Merkez Bankası yılın birinci finansal raporunu duyurdu! Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret etti

Merkez Bankası yılın birinci finansal raporunu duyurdu. Merkez Bankası Şahap Kavcıoğlu, enflasyonda kalıcı bir düşüsün sinyalini verdi. İşte haberin detayları...

27.05.2022-12:01 - (Son Güncelleme: 27.05.2022-12:01) Merkez Bankası yılın birinci finansal raporunu duyurdu! Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret etti

Merkez Bankası yılın birinci finansal raporunu paylaştı. Merkez Bankası Başkanı olan Şahap Kavcıoğlu konuya yönelik, "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve "Liralaşma" temel çerçevesi içinde sürdürülebilir finansal istikrar hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir" diye söyledi. 

Kavcıoğlu konuşmasına devam ederek, "Son dönemde devreye alınan uygulamaların önemli bir odağı, fiyat istikrarının sürdürülebilir bir çerçevede yeniden şekillenmesi amacıyla finansal sistemin aktif pasif tüm kalemleri ile kalıcı şekilde liralaşmasını sağlamaktır" şeklinde açıklama yaptı. 

Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’nu paylaştı 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yayınlamış olduğu (TCMB) Finansal İstikrar Raporu'nda ise, bankaların kısa ve uzun vadeli likidite göstergelerindeki olumlu görünüm sürmeye devam ederken, sektörün likidite risklerini yönetebilecek olan güçlü tamponlara sahip olduğunun altınız çizerek, "Bankacılık sektörünün taşıdığı yabancı para (YP) pozisyon fazlası, kur şoklarına karşı koruma sağlamaya devam etmektedir." şeklinde ifade etti. 

TCMB'nin Mayıs 2022 dönemine yönelik Finansal İstikrar Raporu, bankanın resmi internet sitesinde paylaşıldı. Yayınlanan raporda ise, Rusya-Ukrayna çatışması ve Çin'de artan vaka sayılarına karşı alınmış olan karantina önlemlerinin, küresel iktisadi faaliyet üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğu belirtilerek, artan küresel gıda güvenliği belirsizlikleri ile emtia fiyatları ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviyelerin, küresel ölçekte enflasyonist baskıların sürmesine neden olduğunun altını çizmiştir. 

Söz konusu jeopolitik gerilimler, uluslararası yaptırımlar ve korumacı ticaret politikalarının emtia fiyatları üzerinde olan belirsizlikleri artırdığına yönelik paylaşılan raporda ise, "Jeopolitik gelişmelerin yanı sıra gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adımlarına yönelik beklentilerin bir sonucu olarak gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları dalgalı bir seyir izlemektedir. Salgın sürecinde belirgin artan küresel finansal borçluluk 2021 yılı ilk çeyreğinden itibaren azalış eğilimine girmiştir." diye söylendi. 

Yayınlanan raporda, geçen yıl genelinde iç ve dış talebin katkısıyla güçlü bir seyir izleyen iktisadi faaliyetin, 2022'nin ilk çeyreğinde de bu seyrini koruduğuna sinyal verilerek, şunlar eklendi:

"Geçen yılın son çeyreğinde büyümenin temel belirleyicisi özel tüketim öncülüğünde nihai yurt içi talep olmuş, net ihracatın büyümeye katkısı devam etmiştir. Hanehalkı borçluluğu, iktisadi faaliyetin güçlü seyrinin de etkisiyle 2020 yılı 3. çeyreğinden itibaren azalmış olup, seviye olarak gelişmekte olan ülkeler ortalamasının oldukça altında bulunmaktadır. Öte yandan, borçlanmanın artan oranda sabit gelirli kesim tarafından yapılması öngörülebilir nakit akışı oluşturarak finansal istikrarı desteklemektedir. Hanehalkı finansal varlıklarındaki artış eğilimi, mevduat ve mevduat dışı finansal varlıklardaki güçlü büyüme ile devam etmektedir. Bu dönemde, hanehalkının hisse senedi ve yatırım fonları gibi mevduat dışı TL finansal varlıklara yönelimi de dikkat çekmektedir. Bu eğilimler finansal derinleşmeyi güçlendirici nitelikleri ile öne çıkmaktadır." ifade edildi.

İyileşme eğilimi güçlenerek devam ediyor

Yayınlanan raporda, reel sektörün finansal yükümlülüklerinin finansal varlıklara oranında olan ılımlı seyir korunurken, firmaların likidite, karlılık ve borç ödeme göstergelerindeki iyileşme eğiliminin güçlenerek devam ettiği yönünde bilgi aktarıldı. 

Söz konusu rapor döneminde kur, emtia ve enerji fiyatlarındaki yükselişle meydana gelen maliyet yükünün, firmaların işletme sermayesi finansmanı ihtiyacını ve finansal yükümlülüklerini artırdığına ilişkin bahsedilen raporda ise, konuya yönelik şu ifadelere yer verilmiştir: 

"Firma varlıkları kur artışından olumlu etkilenirken, güçlü iktisadi faaliyetle artan cirolar varlıkları desteklemiştir. Reel sektör yurt içinden kullandığı YP kredileri kapatmaya devam ederek kur riskini azaltma eğilimini korumuş ve toplam kredilerdeki TL payı artmaya devam etmiştir. Firmaların yurt dışından sağladığı finansman güçlü şekilde devam etmiş, dış borçlar yüzde 100'ün üzerinde yenilenmiştir. 2021 yılı son çeyreğindeki kur gelişmeleri, üretim maliyetlerindeki artış ve enflasyonist baskılar firmaların hazır değer tutma eğilimini artırırken, karlılıklarında bir miktar gerilemeyi beraberinde getirmiştir. Bu yılın ilk çeyreğinde ise kurdaki gerileme ile hazır değerler ve nakit oranı bir miktar düşerken, firmaların karlılık performansı güçlü iktisadi faaliyet, canlı ihracat ve stok yeniden değerlemeleriyle artmıştır. 2021'in son çeyreğinde kur kaynaklı finansman giderlerindeki artışla birlikte firmaların yükselen finansman gideri karşılama oranı 2022'nin ilk çeyreğinde firma karlılıklarındaki artışla iyileşmiştir." diye söylendi. 

Geçen yıla göre daha ılımlı seyir izlenmektedir 

Aktarılan rapora yönelik, 2022 itibarıyla hızlanmaya başlayan kredi büyümesinde TL firma kredisi kullanımlarının etkili olduğunu belirterek, bireysel kredi büyümesinin, geçen yıl devreye alınmış olan makroihtiyati uygulamalar ve artan faiz oranları ile firma kredilerine kıyasla çok daha ılımlı seyir izlediği vurgulanmıştır. 

Uzun dönemli eğilimlerine bakıldığı zaman, ticari kredi kullanımının çok daha hızlı büyüdüğü, bireysel kredi kullanımının da yatay seyrettiği paylaşılan raporda, "TL firma kredisi büyümesinde yükselen emtia fiyatlarıyla artan işletme sermayesi ihtiyacı ve stok finansmanındaki artış gibi faktörlerin de etkili olduğu değerlendirilirken kredilerin yatırım, ihracat ve potansiyel büyümeyi destekleyecek şekilde iktisadi faaliyetle buluşması büyük önem arz etmektedir. Alınan ilave makroihtiyati tedbirlerin de bu yönde destekleyici katkı sunması beklenmektedir." konusunda değerlendirme yapıldı. Aktarılan raporda, kredilerin amacına uygun bir şekilde iktisadi faaliyetle buluşmasını temin etmek için güçlendirilmiş olan makroihtiyati çerçevenin etkilerinin yakından takip edildiği belirtilmiştir. 

Liralaşma Stratejisi açısından kredilerin önemine de değinilen raporda, şunlarda aktarılmıştır: 

"Kredilerin sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefiyle uyumlu bir oranda ve cari dengeyi destekleyecek, verimliliği ve potansiyel üretimi artıracak şekilde uzun vadeli ve Türk lirası cinsinden tahsis edilmesi TCMB tarafından kararlılıkla yürütülen Liralaşma stratejisinin önemli bir unsurudur. 23 Nisan'da yapılan duyuruyla tarımsal krediler, KOBİ kredileri, ihracat ve yatırım kredileri hariç firmalara kullandırılan TL kredilerdeki büyüme nispetinde TL cinsi kredilerde zorunlu karşılık oranları artırılmıştır. Ayrıca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca 28 Nisan'da yapılan duyuru ile bahse konu ticari kredilerde risk ağırlıkları artırılmıştır. TCMB kaynaklarından finansmanı sağlanacak olan yatırım taahhütlü avans kredileriyle de uzun vadeli yatırımlar, verimli üretim alanları ve ithal ikameci faaliyetler teşvik edilerek kredilerin fiyat istikrarı ve finansal istikrara zarar vermeden amacına uygun şekilde kullandırılması temin edilecektir." şeklinde aktarıldı. 

Yurt dışı borçlarına erişim kabiliyeti

Söz konusu raporda, bankacılık sektörü aktif kalitesinde olan güçlü görünümün korunduğuna da işaret edilmiştir.

TL kredi kullanımlarında hızlı artış ve kur etkisi kaynaklı büyüyen kredi bakiyeleri sebebiyle toplam tahsili gecikmiş alacak (TGA) oranının gerilemiş olduğu aktarılmış olan raporda, kredi sınıflama esnekliklerinin kaldırılmasının TGA oranları üzerindeki etkisinin ise sınırlı olduğu ifade edilmiştir.

Yayınlanan raporda, TGA tahsilatlarının TGA ilavelerine oranının güçlü seyretmeye devam ettiğine değinilerek, "Kredilerin yakın izleme ve TGA'ya geçiş olasılıkları salgın öncesi seviyelerinin gerisindeyken, bankaların ihtiyatlı karşılık ayırma politikasına devam etmesi aktif kalitesi kaynaklı riskleri sınırlandırmaktadır. Yakın izlemedeki kredilerin önemli bir kısmı gecikmesi olmayan kredilerden oluşmakta, bankalar ihtiyatlı bir şekilde yapılandırdıkları kredileri yakın izleme sınıfı altında takip etmektedir." diye söyledi.

Bankaların kısa ve uzun vadeli likidite göstergelerindeki olumlu görünümün sürdüğünü vurgulanan raporda ise, şunlara yer verildi: 

"Sektörün likidite risklerini yönetebilecek güçlü tamponları bulunmaktadır. Bankaların halihazırda yüksek olan YP likiditesine ilave olarak Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının da katkısıyla TL likit aktiflerde görülen güçlü artış sektörün genel likiditesini desteklemiştir. Bu dönemde küresel finansal koşullarda sıkılaşma ve jeopolitik gelişmeler kaynaklı olarak bankaların dış borçlanma maliyetlerinde artış gözlenmiştir. Artan maliyetlere rağmen vadesi gelen sendikasyon kredilerinin yüzde 100'ün üzerinde yenilenmesi bankaların yurt dışı borçlara erişim kabiliyetini koruduğunu ima etmektedir. Bankaların likidite şoklarına karşı güçlü YP likidite tamponlarına sahip olduğu görülürken, kısa vadeli YP dış borcun tamamı, YP swap alacakları dahil YP likit varlıklarıyla karşılanabilecek düzeydedir." ifade edildi. 

TL ve YP cinsi aktif ve pasifler arasındaki vade uyumsuzluğu belirgin ölçüde iyileşti 

Aktarılan raporda yer verilen, banka bilançolarında TL ve YP cinsi aktif ve pasifler arasında olan vade uyumsuzluğunun belirgin bir ölçüde iyileşmiş olduğu ifade edildi. 

Söz konusu kur korumalı mevduat ürünün katkısıyla pasiflerin ortalama vadesinin uzadığına değinilen raporda ise, sabit faizli kredilerin vadeleri kısalırken değişken faizli kredi ve menkul kıymetlerin aktifteki payının artmasının, faize duyarlı aktif ve pasif arasında bulunan vade uyumsuzluğunu olumlu bir yönde etkilediğine değinilmiştir. 

Yayınlanan raporda, mevcut rapor döneminde uygulanmış olan faiz şoku senaryosunda yüzde 10'un üzerinde özkaynak kaybı yaşaması muhtemel bankanın bulunmadığın altını çizerek, "Öte yandan, bankacılık sektörünün taşıdığı YP pozisyon fazlası, kur şoklarına karşı koruma sağlamaya devam etmektedir. Kur korumalı mevduat ürünlerinin bilançonun liralaşmasına katkısıyla YP pozisyon fazlası taşıyan bankaların sayısında artış gözlenmiştir." diye söylendi. 

Geçtiğimiz yılın ikinci yarısı itibarıyla toparlanma eğiliminde olan bankacılık sektörü karlılığının, son iki çeyrekte artışını sektör geneline yaygın bir şekilde güçlenerek sürdürdüğü bilgisi aktarılarak, şu değerlendirmelere yer verdi:

"Sektörün ilk çeyrek karlılığı yıllık bazda yüzde 30'un üzerinde özkaynak karlılığına işaret etmektedir. Yılın ilk çeyreğindeki yüksek net faiz geliri ile önceki döneme kıyasla gerileyen kredi karşılık giderleri karlılık artışında önemli rol oynamıştır. Net faiz gelirlerindeki artışta ise çekirdek marjın yükselmesi, TL ticari krediler kaynaklı kredi büyümesi ile Tüketici Fiyat Endeksi'ne (TÜFE) endeksli menkul değerlerin katkısı etkilidir. Sektör karlılığındaki iyileşme, özkaynak kanalından sermaye yeterliliğini desteklemektedir. Bankalar olası risklere karşı güçlü sermaye yapısını korumaktadır. Bankacılık sektörünün halihazırda yasal sınırların üzerinde olan sermaye yeterlilik oranları, düzenleme etkilerinden arındırıldığında dahi yasal sınırların üzerinde kalmaya devam etmektedir. Öte yandan, Türk bankalarının yasal sermaye tamponlarının üzerinde ilave sermayeye sahip oldukları görülmektedir. Sermaye tamponları bankaların beklenmeyen kayıpları karşılayabilmesi ve stres dönemlerinde ekonominin ihtiyaç duyduğu finansmanın sürdürülmesi açısından önem arz etmektedir." diye yer verildi.


Hüsna Gizem Güven
husnagguven@gmail.com
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal