Büyü, Hindistan, insan, gazap, kadın, direk, köylü, dayak gibi başlıklar galerimizde.
Hindistan'da büyücülük
yapan 5 kadın öfkeli kalabalığın gazabına uğradı. Kadınları direğe
bağlayan köylüler, yüzlerce kişinin gözü önünde acımasızca dövdü.
BÜYÜCÜLÜK YAPAN KADINLAR İNSANLARIN GAZABINA UĞRADI
Büyücülük yapan kadınlar, köylülerin saldırısına uğradı.
Hindistan'da büyücülük yaptığı iddia edilen 5 kadın, köylüler tarafından direğe
bağlanıp ağaç dalları ile acımasızca dövüldü. Direğe bağlı oldukları için
kendilerini savunamayan kadınların dövülmesini izlemek için yüzlerce kişi
toplandı. Kendilerini kontrol edemeyen kalabalık, kadınların kocalarını da
kendilerine yardım ettikleri gerekçesiyle dövdüler.
Görüntüler polise teslim
edilene kadar polis olayla ilgili herhangi bir soruşturma başlatmadı. Dayak
yiyen kadınlar, insanların linç girişimiyle adaleti sağlamaya çalıştıklarını ve
polisin bu konuda çok aciz kaldığını söyledi. Din ile ilgisi olmayan
dualar ve hareketlerle ruh üzerine tesir yapmak. Buna Arapça'da
"sihir" adı da verilir. Bir insanı istenilen şeyi yapmağa sevk eden
gizli kuvvet, tabiata aykırı haller vücuda getiren etkiler. Bunları yapanlara
"büyücü" denilir. Büyüyü şöyle tarif etmek mümkündür. Herhangi
bir çıkar uğruna başkasına zarar vermeye yönelik meşru olmayan yollarla bir
takım gizli kuvvetleri yönlendirerek yapılan ve gerçeğe uymayan gözbağcılık,
düzenbazlık, oyunculuk şeklindeki işler.
Gözbağcılık, düzenbazlık gibi
oyunlarla insanları aldatan kişiye büyücü, bu kişilerin yaptığı işe büyü, bu
işin meslek haline getirilmesine de büyücülük denir. Büyücülük, İslâm'dan önce
Araplar'da, Rumlar'da, Hintliler'de, Mısırlılar'da yaygın idi. Özellikle Hz. Musa
zamanında büyücülük itibarlı bir meslek idi. Hz. Süleyman zamanında da
yaygındı. Büyünün kendine göre özellikleri ve çeşitleri vardır. Kara
büyü: Asıl sihir bu olup bazı kimseler, perilerin ve özellikle şeytanların
müdahalesiyle, tabiatüstü bir takım fiiller yapabilecekleri
iddiasındadırlar. Mecaz yoluyla büyü: Anlaşılamaz, akıldan hariç şey
demektir. Beyaz yahut (tabii) büyü: Zahiren acaip, fakat aslında tabii
sebeplerle meydana gelmiş bir takım fiiller yapmak sanatıdır. Hokkabaz kuleleri
gibi. Büyü, muhtelif kavimlerde mevcuttu. Keldânîler'de, Keldânî büyüsü,
her yere dağılmış olan perilerin tabiat hadiselerini vücuda getirdikleri
itikadına dayanıyordu. Bazı yaratıklar şeytanî bir kuvvetle mücehhez idiler.
Bununla beraber, bu kuvvet erkekten ziyade kadında bulunuyordu. Cadılar ve
şeytanlar insanların bedenine girmek gücüne sahip idiler.
Mısır'da, Musa (a.s.)'dan
evvel Mısırlılar, kanunen caiz olan bir büyü kabul ediyorlardı. Bununla beraber
kanunen yasak olan büyünün her türlü icra usullerini daha az bilmez değillerdi.
Sihirbazların hayata ve ölüme tasarruf ettiklerine, iyi veya kötü cinleri
yardım için çağırma gücüne sahip olduklarına ve tabiat kuvvetlerini diledikleri
gibi kullanabileceklerine inanıyorlardı. Uzak Şark'ta büyüye gelince: Çinliler
büyünün her türlüsüne karşı derin bir alâka besliyorlardı. Konfüçyüs'ten önceki
dönemlerde Wu denilen bir tür cadı, devletin sosyal yapısında resmi bir mevki
sahibi idi. Büyü usulleri arasında geleceği bilerek geleceğe ait hususları
söylemeye, cinleri uzaklaştırmaya çalışıyorlardı.
Yunan-Roma büyücülüğü de şöyle
idi: Görünmez kuvvetleri beşerin iradesine mahkûm kılmak sanatı, Yunan-Roma
medeniyetinde Şark'ta olduğundan daha az rağbet bulmuş değildi. Yunan
sihirbazları daha çok kendilerine hizmet edebilecekleri ümidiyle yabancı
ilâhlara müracaat ediyorlardı. Tesalya kıtası gizli sanatlara mensup en meşhur
adamları yetiştirmekle meşhurdu. Büyü, imparator Ogüstüs zamanında, büyük bir
ehemmiyet kazanmıştı. Yahudilik'te sihre itikat pek revaçta idi. Perileri
davet etmek, şeytanları insanın iradesine mahkûm kılmak, her türlü harikalar,
hulâsa medeniyette şöhret bulmuş itikatların bütünü Yahudilik'te mevcuttu.
Yahudiler büyü formüllerinde, eski zamanlardaki geleneklerden yahut yabancı
dinlerden gelen cin ve peri isimlerini almışlardır.