Sadece 3 çekmecesi bulunan kütüphane dünyanın en tehlikeli ve en ilginç kütüphanesi olarak anılıyor!
1973'te abd'li sanatçı gordon matta-clark, new york'ta 15 minik arazi alıyor. çoğunluğu insan omzu genişliğinde olan bu minik arazilerin fotoğraflarını çeken ve bir katalog hazırlayan matta-clark, ortaya mülkiyet kavramını sorgulayan bir sanat eseri çıkarıyor.
Bundan tam 30 sene sonra, insanlığın mars gezegeninden toprak satın alma çılgınlığına giriştiği bir dönemde, matta-clark'tan esinlenen cabinet dergisi, amerika birleşik devletleri'nin new mexico eyaletinde, çölün ortasında küçük bir arazi satın alıyor.
Kâr amacı gütmeyen new york merkezli bu kültür ve sanat dergisi, brooklyn'deki merkez ofisinden 3 bin kilometre uzaktaki bu yeni toprağına cabinetlandia adını veriyor. böylece, 325 dolara satın alınan yarım dönümlük arazide, abd'nin en ilginç ve tehlikeli kütüphanelerinden biri doğuyor!
Aynı zamanda derginin de adı olan cabinet, özellikle resmi dairelerden aşina olunan, çekmeceli metal dosya dolaplarına ingilizcede verilen ad olarak tanımlanıyor.
Bu yüzden derginin yetkilileri, kum torbalarıyla bir siper biçimini verdikleri alanın ortasına bu dolaplardan bir adet yerleştiriyor. dolabın en üst çekmecesine bir kütüphane kartı, bir kitap kataloğu, bir ziyaretçi defteri ve kitap okurken üzerine oturmak için bir minder koyuyorlar.
Orta çekmecede, cabinet dergisinin o güne kadar yayımlanmış 13 sayısı yer alıyor.
En alt çekmecede ise bir su matarası ve tasarımın sahibi matthew passmore'un ayak numarası olan 44 numara bir çift bot bulunuyor. bu uzun botların çekmecede durma sebebi ise arazide dolaşan akreplerden korunmak olarak açıklanıyor!
Passmore, her tapulu arazinin bir de adresi olduğunu düşünerek, cabinetlandia'ya gönderilecek mektuplar için bir posta kutusu yapıyor ve arazinin bir köşesine bu posta kutusunu dikiyor. dergide çalışanlar artık kendi aralarında bu araziden "cabinet ulusal kütüphanesi" diye söz etmeye başlıyorlar.
Bir sene sonra, ağır yağışların verdiği hasarı tamir etmek için kütüphaneye gittiğinde, passmore araziye bir de mezarlık inşa ediyor. böylece akrepli bir kütüphaneden tüm beklentiler karşılanmış oluyor. neyse ki bugüne kadar kütüphanede kimse akrepler yüzünden hayatını kaybedip buraya gömülmek durumunda kalmıyor!
Issız bir çölün ortasında bulunmasına rağmen kütüphane, dergi yönetiminin hiç tahmin etmediği bir şekilde, çok popüler hale geliyor.
Dolayısıyla bir çift bot artık ziyaretçilere yetmemeye başlıyor. mizahi bir üsluba sahip olan yönetim de, dergide ziyaretçilere hitaben yazdıkları yazıyla, herkesin ayrılırken kendi botunu posta kutusunda bırakmasını rica ediyor. botların parasını ödeyeceklerinin sözünü vermeyi de ihmal etmiyorlar!
