Hülya koçyiğit’in ‘film gibi hayatlar’ programına konuk olan şoray uzun, samimi açıklamalarda bulundu.
Hülya koçyiğit’in ‘film gibi hayatlar’ programına konuk olan şoray uzun, samimi açıklamalarda bulundu.
Bir dönem ‘şoray uzun yolda’ adlı gezi programıyla ekranların sevilen yüzü olan şoray uzun, seksenler’deki ahmet karakteriyle iyice tap seviyeye ulaştı.
Kendisiyle ilgili merak edilenleri yanıtlayan ünlü oyuncu ve sunucu, samimi itiraflarda bulundu ve uzun açıklamalarıyla dinleyenleri şaşırttı.
Küçükken savaş uçaklarına ve jetlere merak sardığını, uçmayı çok istediğini ve bu hayalinin peşinden düşerek kırdığını şu sözlerle anlattı: 1974 yılı, incirlik üssü'ne 18 km'lik mesafede oturuyorduk, jetler geçiyordu tepemizden. ben de jet savaş uçaklarına taktım. uçmayı merak ediyordum. dedeme 'ödevim var' diye yalan söyledim ve planör bozması bir şey yaptık. üçüncü kattan kendimi attım. uçacağım yani. bir kat falan indim. sonra ikinci kata doğru denge bozuldu, benim bir kolum iki yerden diğeri bir yerden kırıldı. uçma denemem böyleydi.
Öte yandan isminin türkan şoray’dan esinlenerek koyulduğunu itiraf eden şoray uzun, ‘annem bana hamileyken babam türkan şoray'ın fotoğrafının olduğu sakız görmüş. beni de kız bekliyorlarmış. 'türkan olacak ismi' demiş. adım oradan geliyor.’ ifadelerini kullandı.
Ayrıca gençlik yıllarında verdiği bir röportajda ödül kazandığını söyleyen oyuncu, o ödülü hak etmediğini şu sözlerle açıkladı: bülent oran’la bir röportaj yapılacaktı. oran’la buluştuk ortaköy’de. o da fabrikada senaryo yazmaya başladığı için gürültülü ortamları seviyordu. böyle bire bir sohbet edemiyorsunuz, bir süre sonra takılıyor. gürültüden besleniyordu rahmetli. ben ona soruları verdim, yani kendimce röportaj yaptım, sonra röportajı ses kayıt cihazından çözdüm, tekrar kaleme aldım. röportajı kendisine teslim ettim. ‘ben bir üzerinden geçeyim lütfen’ dedi, ‘hay hay’ dedim. bülent abi rahmetli, o röportajı kendi yaptı. bana teslim etti, virgülüne bile dokunmadan teslim ettim gazeteye. selim bey baktı, ‘bu benim bugüne kadar okuduğum en güzel röportajlardan bir tanesi’ dedi. keşke ben yapmış olsaydım, bülent bey kendi kendine yaptı! o röportaj, dönemin bir gazetesinden ‘gelecek vaat eden genç gazeteci” ödülü aldı. ben de utanmadan o ödülü aldım. hak edilmemiş bir ödül.