Çalıştayın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Hasan Nuri Yaşar, YÖK'ün, çalıştayla yapay zekayı ülke gündemine taşıması ve çok sayıda akademisyeni bir araya getirerek zengin tartışma ortamı oluşturmasının önemine işaret etti. Yapay zeka kullanımının her zaman göz önünde bulunması gerektiğini belirtti.
Yaşar, yapay zekanın, otonom otomobillerden robotik cerrahiye kadar her alanı etkileyen olağanüstü bir gelişme olduğunu vurgulayarak, "Dünya yüzyılda bir böyle sıçramalar yaşıyor; onlardan bir tanesi de bu olacakmış gibi görünüyor’’ dedi.
Türkiye'nin yapay zeka çalışmalarına neredeyse diğer ülkelerle eşit şartlarda başladığını, bunun büyük bir şans olduğunu vurgulayan Yaşar, çok zengin kültüre, coğrafyaya, tarihe ve olağanüstü verilere sahip Türkiye'nin bu verileri kendi insanları için büyük bir katma değere dönüştürebileceğini vurguladı. Yaşar, yapay zekanın ortaya koyacağı inovatif imkanların Türkiye'ye büyük bir değer katacağını, buradaki temel koşulun da ahlaki ilkelere uymak olduğunu ifade etti.
Yaşar, eğitimde yapay zeka kullanımında dikkat edilmesi gereken etik ilkelerin ne olması gerektiği yönündeki soru üzerine, konunun öğrenci ve araştırma yapanlar bakımından ele alınması gerektiğini söyledi. Yapay zeka ürünlerinde kodlar bulunduğunu dile getiren Yaşar, "Hiç kimse kendi topladığı bilginin başkalarınca ve isimsiz kullanılmasını istemiyor. Dolayısıyla öğrencilerimiz bilmelilerdir ki yapay zekayı, ne kadar serbestçe kullandıklarını zannetseler de aslında kayıtlı, kodlanmış ve her zaman kimin tarafından üretildiğinin ortaya çıkabileceği bir bilgi ağının içerisindeler. Bu, kolay kolay gizlenecek bir şey değil’’ diye konuştu.
Yaşar, Yükseköğretim Kurulunda tezler için bir merkezin bulunduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: "Bütün tezler, buraya elektronik olarak giriliyor. Bu merkez, bu tezlere yapay zeka yoluyla ulaşılması halinde bunların ortaya çıkarılmasına ilişkin birtakım özel mekanizmalar geliştirebilir. Yani bunların kopyalanmasını ve kullanılmasını sanki sahipsiz bilgiler gibi. Bu ayrıca bir şey. Çünkü böyle bir merkezde çok sayıda eser olduğu için bunların toplu olarak korunmasına ilişkin YÖK, Sağlık Bakanlığının sağlık verilerinde yaptığı gibi özel bir koruma sağlayabilir."
Elektronik kitaplarda bir kelimenin bile kodlamayla koruma altına alınabildiği örneğini veren Yaşar, "Telif hakları bakımından böyle bir koruma olabilir. İntihalin zorlaştırılması bakımından bu yapılabilir." dedi.
Yaşar, gençlerin yazılım öğrenmesinin çok önemli olduğunun altını çizerek, "Yazılım bilmeyen gençler acaba bir şeyin gerisinde mi kalacak diye üzülüyorum. Artık daha çok kodlama, algoritma ve iyi matematik gerekiyor. Yapay zekayla birlikte artık hepimiz biraz matematikçi olacağız gibi geliyor bana’’ şeklinde konuştu.