Orta yaşlarda insanlar kendilerinin zevklerinin, duygularının, istek ve arzularının değiştiğini düşünüyor. farklı bir ruh hali içerisine giriyorlar bu dönemde yaşadıkları değişiklikleri iyi yönetemediklerinde orta yaş krizine girebilmektedir.
Film, bir adamın, sevgilisinin ölümünün ardından dünyadaki son gününü anlatıyor. birçok ödüle layık görülen film, orta yaş krizini konu alıyor. filmin sadece bir günü anlatıyor olması dikkatle izlenmeyi gerektirmektedir.
Jean-claude van damme, filmde kendisini canlandırıyor ve senaryo gereği orta yaş kriziyle mücadele ediyor. film bir soygunla başlıyor. polisler claude'ı soygunun bir parçası olduğunu düşündüğü için tutukluyor. kariyerinde yeniden kaydadeğer bir şeyler yapma isteğiyle yanıp tutuşurken hapiste tıkılı kalan jean-claude mahkumlara karate dersi vermeye başlıyor. film, seyircilerini ve hedeflerini kaybeden film yıldızlarının yaşama bakış açılarını anlatan jodie foster filmi kukla'yla benzer bir çizgiye sahiptir.
Film, guido adlı yönetmenin hayatını konu almaktadır. guido, kendi filmi için çaresizce aradığı şeyin aslında kendisi olduğunu fark etmektedir. kendi benliği hakkındaki doğruları anlamasa da dürüst bir film için gerekli olan özeni yaratabileceğini anlıyor.
Orta yaşlarını geçmiş ve aktörlük kariyerinden sıkılmış olan harris, tokyo'ya bir reklam çekimi için gider ve orada 20'li yaşlarında olan, hayata karşı umudu kalmayan bir kadınla tanışır. karakterler tokyo'yu kendi eşlerinden ayrı olarak birlikte gezerler. dilini bilmedikleri bir ülkeyi keşfetmekte zorlansalar bile mutsuz oldukları hayatlarında arkadaşlıkları sayesinde teselli bulurlar.
Filmde larry, yaşadığı sorunlara bir çözüm bulmak amacıyla, tanıştığı üç tane tavşanın tavsiyelerini dinler ve tavşanlar ona yaşadığı zorluklara bir anlam verebilmesi için yardımcı olmaya çalışır. hikayenin vurgulamak istediği konu kontrol ve akıl eksikliği ile yakından ilgilidir. film, evrendeki her şeyin bizim kontrolümüz dışımızda geliştiğini gösteren nihilist bir teoriye sahiptir.
başrolünde leonardo dicaprio ve kate winslet'in olduğu film, 1950'li yıllarda geçiyor ve frank ve april çiftinin yavaş yavaş dağılmakta olan evliliğini konu almaktadır. seyirci filmi izlerken çiftin ilk buluşmasından evliliklerinin yavaş yavaş çökmeye başladığı zamanlara ve çiftin birbirlerine verdikleri duygusal yaralara tanıklık etmektedir. bunların tek nedeni ise çiftin baştan beri toplum tarafından dayatılan mutlu aile figürünü yansıtmak için muhteşem çifti oynaması. film dayatılan toplum yapısı sebebi ile bir anda her şeyin nasıl tepetaklak olabileceğini göstermektedir.
roald dahl'ın bir çocuk romanından uyarlanan 2009 yapımı filmin başrolünde george clooney'in seslendirdiği bay tilki var. amacı hayatın monotonluğu içinde kendine bir amaç edinmek olan bay tilki, hırsızlık yapmaktadır. karısına artık daha fazla hırsızlık yapmayacağına söz veren bay tilki, bunun yerine daha güvenli bir meslek seçimi yapıyor ve çok istemese de kendini bir gazetede köşe yazarı olarak buluyor. yönetmen anderson filmde, kitaptaki hikayeye ufak detaylar ekleyerek klasik bir orta yaş bunalımını anlatmak istemiştir.
