Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurul Salonu'nda Dünyaya Seslendi: Mücadelemiz Kararlılıkla Sürecektir

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 76'ncı Genel Kurulu görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyaya seslendi.

22.09.2021-10:20 - (Son Güncelleme: 22.09.2021-11:43) Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurul Salonu'nda Dünyaya Seslendi: Mücadelemiz Kararlılıkla Sürecektir

BM Genel Kurul'a katılanları selamlayarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 76'ncı Genel Kurulu'nun ilk önce ülkeler ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 senenin ardından yeniden Genel Kurul'da bulunmaktan ve burada hitap etmekten büyük memnuniyet duyduğunu ifade ederek, geride bırakılan yaklaşık 2 senede bütün insanlığın sancılı günler geçirdiğini hatırlattı ve bu duruma yönelik kritik açıklamalarda bulundu.

'Son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen Kovid-19 salgınında, aralarında dostlarımızın, yakınlarımızın, sevdiklerimizin de olduğu 4,6 milyon insanı kaybettik.'' ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gösterilen onca çabaya ve aşılamada alınan mesafeye rağmen koronavirüs salgının olumsuz etkilerinin devam ettiğini de vurguladı.

ZOR GÜNLER YAŞAYAN MİLYARLARCA İNSANIN UMUTLARINI ARTTIRACAK

''Burada dünyaya vereceğimiz beraberlik içerisindeki dayanışma ve iş birliği mesajlarının, koronavirüs salgını ile mücadeleyi desteklemenin yanı sıra, zor günler yaşayan milyarlarca insanın umutlarını artıracağına da inanıyorum. Genel Kurulumuzun, uluslararası toplumun meselelerinde çözümüne daha etkin katkı sağlaması için güçlendirilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda verimli çalışmalar yapan 75'inci Genel Kurul Başkanı Sayın Volkan Bozkır'a şükranlarımı sunuyorum. 76'ncı Genel Kurul Başkanlığını üstlenen Sayın Abdullah Şehid'in devraldığı bayrağı çok daha yukarılara taşıyacağına inanıyorum. Türkiye olarak, Genel Kurul'un faaliyetlerini en verimli şekilde icra etmesi için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeyi sürdüreceğiz. Bu vesileyle, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği görevini bir kez daha üstlenen Sayın Guterres'i tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.''

2 yıl aranın ardından Genel Kurul'un ''Umutla Dayanaklılığı İnşa Etmek'' teması ile düzenlenmesinin fevkalade isabetli olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Öncelikle, acı da olsa, bir gerçeği ifade etmek istiyorum. İnsanlık olarak bize büyük bir aile olduğumuzu tekrar hatırlatan bu salgında, ne yazık ki, küresel dayanışma açısından iyi bir imtihan verilemedi. Bilhassa az gelişmiş ülkeler ve yoksul toplum kesimleri, salgın karşısında adeta kaderlerine terk edildi.''

ERDOĞAN: TURKOVAC'I TÜM İNSANLIĞIN İSTİFADESİNE SUNACAĞIZ

''Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, 10 milyonlarca insanın virüsün pençesinde kıvrandığı bir dönemde, aşı milliyetçiliğinin farklı yöntemlerle halen sürdürülüyor olması, insanlık adına yüz kızartıcıdır. Kovid-19 salgını gibi küresel bir felaketin üstesinden, ancak uluslararası iş birliği ve dayanışmayla gelinebileceği açıktır. Tüm ülkeler bu salgından kurtulmadan, herhangi bir ülkenin tek başına güvenle hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Genel Kurul'da ortaya konacak iradenin, bu hakikatin anlaşılması bakımından bir dönüm noktası olmasını temenni ediyoruz. Salgın döneminde küresel iş birliğinin önemi yanında tıp biliminin ulaştığı yüksek seviyeyi de görme imkanı bulduk. Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanan ilk aşının Almanya'da yaşayan Türk kökenli iki bilim insanı tarafından geliştirilmesinden gurur duyduk.''


İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye olarak ''İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'' inancını ilk günden itibaren eldeki fırsatları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaya çalıştıklarını ifade ederek, Türkiye'nin bir yandan kendi vatandaşlarına en iyi sağlık hizmetini sunarken, diğer yandan da 159 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım gönderdiğini hatırlattı. ''Yerli aşımız TURKOVAC'ı yakın zamanda milletimizle birlikte tüm insanlığın istifadesine sunacağımızı ifade etmek istiyorum.''

AFGAN VATANDAŞININ HUZURA KAVUŞMASINI TEMENNİ EDİYORUZ

Kamu sağlığının korunmasıyla ve sosyal, ekonomik hayatın sürebilmesi arasında makul bir denge kurulması gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Yaşadığımız hadiseler bize bazı gerçekleri tekrar hatırlatmaktadır. Sevinçlerimiz gibi hüzünlerimiz, acılarımız gibi başarılarımız, sorunlarımız gibi çözümlerimiz de ortaktır.''

''Ben yaptım oldu'' mantığı ile hareket edildiğinde, bunun faturasını sadece belli başlı ülkelerin değil, bütün insanlığın ödediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Sahadaki gerçekleri ve sosyal dokuyu dikkate almayan dayatmacı yöntemlerle meselelere çözüm üretilemeyeceği, en son Afganistan'da, hem de çok acı bir şekilde görülmüştür. Afganistan halkı, 40 seneden fazladır süren istikrarsızlık ve çatışmaların sonuçlarıyla baş başa bırakılmıştır. Siyasi süreçten bağımsız olarak Afganistan'ın uluslararası camianın yardımına ve dayanışmasına ihtiyacı bulunuyor. Ülkede bir an önce barış, istikrar ve güvenliğin tesis edilerek, Afgan halkının huzura kavuşmasını temenni ediyoruz. Türkiye olarak, bu zor günlerinde Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizi yerine getirmeyi sürdüreceğiz.''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de tüm dünyanın gözlerinin önünde yüz binlerce masum sivilin ölümüne, milyonlarca vatandaşın yerlerinden edilmesine neden olan insani dramın 10'uncu yılını geride bıraktığına vurgulayarak, Türkiye'nin bir taraftan 4 milyona yakın Suriyeliye kucak açarken, bölgeyi kana ve gözyaşına boğan terör örgütlerine karşı da sahada mücadele ettiğini anımsattı.

MEŞRU HÜKÜMETİN YANINDA DURULMASI ÇAĞRIMI TEKRARLIYORUM

''Milli Birlik Hükümetinin, kamu hizmetlerinin sağlanması, tüm kurumların birleştirilmesi ve seçimlerin zamanlıca düzenlenmesi çabalarına destek vermeye devam edeceğiz. Uluslararası topluma Libya'nın tüm bölgelerini temsil eden meşru hükümetin yanında durulması çağrımı tekrarlıyorum. Bölgemizde istikrarsızlığı körükleyen, barış ve güvenliği tehdit eden en önemli sorunlardan biri de İsrail-Filistin ihtilafıdır. Filistin halkına yönelik zulüm sürdükçe, Orta Doğu'nun kalıcı barış ve istikrara kavuşması mümkün değildir. Bunun için işgal, ilhak ve yasa dışı yerleşim politikalarına mutlaka ve derhal son verilmelidir. Kudüs'ün 1947 tarihli Birleşmiş Milletler kararına dayanan uluslararası statüsüne, Harem-i Şerif'in mahremiyetine ve Filistin halkının haklarına yönelik ihlallere karşı durmayı sürdüreceğiz. Barış süreci ve iki devletli çözüm vizyonu, daha fazla gecikmeksizin yeniden canlandırılmalıdır.''

ON YIL DAHA SURİYE KRİZİNİN DEVAM ETMESİNE İZİN VEREMEZ

DAEŞ'la göğüs göğüse çarpışan ve bu terör örgütünü hezimete uğratan tek NATO müttefikinin Türkiye olduğunu da hatırlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin sahadaki varlığı ile beraber PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantılarının işlediği katliam ve etnik temizlik faaliyetlerinin de önüne geçtiğini belirtti.

Türkiye'nin bu terör belası ile mücadelede şehitler verme pahasına devam ettiği başarılı operasyonlar sonucunda güvenli hale getirdiği bölgelere, şu zamana kadar 462 bin Suriyelinin gönüllü olarak geri dönüşünü sağladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde, İdlib'deki Türkiye varlığı sayesinde, milyonlarca insanın hem canının kurtulduğunu hem yerinden edilmesinin önlendiğine dikkat çekti.

''Uluslararası toplum, bir 10 yıl daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez.'' cümlelerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, soruna, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak şekilde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde siyasi bir çözüm bulunması için daha güçlü bir irade ortaya konulması gerektiğini de belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ''Bu konuda sergilenen uzlaşmacı yaklaşımın, siyasi sürecin ilerletilmesi ve sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde geri dönüşlerinin sağlanması için de ortaya konulmasını temenni ediyoruz. Bölgedeki terör örgütleri arasında ayrım yapılmasının, bunların taşeron olarak kullanılmasının kabul edilemez olduğunu, huzurlarınızda tekrar ifade etmek istiyorum.''

MÜCADELEMİZ KARARLILIKLA SÜRECEKTİR

Son 10 yıl içerisinde dünyanın farklı ülkelerinde meydana gelen terör eylemlerinin, terörün sadece Türkiye'nin değil tüm insanlığın ortak düşmanı olduğunu gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve milli güvenliğimizi tehdit eden terör örgütleriyle mücadelemiz kararlılıkla sürecektir. Ülkemizde, Suriyeliler dışında da sayıları 1 milyonu aşan çeşitli statülerde göçmen vardır.'' 

Afganistan'daki gelişmeler nedeniyle son zamanlarda, bu ülkeden de göç akını ihtimali ile de karşı karşıya olunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Suriye krizinde insanlık onurunu kurtaran bir ülke olarak, artık yeni göç dalgalarını karşılamaya ne imkanımız ne de tahammülümüz vardır. Adil yük ve sorumluluk paylaşımı temelinde, tüm paydaşların bu konuda üzerine düşeni yapmasının vakti çoktan gelmiştir. Artık 1951 Cenevre Sözleşmesini ve uluslararası insani hukuku aşındıranlara karşı somut bir tavır ortaya konulmalıdır.''

TÜRKİYE, HAKKANİYETLİ BİR DÜNYA YOLUNDA ATILAN HER ADIMIN YANINDA OLMUŞTUR

Benzer bir şekilde Ege Denizi'ndeki sorunların da yine ikili diyalogla çözülmesi gerektiğine inandıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Avrupa Birliği'ne üyelik sürecindeki kararlılığımızı da sürdürüyoruz. Afrika ile yüzyıllara dayanan köklü bağlarımızdan aldığımız güçle bugün de kıtayla ve Afrika Birliği ile dayanışma içindeyiz.''

Bu anlayış ile Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesinin gelecek dönemde Türkiye'de yapılması için gerekli çalışmaları devam ettirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Yeniden Asya girişimimizle de Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasındaki birleştirici konumunu pekiştiriyoruz. Aynı şekilde Latin Amerika ve Karayipler bölgesiyle ikili ve çok taraflı platformlarda ilişkilerimizi geliştirmeye büyük önem veriyoruz. Türkiye, herkes için daha güvenli, huzurlu, müreffeh, hakkaniyetli bir dünya yolunda atılan her adımın yanında olmuştur, bundan sonra da olmaya devam edecektir.''

ERDOĞAN: AZERBAYCAN, ÖZ TOPRAKLARINDAKİ İŞGALİ SONA ERDİRMİŞTİR

''Azerbaycan, meşru müdafaa hakkını kullanarak, Güvenlik Konseyi'nin yıllardır uygulanmayan kararlarına konu olan öz topraklarındaki işgali sona erdirmiştir. Bu gelişme, bölgede, kalıcı barış adına yeni fırsat pencerelerinin açılmasına da imkan sağlamıştır. Tarafların atacağı her olumlu adımı desteklemek kararındayız. İlhakını tanımadığımız Kırım dahil, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasına önem veriyoruz.''

Çin'in toprak bütünlüğü perspektifinde Müslüman Uygur Türklerinin temel haklarının korunması hususunda daha çok çaba gösterilmesi gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Keşmir'de 74 senedir süregelen sorunun, taraflar arasında diyalog yolu ile de ilgili BM kararları çerçevesinde çözülmesinden yana olan tavırların devam ettiğini belirtti.

Son günlerde gündemi meşgul eden Kıbrıs meselesine de değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, adil ve kalıcı bir çözüm ürettiklerini belirterek, ''Kıbrıs meselesinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir çözüm, ancak sonuç odaklı, gerçekçi bir yaklaşımla mümkündür. BM'nin eşit olarak kabul ettiği Ada'daki iki halktan birinin lideri sizlere hitap edebilirken, diğer liderin bu platformda sesini duyuramaması adil değildir. Çözüm için Ada'nın asli unsuru olan Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi gerekiyor. Kıbrıs Türk halkının ortaya koyduğu yeni çözüm vizyonunu destekliyoruz. Buradan, uluslararası topluma Kıbrıs Türklerinin görüşlerini açık fikirlilikle ve önyargısız bir şekilde değerlendirme çağrısında bulunuyorum. Doğu Akdeniz'deki sükunet ortamının devamı ortak çıkarımızadır. Deniz yetki alanlarının paylaşımına ilişkin sorunların uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözülmesini temenni ediyoruz. Bunun için öncelikle Doğu Akdeniz'de en uzun kıyıya sahip Türkiye'yi bölgede yok sayan anlayıştan vazgeçilmesi şarttır. Diyalog ve iş birliği için bölgedeki tüm aktörlerin yer alacağı 'Doğu Akdeniz Konferansı' düzenlenmesi önerimiz hala masadadır.''

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, HAVA KİRLİLİĞİ...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya üzerindeki milyonlarca canlı türüne kucak açarken bu cömertliğinin karşılığında, sadece tabiatın dengesine saygı duyulmasını istediğini belirterek insanoğlunun tarih boyunca sürdürdüğü gelişme ve kalkınma arayışında dünyanın sunduğu kaynakları hoyratça kullandığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''İklim değişikliği, hava kirliliği, su ve gıda güvenliği, biyoçeşitliliğin kaybı gibi başlıklar altında toplayabileceğimiz sorunlar, insanlığın geleceğini belirsizliğe atacak boyuta ulaşmıştır. Ancak bu başlıklardan iklim değişikliği, çevre sorunu olmanın ötesinde telafisi imkansız sonuçlara yol açması bakımından, üzerinde özellikle durulması gereken bir konudur. Sanayi öncesi döneme kıyasla yüzde 50 artış gösteren karbondioksit, metan, azot oksit gibi sera gazları, dünyamızın adeta ateşini yükseltiyor. Nitekim bir süredir dünyanın her tarafında, sanayi öncesi döneme göre 1,1 santigrat derece artış gösteren sıcaklığın yol açtığı afetler yaşanıyor. Asya ve Avrupa'da seller, ABD'de kasırgalar, Afrika'da kuraklık, Akdeniz çanağında yangınlar, Grönland'ın zirvesine yağmur, çöllere kar yağması gibi alışık olmadığımız hadiselerle karşılaşıyoruz. Bu afetler, çevreye ve ekosisteme verdiği zararlar yanında, insanların can ve mal güvenliğini de tehdit ediyor.''

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN EN BÜYÜK ETKİSİ BÜYÜK ŞEHİRLERİN MERKEZİNDE GÖRÜLECEKTİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birçok yerde insanların toplu olarak başka yerlere gitmeye, göç etmeye hazırlandığına vurgulayarak, ''Halbuki dünya henüz Suriye ve Afganistan gibi çatışma kaynaklı kriz bölgelerinin yol açtığı mülteci meselesine çözüm bulamadı. Böyle bir dönemde, kuraklık, gıda sıkıntısı, hava olayları gibi sebeplere dayalı yüzlerce milyonluk göçlerle nasıl baş edileceği meçhuldür. İklim değişikliğinin en büyük etkisi büyük şehirlerin merkezinde yaşayan nüfuslar üzerinde görülecektir. Mesela içinde bulunduğumuz New York şehri, sadece iki hafta arayla maruz kaldığı dev kasırgaların yol açtığı ve her biri ancak 500 yılda bir görülebilen yağışlar yüzünden zor günler geçirmiştir. Avrupa'nın batısını etkileyen yağışların sebep olduğu yıkımlar, hala onarılamamıştır.''

Türkiye Cumhuriyeti olarak bu konuda en hızlı ve etkin çözümler üreten ve bulan ülke olunmasına rağmen, oldukça sıkıntılı günler yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Dünyadaki altyapının önemli bir bölümü son iki asrın ürünüdür. İklim değişikliğinin yol açtığı değişimleri bu altyapıyla karşılayabilmek mümkün değildir. Küresel sıcaklık artışının devam etmesi, dolayısıyla daha yoğun yağışların gelecek olması hepimizi yeni arayışlara yöneltmelidir. Mesela, şehir planlamalarının artık iklim değişiklinin yol açtığı sonuçlar göz önünde bulundurularak yapılması zorunlu hale gelmiştir. En önemli karbon yutak alanları arasında yer alan ormanların, bir yandan arazi kullanımıyla, diğer yandan yangınlarla yok olmaya yüz tutması, dünyamızı bekleyen bir diğer tehlikedir.'' değerlendirmelerinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sıcaklık artışının etkilediği bir diğer alanın da denizler olduğuna belirterek, genleşen su ve eriyen buzulların, deniz seviyelerini son bir asırda 20 santimetre yükselttiğine dikkat çekti.

Bu rakamın ise, ''dünyanın son 3 bin yılındaki en hızlı artışı'' belirttiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Şayet etkin önlemler alınmaz ve sera gazı emisyonları artmayı sürdürürse, yüzyılımızın sonunda deniz seviyelerinin 1 metreden fazla yükselmesi bekleniyor. Böyle bir yükseliş, kıyı şehirlerinin ve ada devletlerinin önemli bölümünün haritalardan silinmesi demektir. Tabii bu durum beraberinde yeni ve devasa kitlelerden oluşan göç dalgalarını da getirecektir. Dikkatinizi çekmek istiyorum, saydığım tüm bu sorunlar sadece sıcaklıktaki 1,1 santigratlık artışla ortaya çıkmıştır. Bu artış 1,5 santigrata, 2 santigrata ve daha fazlasına yükseldiğinde nelerle karşılaşabileceğimizin takdirini sizlere bırakıyorum.''

PARİS İKLİM ANLAŞMASI'NI ÖNÜMÜZDEKİ AY MECLİSİMİZİN ONAYINA SUNMAYI PLANLIYORUZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Hepimize düşen görev, bu tehdit karşısında, hakkaniyete dayalı bir yük paylaşımıyla tedbirlerimizi almak, yükümlülüklerimizi süratle yerine getirmektir.''

Türkiye Cumhuriyeti olarak bu anlayışla hareket ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Paris İklim Anlaşmasına ilk imza atan ülkelerden biriyiz. Ancak, yükümlülüklerle ilgili adaletsizlikler sebebiyle henüz bu anlaşmayı yürürlüğe koymamıştık. Son dönemde bu çerçevede kaydedilen mesafenin ardından aldığımız kararı, buradan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan tüm dünyaya duyurmak istiyorum. Paris İklim Anlaşması'nı, atılacak yapıcı adımlara uygun şekilde ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde, önümüzdeki ay Meclisimizin onayına sunmayı planlıyoruz. Glasgow'da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansından önce, 'karbon nötr' hedefli anlaşmanın onay aşamasını tamamlamayı düşünüyoruz. Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz.''

TÜRKİYE, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ÇEVRENİN KORUNMASI HUSUSLARINDA DA ÜZERİNE DÜŞENLERİ YAPACAKTIR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de iklim değişikliğine dair atılan diğer adımlara da vurgulayarak, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyum için gereken eylem planının hazırlanıp, geçen aylarda devreye alındığını ifade etti.

Eşi Emine Erdoğan öncülüğünde ilerlemekte olan ''sıfır atık'' projesiyle, geri kazanım oranını 3 senede 9 puan artırdıklarına belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan yaklaşık 23 milyon hektara yükselterek yutak alanlarımızı çoğalttık. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde kurulu gücümüz içindeki payını yüzde 53'e çıkardık.''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanayiyi temiz üretim faaliyetlerine uygun şekilde yapılandıracak adımların uzunca bir süredir teşvik edildiğini hatırlatarak, bu çalışmaları, gereken finansman desteğini alarak daha ileriye taşıma konusunda kararlı olduklarına dikkat çekti.

''Küresel hiçbir soruna, krize, çağrıya kayıtsız kalmayan Türkiye, iklim değişikliği ve çevrenin korunması hususlarında da üzerine düşenleri yapacaktır.'' diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşı karşıya kalınan tüm zorluklara rağmen daha adil bir dünyanın mümkün olduğu inancını taşıdıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletleri, bu doğrultuda tüm insanlığı ilgilendiren meselelerin çözümü için yegane platform olarak görmeyi sürdürdüklerine dikkat çekerek, BM binasının hemen karşısında yer alan ve açılışı dün yapılan yeni Türkevi'nin de Birleşmiş Milletler sistemine olan güvenin bir ifadesi olduğunu belirtti.

SORUMLULUĞU OLAN ÜLKELERİN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASI ŞARTTIR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm bu gelişmeler üzerine, dünya devletleri olarak, iklim değişikliği ile olan mücadele için 2015 tarihinde bir araya gelerek, Paris İklim Anlaşmasında mutabık kalındığını hatırlattı.

Anlaşmaya varılan, yüzyılın ortasına kadar küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlı tutulmasını hedeflediğine belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Ancak gidişat, tedbir alınmadığı takdirde, bunun çok da mümkün olmadığına işaret ediyor. Bunun için öncelikle ve en çok da iklim değişikliğine yol açan sorunların ortaya çıkmasında tarihi sorumluluğu olan ülkelerin elini taşın altına koyması şarttır.'' ifadelerine yer verdi.

'BEN GÜÇLÜYÜM, FATURA ÖDEMEM' DEME HAKKI YOKTUR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şu şekilde devam ettirdi:

''Koronavirüs salgınının önüne, geliştirilen aşılarla geçmek belki mümkün olabilecek. Ama iklim değişikliği konusunda böyle bir laboratuvar çözümü bulunabilmesi söz konusu değildir. İşte bunun için her fırsatta dile getirdiğimiz 'Dünya 5'ten büyüktür' tespitini, iklim değişikliği hususunda da tekrarlıyoruz. Tabiata, havamıza, suyumuza, toprağımıza, yeryüzüne kim en çok zararı verdiyse, doğal kaynakları kim vahşice sömürdüyse, iklim değişikliğiyle mücadeleye en büyük katkıyı da onlar yapmalıdır. Geçmişten farklı olarak bu defa kimsenin, 'Ben güçlüyüm, fatura ödemem' deme hakkı yoktur. Çünkü iklim değişikliği, insanoğluna oldukça adil davranıyor. Avrupalı-Asyalı, Amerikalı-Afrikalı, zengin-fakir farkı dinlemeden herkese aynı muameleyi yapıyor.''

BARIŞ, İSTİKRAR, REFAH VE MUTLULUK İÇİNDE BİR DÜNYAYI BERABERCE İNŞA EDEBİLİRİZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Dünyadaki en büyük beş diplomatik ağdan birine sahip bir ülke olarak, geniş bir coğrafyada, vicdanlı ve adil çözümler için sahada ve masada güçlü şekilde varlık gösteriyoruz. Barış, istikrar, refah ve mutluluk içinde bir dünyayı beraberce inşa edebiliriz.'' diyerek sözlerine son verirken BM'nin 76'ncı Genel Kurul çalışmalarının başarıyla geçmesi temennisinde bulundu.

DNC Medya
DNC Medya
bilgi@haber365.com.tr
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal