İklim değişikliği, dünyada biyoçeşitliliği olumsuz etkilemektedir. Kuraklığı getiren bu yeni iklim yüzünden birçok bölge, eskiden ev sahipliğini yaptığı canlılardan mahrum kalmış durumdadır. Küresel anlamda bu kadar kötüye giderken, Türkiye’de bundan geri kalmıyor. Sadece iklim değişikliği değil yapılan barajlar, değişen su yatakları, kurutulan bataklıklar, doğal alanların kısıtlanması, yangınlar, maden ocakları, ormansızlaştırma, avcılık gibi birçok etken doğal yaşamı olumsuz etkilemektedir.
Şu an Türkiye’de kuşlar dışında nesli tehlikede ya da az tehlikede hayvan bulunmamaktadır. Listeye eklenmeyen bozayı, kurt, çakal, sincap da bunlara dahildir. Nesli tükenme tehlikesinde olup olmadığıysa asıl doğal alanında ne kadar iz barındığı, görülme sayısı, sesleri ve avlanma sayısıyla alakalıdır. Foto kapanlar, bu iş için oldukça uygundur.
Soyu tükenmekte olan hayvanlardan olan Pers leoparı Türkiye'nin güney sınırında Irak'ta görüldü. Sürüye saldıran leopar, çobanın tuzağı sayesinde yakalandı. Yakalanma aşamasında arka bacağından yaralandı. Yakalanan leopar, tedavisi tamamlandıktan sonra doğaya geri bırakılacak. Pers leoparı şu an doğal yaşamda bin tane kaldığı biliniyor.
Yaşam alanı Doğu Akdeniz'dir. Ege kıyıları ve Akdeniz'de görülür. Denizin sanayi yüzünden kirletilmesi ve küresel ısınma sonucu denizin soğuması sebebiyle tehlike altındadır.
Otlanma alanlarının yok olması ve avcıların gaddar kurşunlarına yakalanan Alageyik 1960lı yıllarda yok olma tehlikesine girmiştir. Devlet tarafından korunma çabasına girilen ilk canlılardandır. Anadolu için uzun süre kutsal olarak kabul edilmiştir.
70li yıllarda nesli tükendiği tahmin edilen Pers parsının alt türü Anadolu Parsı için iyi haberler geliyor. Neslinin tükenmediği anlaşıldı. Hala çok az pars ailesi Anadolu'da yaşıyor.
Daha çok Doğu Anadolu'nun bozkırında yaşar. Çok az insanların karşısına çıkar. Gececidir. Yaşam alanın azalması sebebiyle yok olma tehlikesi altındadır. Orta Doğu'da avlanıp yenilmektedir.
Leşle beslenen akbabaların genel anlamda nesli tehlike altındadır. Gündüzcüldür. Türkiye'deki en büyük kuştur. Göç ederler. Kuş avcılığının yaygın olması sebebiyle sayıları Türkiye'de 50'den daha azdır.
Hayaletten farksız olan çizgili sırtlan, Türkiye'de görülmesi imkansız türlerin başında gelmektedir. Afrika sırtlanlarına göre daha küçüktür. Arap yarımadasında da görülmektedir. Türkiye'de Şanlıurfa'da görülmektedir.
Şanlıurfa denince ilk akla gelen hayvan belki de Kelaynaktır. İnce uzun ve kıvrık gagalıdır. Avcılık dolayısıyla nesli tükenme noktasına gelmiştir. Çekirge salgını yüzünden yapılan ilaçlama sonrası kelaynakların yaşam alanları yok olmuştu. Şu an 100'e yakın kelaynak Urfa'da bulunmaktadır.
İngilizce ismi Caracal'ın Türkçe Karakulaktan gelmekte, bir nevi Anadolu'nun öz yavrusu sayılmaktadır. Geceleri avlanan bu yabani kedi, en iyi zıplayan kedidir ve kulakları normal bir kediden çok daha duyarlıdır. Daha çok İç Ege ve İç Akdeniz'de yaşamaktadır.
Oldukça iri bir kuş olan kızıl akbaba, av yüzünden az sayıda kalmıştır. Doğal alanlarının yok olması sonucu Türkiye'de çok görülmez.
Boyu ve oklarıyla herkesi kendine büyüleyen kirpi, aslında kirpi değildir. Genelde gözükmezler. Türkiye'de Hint oklu kirpisine rastlanır.
Birçok şarkıya söz konusu olan telli turna, bataklık ve sulak alanların yok olması sonucu Türkiye'de uzun zamandır yumurtlamıyordu. Yıllar sonra ilk defa bu yıl Türkiye'de yumurtlamıştır.
Uzun yıllar nesli tükendi sanılan Toros kurbağası, dünyada ötmeyen tek kurbağadır. Sadece Toroslarda görülen bu kurbağa, direkt olarak Anadolu topraklarına özgüdür.
İç Ege'nin dağlarında rastlanan atlar, anca kışın aşağıya inerler. Çok az gözükürler. Sürüyle dolaşırlar ve yaşam alanları çok kısıtlanmıştır.