20 Mart'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı alınırken, sözleşme bugün resmi olarak yürürlükten kaldırıldı. Türkiye, toplamda 46 imzacısı bulunan sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülkelerden biriydi. Türkiye, söz konusu anlaşmayı imzaladıktan sonra, anlaşmadan çekilen ilk ülke oldu. Kamuoyunda gündemden düşmeyen konuşulan İstanbul Sözleşmesinin karara ilişkin Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nden (TÜSİAD) açıklama geldi.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Teknik Üniversitesi'nde akademisyen olan Neşe Nur Akkaya, Nişantaşı'nda arkadaşıyla beraber oturduğu parkta, "Burada sizin gibileri istemiyoruz" diyen bir erkek tarafından darp edildi. Kadın haklarını savunduğunu iddia eden TÜSİAD, geçtiğimiz günlerde başörtülü akademisyene saldırı olduğunda ise hiçbir tepki vermedi.
Geçmişte başörtüsü yasakları tartışıldığı süreçte TÜSİAD, ‘Başörtüsü özgürlüğü, laikliğe, demokrasiye ve çağdaşlığa aykırı" ifadeleri dikkat çekmişti.
TÜSİAD'ın Twitter hesabından yapılan paylaşımda, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönmesi gerektiği savunuldu. Açıklamada, "Kadına ve çocuğa şiddete sıfır tolerans anlayışının yerleşmesinde etkin bir araç olan İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönmeliyiz." denildi.
Kadınların ve çocukların güven içinde yaşayacağı iklimin güçlendirilmesinin şart olduğu belirtilen açıklamada, şu açıklamalar yapıldı; "Vicdanları yaralayan Elmalı Davası, mağdur çocukları koruma mekanizmalarının yetersizliğini göstermektedir. Getirilen her düzenleme ve uygulamaya 'şiddete sıfır tolerans' anlayışı ile yaklaşılması, kadınların ve çocukların güven içinde yaşayacağı iklimin güçlendirilmesi şarttır.
Sosyal medya üzerinden yapılan yorumlarda TÜSİAD’a ithafen ‘İslam dini Türkiye devletinin resmi dini olduğuna göre kadınlarımızın başörtüsüne dil uzatamazsın! Türkiye kadınları başörtüsü nedeniyle gerici, çağdaş bir Ülke DEĞİL, OLMAYACAKTIR DA!’ paylaşımları yapıldı.
4. Yargı Paketi’nde tüm suçlarda tutuklama için somut delillerin aranması insan hakları açısından olumludur. Ancak cinsel suçlar ve çocuk istismarında tutukluluğun zorlaştırılması cezasızlık algısı yaratacak, mağdur kadınlar ve çocukları daha fazla şiddetle baş başa bırakacaktır. Pakette, eşe karşı işlenen öldürme ve şiddet suçlarındaki cezayı artırıcı nedenlerin boşanılan eşi de kapsaması olumlu olmakla birlikte, yakın ilişkide bulunulan ve bulunulmuş her birey için geçerli olması sağlanmalıdır."