'Benim gerçeğim, senin hayallerin bile olamaz'. Hazal isimli kadının odasında böyle yazıyor. O oda şimdi ona benzeyen birçok odayla birlikte yıkıldı. Fakat yıkılana kadar geçen sürede yaşananlar yaşandı ve hiçbiri kolay değildi. Ankara genelevinin dünden bugününe yaşananlara bakalım.
Ankara'nın bir zamanlar içinden dere akan, ticaret ve mesire bölgesiydi bu yer. Kale'nin hemen eteklerine kurulmuş, Ulus'un aşağısında bulunan doğal bir vadi. Ankara'nın iyi halli, gayri müslim tüccarlarının da yaşadığı Bentderesi'nin ismi, 1960'da devlet tarafından genelevlerin açılmasıyla birlikte her şey değişti. Ankara’nın bir zamanlar güzel olan bu semtinde 39 katlı bir binada yapılıyordu bu işler. İçerde toplam 400 kadın vesikalı olarak çalışıyordu. Girişteki emanetçilere verilmek zorunda olunan kamera, cep telefonu gibi cihazlar içeri alınmıyordu.
Dolmuş duraklarının tam önünde olan bu evlere her Ankaralı çaktırmadan bir şey görebilir miyiz acaba? diyerek en az bir kere göz ucuyla bakmıştır.
2010 yılında bu yapıların yıkılacağı artık sesli olarak söyleniyordu. Belediye başkanına göre "kangren bir bölge"ydi burası ve yıkılmalıydı. Zaten "Ulus Tarihi Kent Projesi'nin bir kısmı bu bölgeyi de kapsıyordu.
2011'de ilk evler yıkılmaya başladı. Burada çalışan kadınlar ekmek paraları ellerinden alındığı için yıkıma çok sert tepki gösterdiler.
Proje kapsamında yıkılan evlerin yerine kadınlara başka bir yer gösterileceği söylenmişti ancak Belediye ve Valilik karar merci konusunda topu sürekli birbirlerine atıyordu.
Bentderesi'ne günlük giriş yapan kişi sayısının 7000 olduğunu düşünürsek burası birçok kişinin para kazandığı bir geçim kaynağıydı.
Kamulaştırma davalarının da uzamasıyla 2014 yılına kadar evlerin yıkılmasına adım adım devam edildi. Kadınların hiçbirine de ne başka yer gösterildi, ne de yeni bir çözüm bulundu. Eşyasını alan talihine doğru devam etti.
Dönemin Belediye Başkanı kendisine genelevlerin yıkımıyla ilgili soru soran bir kadına ise şöyle bir tweet attığında sene 2012 idi.
Evlerin yıkıldığı yerin hemen üstündeki 5000 kişilik Antik Roma Tiyatrosu ise bugün daha da belirgin. Ancak burada ateş yakıp eğlenen kişiler tarafından da yapıya zarar verildiği bilinen bir gerçek.
Genelevler kapatılınca Ankara'nın "namusu kurtuldu". Kimse kadınların nereye gittiğini, güvende olup olmadığını sormadı. O kadınlar devlet güvencesi altında çalışan işçilerken, şimdi sokaklarda başlarına geleceklerden habersiz para kazanmaya çalışıyor.