Doğan Cüceloğlu’nun Son Kitabı “Var Mısın?” Konusu Nedir?
Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu' nun son kitabı Kendini Keşfetmeye Zorluklarla Başa Çıkmaya Var Mısın? kitabının konusu nedir? Var Mısın? kitabının özeti nedir?
Doğan Cüceloğlu psikoloji konusunda seminerleri, kitapları, yetiştirdiği öğrenciler insan hayatına doğrudan dokunan cümleleriyle bu coğrafyanın en önemli ilim insanlarından biridir. Türkiye’de doğup büyüyen ve eğitim alan Doğan Cüceloğlu her ne kadar yurt dışında uzun yıllar bulunmuş olsa da Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını bilimsel olarak psikoloji dalında inceleyen ve aktaran Cüceloğlu, pek çok eser kaleme aldı. Vefat etmeden önce çıkardı son kitabı olan Kendini Keşfetmeye Zorluklarla Başa Çıkmaya Var Mısın? kitabıyla okurlarına, severlerine, öğrencilerine ve ailesine veda etti. Bir hayat muhasebesi ve hayatının her ânına ilmek ilmek işlediği dersler… Var mısın? her bir bölümü, her bir cümlesi ile herkesin kendinden bir şeyler bulacağı, insana dair bir tanıtım kılavuzu.
Kendini Keşfetmeye Zorluklarla Başa Çıkmaya Var Mısın? kitabı gazeteci ve programcı Deniz Bayramoğlu ile birlikte gerçekleştirdikleri söyleşilerden oluşuyor. Doğan Cüceloğlu bu son kitabında sadece psikolojik, akademik ve eğitimci kimliğinin yanı sıra 14 maddede de 82 yıllık hayat tecrübelerini okurlarına aktarıyor.
HAYATIN ANLAMI NEDİR?
14 Madde oluşan kitap, “Hayatın Anlamı Nedir?” sorusuyla başlıyor. Yaşamın temel biriminin birey olduğunu ve yaşamın doğası gereği bir ekip işi olduğunu ifade eden Doğan Cüceloğlu, aile, işte, toplumda birey hep bir ekibin içinde yaşadığını ifade ediyor. Ekip içerisinde olan kişi sorun yaratmak yerinde toplumdaki sorunlara çözüm üretmenin peşine düşüyor.
Doğan Cüceloğlu, bütün toplum olarak, ana-baba, eğitim sistemi olarak bireyin üzerine odaklanılması gerektiğini ve bireyi ekibin bir parçası olarak hayata dahil etmek gerektiğini belirtiyor. İnsanın gelişimini iki tür kültür sayesinde olduğunu söyleyen Cüceloğlu, Birincisi denetim odaklı korku kültürü diğeri ise gelişim odaklı değerler kültürü. Diğer ise gelişim odaklı değerler kültüründe ise kişi bir işi yaparken önce kendi özüne, vicdanına hesap verir. Cüceloğlu, hayatın anlamını keşif ve keşfetme yolculuğu olarak tanımlıyor.
Kitabın ikinci bölümünde “İnsan kendini nasıl geliştirir?” sorusuna cevap aranıyor ve insan kendini içindeki potansiyeli ortaya çıkardığı zaman geliştirir. Kısacası insan biz potansiyelini ortaya çıkarınca kendini keşfedebilir. Kitabın üçüncü bölümünde “umutsuzluğu nasıl aşarız?” sorusunu soranlar için. Kişi hayatındaki en önemli kişinin kendisi, en önemli tanıklığın da kendi tanıklığı olduğunu fark etmezse hiçbir zaman hayatla ilişkisini doğru kuramaz. Umutsuzluğu önce sen sonra senden başlayarak toplumla birlikte ortadan kaldırılabilir. Ayrıca kişi kendisiyle olan ilişkisinde ne kadar dürüst ise o kadar umut dolu oluyor. Umutsuzluğun yarattığı ruh halinden kurtulmak isteyen kişinin, başka meşgaleler yaratmaya çalışırken işkolik, alkolik ya da çarpık ilişkiler yaşar halde bulunma olasılığı vardır.
İÇİMİZDEKİ ÖZÜ NASIL BULURUZ?
Kitabın dördüncü bölümde; Toplumda insana insan olduğu için değil toplumdaki gücü ve varlığı kadar değer veriliyor. Sadece iyilik potansiyeli olduğu gibi kötülük yapabilme potansiyeli de var. İnsanın bunu fark etmesi hayatın özüdür. Kitabın altıncı bölümde; İnsan içinde bulunduğu çevrenin keyifli ve anlamlı olmasını ister. Diğer türlü insan yaptığı işten yeteri kadar verim alamaz ve yeteri kadar verimli olmaz. Bunun sonucunda da gelişme olanağı olmaz. Altıncı bölümde, Kendimiz hayatımızın en güçlü ve sürekli tanığıyız. Dolayısıyla bize kendimizden daha çok kimse yardımcı olmaz. Önce içinizdeki duyguları ve kendinizi tanıyın. Kendilerini tanıma yolunda gençlerin gönlüne dokunarak katkı sağlayarak etkileşim içinde olunursa hem toplum hem de kendiniz kazanabilirsiniz.
Kitabın yedinci bölümden; Richard Layard, Mutluluk isimli kitabında refah düzeyi ve mutluluk arasında bir ilişki olmadığı gibi mutluluğun, yaş, cinsiyet, zeka seviyesi ve eğimle de herhangi bir ilgisi olmadığını ifade ediyor. Ancak mutluluğun; aile ilişkilerinin, belirli gelir seviyesinin, mesleğin ve yaptığı işin kişi için anlamlı olup olmaması, dost-arkadaşların, cesaret ve özgürlüğün, sağlık ve değerleri ile ilişkisi var. Kısacası mutluluk toplumla ne kadar ilişki kurduğunuza göre değişiyor.
Kitabın sekizinci bölümünde; eş seçiminde dikkat edilmesi gerekenler ve bu sürecin ayrıntıları veriliyor. İlişkilerde ne alırım veya ne verebilirimden ziyade çiftlerin birbirine iyi bir yoldaş olunabilir mi gözüyle bakmak gerekiyor. Kendini Keşfetmeye Zorluklarla Başa Çıkmaya Var Mısın? Kitabında dokuzuncu bölümde insan zihninin nasıl işlediğine dair belli bir plan dahilinde organize olmuş bir şekilde çalışıyor. Zihnini daha etkili kullanabilmek için; geleceğini belirle, ufkunu a.acak etkinlikler ve eğitimler de bulun, kariyer hedeflerini belirli, zamanını, iyi yönet ve bütçeni iyi yönet.
BEN OLMAKTAN BİZ OLMA AŞAMASINA NASIL GEÇİLİR?
Meslek seçimi konusunda kitabın onuncu bölümünde, iş ve eş seçimi kişinin hayatını doğrudan etkiliyor. Toplumda iş ve eş seçimiyle ilgili nasihat var ama sohbet yok. “Sen kimsin?”, işin anlamı nedir, eşin anlamı nedir, eşine evlilik denen bu yolculukta nasıl bir ilişki içerisinde olacaksın? sorularının cevabı konusunda kocaman bir boşluk var. On birinci bölümde ise ben kavramından biz kavramına geçiş yapılıyor ve nasıl biz olunur sorusunun cevabı aranıyor. . Gerçeğe saygı, hakkaniyet, halden anlama, işbirliği ve güvenilir insan olmak birer değer olarak toplumda yoksa, yüzlerce üniversite, binlerce akademisyen olsa bile o toplumda az sayıda bilim insanı yetişir. Akademik hayat mevki ve makam peşinde koşan insanlarla dolar taşar.
Kitabın on ikinci bölümünde yine biz kavramından yola çıkarak toplum doğru şekilde nasıl dönüşür sorusunun cevabı aranıyor. Bir toplumu değiştirmek açısından yasalar, kanunlar önemli… Ama toplumun yasa ve yönetmelik çıkaracak değişimi beklemek saflıktır. Değişim için her bir anne babanın, her bir öğretmenin, her bir üniversite öğrencisinin, yani her bir vatandaşın önce kendisiyle sohbet edebilecek gelişmişliğe ulaşması lazım. Kendini terbiye edemeyen çocuğu terbiye edemez. On üçüncü bölümde ise sosyal hayat ele alınarak okuma ve gezme noktasında soruları cevaplıyor. Buna göre,