Erdal ŞİMŞEK | Analiz
ABD Başkanı Joe Biden, Rusya ve Çin'e karşı cephe oluşturmak amacıyla Ortadoğu'ya geliyor. Ve Ortadoğu’da yapacağı ilk şey, Rusların enerji ve petrol hattı üzerindeki etkinliğini kırmak için Suudileri petrol üretimini arttırmaya ikna etmeyecek. Peki, bunda başarılı olacak mı? Rusya ve Rus yanlısı analistlere göre bu pek mümkün değil. Ancak kanaatimce Suudi diktatörlüğü, Testere Muhammed Bin Salman’ın sorunsuz iktidar yürütebilmesini şart koşarak ve bu imtiyazı ABD’den kotartarak petrol üretimini kademeli arttıracak. Rusya Bilimler Akademisi Sosyal Bilimler Bilimsel Bilgi Enstitüsü Orta ve Sovyet Sonrası Doğu Bölümü'nde Araştırma Görevlisi Vasily Ostanin-Golovnya şu görüşleri ileri sürüyor: "Riyad, ABD'nin petrol üretimi ve savunma olmak üzere iki alanda stratejik ortağıdır. Suudi Arabistan'ın 1932'de bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana müttefik ilişkilerini sürdürüyorlar. Ancak Washington'ın Riyad'a karşı tutumu Soğuk Savaş sırasında bir üst düzey yöneticinin tavrıydı ve geçmişte kaldı. 1990'lardan beri bu tutum hegemonik boyuta vardı. Rusya'nın ABD'ye göre belirli bir avantajı var. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un çok başarılı bir ziyareti oldu, taraflar bazı anlaşmalara vardı ve krallığın bunları ihlal etmesi pek olası değil." ABD ile Suudi Arabistan arasındaki ihtilaf ve siyasi çatlak, Suud Krallığı ile Birleşik Arap Emirlikleri'ni karşı karşıya getirmesiyle başladı. Ve bu da Ukrayna savaşından çok önceki bir durumdu. Olayın bir de kişisel yönü var. Ülkenin fiili durumu Testere lakaplı katil Prens Muhammed bin Salman’a yönelik Biden hükümetinin resmi politikası da çok önemli bir çatlağa sebep oldu. Rus İstihbarat Sirvisi FSB’nin danışmanı ve ünlü Rus Oryantalistlerden Andrey Ontikov ise bu durumu şöyle değerlendiriyor: "Suudilerin Demokratlarla anlaşma yapmak için hiçbir nedeni yok. Suudiler, Amerikalılar Rusya'yı şu ya da bu şekilde bastırmayı veya Moskova'ya gerçekten güçlü bir baskı yapmayı başarırsa, o zaman Suudi Arabistan'ın 'demokratik değişikliklerden', yani gerçekleşen Arap baharı sürecinde sıradakinin kendileri olacağının farkındalar. ABD'ye bir alternatife sahip olmak istiyorlar. Rusya böyle bir alternatif olabilir." Rus oryantalistler bile artık Putin diktatörlüğünün arzuları dışında görüş belirtmediklerine göre bu devletin içeride de çok sıkıştığını ve patlama noktasına geldiğinin göstergesidir. KGB’de katı Sovyet rejimine rağmen herkes görüşlerini reel verilerle ve açıkça belirtmelerine rağmen, Putin Rusyasında bunun ortadan kalktığını görmek, aslında rejimin içeriden patlama ihtimalinin çok yüksek olduğunun göstergesidir.
Rusya Ukrayna savaşının en büyük kışkırtıcısı ve tedarikçisi olan İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın geçtiğimiz hafta çok alakasız bir komplo ile istifaya zorlanması, Rus-Ukrayna savaşı ile alakalı olduğu ihtimali gittikçe güçleniyor. Çünkü İngiltere-ABD ikilisinin beklediği gibi olmadı ve Ruslar savaşta yayılmayı başardılar. Bu da savaşın süresinin ve maliyetinin yükselmesi anlamına geliyor. İngiltere’nin dünyanın yaşadığı bu mali krizde bir savaşın sponsoru olması tabii olarak devlet yönetimindeki bir kanadını endişelendirmiş durumda. Bu grubun Kraliçe’den çok veliaht Prens Andrew’ya yakın olduğunu tahmin ediyorum. Kraliçe Elizabeth’in artık devleti yönetememesi ve Fiili olarak Anderw’nun yönetimi devralması, Jhonson döneminin de noktalanması gerektiği anlamına geliyordu aslında. Dünyada komplo kurmada en mahir olan İngiltere’de Başbakan Jhonson’a bir tuzak kurması o kadar da zor olmasa gerek. Ve kurduğu basit bir komplo ile İngiltere’nin demir yumruğu Jhonson’ı devirmeyi başardı. Jhonson’dan sonra İngiltere’nin Rusya-Ukrnayna savaşı sponsorluğu ve politikası konusunda değişiklikler olacaktır. Özellikle savaşın lojistiğini üstlenme konusunda yük paylaşımını AB, Kanada ve ABD ile yapmaya çalışacaktır. Bu da Ukrayna’da bazı cephelerde bocalama hatta kaybetme anlamına gelecektir. Çünkü bu yük paylaşımı konusunun netleşmesine kadar geçen sürede Ruslar ilerleme kaydedeceklerdir. Jhonson’ın kurban edildiği bu komplo ile ilgili Rus yayın kuruluşu olan Nezavisimaya Gazeta şu görüşlere yer veriyor (Tabi Rusya’da özgür medya olmadığını ve medyalardaki bütün görüşlerin Rus devlet görüşü olduğunu hatırlatmakta fayda var. E.Ş.): “Boris Johnson'ın istifasının ardından İngiltere'de Muhafazakar Parti lideri ve başbakanlık mücadelesi sürüyor. Daha fazla politikacı, liderlik yarışı için şapkalarını yüzüğe atma planlarını duyuruyor. Eski Savunma Bakanı Penny Mordaunt ve Dışişleri Bakanı Elizabeth Truss geçtiğimiz günlerde yarışa katıldı. Bu arada, Londra'nın politikalarının nasıl değişeceği ve bir dizi ülke ile bozulan ilişkileri geliştirmeye açık olup olmayacağı sorusu da dahil olmak üzere uzun vadeli konular arka plana çekildi. Muhafazakarlar, yanlış kararların suçunu Johnson'a yükleyerek zor sorunları ortadan kaldırabilir. Partinin reytingi daha önemli olduğu için feda edilebilir. Eninde sonunda erken bir parlamento seçimine gelinmesi özellikle önemli olacaktır.”
Avrupa ve batılı kamuoyunun beklentisi, Putin’in Ukrayna cephesinde yenilerek görevi bırakması. Ancak Rusya’yı yakinen gözlemleyen biri olarak farklı düşündüğümüzü belirtmek isterim. Rusya’yı temas cephesinde bekleyen darbeden önce içeride büyük patlama meydana gelecektir. Çünkü öncelikle düşünce ve ifade özgürlüğü tamamen yasak durumda ve aykırı davrananlar ya ebediyen ya da hapse atılarak susturuluyor. Bunun yanında Rusya’da emtia kıtlığı gün geçtikçe yürütülebilir halden çıkıyor. Ve bu durum Rus kamuoyunda oldukça büyük bir paniğe sebep olmuş durumda. Rus Kommersant gazetesi, CROS ajansı tarafından yayınlanan Ulusal Kaygı Endeksi'ne atıfta bulunarak, fiyat artışları ve mal kıtlığı Rusları Ukrayna'daki özel askeri operasyon sırasında durumun olası herhangi bir kötüleşmesinden daha fazla endişelendiriyor. Uzmanlar, insanların özel operasyon iklimi altında yaşamaya alıştıklarını ve kendilerini doğrudan etkileyen şeyler hakkında daha fazla endişelenmeye başladıklarını yazdı bugünkü nüshasında. Gazete yayımladığı araştırmanın devamında şu bilgileri okurlarıyla paylaşıyor: “Bununla birlikte, Rusların fobilerinin ana nedeni askeri faaliyetler değil, fiyatlardaki artış ve mal kıtlığı ve ayrıca bazı ünlülerin ayrılması ve Batı yaptırımları da dahil olmak üzere 24 Şubat'tan sonraki gelişmelere kamuoyu tepkisi. Özel operasyonun kendisi üçüncü sırada geliyor. CROS Analitik Direktörü Andrey Lebedev, insanların özel operasyona alışmasına rağmen kaygı düzeyinin yüksek olduğunu belirtiyor. "Çoğunlukla değişen tüketim kalıpları, özellikle medya ve internet üzerindeki kısıtlamalar tarafından tetikleniyor. Herkes sosyal medyada özgürce iletişim kurmaya alıştı ama artık bunun için daha az fırsat var. Ayrıca yabancı markalar ayrılıyor ve insanlar buna zorlanıyor. Onlar zevklerini ve alışkanlıklarını değiştirmeye isteksizken onların yerini kimin alacağına karar verin” diye ekledi.
*Gazeteci-Yazar Erdal ŞİMŞEK, haber365.com.tr yayın kurulu üyesidir