İstihbarat
ve istihbarata karşı savunma, devletlerin ulusal güvenlik stratejileri
kapsamında sürdürdükleri son derece önemli faaliyetlerdir. Ulusal güvenlik
stratejileri, devletin güvenlik kimliğinin ayrılmaz bir bütünüdür. Sevgili
dostlar bu yazıda geçmişe doğru bir yolculuk gerçekleştireceğiz. Komplo
teorisinden uzak kalıp, yaşanmış bir hikâyeden parçaları alıp günümüze entegre
edip değerlendirme yapacağız. Yahudilerin istihbarî misyonlar edinmesi simgesel
olarak ‘’on iki casus dönemi’’ ile başlamıştır. On iki casus Hz. Musa
tarafından, 40 gün boyunca bilgi toplamak için, İsrail diyarına
gönderilen Yahudi casuslardır. On iki İsrail kabilesinin her
birine bir casus düşecek şekilde on iki deneyimli adam seçildi. Mısır'dan
Kenan'a geri dönecek İbrani halkının, uzun zaman sonra tekrar dönecekleri
yerlerde başlarına bir sıkıntının gelip gelmeyeceğine emin olmak için bilgi
toplamaya gönderildiler. Hz. Musa, casusların özellikle tarım ve yer
şekilleriyle ilgili bilgi toplanmasını emretti. Casuslar, kale, şehirler ve
korumaları görünce korktular ve İsrailoğullarının Tanrı'nın sözünün aksine bu
diyarı ele geçiremeyeceklerini düşündüler. Casuslardan on tanesi daha çok
vazifenin zorluğu üzerinde duran yanlış raporlar ve gözlemler sundular. Diğer
iki casus ise Yeşu ve Kalev onların aksine net eksiksiz raporlama
hazırladılar. Tabi ki bu iki casusa inanmadılar. Yanlış raporlama yapan on
casusa inandılar. İsrail halkının dini, tarihi, kültürel özellikleri ve
Filistin’den sürüldükten sonra dünyanın dört bir köşesinde geçirmiş olduğu 2000
yıllık geçmiş, İsrail istihbarat kültürünü ve istihbarat şemalarını
şekillendirmiştir. İstihbaratın topladığı bilgilerin,
objektif ve siyasal etkiden arınmış ve gerçekçi olması esastır.
İsrail’in ve Mısır’ın en değerli varlıklarından popüler milliyetçi devlet başkanı Cemal Abdülnasır’ın damadı Eşref Mervan modern Ortadoğu istihbaratındaki en büyük bilmecelerden birisi olarak tarihte yerini almıştır. 1944 yılında üst düzey yetkililerden oluşmakta olan bir ailenin çocuğa olarak dünyaya gelir. İdealist bir gençtir. Çok fazla arkadaşı yoktur. Kahire üniversitesinde kimya mühendisliğini okumuş ve başarıyla mezun olmuştur.1965 yılına gelindiğinde Nasır’ın güzel kızı Mona’ya âşık olur ve 18 yaşında evlenirler. Eşref Mervan idealist bir gençtir evlense bile eğitimi onun için önem teşkil etmektedir. Ve kimya alanında Yüksek Lisans yapmak için Londra’ya gider. Ve aslında her şey Londra’da bir otel odasında başlar. İsrail, 1967’deki Altı Gün Savaşı’ndan beri, Arap komşularından sürekli bir saldırı harekâtı beklentisi içindeydi. MOSSAD yetkilileri sağlam tapeler alamıyordu ve adeta paranoyaklaşmıştı. Her şeyden şüphe eder olmuşlardı. Ve tam o sırada Londra İsrail büyükelçiliğine bir telefon gelir arayan kişi Eşref Mervan’dır. MOSSAD, özellikle dünyanın birçok yerine yayılmış, kimliklerini gizlemek zorunda kalmış Yahudiler ile iş ortaklıkları yapıyordu. Fakat bu durum çok önemli bir kaynak portföyü oluştururken aynı zaman da riskleri de içinde barındırıyordu. Yanılabilir ve kumpasa düşebilirlerdi.
Fakat
artık, MOSSAD Başkanı Zvi Zamir tek bir hata yapmamak için bu görüşmeye
temkinli yaklaştı. Tuzağa düşmek istemiyordu. Çünkü MOSSAD 1970’li yıllar da
birçok olumsuz operasyon gerçekleştirmişti. Ve fatura tabi ki Zamir’e
kesilmişti. MOSSAD Başkanı Zvi Zamir, medyaya uzak bir duruş sergiledi. MOSSAD’ın
medya ile görüşmesi tamamen yasaklandı. Belirsizlik, kamuoyuna karşı kullanılan
bir yöntem olarak belirlendi. Zamir’e göre sükûnet ve belirsizlik, en iyi
silahtır. Zamir, Londra’ya gitmek için harekete geçti. Londra’da Dorchester
Oteli’nden fazla uzak olmayan bir apartmanın dördüncü katında, MOSSAD’ın
güvenli evlerinden birisi mevcuttu. Daire MOSSAD’ın Birim-8200 teknisyenleri
tarafından dinleme cihazlarıyla donatılmış ve güvence altına alınmıştı. Bu ev
tek bir amaç için hazırlanmıştı. 20.yüzyılın korkusuz ‘’demir maskeli casusu’’
Eşref Mervan için hazırlanmıştı. Eşref Mervan’ın gelmesi için MOSSAD Ajanları
hazır kıta ve gergin bir halde beklemekteydiler. Hatta, Adolf Eichmann’ı
yakalayan efsane ajan Zvi Malkin’de bu görüşmeyi kaçırmak istememişti. Ve Eşref
Mervan eve geldi. Odadakiler de çıt çıkmıyordu. Her an olumsuz bir tabloyla
karşılacaklarını düşündüler. Ve ilk hamle Mervan’dan geldi. O günler henüz
gerçekleştirilmemiş olarak bilinen Enver Sedat ve SSCB lideri Leonid Brejnev
görüşmesinin tutanaklarını eksiksiz bir şekilde teslim etti. MOSSAD Ajanları
tutanakları teyit etmek için koşturarak İsrail Büyükelçiliğine geldiler ve
teyit ettiler. İletişim artık başlamıştı. Mervan’ın getirdiği belgeleri okuyan
MOSSAD Ajanları şaşkınlıklarını gizleyemiyordu. MOSSAD daha önce bu nitelikte
eksiksiz ve birinci elden rapor almamıştı. MOSSAD şefleri Mervan’ı bir hazine
olarak görüyordu. Ve ona ödenmesi için bir fon kurdular. MOSSAD için paranın
bir önemi yoktu. Bilgi ve raporlar daha etkiliydi.
Eşref
Mervan sadece İsrail’le çalışmadı, kıvrak zekâsı sayesinde, MOSSAD dışında,
İtalyan istihbarat servisi, MI6 ve CIA’yle de iş birliği içerisindeydi. Eşref
Mervan zor bir aileye damat olarak gelmişti. Cemal Abdülnasır, sıkıntılı bir
dönemin sonunda iktidarı almış ve Mısır’da başta Müslüman Kardeşler ve çatışan
illegal grupların hepsine operasyon çekerek iktidara yürümüştü. Cemal
Abdülnasır sadece Mısır’ın değil, Arap dünyasının da sarsılmaz bir lideri
haline gelmişti. Eşref Mervan, Ortadoğu’nun en güçlü liderinin damadıydı. Gerginlik,
kendini kanıtlama ve sıçrama yapmak istiyordu. Fakat Nasır buna hiçbir zaman
izin vermedi. Mervan bir strateji geliştirdi ve zor da olsa oyun içinde oyun
kurdu.
Nasır’ın
1970’teki ani ölümüyle iktidara Enver Sedat geldi. Saygıdeğer okurlar bu Eşref Mervan’ın
aradığı bir fırsattı. Mervan kriz gibi gözüken bu durumu öyle bir fırsata
çevirdi ki hayret edersiniz gerçekten de tüm övgü bu büyük oyun kurucuya
gitmeli. Enver Sedat’a muhalefet edenler ve darbe gerçekleştirmek isteyenlere
büyük bir operasyon gerçekleştirdiler. Bu süreçte Mervan elindeki bilgileri çok
doğru şekilde kullandı. Ve eski patronu Sami Sharaf’ı bile hapse attırdı. Mervan
dış ilişkiler sekreteri olduğun da henüz 30 yaşındaydı. Eşref Mervan’ı çift
taraflı
bir
ajan olarak göstermeye çalışsalar da öyle değildi. Mervan bir oyun kurdu ve
masaya davet etti. Bu oyunu kurmayı ona Londra’da öğretmişlerdi. Mısır, bütün
planları hazırladı ve saldırı günü olarak Yom Kippur’u seçtiler. Sovyetlerden
yardım gelmesini bile beklemediler. Yom Kippur günü dindar Yahudiler evlerine
kapanır veya sinagoglar da ibadet ederlerdi. Radyo ve televizyon açılmazdı.
Eşref Mervan, MOSSAD ile Londra’da bir toplantı gerçekleştirip saldırıyı haber
vermek istedi fakat aradığı olumlu yaklaşımı bulamadı. Buluştular ve
bilgilerini aktardı. Fakat General Eli Zeira ikna olmadı ve bu hamlesi kariyerinin
sonu oldu. İsrail, Golan’da değil fakat Süveyş’te çaresiz bir durumda
yakalandı. Mısır güçleri kanalı çoktan geçmiş cephe hatları kurmaya başlamıştı.
Savaşın sonucu her iki ülke için de ağırdı. Ve bir antlaşma hazırlandı. İsrail
Sina’dan çekildi. Mısır’da İsrail’i tanıdı. İsrail ajanı olarak bilinen Damat
Eşref artık her iki ülkenin de kahramanıydı. İsrail’de ölmüş olsalar bile eski
ajanların kimlikleri asla açıklanmazdı. Eşref Mervan’ın kimliğini General Eli
Zeira açıkladı. Mervan’ı deşifre ettirmişti. Zeira’nın açıklamasının akabinin
de basını sevmeyen Zamir kendi iradesiyle sessizliğini bozarak eski şefine
Mervan’ın için öyle bir sert çıktı ki Zeira’yı hainlikle suçladı. Gerçekten de
Zvi Zamir, Mervan’ı benimsemiş ve güvenmişti. Demir Maskeli Casus, MOSSAD’ı
bile karıştırmayı başarmıştı. Fakat ölüm fermanı da imzalanmıştı. 27 Haziran
2007 günü kaldığı otelin bahçesinde cansız bedenine ulaştılar.20.YY’ın demir
maskeli casusu Eşref Mervan öldürülmüştü. İsrailli gözlemciler bu cinayetten
Mısır gizli servisini sorumlu tuttu. Mervan’ın eşi ise MOSSAD’ı suçladı. 14
yıldır failler bulunamadı. Fakat MOSSAD Başkanı Zvi Zamir, hüzünlü olarak
Eşref’i hepimiz öldürdük açıklamasını yaparak MOSSAD ve Muhaberatı hedef
göstermiş oldu. Mervan’ın katilleri yaşıyor. Saygıdeğer okuyucular bize de bir
Eşref Mervan gerekmiyor mu? MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan’ın dediği gibi oyun
değiştiren stratejiler üretme, yeni metotlar geliştirme zamanı gelmedi mi?
Bence artık geldi. Masada oyunu kuran biz olmalıyız.