Eşinin istediği yüzüğü almaya parası yetmeyen adamın yaptıkları herkesi hayrete düşürdü.
İskoçya'da evleneceği kıza orijinal alyans yapmak için 18 ay boyunca altın arayan adam sonunda amacına ulaştı, evlilik teklifi için yüzüğünü kendi yaptı.
İlk çağlarda yüzük, erkeğin evleneceği kişiyi satın aldığı anlamını taşıyordu. yüzüğün kırılması veya kaybolması evliliğe zarar geleceğini simgelerdi. bu batıl inanca zamanızda da inanılmaktadır.
Başka bir batıl inançsa, gelin damada yüzüğü takarken yüzük parmakta takılırsa, evde gelinin sözü geçeceğini, damat yüzüğü gelinin parmağına takarken takılmazsa eğer, evin reisinin damat olacağına işaret olarak görülürdü. 9. yy.’da papa nişanlıların yüzük takmasını şart koşmuştur.
Yüzüğün sembolik anlam taşıması o zamanlardan bu günlere kadar gelmiştir. eskilerde yüzük seçimi sadece erkeğe aitken, bugün çiftler yüzüklerini beraber seçiyorlar.
Damat adayları evlilik yüzükleri için sarı altın, beyaz altın, platin, titan ve gümüş madenlerden yapılan sade modelleri tercih ederken, gelin adayları değerli taşlarla süslü daha gösterişli yüzükleri tercih ediyor. kadının doğasında olan çekicilik, gösteriş ve güzellik duygusu onu değerli taşlara yönlendiriyor.
Erkek ise bu değerli taşlarla süslenmiş yüzüğü evleneceği kadına bir sadakat sembolü olarak takar. tüm giyiminizde olduğu gibi yüzük modelleride karakter ve kişiliğinizi ifade eder. yüzüğünüzü seçerken modeli, üzerindeki taşları ve hangi madenden yapıldığı önemlidir. yüzüğünüzün aşkınızla beraber kişiliğinizi de ifade ettiğini unutmayın.
Neden evlilik yüzüğü takıyoruz hiç düşündünüz mü? ilişkiler ciddiye bindiği zaman neden kuyumcu dükkânı kapılarını aşındırıyoruz hemen? yüzük takma geleneği nereden geliyor? işte bu soruların yanıtını bugünkü yazımızda bulacaksınız.
Evlilik yüzüğüne dair ortaya atılan iki ayrı efsane var. biri erkeklerin kadınlarını bağladıklarına dair bir teori. bu teoriye göre, erkek, sevdiği kadının el ve ayaklarını iple bağlıyormuş. şayet kadınının kaçmayacağına inanırsa ayaklarını çözer, tamamen güven duyduğunda da ellerini çözer ve ipi parmağına bağlarmış, bu bağ onları birbirine bağlayan aşklarının bir simgesi haline gelirmiş.
Diğer efsane ise yüzüğün tarihinin milattan önce 2000lere kadar dayandığını söylüyor. eski mısır döneminde bir takım bitkilere yüzük şekli verildiği saptanmış. bunun, sonsuzluk manasına gelen çember biçiminden esinlenerek yapıldığı ve aşkın ölümsüzlüğüne işaret ettiği de düşünülmüş. romalılar döneminde ise yüzük malzemesi olarak bitki yerine daha güçlü ve sağlam olan demir tercih edilmeye başlanmış ve yalnızca kadınlar tarafından takılıyormuş.
Her medeniyette yüzük sol elin dördüncü parmağına (yani şimdiki yüzük parmağına) takılıyormuş. bunun nedeni de bu parmaktan geçen bir damarın direk kalbe ulaştığına inanılmasıymış.
Zamanla yüzükler altından yapılmaya başlanmış. 860 yılında papa nicolas, evliliğin bir nişanesi olarak altın yüzüğü nişanlı çiftlere zorunlu kılmış. bu kararla birlikte nişan ve düğün yüzükleri birbirinden ayrılmış, özellikle 12. yüzyılda papa ııı. ınnocent, evlilik töreninin kilisede yapılmasını ve yüzüğün bu törene eklenmesini şart koşmasıyla bu ayrım netleşmiş.
Avusturya arşidükü’nün nişanlısına verdiği elmas yüzük ile elmas nişan yüzüklerine eklenen ilk kıymetli taş olmuş. pırlanta ve elmasın nişan yüzüğü olarak günümüze gelişi, evlilik yüzüğü için altının kullanılması geleneği de bu dönemden günümüze gelmiş.
Evlilik yüzükleri dönem dönem çeşitli işlemelere ve desenlere maruz kaldıysa da giderek daha sade bir görünüm elde etmiş.
Evliliğinizin nişanesi, kalbinizin sahibi ile sizi birbirinize bağlayan evlilik yüzüğünüz, işte böyle bir serüvenden geçerek gelmiş parmaklarınıza. özellikle kadınlar tarafından rağbet gören evlilik yüzüklerinin tarihçesi de bir o kadar ilginç değil mi?