İki çinli doktordaki renk değişikliğiyle alakalı açıklama yapan bilim kurulu üyesi hasan tezer, bu vaziyetin safra birikmesinin sebep olabileceğini belirtti.
İki çinli doktordaki renk değişikliğiyle alakalı açıklama yapan bilim kurulu üyesi hasan tezer, bu vaziyetin safra birikmesinin sebep olabileceğini belirtti.
çin'de coronavirüs tedavisi alan ve ten renkleri değişen iki doktor, şaşkınlığa sebep olmuştu.
sağlık bakanlığı coronavirüs bilim kurulu üyesi hasan tezer, doktorların ten renginin değişmesiyle alakalı açıklama yaptı.
Ten renkleri neden değişti
Tezer, "coronavirüs sonuç itibarıyla öncelikle yoğun bakıma girdiğinizde tüm sisteminizi etkileyebiliyor. bu durumda da kalp, böbrek gibi tüm sisteminize etki edebiliyor.
bu bağlamda belki de o kişilerin karaciğer fonksiyonuna eklendiği için safra birikimine bağlı cilt renklerinde değişiklik olmuş olabilir." açıklamasında bulundu.
gazi üniversitesi tıp fakültesi çocuk enfeksiyonları bilim dalı öğretim üyesi tezer, bunun gibi pandemi hastalıkların ne zaman sona ereceğine dair tahmin yapmanın oldukça güç olduğunu, türkiye'de yakın zamanda sokağa çıkmanın sınırlanması, uçuş seferlerinin durdurulması, kapıların kapatılması, okulların tatil edilmesi benzeri büyük ve ciddi tedbirlerin rakamlara yansıdığını ifade etti.
"son rakamlar iyi yönde gittiğimizi gösteriyor"
Tezer, "teması ne kadar kısarsanız o bağlamda da bunun sonucunu görüyorsunuz. bu bağlamda baktığımızda türkiye’de gelen son rakamlar iyi bir yönde gittiğimizi gösteriyor. ancak bunu tarih olarak açıklamak için şu an çok daha erken.
sadece söyleyebileceğimiz şu ki bu hafta ve haftaya da bu şekilde gidersek mayıs'ın ilk günlerinden itibaren rakamların daha da azalacağını belki de mayıs'ın sonuna doğru rahatlayabileceğimizi söyleyebiliriz. ama rehavete kapılmamamız gerektiğinin altını tekrar çizmek istiyorum. en ufak bir rehavete kapılma 10 gün sonra ikinci dalgalanma şeklinde karşımıza çıkacaktır" dedi.
tezer, 20 ile 65 yaş arasında testi pozitif sonuç veren vaka sayısının daha fazla olduğuna işaret ederek, "fakat bu 'risk grubundakiler, yaşlılar daha fazla bu hastalıktan ölüyorlar, komplikasyonlar daha yoğun oluyor' anlamına gelmemeli. maalesef 20 ila 65 yaş arasında yoğun bakım ihtiyacı olan hastalarımız da oluyor. o yüzden her kesimin kendisine dikkat etmesi gerekiyor. türkiye’nin diğer ülkelerden farkı ise pozitif olan tüm vakalara semptom olsun olmasın çocuklar hariç tedavi başlanıyor.
Bunun yansıması rakamsal olarak baktığınız zaman özellikle 'zatürre' dediğimiz hadisenin türkiye'de hızlıca azaldığını ve çok düşük rakamlara geldiğini görebiliyorsunuz. bunun azalması da yoğun bakım ihtiyacının azalması demek oluyor. özellikle riskli grubunu da evde tuttuğunuz zaman aslında virüse karşı rahatlama açısından da büyük ölçekli bir alan yaratılmış oluyor" şeklinde konuştu.
tezer aynı zamanda, gelecek yaz aylarının geçtiğimiz yaz aylarına kıyasla daha durağan geçeceğine vurgu yaparak, "ancak ne kadar sıkı önlemlerle yaz aylarına geçireceğiz, şu an alacağımız önlemler neticesinde bu belli olacaktır. yani şu anda yapacağımız kısıtlamalar, temas izolasyonları, kendimizi evde karantinaya almamız bizim yazı daha rahat bir şekilde geçirmemizi sağlayacaktır.
ayrıca coronavirüs havuzlarda insandan insana bulaşmıyor ki. zaten bu virüs doğada da çok uzun süre kalabilen bir virüs değil. özellikle havuz gibi klorlu yerlerde de virüsün öleceğini biliyoruz. sosyal mesafemizi koruduğumuz müddetçe, kalabalık halde bulunmadığımız sürece denize girmememiz için bir sebep olmayacaktır" şeklinde konuştu.
Bilim kurulu olarak sokağa çıkma sınırlamasına pozitif baktıklarını belirten tezer, "teması azaltıcı önlemlerin hepsinin arkasındayız. bunu her zamanda tartışmıştık ve bu temas azaltma her yoluyla mümkündür. sokağa çıkma yasağı bizim her zaman masada tartıştığımız bir konuydu. bunlar değerlendirilip sağlık bakanlığı ile gerekli karar verici merciler duruma göre bunun planını yapıyorlar. ancak bundan sonra bu tür gereksinimler olduğu sürece bizim sürekli masamızda olan ve sürekli tartıştığımız hadiseler de tekrar gündeme gelecektir." dedi.
aşı araştırmalarının bütün dünyada sıkı bir şekilde sürdüğünü belirten tezer, "100'ün üzerinde aşı çalışmasının olduğunu söyleyebiliriz. baktığımız zaman ağızdan verilme yoluyla, burundan verilme yoluyla, iğneyle vücuda enfekte gibi çok değişik yollardan bu çalışmalar sürüyor. aşı çalışmaları aslında 4 aşamada gerçekleşir ve ilk aşaması hayvan deneğidir. ardından insan çalışmalarına küçük çapta başlanır ve bunlar 'faz 1' dediğimiz çalışmalardır.
Bununla da ilgili çalışmaların dünyada 5 ülkede yürüdüğünü görüyoruz. fakat aşı çalışmaları maalesef bugün, yarın ya da haftaya sonuç alınabilecek bir iş değil. belki aylarca sürer. fakat biz kış boyunca göreceğimizi de düşünürsek bu mikroorganizmayı, o dönemde de aşılama devreye girerse tüm dünyadan mikroorganizmanın azaltılması ya da yok edilmesi yönünde adım atılmış olur." bilgisini aktardı.
tezer, hastalığın dünyadaki ilerlemesiyle alakalı da, "dünyada bugün itibarıyla 2.5 milyon kişinin enfekte olduğunu ve birçok insanın öldüğünü biliyoruz. dünyada aslında birçok ülke yavaş yavaş normal hayatına dönüyor; ama bu virüs tüm dünyada doygunluğuna şuan ulaşmamış durumda. bu doygunluğa ulaşmadığı sürece de dünya sağlık örgütü de temkinli davranıyor." şeklinde konuştu.