Dünyayı gezenlere özeniyoruz. ama bazı acı gerçekler var bunları bilmiyoruz.
Gezginlerin tecrübelerine göre dünyayı gezmeye başladığınız ilk bir sene içinde para kazanmayı beklememek önemli. bunun nedeni ise yeni bir gezgin olup kendini henüz kanıtlayamamış olmak.
Gezi blogu olan insanların günde 1-2 post paylaşıp ardından rahat rahat gezmeye devam ettiklerini zannediyor olabilirsiniz. ancak gerçek bundan oldukça farklı. günde en az 12 saati bilgisayar başında geçirmek zorunda olduklarını anlatan gezginler, bloglarını bir iş haline döndürmek için çok sıkı çalışıyorlar. bunun dışında kalan vakitlerde ise gelen mailleri cevaplamaya çalıştıklarını, reklamcılarla ve müşterileriyle iletişim kurduklarını, fotoğraf ve video düzenlemeyle çalıştıklarını belirtiyorlar.
Nereye giderlerse gitsinler fotoğraf ve video çekmek için en iyi açıyı, ışığı ve anı yakalamak zorunda olan gezginler, bir de bu pahalı malzemelerin çalınmaması için çalışmak zorunda kalıyorlar.
İyi bir gezi bloguna sahip olmak ve büyük kitlelere hitap etmek için oldukça fazla etmeni göz önünde bulundurmak önemli . yani yalnızca gezip beğendiğiniz bir yeri düz bir metin olarak yazıp bir sürü okuyucuya sahip olmayı bekleyemezsiniz. bu demek ki okuyucu kaygısı gırla.
Yorgun, bitkin, uykusuz veya hastalıktan kıvranıyor olabilirler. ama ne olursa olsun paylaşımları muhteşem olmalı. bunu yaparken kendilerine "benim burada ne işim var? ben ne yapıyorum?" diye sorduklarını itiraf eden gezginler de mevcut. mutsuz oldukları anları mutlu olarak yansıtmaya uğraşmak zor bir iş olmalı.
Dünyayı dolaşırken aileleri ve arkadaşlarıyla sık sık haberleşemeyen gezginler bundan oldukça şikayetçi. facebook, skype ve whatsapp gibi mecralar yoluyla sevdikleriyle kısacık da olsa haberleşebilmek onlar için paha biçilemez.
Gezmek artık iş haline geldiği için zevk alamıyorlar. üstelik yerleşik bir hayatın özlemini çektiklerini söylüyorlar.