ABD-Suudi Arabistan İlişkileri Zayıflıyor

ABD, uzunca yıllar Suudi Arabistan’daki mevcut rejime, iç ve dış tehditlere karşı olarak fiili güvenlik garantileri sağlamıştı. ABD’nin Arabistan’da uyguladığı bu politika son zamanlarda ciddi değişim gösteriyor.

17.09.2021-12:12 - (Son Güncelleme: 17.09.2021-12:12) ABD-Suudi Arabistan İlişkileri Zayıflıyor

ABD, çok uzun bir zamandır Orta Doğu siyasetinde gerileme yaşıyor. Bunun en belirgin göstergesi ise ABD’nin fili olarak gerçekleştirdiği güvenlik garantisinin oldukça azalmış olmasıdır. Bölgede, ABD’nin garantör rolünde bir eğişimin yaşanması diğer Körfez ülkelerine de negatif etki edecektir. Bu ülkeler arasında en fazla etkilenecek olan Suudi Arabistan olacaktır.

ABD- SUUDİ ARABİSTAN İLŞKİLERİ ZAYIFILIYOR

ABD’nin, Suudi Arabistan’ın rejim güvenliğini garanti altına alan ve uzunca bir süredir ülkeyi iç ve dış tehditlerden korumaya yönelik fiili güvenlik garantileri değişmektedir. ABD-Suudi ilişkilerinde ağustos ayından beri yaşanan gelişmeler, aslında iki ülke arasındaki gelişmelerin zayıfladığını göstermektedir. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ve bununla beraber hava savunma sistemlerini geri çekerek 11 Eylül olaylarıyla ilgili gizli belgeleri erişime açacaklarının ilan edilmesi tüm bu zayıflamanın göstergeleri denilebilir.

ABD’NİN KÖRFEZ ÜLKELERİNE İLGİSİNİN AZALMASININ NEDENLERİ

ABD, uzunca bir süredir Orta Doğu’ya olan ilgisini ve motivasyonunu kaybetmiş görünüyor. ABD, son zamanlarda Orta Doğu’ya sağlamış olduğu güvenlik garantilerinde azalmaya gidiyor ve küresel bazda gerçekleşen değişim ve dönüşümlerle daha fazla ilgilendiği görülüyor.

Küresel bazlı olarak gerçekleşen durumlar ABD için güç kaybına, enerji piyasasında gerçekleşen durumlar ise ABD Körfez enerji kaynaklarına bağlı olmasının bitmesine sebep olmuştur.

ABD’deki yöneticiler, son zamanlarda Asya-Pasifik bölgesinde bulunma politikasını benimsemiş görünüyorlar. Ülke aynı zamanda, askeri kaynaklarını Çin için seferber etmeyi öncelik haline getirdi.

Mevcutta ABD, askeri, ekonomik ve teknolojik açıdan süper güç olma özelliğini korumaya devam ediyor. Dolayısıyla ABD, küresel anlamda önemli bir aktör konumuna bulunuyor. Bunun yanında, ABD’den sonra gelen ikinci küresel güç ise Çin. ABD ve Çin arasındaki fark yavaş yavaş kapanıyor ve Çin çok fazla sürmeden ABD’yi geçecek gözüyle bakılıyor. Bu durumda, Çin’in hızla büyümesi ve gelişmesi ABD’nin yaşadığı güç kaybının temel nedeni denilebilir.

ABD, Eski Başkan Obama’nın ‘Asya Pivot’ stratejini devam ettiriyor. Bu stratejiye göre ABD’nin stratejik geleceğinin Asya-Pasifik bölgesinde olduğunu söyleyebiliriz.

ABD’nin, Orta Doğu’da güvenlik taahhütlerini azaltarak askerlerini de bölgeden uzaklaştırması, Çin’i dengeleme politikasından kaynaklanmaktadır. ABD, Afganistan’da bulunan bütün askerlerini geri çekerek ve Irak’taki güçleri de buradan alarak bu emellerine ulaşmaya çalışmaktadır.

ABD’nin, Körfez bölgesine olan ilgisinin azalmasında bir diğer sebep ise kaya gazı ile birlikte enerji kaynaklarına olan bağlılığını sonlandırmasıdır. Böylelikle ABD, Suudi Arabistan ile imzalamış olduğu anlaşmasını ortadan kaldırmış oldu.

ABD’nin Prens Sultan Hava Üssü’nde bulunan gelişmiş hava savunma sistemlerini geri alması da bölgede üstlendiği enerji kaynaklarının güvenliği garantörlük rolünün azaldığını ortaya koyan en önemli gelişmedir.

Trump yönetimiyle birlikte, Suudi Arabistan yakınlık sayesinde gelişen ABD hava savunma sistemlerini petrol endüstrisini korumak adına bölgeye konuşlanmasını sağlayarak böylece ülkenin petrol üretim ve ticareti için meydana gelebilecek saldırıları caydırmaya çalışmıştı.

Suudi petrol endüstrisinin en zayıf halkası diye bilinen ve Riyad’a yakın olan Abkayk ve Hureys’te petrol rafine ve üretim alanları hava savunması bulunmuyor.

Bölgede bulunan hava savunma sistemlerinin devre dışı kalması sonucu, Yemen kaynaklı balistik füze ve drone saldırıları Suudi petrol endüstrisinin güvenliğini tehdit edecektir.

SUUDİLERİN ABD İLE İLİŞKİLERİNİ GELİŞTİRME ÇABALARI

Suudiler, 2010’lu yılların başından beri ABD’nin bölge güvenliğine olan ilginin azalmasını tersine çevirmeye çalıştılar. Trump yönetiminde ticari ve finansal araçlar öncelik olmuştu. Böylelikle bir iyileşme yaşanmıştı. Suudi yönetimi, yüz milyarlarca dolarlık anlaşmalara imza atmış ve ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn gibi Körfez ülkelerinin İsrail’le normalleşmeleri için de destek vermişti.

Riyad yönetimi ABD ile olan ilişkileri iyileştirmeye çalışsa da gerilimi arttıracak pek çok gelişme oldu. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmesi, Yemen savaşı ve savaşın sebep olduğu insani krizler bunlara sebep olan olaylar oldu. Trump’ın başkanlık seçimlerini kaybetmesiyle ABD Kongresi ve Senatosunda bulunan Suudi dostu üyelerin de sayısı belli oranda azalmış oldu. Böylece Suudi karşıtları güçlenmiş oldu.

ABD’NİN KÖRFEZ GÜVENLİĞİNDEKİ ROLÜNÜ AZALTMASI

Joe Biden’ın Başkan olarak seçilmesiyle birlikte, ABD’nin Orta Doğu’ya olan ilgisinin azalması hızlı bir hal aldı. ABD, Asya-Pasifik bölgesine önceliklerinin güçlendirmiş olduğu bir döneme başladı.

ABD’nin Afganistan ve Irak’tan askerlerini çekmesi, Suudi Arabistan’daki hava savunma sistemlerini geri alması ve Washington-Riyad arasındaki gerginliği arttıracak bilgilerin ortaya çıkma ihtimali ola bile 11 Eylül olaylarına ilişkin gizli belgeleri yayınlanması ABD tarafından Köfez’deki rolünü azaltma çabalarının devam ettiğini gösteriyor. ABD-Suudi ilişkilerine baktığımızda, önemli derecede zayıfladığı gözlemlenmektedir.

DNC Medya
DNC Medya
bilgi@haber365.com.tr
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal