Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Yunan İstihbaratı Türkiye İle Olan Krizi Tırmandırma Peşinde
Hasan Mesut Önder
Yunan İstihbaratı Türkiye İle Olan Krizi Tırmandırma Peşinde
20.12.2020 Pazar 10:53

Türkiye’nin Rodos Başkonsolosluğunda görevli Sözleşmeli Sekreter Sebahattin Bayram, Yunan Polisi tarafından gemi fotoğraflarını çekmesinden dolayı, casusluk   yaptığı iddiası ile tutuklandı.  Teknolojinin bu düzeyde geliştiği günümüzde, gemi fotoğraflarını çekme suçlaması, bu konuyu bilen herkes için gülünç bir durumdur. Bölgeyi yakından tanıyan Güvenlik Uzmanı Serkan Yıldız bu iddialarla ilgili şunları söylüyor:

 Günümüzde fotoğraflama görevi için bir konsolosluk memurunu görevlendiriyorsanız ya bu işi hiç bilmiyorsunuz ya da işin içinde ciddi bir kumpas var demektir. Muhtemelen Yunanistan vatandaşı olan o çalışanımız gemi fotoğrafları çektiği için tutuklu. Basit bir soru soracağım. Türk İstihbaratı Rodos’ta ki gemileri izleme / gözleme ya da takip için böyle bir işin içine girer mi? Google Earth’den bakabilirlerdi. Hatta canlı olarak izleyebilecekleri birçok internet sunucusu var. 2000’lerin ortasında Ege denizindeki kayalık ve adalara asker ikmalinin yapıldığı dahi belgelenirken çekilen fotoğraf anında İstihbarat Harekat Merkezine gönderiliyordu. Ama siz şimdi; aradan geçen 15 yılda teknolojik olarak daha gerilemiş olmanız lazım ki; JPEG formatında ki belgelerle istihbarat çalışması yapmaya başlamışsınız. Buna akıl sır ermez. Bir geminin fotoğrafının çekilmesi için kaç ihtimal vardır? İlgili kişinin hobisi olabilir, ilgili kişinin merakı olabilir, ilgili kişinin o gemi firması ile bir işi olabilir hatta ilgili kişinin bu konuda kendince bir hevesi bile olabilir ama siz bunların hepsini yok sayıp şunu diyorsunuz; “Hayır! Bu adam casusluk yapıyordu” Evet, o kadar beceriksiz bir Türk İstihbaratı var ki karşınızda, konsoloslukta çalışan bir kamu görevlisine bu görevi vermiş, fotoğrafları çekip açık hat üzerinden kendilerine göndermelerini istemiş.  Bu olsa olsa üçüncü sınıf bir komedi olur.

  Yunan gizli servisi (EYP) böylesine amatörce bir operasyona imza atar mı sorusu bu noktada önem kazanıyor. Yunan Servisinin iç yapısı ve Türkiye’ye yönelik faaliyetleri hakkında Yıldız’ın değerlendirmesi şu:

EYP, ilk olarak doksanların sonlarında PKK ile ilişkilerini güçlendirmiş– örgüte başlarda lojistik destek verirken 2000’lerin başından Yunanistan krizi patlayana kadar, oldukça yüklü ekonomik destek sağlamıştır. İsmail Cem’in dışişleri bakanlığı zamanında başlayan ama çok kısa süren “dostluk havası” daha sonra yerini iki ülke arasında istihbarat savaşlarına dönüştürmüştür. Bu savaşlar öylesine bir hale dönmüştü ki o dönemde, bizim istihbarat uzmanlarımızın sivil adreslerine varıncaya kadar ifşalar ortalıkta geziyordu. Bu etik dışı savaş yöntemleri elbette ki misli ile karşılık verilerek durum eşitlendi. Ancak EYP, yine bahsi geçen dönemde Kıbrıs – Suriye – Kuzey Irak hattı üzerinden PKK’ya çok ciddi desteklerde bulunmaya başladı. Ardından Ege denizindeki bazı ada ve kayalıkları silahlandırıp, kriz ve savaş durumunda   kullanmak üzere ikmal yaptığı tespit edilince EYP ile Karamanlis yönetimi arasında ciddi bir kriz patlak verdi. Karamanlis, ekonomik krizi çok öncesinden görmüştü. Çantasını toplarken güçlü komşusu Türkiye ile bu istihbarat savaşında yapılan zararların / oluşan aşırı borçlanma karşısında bir sonuç elde edemeyen EYP kadrolarını tasfiye etme yoluna gitti. Yunanistan Krizi patladığında EYP tamamen güçten düşmüş, maaşlarını alamayıp, özel sektörde şansını denemeye karar vermiş istihbarat uzmanlarından oluşan bir kuruma döndü. Devamında EYP’nin bütçesi minimumda tutulmuş ve yavaş yavaş teşkilatın etkinliği azaldı. Ancak bu durum, krizi atlatan ve silahlanmaya ayrılan bütçe ile kendine pastada ciddi bir dilim koparan EYP yönetiminin tekrar var olma savaşına başlamasıyla değişti.  Son 4 yıldır yine oldukça aktif bir istihbarat örgütüne dönüştüler. Ve tabii ki operasyon alanları yine Türkiye oldu. Amatör bir bakış açısıyla (ki bence bu genel itibariyle Akdeniz bölge insanın karakteristik özelliğidir), fanatizm boyutlarında, profesyonellikten uzak yapılan eylemler ortalama olarak istihbarat dünyasından bilgisi olan herkesin gözüne çarpmıştır. EYP bu konuda oldukça da iddialıdır. “Ben kazanamıyorsam, Türkiye’de kazanmasın gibi bir anlayışla harekete başladı. Kuzey Yunanistan’da ki Türk nüfusunun yaşadığı yerlerde ki askerî harekât operasyonuna bakmanız beni haklı çıkartmak için yeterlidir. Almanya’da ki Türk şirketlerine yapılan “ekonomik operasyonlar” da bu konuda beni haklı çıkartacaktır. Bunların hepsinin altında EYP’nin amatörlükleri vardır. Amacım EYP’yi kötülemek değil. Kaldı ki 2000’lerin başında sonuç odaklı çok ciddi operasyonlara da imza attılar. Çok ciddi zararlar da verdiler ancak sonrasında oluşan “Fanatik Türk Düşmanlığı” bugünlerde EYP’nin işlerini profesyonel çemberin dışına itti. Ayasofya’nın camiye dönüşmesiyle ilgili Yunanistan’da ki Paramiliter güç kurma sevdasıyla yola çıkıp, oluşturdukları gücün sadece Yunanistan’da illegal “Çek / Senet Mafyasına” dönmesi de güzel bir örnektir. Amaç; Ayasofya’nın cami olmasını protesto etmek için oluşturulmuş sivil direnç – Sonuç; Yunanistan’da sokaklarda gasp yapan, haraç toplayan bir illegal çete… Tabii burada Türk İstihbaratının da manipülasyonları yok değil. En başında müdahale edildi. Başarılı bir zamanlamaydı.

  Aklı başında hiçbir istihbarat servisi, sonunda çuvallayacağı bir operasyona imza atmaz. Yunan makamlarının   sekreter Sebahattin Bayram’a yönelik suçlamaları bir sorunun belirtisi ama açıklanan   fotoğraf çekme suçu ile alakası yok gibi görünüyor. Şöyle düşünün vücut sıcaklığınızın aşırı şekilde artması bir hastalık belirtisi ama hangi hastalığın işareti olduğunu belirlemek, yani doğru teşhis koymak için derinlemesine tetkikin yapılması gerekir.  Son dönem Türk- Yunan ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda Yunan tarafının Türkiye ile olan ilişkileri tırmandırmak için bir krize ihtiyaç duyduğunu söyleyebiliriz. Yunan tarafının bu politik hedefini uygulamak için Yunan istihbaratı sahneye çıkmış olabilir. İstihbarat örgütleri rakip servislerin legal ve illegal haber ağlarını kontrol altında tutup   delil elde etmeye çalışırlar. Yunan istihbaratı, bütün teknik ve fiziki takip çalışmalarına rağmen Türk istihbaratının ülkedeki faaliyetlerini tespit edemediği için   gemi fotoğraflarını çekme gibi gülünç bir iddia ile Türk misyonunda çalışan ismi tutukladı. Bu tutuklama ile, tespit edebildikleri ama faaliyetleri konusunda bilgilerinin olmadığı Türk istihbarat elemanları hakkında zorla ifade almak sureti ile kurgusal bir delil yaratma peşinde oldukları söylenebilir.  Gerçek delillere ulaşamama ve Yunan hükümetinin baskıları neticesinde acele etmek zorunda kalan Yunan servisi böyle bir kurgu ile  Türk  istihbaratının  sessiz savaşçılarına komplo kurmaya çalışıyor. Ancak böyle bir yola tevessül etmeleri halinde centilmenlik anlaşmasının bozulup misli ile karşılık verileceği gerçeğini unutmamalıdırlar. Türkiye’de   her işe burnunu  sokmaya çalışan ve PKK/ HDP ‘ye akıl hocalığı yapan bütün  Yunan istihbarat elemanlarının  bir gecede tutuklayacak delillerin Türk istihbarat birimlerinde olabileceği gerçeği Yunan makamları tarafından göz ardı edilmemelidir. Misli ile karşılığın dozu, rakip servisin niyeti ile doğru orantılıdır. Bu amatör gölgeleme operasyonundan vazgeçmek profesyonelliğin bir gereği olduğunu söylemek gerekir.

Serkan Yıldız : Güvenlik Uzmanı