Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
YAVAŞLA EY İNSAN
Semra Aydın
YAVAŞLA EY İNSAN
16.03.2020 Pazartesi 16:07

SEN OLMADAN DA DÖNECEK DÜNYA

Son birkaç hafta içinde ne kadar da değişti hayatlarımız. Hızla yayılan ve çıkışı hakkında fikrimizin olmadığı küresel bir virüs salgını ile karşı karşıya kaldık. Şuan bu virüs salgınından korunmak için bildiğimiz en etkili yol, virüsün yayılım hızını düşürmek. Bunun için de sosyal izolasyon uygulamak.

Tedbirli olmak, önlem almak, sosyal izolasyona ve hijyene dikkat etmek şüphesiz çok önemli. Ama atladığımız bir konu var ki, topyekün bir korku ve kaygı sürecinin de içine çekilmiş durumdayız. Endişeli düşünceler hepimizi bir kısır döngüye sürüklüyor. Sosyal medya platformlarında virüs salgını ile ilgili haberlere fazlasıyla maruz kalmak, birçoğumuzda kaygıyı ve endişeyi tetikliyor.

Sürekli takip halindeyiz… Virüsün nerelere yayıldığı, kaç kişinin öldüğü, nasıl öldüğü hakkında meraktayız. Oysa kadim bilgiler der ki, “seni mutsuz edeni takip etmekten vazgeçersen, mutlu eden şeyleri görmeye başlarsın”. Sadece bu virüs konusunda değil, bize acı veren veya bizi kötü hissettiren her konuyu, gündemimizden çıkarmaya veya gündemimize kontrollü almaya ihtiyacımız var. Burada endişelerimizi veya korkularımızı bastırmaktan bahsetmiyorum. Kaygımızı veya korkumuzu bilinçli farkındalık temelli bir dizi yöntemle, yönetmeyi tavsiye ediyorum.

Örneğin; zihnimiz ne olacağını tahmin etmeye meyillidir. Beynimiz tehdit ve tehlikeye karşı aşırı duyarlıdır. Otomatik düşüncelerle, otomatik tepkiler veririz genelde. Düşüncelerimizin bir kısmı hayatta kalmaya yönelik gerçekçi tepkilerdir, bir kısmı ise endişeye iten asılsız tepkilerdir. Nesnel ve gerçekçi veriler ışığında, hangi düşünceyi kabul edip etmeyeceğimizi seçebiliriz mesela…

Zihnimiz sürekli hikâye yazar. Güvenliğimiz, sağlığımız, sevilip sevilmediğimiz ile ilgili hikâyelerdir bunlar... Bunların büyük çoğunluğu, geçmiş bilinçaltı deneyimlerimizle ilgilidir ve tüm bu hikâyelerin çoğu doğru değildir. Bu nedenle şuan ki bize, şuan ki deneyimlerimize odaklanmamız gerekir. Kendinizi fark edin… Hangi düşünce sizi içine çekiyor, hangi düşünceden uzak durmanız gerekiyor bunu en iyi siz bilebilirsiniz. Olaylara veya konulara otomatik tepki vermeden önce kendinizi, kendi iç sesinizi duymaya çalışın.

Fotoğrafın tamamını görmeye çalışmak, sizi daha emin hissettirebilir. Kaygı ve korku bizi daha geniş düşünmekten alıkoyar, olayları etraflıca yorumlayamayız. Acil tehditlere odaklanır, endişeyi döngüye çeviririz. Tersi de mümkündür. Ne kadar geniş açıdan bakıp, gerçekçi veriler ışığında etraflıca düşünürsek, anksiyete oranımız düşer ve süreci yönetmeye başlarız.

Sosyalleşmemek, güvenli mesafede olmak, hijyen kurallarına dikkat etmek şartıyla hayatımızda nefes alacağımız alanlar açabiliriz kendimize. Eğer size yakın bir orman veya açık alan varsa, sabahları yapacağınız düzenli yürüyüş ve koşular bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olacaktır.       

Bağ – bahçe işleri ile ilgilenmek, hep okumak isteyip de fırsat bulamadığınız kitapları okumak, zihin açıcı filmler izlemek iyi gelebilir mesela…

Kendimiz ve sevdiklerimiz için yavaşlayalım artık… Kızılderililerin dediği gibi:  

“Dinle! Yoksa dilin seni sağır eder.

Yüzleş! Yoksa kalbin seni esir eder.

Anla! Yoksa zihnin seni deli eder.”

Semra Aydın Avşar

Aile Danışmanı

Twitter: @semra1071