiş

Şeyma Kısakürek, dedesinin zor zamanlarında en yakın dostları tarafından bile haczedildiğini ifade etti. Necip Fazıl’ın maddi olarak zor zamanlar yaşaması konusunda konuşan Şeyma Kısakürek, ‘’Evet, borçlarına karşılık yakın dostu, Doktor Süleyman Yalçın tarafından 300 lira değer biçilen halı seccadesine haciz gönderilir. Üstelik kendisi hapishanedeyken gelir bu haciz... Eşi Neslihan Hanım'a gelen icra belgeleri, tüm yakın dostlarının o yokken ailesine nasıl sırtını döndüklerinin de ispatıdır’’ ifadelerine yer verdi.


Bir başka torun olan Emrah Kısakürek ise "Babaannem, Süleyman Yalçın eve geldiğinde çok buruklaşırdı. rahmetli Ayşe halam da rahatsız olurdu. Hem ailemizin doktoru hem de dedemin en yakın arkadaşıydı. Ama o hapisteyken ailemize yaşattıkları oldukça hüzünlüydü" demiştir.


Mehmet Kısakürek ise ek olarak "Babamın vefatına yakın Yalçın, babamdan borç istemişti. Karşılığında da 'Çanakkale'deki yazlığımı kullanabilirsiniz, senin ağrılarına iyi gelir' demişti. Babam borcunu verdi ." sözlerine yer verdi.


kursat@haber365.com.tr