Tarık Bulduk| Özel Haber
Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgal girişimi son günlerde yavaş yavaş duruluyorken, Ukrayna halkı ülkesini terk etmek zorunda kalıyor. Savaşın başladığı günden bu yana en az 2 milyon vatandaşın ülkesini terk ettiği düşünülüyor. Ukraynalılar; Almanya, Polonya ve girebildikleri diğer Avrupa ülkelerine göç etmeye çalışıyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Almanya-Polonya sınırında çekilen görüntü birçok insanın içini ısıtırken aslında Batı’nın gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koyuyor. Meydana gelen savaştan şüphesiz en çok masum vatandaşlar etkileniyor. Almanya Polonya sınırındaki görüntüde otoyol kenarları gıda ve içecek paketleri konurken birçok insanın aklına bu ülkeler “sevimli” geliyor. Ancak Avrupalı ülkelerde mülteci olabilmek için bazı şartlar bulunuyor. Bunların başında Müslüman olmamak ve beyaz tene sahip olmak geliyor.
Çok çabuk unutuldu
Batı ülkeleri adeta dünyaya rol yaparken geçtiğimiz yıllarda milyonlarca mülteciye yapılan hakaret niteliğinde davranışlar insanlar tarafından çabuk unutuluyor. Üstelik bu iki yüzlülük için yıllar öncesine gitmeye gerek yok. Daha geçtiğimiz yılın sonlarında Afganistan, Suriye, Yemen ve Irak’dan gelen mülteciler Belarus ve Polonya sınırında resmen mahsur kalmış, Polonyalı güvenlik ekipleri dikenli teller aracılığıyla ülkeye girmelerini engellemişti. Bu olayların üzerine de söz konusu mülteciler sınırda soğuktan ve açlıktan ölümle baş başa bırakılmışlardı.
Birleşmiş Milletler de belirtiyor
Ortadoğu, Afrika ve Asya'dan ülkelerine sığınmak için gelen mültecileri geri çeviren aynı ülkelerin çoğu, şimdi Ukrayna'dan gelen mültecilere ülkelerinin kapılarını adeta sonuna kadar açıyor. Savaştan kaçana ve kendini kurtarmak isteyene elbette yardım edilmeli ancak Ukrayna'dan kaçan mültecilere "farklı muamele" edildiğini BM Mülteci Ajansı başkanı da açık bir şekilde dile getirmişti.
O tekme milyonlarca mülteciye atılmıştı
Özellikle sosyal medya platformlarında paylaşılan Almanya Polonya sınırındaki görüntü insanların aklına Macaristan sınırında yaşanan olayı getirdi. Öyle ki 2015 yılında gerçekleşen bu olay tüm dünyanın gözü önünde yankı bulmuştu. 2015 yılının Eylül ayında, Sırbistan’dan Macaristan’a geçmeye çalışan mülteciler bu sefer güvenlik ekiplerinin değil halktan biri olan gazetecinin tekmesine takılmıştı. Söz konusu gazetecinin yaptığı hareket ne onun görevi ne de haklı bir görüntüydü. Mülteci ekibinin Sırbistan sınırından Macaristan'a girişi esnasında Macar uyruklu bir gazeteci, sınırdan geçmeye çalışan ve üstelik çocuk olan bir mülteciye çelme takmıştı.
Gazeteci mülteciyi tekmelemişti
Macaristan’da kendisini radikal sağ olarak konumlandırmış ve yayın hayatına devam eden bir medya kanalında muhabir olarak çalışan Petra László Macaristan sınırında çekim yaparken tüm dünyanın gözü önünde bir acımasızlığa imza atmıştı. Gazeteci sınırdan geçmeye çalışan kucağında küçük bir çocuk taşıyan Suriyeli bir mülteciye çelme takmış, küçük bir kız çocuğunu da tekmelemişti. Bu davranış sınırda bulunan gazetecilerin kameralarından kaçmamış fotoğraflarla da belgelenmişti. Macaristan’da mahkemeye çıkarılan Petra László, bu suçtan mahkumiyet cezası alsa da bir süre sonra bu cezanın askıya alınmasına karar verilmişti.
Irkına göre muamele
Polonya sınırında çekilen görüntüler Batı dünyasının geçmiş yıllarda imza attığı birçok skandalı hatırlamamıza sebep oldu. Buna göre 2015’te yaşanan mülteci krizinde Yunanistan Makedonya sınırında yetkililer mülteci insanlara acınası bir yaklaşım benimsemişti. Sınırda, dikenli tellerin ardında mahsur kalan mültecilerden bir anne, şiddetli bir şekilde yağan yağmurdan bebeğini korumak için plastik bir muşambaya sararken, mülteci bir baba yüksek ateşle hasta olan kızını göstererek isyan ediyordu. Baba, "Şuna bakın, haline bakın kızımın, sizde vicdan yok mu?" sözleriyle yalnızca orada bulunan görevlilere değil buna sessiz kalan tüm dünyaya bağırıyordu.
Yine Macaristan'da tanık olunan bir diğer olayda, insanların onlara merhamet göstereceğini hayal ederek binlerce kilometre yürüyen mülteciler, ülkenin başkenti Budapeşte’deki restoran ve kafelerin hiçbirine alınmamıştı. Üstelik olay yerinden güvenlik güçleri tarafından adeta bir hayvan sıkıştırır gibi uzaklaştırılan mülteciler tekrardan kendi başlarına bırakılmıştı.
Avrupa’nın en büyük mülteci krizi
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaştan önce dünya genelinde 80 milyondan fazla yurdunu terk etmiş insan bulunuyordu. BM Mülteci Ajansı’nın açıkladığı verilere göre her 95 kişiden 1’i bu konumda yer alıyor. Birleşmiş Milletler, Ukrayna’yı terk eden vatandaşların 4 milyonu geçeceğini tahmin ettiklerini belirtirken, söz konusu beklenti 21. yüzyılda Avrupa’da yaşanacak en büyük mülteci krizine işaret ediyor.
Ukraynalı vatandaşlar tabii ki bu konuda tek değl. Yıllardır devam eden Afganistan, Suriye ve Yemenli mülteci akını Avrupalı ülkeler tarafından görmezden gelinmeye devam ediyor. Batı, her ne kadar dünya ülkelerine “sevimli” gözükmeye çalışsa da yıllardır süre gelen iki yüzlülük ve skandallar silsilesi uzun yıllar hafızalardan silinecek gibi değil.