Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Son Samuray
Hasan Birgül
Son Samuray
21.07.2022 Perşembe 09:19

Uzun bir süredir yazamıyorum, araştırdıklarımı, okuduklarımı toparlayıp bir bütün haline getiremiyorum. Zamanın ruhunu kaybetmiş gibiyim. Beni büyüten emek veren babalık eden dedemi kaybettim. Dedem Nuri Birgül çok değerli bir insandı ailemize babalık etti. Benim için çok çabaladı. Asla hakkını ödeyemem! bu yazımı saygıdeğer okurlar haddimi aşarak Dedem Nuri Birgül’e ithaf ediyorum. Eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe ’nin suikastı, Japonya'nın yarım asırdır siyasi şiddet yaşamadığı göz önüne alındığında tamamen şok etkisi diyebiliriz. Belki de tesadüfen değil, şiddetli bir saldırıya kurban giden son üst düzey politikacı da ülkenin askeri duruşunu güçlendirmek için adımlar atmıştı. Eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe ‘nin Japonya'nın Nara kentindeki bir seçim kampanyası etkinliğinde suikasta uğraması hem şok edici hem de inanılmaz şaşırtıcı. Şok edici çünkü Japonya’da en az yarım asırdır siyasi şiddet yok gözüküyor. Silah mülkiyeti sıkı bir şekilde kontrol ediliyor. İşin garip tarafı saygıdeğer okurlar; Abe ‘nin resmi bir hükümet vazifesi de yoktu. Abe suikastı açıkça politik bir eylemdir. Abe ‘nin ölümünün, iktidardaki Liberal Demokrat Parti'nin zaten rahatça kazanması beklenen Japonya Meclis Üyeler Meclisi Seçimleri için herhangi bir etkisi olması muhtemel değildir. Ldp'nin eski lideri ve başbakanının trajik kaybı, katılımı artırarak oyları etkileyebilir, fakat öncelikle bu tür şiddete tamamen alışkın olmayan bir ülke bu seçimi nasıl karşılayacak veya seçim sonrası ne olacak, Japon halkı bir fraksiyon verecek mi? 


 Bence neden olmasın suikast gerçekleşiyorsa ayaklanmada olabilir. Abe ‘nin 2006-07'de başarısız bir yılın ardından, 2012’den 2020'ye kadar sekiz yıl boyunca muzaffer bir geri dönüşle sonuçlanan başbakanlığı, 

Japon dış ve güvenlik politikası üzerindeki etkileriyle iç ilişkilerden daha dikkat çekiciydi. Hatta İskandinav ülkelerine Rusya’ya karşı silah ticaretlerini arttırması bunun sonucudur. Elbette Abe, “Abenomics " başlığı altında başarılı bir şekilde tanıttığı ekonomi politikasını Japon halkına sattı ancak, sonunda dönüştürücü olan ekonomik programı değil, dış politikasıdır. Abe, Japon dış politikasına açıklık, amaç gücü ve görevdeki uzun ömürlülüğünden ötürü güvenilirlik getirdi.  “Hint-Pasifik” teriminin şu anda Asya'daki güvenlik ve diplomatik stratejiyi tanımlamak için yaygın olarak kullanıldığı gerçeği, büyük ölçüde Hindistan ile daha güçlü bir ilişki kurmak için önceden var olan bir Japon çabasını alan ve ülkesinin konumunu yeniden çerçevelemek ve genişletmek için kullanan Abe ‘den kaynaklanıyor. Hem bölgesel hem de küresel olarak. Abe ‘nin bu tutumu aslında, Çin'in yükselişi ve Güney ve Doğu Çin Denizlerinde ve çevresinde giderek daha iddialı söylemleri ve eylemleri tarafından şekillendi diyebiliriz. Çin, Japonya için hep tehlikelidir. 

Abe ‘ye göre Japonya, Çin'in egemen olması için daha zor olacak stratejik ve diplomatik bir arena tanımlamaya kendini adamıştır. Hindistan ile ilişkilerin derinleşmesi, Abe ‘nin Japon ordusunu güçlendirme çabaları gibi bu stratejinin bir parçasıydı. Ülkenin anayasasını değiştirme önerilerinin önde gelen bir savunucusuydu, böylece ordusu kilit müttefiki ABD’ninkiyle birlikte daha büyük bir rol oynayabilecekti. Aslında Abe derin bir strateji geliştirmişti. Bu tutumu belki Japonya’daki bazı tarikatları rahatsız etmiş olabilir. Şinzo Abe ‘nin suikastıyla manşetlere gelen ‘Moon tarikatı’ bir anda yeniden dünyanın ilgi odağı oldu. ‘Dünya Barışı ve Birleşmesi için Aile Federasyonu ya da kısa adıyla ‘’ Birleşme Kilisesi’ ’diye anılan yapı, 1954’te bugünün Kuzey Kore’sinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Sun Myung Moon tarafından kurulmuştu. Abe inkâr edilemez bir Japon milliyetçisiydi. Başlangıçta, Japonya'nın savaş tarihi hakkında, özellikle de Japon İmparatorluk Ordusunun işgal altındaki ülkelerde köleliğe zorladığı kadınlar konusundaki sıcak meseleyle ilgili olarak biraz revizyonist görüşlerle tartışmalara başlamıştı. Fakat bir kez göreve geldiğinde, daha önceki görüşlerini büyük ölçüde değiştirdi. Dahası, Güneydoğu Asya'da daha yakın ve daha derin uluslararası bir sistem kurdu ve ülkenin en dikenli komşusu ve eski kolonisi Güney Kore ile bile bağları onardı. Çin ile ilişkiler sık sık gergin olsa da özellikle Abe bir gerginlik çıkarmadı. Hatta bazen taviz vermesi gereken durumlarda sakinliğini ülke adına korudu. Yalnız bir suikastçının nedenlerini tahmin etmek her zaman zordur. Abe ‘nin cinayetinden tutuklanan adam, 41 yaşındaki Tetsuya Yamagami, büyük, ev yapımı bir av tüfeği kullanmış gibi görünüyor. Yani dünyanın en güvenli ülkelerinden biri olduğu göz önüne alındığında Japonya’nın siyasi olaylardaki güvenlik, eski bir başbakan için bile hafif olma eğilimini bizlere göstermiş oldu bu, muhtemelen silahlı adamın bunu nasıl başarabildiğini açıklar. Veya nasıl bir organize suç örgütüne ihale edildiğini öğrenmek gerekiyor. Haberlere göre Yamagami, 2005 yılına kadar Japonya donanması Deniz Öz Savunma Kuvvetleri'nde üç yıl görev yapmıştı. Bu arka plana baktığımızda Abe ‘nin daha güçlü bir Japon ordusu savunması ve Anayasa’nın pasifist maddesini yani Madde 9’un ortadan kaldırma çabalarıyla birleştiğinde cinayetin ülkenin askeri duruşunu protesto etmek için işlendiğini varsaymayı makul kılıyor. Abe suikastı sonrası Japonya Başbakanı Fumio Kishida, İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD tarafından yazılan pasifist anayasayı değiştirmek için en kısa sürede konuyu parlamentonun gündemine getireceklerini sıkı bir dille savunuyor. Japon anayasasının 9’uncu maddesi, klasik manada ordu sahibi olmayı engelliyor, bunun yerine bir “öz savunma kuvveti” öngörüyor. Anayasa değişikliği yapıldığı takdirde Japonya, Çin tehdidinin arttığı bir ortamda savaşçı bir orduya sahip olmak istiyor. Ancak bazı uluslararası kurumlar halkın önceliğinin anayasa değişikliği değil, ekonomik kriz olduğuna işaret ediyor. Tüm dünya zor bir krize doğru sürüklenirken iyimser olmanın bir manası yok gerçekçilik hiç olmadığı kadar ihtiyacımız olan tek şey. Abe artık görevde olmamasına rağmen, şüphesiz hala ülkenin daha güçlü bir askeri kabiliyetin en önde gelen ve tanınmış savunucusuydu. Bu sıfatla, 1960'ta başbakan olarak, Japon savunmasını güçlendirmek amacıyla ülkenin ABD ile olan güvenlik anlaşmasında yapılan bir revizyonla çobanlık yapan büyükbabası Nobosuke Kishi tarafından başlatılan çalışmayı tamamlama kararlılığını sık sık dile getirmişti. Ne yazık ki Abe ‘nin dedesi de suikaste uğramış 6 defa bıçaklanmıştı. Fakat dedesi hayatta kalmayı başarmıştı. Abe maalesef hayatta kalmayı başaramadı.