Batıl inançlar tüm din ve topluluklarda var olan ve farklı türleri ile karşımıza çıkan kehanetlere bağlı inançlardır. İlk çağlardan itibaren var olan ve günümüze kadar da gelen batıl inançlar genellikle doğaüstü olaylar silsilesidir ve gerçeklik ile de pek alakası bulunmaktadır.
Batıl inanç, mantıksal bir temele dayalı olmayan inanç ve davranışlar olarak ifade edilebilir. Gerçek bir sonucu olmayan, tepkisi bilimsel olarak kanıtlanamayan davranışlar içerisinde bulunmak, sözler söylemek veya inançlara inanmak olarak kabul edilir.
Batıl inançların kökenini eski paganist inançlar içerisinde aramak lazımdır. Bu çağlardan kalma batıl inanç dediğimiz alışkanlıklar devam etmiş, oysa bir zamanlar bunları anlamlı kılan inançlar çoktan unutulup gitmiştir.
Bazıları çok eski tarihlerden gelen boş inançlara dair sadece bazı varsayımlarda bulunulabilir. Günümüzde Ay'ın Dünya'nın bir uydusu olduğu bilgisi herkes tarafından bilinir. Oysa bundan binlerce yıl önce yaşamış olan insanlar Ay'ın bir tanrıça olduğunu düşünüyor, insanlara zenginlik ve uğur getirdiği düşüncesine inanıyorlardı. Günümüzde yeni ay çıktığında sevdiği kişinin yüzüne bakmak ya da altına el sürmek türünden davranışlar o dönemlerden bugünlere gelip kalmış olabilir.
Batıl inançların büyük bir çoğunluğu çok eski dönemlere dayanmakla birlikte, yenileri de bulunur. Buna örnek olarak aynı kibrit ile art arda üç sigara yakmanın uğursuzluk getireceği durumudur. Bu inancın da 1899 - 1902 tarihleri arasında İngilizlerin Güney Afrika'da hayatlarını sürdüren Afrikanerler ile yapmış oldukları Güney Afrika Savaşı'ndan kaynaklandığı ifade edilmektedir. İnanışa göre, usta Afrikaner nişancıları üç İngiliz askerinin tek bir kibrit ile sigaralarını yakmaları esnasında yerlerini saptamış ve yanık kibriti elinde bulunduran askeri öldürmüştür. Bu yeni batıl inanç bu şekilde doğmuştur.
İslam'da batıl inançların karşılığı hurafelerdir. Hurafe kültürü İslam'da, mantık tabanı yer bulmayan, gerçek hayat ile ilişkisi bulunmayan inanç ve uygulamalar, iyilik ya da kötülük getirebileceğine inanılan kuvvetler için ifade edilir. Genellikle sihir, büyü ve bunların ürünü olan objeler ile ilgili inançlar da hurafe terimiyle belirtilir.
Yrd. Doç. Dr. Osman Cilacı Diyanet İşleri Bakanlığı Dergisi'nde Batıl İnanç ve Hurafeler için şu ifadeleri kullanmaktadır: 'Lügatte hurafe 'inanılmaz, uydurma, yalan hikâye ve rivayet', bâtıl ise; "Boş, beyhude, yalan, çürük" anlamlarına gelir. Bir diğer açıdan bâtıl, 'Temelsiz ve devamsız olmak" anlamındaki "butlân' kökünden türeyen ve Kur'an-ı Kerim'de otuz altı defa geçen önemli terimlerden biridir. Hurafe ve bâtıl inançların kaynağını insanlık tarihinin başlangıcına kadar götürmek mümkündür. Büyük ve kitaplı dinlerin hiçbiri, cahiliye devri dinlerinin kalıntılarından kurtulamamışlardır.
Tarih baştan başa peygamberlerin hurafe ve bâtıl inançlarla mücadelelerini bize anlatmaktadır. Peygamberlerin öğrettikleri dinin esaslarına sadık olan din bilginleri, her yer ve zamanda bu hurafelerle mücadele etmişler, bunların mukaddes ilâhi dinin talimatına aykırı olduğunu, müminleri küfre ve şirke kadar götürdüğünü anlatmaya çalışmışlardır. Dinler Tarihi'nde bunun pek çok misalleri vardır.'
İnsanlar sıklıkla; duyduklarına kolay inanabilen, bilinmeyene büyük bir merak duyan, herhangi bir olumsuz durumda da suçu kendisi dışarısında başka kimselere yüklemeyi seven varlıklardır. Evden geç çıktığı için kaçan bir otobüsün suçlusu kişi için, yolda görmüş olduğu masum bir siyah kedi olabiliyor. Merdiven altından geçmemek, çayı yarım bırakmamak ya da kara kediyi uğursuz olarak görmek gibi durumlar kişilerin günlük yaşamını psikolojik olarak etkisi altına alabiliyor. Ülkemizde yaygın olarak inanılan batıl inançları ele almak istedik.
İnanışa göre ateşe su dökerek söndürmek kötü ruhları harekete geçirir. Bunu yapan kişi de çarpılır ve ömrü boyunca hasta olarak kalır.
Güneş tutulmasına saatler kalmışken bu inanışı ele almamak olmaz. Eski zamanlarda insanlar, Ay ve Güneş tutulması yaşandığı esnada kötü enerjinin oluştuğunu ve bunun da doğal afetlere neden olduğunu düşünmüşlerdir. Kötü enerjinin oluşmaması için tutulma zamanlarında teneke veya davul çalma hareketi ile kendilerince önlem almışlardır. Günümüzde de bizler, gelişen teknolojiden yararlanarak tutulmalarda gözlem yapmayı daha çok tercih ediyoruz.
Makas, bıçak gibi çeşitli kesici aletler bir başkasına direkt verildiği takdirde kişiler arasında kavga çıkacağına inanılır. Bu nedenle de bu bahsi geçen aletlere tükürülerek diğer kişiye verilir.
İncir ağacı hurafelere en çok maruz kalan ağaç türüdür. İncir ağacı altında uyuyan kişilere şeytanın musallat olacağı, ağaçtan düşen kişilerin de hemen öleceği inanışı oldukça yaygındır.
Bazı yörelerde uluyan köpek uğursuzluk işareti olarak görülür. Ezan saatinde uluyan köpeğin yakınlarında birinin cenazesinin çıkacağı dair genel bir inanış bulunur.
Normal bir zaman içerisinde herhangi bir hayvanın pisliği kıyafetimize bulaştığında rahatsız oluruz. Fakat kuş pislediği takdirde bunu şans olarak görüp seviniriz. Bu durum yılbaşı öncesi yaşandığında ise kişi ikramiye bileti alır ve kaderlerinin değişeceğine dair genel bir yargı bulunur.
Mezar ziyareti yapılırken mezarlık içerisinde bulunan çiçekleri koparıp eve getirmek ve bununla birlikte de ağaçları kesmenin uğursuzluk getireceğine yönelik duyguya inanılıyor. Öyle ki bunu yapan kişinin evinden tez zaman içerisinde cenaze çıkacağı iddia ediliyor.
Nazar boncuğu, insanı kem gözlerden koruduğuna inanılan boncuk. Tarih süresince, çoğu kültürde ve dinsel inanç içerisinde, göz figürü kötülükleri uzaklaştıran güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir. Tarihteki Türk toplulukları içerisinde Nazar boncuğuna munçuk, moncuk, monşak, monçak, monçok, muyınçak gibi çeşitli isimler verilmiştir ve bu tabirlerin de bazıları günümüzde de bazı ulusların dillerinde kullanılmaya devam etmektedir.
Esnaflar arasında oldukça yaygın olan bir batıl inançtır. Esnaflar dükkanı açtıktan sonra ilk gelen kişinin yapmış olduğu alışveriş sonrasında paranın bir kısmı niyet edilerek yere atılır. Bu hareket yapıldığı takdirde günün bereketli olacağına yönelik düşünceye inanılır.
Yola çıkan kişiyi yolcu eden kişi veya kişiler yolculuğa çıkan kişinin arkasından temiz su dökerek yolunun temiz ve hızlı olması maksadı ile iyi temenniler bulunurlar.
Sadece ülkemizde değil, yurt dışında da çokça yapılan bir hareket olarak gündelik hayat içerisinde görülür. İyi dilekler dileyerek suya atılan metalik paraların kişinin şansını olumlu yönde etkileyeceğine inanılır. Roma'da Aşk Çeşmesi, İstanbul'da Yerebatan Sarnıcı bu durumun çokça yaşandığı yerler arasında sayılır.