Liseliler değil üniversiteliler dahi bilmez ancak yaşı 30'u aşanlar anımsayacaklardır. Arşivleri karıştırırken, birazdan okuyacağınız ve hayrete düşüren telefon konuşmasının detaylarını bulduk. Gelin hep beraber Uzanlar'ın Eski Türkiye'de bıraktığı izlerin bir kısmına hep beraber bakalım...
Hem iş adamı hem de medya patronu olarak bildiğimiz Cem Uzan, 2000'li yılların başında siyasete de atılmayı düşünmüştü. Kuruculuğunu yaptığı Genç Parti, kısa zaman içerisinde büyük bir kitle elde etmeye başlamıştı. Fakat bu hızlı ilerleyişte kimselerin bilmediği şeyler de vardı. O da yolsuzluk!
"Dolarınıza, Markınıza yüksek faiz!" mottosu ile çıkış yapan İmar Bankası'nın bir de "Macit beni otomobillendir" repliği ile akıllara kazınan reklamını hepiniz hatırlarsınız.
O İmar Bankası'nın Uzan ailesi aracılığıyla boşaltılıp tam takır kuru bakır olduğunun fark edilmesi ile bir hikayenin sona erip başka hikayelerin başladığı da fark edilmişti. Çünkü Uzanlar ailesine düzenlenen ev baskınlarında bulunan şeyler, pek çok kişinin dimağını zorlayacak türdendi. Örneğin üreticisinin "En zengin Fransız iş adamında bile bu kadar yok" dediği Petrus şaraplarından binlerce adedi yalnızca Uzanlar ailesinin evinden çıkmıştı. Lüks arabalar, tablolar ile pahalı puroları anlatmaya dahi gerek yok...
Fakat evden çıkan şeyler yalnızca maddi değeri yüksek şeyler değildi. Gizli kamera kayıtları, telefon konuşmalarının bantları ile pek çok CD...
Geçen zamanlarda Yeşim Salkım'ın ifade ettiği Gülben Ergen'in özel anlarına dair görüntülerin olduğu kaset de yine Uzanlar'a gerçekleştirilen baskın esnasında çıkmıştı. Fakat kayıt yapılan bantlar yalnızca bununla kalmıyordu. O zamanlar Hakan Uzan'la evli olan Yeşim Salkım ile Cem Uzan arasında geçen bir telefon konuşmasının kaydı da beyin yakacak cinstendi.
Cem Uzan ile Yeşim Salkım arasında yaşanan olayın gerçek yüzü şu: Cem Uzan, Yeşim Salkım'ı kardeşiyle dünya evine girmek için büyü yaptırmakla suçluyor ve Salkım'ı ailesinin istemediğini söyleyerek kardeşinden ayrılmasını istiyor.
Tabii anlattığımız kadar temiz bir telefon konuşma olmuyor bu. İşte o telefon konuşmasının detayları...
CEM UZAN: Benim adım Hakan değil, Cem dedim ama sende hâlâ jeton düşmedi. Bilge'nin ve senin büyülerini ...
YEŞİM SALKIM: ...Hocaya gidelim beraber.
C.U.: Ben bunu kamuoyuna duyuracağım.
Y.S.: Tamam birlikte gidelim, ben hazırım.
C.U.: Bunu kamuoyu önünde seyretmeye hazır mısın? Çamaşırlarını yıkamaya hazır mısın Yeşim Hanım?
Y.S.: İstediğin büyücüye gidelim. Eğer benim kirli çamaşırlarım varsa bunları yaptıysam tamam beni istediğin yere rezil et.
C.U.: Ben senden daha şeytanım unutma.
Y.S.: Beni öyle görüyorsan tamam.
C.U.: Sen şeytanın babasıysan ben beybabasıyım, kare babasıyım, ona göre. Bu çocuğun yakasından düşeceksin... Düşmezsen ben bu işi başkalarına havale ederim, onu unutma
Y.S.: Neden yapıyorsun bunu Cem?
C.U.: Gayet basit, nedir senin istediğin, para.
Y.S.: Hayır para falan istemiyorum. Hiçbir şey istemiyorum. Ben onu seviyorum.
C.U.: Bırak bunları, ufak at da civcivler yesin.
Y.S.: Cem bak çok sinirlisin.
C.U.: Bütün aile seni istemiyor, bu kadar basit. Sen bu çocuğun peşini bırak.
Y.S.: Ben onun peşinde değilim, o beni arıyor.
C.U.: Senin Bilge Hanım'ın... Biliyor musun? Çok enteresan bir şey var. Bizim bahçedeki bütün hareketler kameraya çekilir Yeşim.
Y.S.: Hepsini biliyorum kameraların.
C.U.: Onların hepsi saklanır biliyor musun o kasetler. O şişko patates arkadaşının sürdüklerinin hepsi kamerada var.
Y.S.: Bir şey sürmedi. Bantları bana seyrettir
C.U.: Sana son defa söylüyorum. Yarından tezi yok kamuoyunun önünde ya yeni bir ilişkiye girersin, bu iş biter.
Y.S.: Hakan'dan böyle mi soğutayım kendimi? (Görüşme bir süre kesiliyor.)
C.U.: Sen bu konuyu banda alıyorsun?
Y.S.: Ben bir şeyi banda almıyorum. Gerek de yok, beni yanlış tanıyorsun.
C.U.: Ne olduğunu iyi biliyorum.
Y.S.: Dışarıdan duyduğun laflarla mı beni yargılıyorsun?
C.U.: Benim adım Hakan Uzan değil, ben bunları yemem. Sen süper profesyonel bir o......sun.
Y.S.: Teşekkür ederim. Başka hakaretin var mı?
C.U.: Hiçbir hakaretim yok. Sen bu çocuğun peşinden düşeceksin. Ya da seni düşürtürüm... Bu son ikazımdır.
C.U.: Hayır, hiç öyle bir şey yok.
Y.S.: Sen bana ne yapacaksın Cem?
C.U.: Hiçbir şey yapmayacağım.
Y.S.: Ekranda rezil mi edeceksin?
C.U.: Öyle bir şey yapmayacağım.
Y.S.: Peki ne istiyorsun?
C.U.: Sen bu çocuğun yakasından düşeceksin.
Y.S.: Cem beni dinlesene tamam konuşuyoruz şurada. Mahkemeye çıkan insana bile savunma hakkı verirler.
C.U.: Burası mahkeme değil, kusura bakma. Burası yargısız infaz.
Y.S.: Ha sen yargısız infaz yapıyorsun şu anda. Peki bu adalet mi?
C.U.: Adalet yok. Sen üç kuruşluk bir o......sun, başka bir şey yok.
Y.S.: Para peşinde olsaydım Hakan'ın çocuğunu doğurmazdım.
C.U.: 150 bin mark istedin annene ev almak için Hakan'dan.
Y.S.: Ben öyle bir şey yapmadım. Hakan bana çalışmayacaksın dedi. Ben altı ay boyunca oturdum, hiç param kalmadı.
C.U.: Kardeşim bak, beni iyi dinle. Ben seninle o... muhabbeti yapacak değilim.
Y.S.: Sen bana o... diyemezsin.
C.U.: Senin o.....luğunu bütün piyasa biliyor.
Y.S.: Senin hakkında da çok şey söylüyor piyasa. Senin öyle mi olduğunu gösteriyor?
C.U.: Ben ne diyorlarsa oyum. Tamam mı?
Y.S.: Öyle olduğunu ben düşünmüyordum.
C.U.: Senin düşündüklerin hiç s....de değil.
Y.S.: Ne istiyorsun peki söyle?
C.U.: Sen bu piyasada yaşamak istiyor musun Yeşim? Kaset çıkarmak istiyor musun?
Y.S.: Kaset falan umurumda değil.
C.U.: Sen diyorsun ki, ben büyük paraların peşine gidiyorum artık.
Y.S.: Hiç böyle bir şey söylemiyorum. Hayır.
C.U.: Ha sen aşkının peşine mi gidiyorsun?
Y.S.: Ben Hakan'ı bırakıyorum. Tamam Cem. Sen istediğin için değil, ben bırakıyorum. Peki o beni bırakacak mı?
C.U.: Bıraktıracaksın, sen bu işi iyi bilirsin.
Y.S.: Ha ben bıraktıracağım ona. Neden ben bıraktırıyorum Hakan'ı?
C.U.: Öyle söylüyorum diye bıraktıracaksın.
Y.S.: Sen söylüyorsun diye hiçbir şey yapmayacağım ben.
C.U.: Yeşim hazır mısın savaşa?
Y.S.: Hazırım Cem.
C.U.: Bak seni 48 saat sonra sokağa çıkamaz hale getiririm.
Y.S.: Ağzımı, burnumu mu kırdırırsın? Öldürtür müsün beni? Aileme mi zarar verirsin? Ne yapacaksın?
C.U.: Bilmem.
Y.S.: O zaman beraber rezil olalım.
C.U.: Ne yapacaksın?
Y.S.: Sen de rezil olursun. Sana yakışan bir şey olmadığını düşünür herkes.
C.U.: Ben senden 3 misli kaşarım kızım unuttun mu? Sen ters kayaya çarptın tamam mı?
Y.S.: Peki bırak o zaman Hakan beni bıraksın. Ben ona öyle bir şey yapayım ki beni bıraksın.
C.U.: Yarından itibaren yeni bir ilişkiye gireceksin, bu ilişki...
Y.S.: Ben öyle bir ilişkiye girmem.
C.U.: Senin ananın a.... beton dökerim. Baban bile s....... diye.
Y.S.: Sen çok terbiyesiz bir insansın.
C.U.: Sen bu küfrü hiç duydun mu?
Y.S.: Hiç duymadım.
C.U.: Piyasada olan birinin duyması lazım.
Y.S.: Ben piyasa o......su değilim.
C.U.: Sen birinci sınıf o.......sun.
Y.S.: Yok ya... Parayla mı çağırdın daha önce?
C.U.: Çağırtanlar var.
Y.S.: O çağırtanları getirsene benim karşıma.
C.U.: Yarın görürsün TV'de. Sen Dinç Bilgin'e mi inanıyorsun? Kenan denen çocuğuna mı inanıyorsun? Onların hepsini ben katlar katlar tıpaç yaparım senin g......e tamam mı? Bak kızım bu iş ya bitecek ya bitecek.
Y.S.: Tamam kardeşim, bitirsin o zaman bu ilişkiyi kardeşin.
C.U.: Yarından itibaren şovunu seyret.
Y.S.: Sen TV'ne mi güveniyorsun. Parana mı güveniyorsun? O para senin değil ki, babanın.
C.U.: Suratına ....... ........ güveniyorum.
Baskın operasyonu esnasında bulunan en tuhaf şey de, villanın havuzunun zeminine gizlenmiş, o dönemin parası ile 300 trilyon ederindeki Telsim kontörleriydi. Orda ne işi vardı, bu kadar kontör saklanmasının sebebi neydi? Şöyle açıklayalım: "Uzan evindeki gizli bölmesine tam 5 milyon kart depoluyor. Hepsi kontör yüklü. Hepsinin 100'lük olduğu varsayılırsa, piyasadaki satış değeri 50 trilyon. Hepsi 1000'lik olsa bu değer 375 trilyon liraya kadar yükseliyor. Kartlar el altından bayilere satılıyor. Bayiye yüzde 5'lik komisyon yerine daha yüksek komisyon bırakılıyor. Yüzde 15-20 gibi. Bayiler bu cazip teklife dayanamayıp kapış kapış kart alıyor. Tabii satış karşılığında fatura kesilmiyor. Böylece, Telsim'in kasasına gitmesi gereken kart bedeli ile birlikte KDV ve diğer vergiler de Uzan'ın cebine gidiyor. Para yine bildik "torba" yöntemiyle Cem Uzan'a ulaştırılıyor."