Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Deprem ve Çocuklar
Semra Aydın
Deprem ve Çocuklar
27.01.2020 Pazartesi 11:34

Öncelikle geçtiğimiz Cuma günü yaşadığımız Elazığ depremi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır dileyerek yazıma başlamak istiyorum. Acımız büyük, milletimizin başı sağ olsun.

Ülkemiz fay hattı üzerinde ve konunun uzmanlarının ifade ettiğine göre bu durum artık ülkemizin bir gerçeği. Coğrafyamızda tarih boyunca meydana gelen depremlerde birçok kayıplar yaşadık. Ve Elazığ’daki 6,8’lik deprem, Türkiye’nin 9 yıl sonra gördüğü en büyük deprem olarak kayıtlara geçti. 

Depremden etkilenmek için sadece birebir o anı yaşamak şart değil. Nitekim Elazığ depreminin haberleri ve deprem hakkındaki yetişkin konuşmaları çocukların da bu konuya dair merak, endişe, kaygı ve korku duygularını tetiklemiş olabilir. Hafta sonu söyleşi yaptığımız ailelerimizle “çocuklarımıza depremi nasıl anlatabiliriz?” sorusunu konuştuk…

Deprem gibi hayatı tehdit eden beklenmedik olaylar karşısında, insan beyni anında iki tür tepki verir: İlki tehlikenin değerlendirmesini yapmaktır ve ikincisi ise tehditten korunmaktır. Tehdit sorusunun cevabı, ‘’Savaş veya Kaç’’tır.

Tehlikeden kurtulmak için ortaya çıkan bir dizi fizyolojik değişim sonucu, kalp atımı ve soluk alıp verme hızının artması, korku, şaşkınlık, olanlara inanamama hali, uyuşma hissi, terleme, titreme ve bulantı bulguları ortaya çıkabilir. Tehdit ortadan kalktıktan sonra ise, yaşanan zorlu sürecin, insanın duygu ve düşünce dünyasına ve yaşamının anlamına yaptığı etkiyle baş edebilme sorunu ortaya çıkar.

Kişiyi aşırı korkutan, dehşete düşüren, çaresiz hissettiren, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olayların yol açtığı etkilere “ruhsal travma” diyoruz. İnsan hayatında sıkıntı ve üzüntü meydana getiren birçok olay gerçekleşir ama her olay “ruhsal travma”ya neden olmaz.

Yaşanılan olay sonucu; korku, dehşet veya çaresizlik hissi yaşanılmışsa ya da olayda kişinin kendisinin veya yakınlarının ölümü veya yaralanması söz konusu olmuşsa bu durumu ruhsal travma olarak adlandırırız. Deprem her yaş insan için “travma” nedeni olabilir ama özellikle çocuklar bu travmadan yetişkinlere oranla daha çok etkileniyor.

Çocuklarda, depreme bağlı psikolojik sıkıntılarla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken birçok bulgu vardır. Bunlar arasında, huzursuz ve ajite davranışlar, öfke nöbetleri, uyku sorunları, korkunç rüyalar görme ve ağlayarak uyanma, kaybettiği kişinin hayaletini gördüğünü söyleme, arkadaşlarıyla beraber olma ve oyun isteğinin azalması, bebeksi davranışlar, dikkat bozukluğu, büyüklere aşırı bağımlılık geliştirme, yatak ıslatma, tanısı konulamayan ağrılardan yakınma, kusma, okul başarısında düşme sayılabilir. Bu bulguları tanıyıp, ilgili bir yaklaşımla çocuğa yardımcı olmak gerekir.

Çocuğa özel zaman ayırıp onunla konuşmak, güven vermek, ortak aktiviteler düzenlemek, günlük yaşamda sorumluluk almasına destek olmak, gereğinden fazla sorumluluk yüklememek, sorunun daha kısa sürede çözümüne destek olacaktır. Eğer yukarıda ifade ettiğim bulgular 10 günü geçerse ve artarak devam ederse, profesyonel destek almak ihmal edilmemelidir.

Çocukların travma yaşaması demek, illaki o olaya maruz kalması demek olmuyor. Özellikle yaşı küçük çocukların olayı televizyondan izlemesi ya da aile bireylerinden duyması da travmatik etkilere neden olabilir.

Depreme doğrudan maruz kalmamış, deprem haberlerini televizyondan veya aile içi konuşmalardan öğrenen, etkilenip kaygı duyan çocuklara ise ilk olarak deprem hakkında yumuşak bir dille bilgi vermek faydalı olacaktır.

Deprem nedir, nasıl oluşur, deprem anında neler olur gibi sorulara, çocuğun anlayacağı bir dille anlatılmalıdır. Burada çocuğun kafasını karıştıracak gereksiz bilgileri vermemeye, korkutmamaya, düz ve yalın bir dil kullanmaya dikkat etmek gerekecektir. Kaygıya ve korkuya kapılan bu çocukların “senin yanındayız” “güvendeyiz” gibi sözleri duymaya, hatta sarılmak gibi fiziksel temaslara ihtiyacı olacaktır.

Eylül 2019’da İstanbul’da gerçekleşen depremde 10 yaşındaki kızım okuldaydı ve arkadaşları ile korku dolu bir deneyim yaşamıştı. Deprem sonrası yaşadığı kaygı ve korku birkaç gün devam etti. O birkaç gün boyunca, kendisi ile her istediğinde konuştuk depremi. Yaşadığı kaygıyı görmezden gelmedik asla. Deprem gibi doğal afetler kontrol edemediğimiz süreçlerdir.

Kızım ile kontrol edebileceğimiz ve kontrol edemeyeceğimiz süreçleri, onun anladığı dilde konuştuk. Birlikte “Deprem Çantası” hazırladık. Her odaya birer küçük el feneri koyduk. Evdeki dolapları sabitledik.

Deprem anında ne yapacağımızı konuştuk. Hatta deprem sırasında yine okulda veya bizden uzakta bir yerde olursa, neler yapacağını biz ona ulaşana kadar neler yapması gerektiğini planladık. Tüm bunların sonunda kızımın deprem kaygısı tehlike arz etmeyen bir seviyeye indi.

Unutmayalım ki ebeveynler olarak bizler deprem ve alınması gereken önlemler konusunda süreçleri doğru öğrenmeli, çocuklarımıza doğru rol model olmalıyız. Deprem, kişinin yaşamını can, mal ve anlam boyutlarında tehdit eden önemli bir stres unsuru olduğundan, tepki olarak ciddi psikolojik, sosyal uyum ve performans sorunları yaratmaktadır. Ülkemizde, insanların deprem konusunda bilinçlendirilmesi, bedensel ve psikolojik etkilere yönelik kendi kendine ve yakınlarına yardım konusunda eğitilmesi, gerekli durumlarda profesyonel destek olanaklarından yararlanabilmesi, toplum sağlığı açısından, en az yapıların imarı kadar önem taşımaktadır.

Twitter: @semra1071

Instagram: @semra1071