Ukrayna-Rus savaşında 'büyük gün' hazırlığı!

Rusya, Batı’nın Ukrayna’ya yardımını engellemek için ara sıra yaptığı “nükleer tehdit” ilk kez devletin üst düzel ve güçlü bir bireyi tarafından dile getirildi. Rusya eski Devlet Başkanı ve Putin’in ekürisi olan Dimitri Medvedev, Batı’yı nükleer savaş ile tehdit etti. İşte haberin detayları...

20.07.2022-15:57 - (Son Güncelleme: 20.07.2022-17:43) Ukrayna-Rus savaşında 'büyük gün' hazırlığı!

Erdal Şimşek/Analiz

Ukrayna'daki savaş altıncı ayına girmek üzereyken, savaştığı vahşet, ne savaş alanında ne de Moskova ve Kiev'den yükselen retorikte azalma belirtisi göstermiyor. Ve Ukrayna’ya yapılan bu silah yığınağı, savaşın tahmin edileninin de çok ötesinde uzayacağını gösteriyor. 

Ukrayna üzerinden Rusya ile vekâlet savaşı yürüten ABD-İngiltere ikilisi, savaşın olabildiğince uzaması ve Rusya’nın askeri olarak tamamen yıpranmasını hedefliyor. Bunun yanısıra Rus tehdidi ile batının yükselen askeri gücü Türkiye ve ekonomi gücü Almanya’yı tedip ve kontrol altına almayı hedefliyor.

Rus saldırıları, Ukrayna'nın batısındaki Vinnitsa gibi cephe hatlarından çok uzakta olan Ukrayna şehirlerini ve Ukrayna'nın Karadeniz kıyılarının kontrolü üzerindeki savaşta stratejik değeri yüksek olan Mykolaiv ve Odesa gibi şehirleri hedef almaya devam ediyor. Buna mukabil olarak da Batı, Ukrayna silahlı kuvvetlerinin Miyoklav üzerinden Rus topraklarına yönelik ciddi bir saldırı harekatı planlıyor. 

Bu arada, Donbas üzerindeki savaş daha da yoğunlaştı. Rusya şu anda Donetsk bölgesindeki Ukrayna topraklarını ele geçirmek için güçlerini yeniden gruplandırıyor.

Rusya doğuda istikrarlı bir şekilde zemin kazanırken, Ukrayna, Kırım'a bir kara koridoru güvence altına alan Rusya için kritik olan güneydeki Kherson bölgesinin kontrolünü yeniden kazanmak için Mayıs ayında bir karşı saldırı başlattı. Ukrayna silahlı kuvvetleri bu operasyonlarla 40'tan fazla köyü Rus işgalinden kurtardı. 

Gelişmiş batı silah sistemleri, özellikle ABD tarafından sağlanan HIMARS ile desteklenen Kiev, Rus komuta karakollarını, depolama depolarını ve tedarik hatlarını daha uzak mesafeden ve daha yüksek hassasiyetle vuruyor. Bu da Rus savunmasında önemli bir zafiyetin oluşmasına sebep oluyor. 

Kara savaşları konusunda oldukça yeteneksiz ve hantal olan Rus kara ordusu, gelen karşı saldırıları göğüsleyemiyor. Rus hava savunma sistemleri, Libya, Karabağ ve Suriye’de Türk insansız hava silahlı araçları ile kelimenin tam anlamıyla “kağıttan kalkan”a çevirdi. Bu tecrübeden de faydalanan batı, Rusların hava savunmasındaki bu zafiyetini çok iyi kullanmayı başardı. Kısa ve orta menzilli füzelerle Rusların cephe hattını resmen hallaç pamuğuna çeviriyorlar.

Batının hava savunma ve saldırı silahları karşısında çaresiz kalan Rusya, yeniden Nükleer tehdit kartını masaya sürdü. Ancak bu sefer kartı masaya süren, Putin’in en yakınındaki adamı olan Dimitri Medvedev. Ukrayna’nın batıdan elde ettiği bu askeri yeteneğin olası hedefleri arasında Kırım da bulunuyor. 2014 yılında Rusya, Ukrayna’ya ait olan Kırım’ı işgal etmiş ve sonra da ilhak etmişti. Ve Ukrayna her ne olursa olsun bu topraklarını kurtarmanın ütopyası ile ayakta duruyor adeta.

Kherson'daki karşı saldırıyı desteklemek için HIMARS'ı konuşlandırma olasılığı, Ukrayna'nın Kırım'daki hedefleri vurması durumunda eski Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev'i “kıyamet günü” ile tehdit etmeye sevk etti.

Rusya, bugüne kadar bir çok kere nükleer savaş tehdidinde bulundu. Ancak bu son tahdit, çok önemli bir isim ağzından direkt olarak NATO’ya yapıldı. Bugüne kadar yapılan tehditler, ABD, İngiltere ve bazı batı Avrupa ülkelerine yönelikti. Fakat bu sefer hedef oldukça net ve ciddi bir tehdit boyutta.

Batı'nın daha önce birkaç Rus kırmızı çizgisini herhangi bir sonuç olmaksızın aştığı iddia edilebilirken, Medvedev'in bu tehdidi kesinlikle hafife alınmamalı. 

Rus lider Putin’in dün Tahran’da NATO’nun en güçlü ikinci ordusunun başkomutanı olan Erdoğan ile görüşmesi, Türkiye’nin Suriye’de terör örgütü PYD/YPG’ye yönelik operasyon konusunda kesin konuşması bu tehditle bağlantılı olarak değerlendirilmelidir.

Türkiye, NATO’da ABD’nin müttefiki olan bir Batılı ülke olmasına rağmen, ABD’nin Rusya ve Çin’den sonra hedefe koyduğu en büyük 3. düşman ülke konumunda. 

Amerika Birleşik Devletleri 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bu yana ABD’nin adım adım önce “hedef” sonra da “düşman ülke” konumuna taşıdığı Türkiye, Akdeniz, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Afrika’da günümüzün büyük gücü haline geldi ve ABD’nin sömürgeci çıkarlarına karşı direnen tek batılı ülke.

Böylesine güçlü bir ülkenin NATO’da ABD’nin baskısı ile yalnız bırakılmaya çalışılması doğal olarak ülkenin yeni ittifaklar ve müttefikler arayışına girmesine sebep oluyor. NATO’daki diğer güçlü ortakların aksine zayıf ve küçük ölçekli ortakların Türkiye’den yana tavır takınmaları, ülkenin NATO’daki elini güçlendirdiği gibi, Rusya’ya yönelik topyekûn bir saldırı planına da engel oluyor. 

Karadeniz ve Akdeniz’de böylesine güçlü olan bir ülkenin Rusya’ya yönelik çevreleme ve boğma operasyonuna karşı durması, tabii olarak Rusların elini oldukça güçlendiriyor. Dolayısılyle Rusya, bu son ciddi nükleer tehdit kartını ortaya sürmüş olabilir. 

 Medvedev’in Kırım'a yönelik bir Ukrayna saldırısıyla ilgili olarak “sistemik tehdit” ifadesini kullanması, Rusya'nın askeri doktrininde nükleer silah kullanımının tetikleyicilerinden birine işaret ediyor.

Rus medyasına göre, şu anda Rus Güvenlik Konseyi başkan yardımcısı olan Medvedev, Rusya'nın güneyindeki Volgograd kentindeki askeri gazilere yaptığı konuşmada, Ukrayna kuvvetlerinin Kırım'a saldırması halinde "hemen çok hızlı ve zorlu bir kıyamet savaşı" sözü verdi. 

 “Mykolaiv'e yönelik artan saldırılar, bunun, Donbas'ın tamamen “kurtarılması” ve Ukrayna'dan bir kara koridoru içeren Ukrayna'daki sözde özel askeri operasyonun “ikinci aşama” hedefleri doğrultusunda Kremlin tarafından hala düşünülen bir olasılık olduğunu gösteriyor. Karadeniz kıyısı boyunca Ukrayna'nın Moldova sınırına kadar.

Kırım ile ilgili olarak Moskova şimdi başka bir kırmızı çizgi çiziyor. Bu da farklı ve potansiyel olarak daha tehlikeli bir durum yaratır.

Ukrayna’ya yapılan yığınak ve iki tarafın da olası cephe hatlarındaki sivillerin tahliyesi konusunda yaptıkları çalışmalar, önümüzdeki haftalarda büyük bir kava savaşının habercisi olarak değerlendirilmelidir. 32 yıllık sıcak savaş takip eden bir gazeteci tecrübesiyle söylüyorum ki bu son kara savaşı Rusları akıldışı davranmaya zorlayabilir. Batı, planladığı bu kara savaşı Ruslara ağır bir darbe indirmeyi planlıyor.

Ancak Rusya, bugüne kadar cephenin ön hattında kullandığı paralı askerler ve kriminal tiplerden oluşan Wagner teröristlerini bu son savaşta kullanmayacağı gün gibi ortadadır. Ruslar, profesyonel askerleri cepheye sürecektir. Hatta cephenin bütün ön saflarını bu birliklerden oluşturacağı neredeyse kesin gibi. Bu Rusya için büyük bir atılım olacağı gibi büyük bir zafiyeti de doğurması muhtemeldir. Çünkü olası bir ağır can kaybı, Rus anneleri ayaklandıracaktır. Bugüne kadar cephede ölen Rus askerlerinin neredeyse tamamı Paralı ve büyük çoğunluğu da Rus asıllı olmayan Rusya vatandaşlarından oluşuyor. Ancak profesyonel ordunun neredeyse yüzde 90’ı Ruslardan oluşuyor. 

Ruslar bu handikapı gördükleri için de Nükleer tehdidi en üst perdeden masaya sürmüş olabilirler. 

Rusların bir diğer safiyeti de nüfusuna ve Sovyet dönemi teknolojisine güvenmesidir. Rusya çok daha büyük bir nüfusa sahip ancak Ukrayna'nın erişebildiği türden karmaşık askeri teçhizatta sahip değil. Bunun yerine Rusya, Sovyet döneminden kalma tanklara ve topçulara giderek daha fazla güveniyor. Bunlar, NATO'nun sağlayabileceğiyle aynı etkinliğe sahip olmadıkları gibi, savunma sistemleri de tamamen ilkeldir. Bu ilkel silahlar, Rus ordusunun kırılmasına sebep olacaktır. Ama ni hikmetse Rus kurmay aklı bu hakikati görmekten uzak. 

Kuzeyde Rusya, Kharkiv'i yeniden ele geçirmek için yeni bir hamle yapabilirken, Ukrayna Kherson'daki karşı saldırılarında daha fazla ilerleme kaydedebilir. Bunların hiçbiri, önümüzdeki haftalarda herhangi bir büyük savaş öncesinde her iki tarafın da ihtiyaç duyduğu önemli bir moral desteği oluşturmayacak.

Bu, Ukrayna'nın Rusya'nın Kerç Boğazı üzerinden Kırım'a uzanan köprüsünü vurma ve Rusya'nın taktik nükleer silahlarla misilleme yapma cazibesini artırabilir. Bu, bir NATO üyesine doğrudan bir saldırı teşkil etmeyeceği ve Ukrayna'daki savaşı sürdüreceği için, Putin bu tehdidi gerçekleştirirken daha az çekingenliğe sahip olabilir.

Rusya Devlet Başkanı'nın böyle bir hamle yapamayacağına dair “rasyonelliğine” güvenen birinin, bunun güvenli bir bahis olmadığını anlamak için Rusya'nın Ukrayna'da son sekiz yılda yaptığı eylemlere geriye dönüp bakması yeterli.

Bu savaş daha çok su kaldırır…

Hüsna Gizem Güven
husnagguven@gmail.com
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal